| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .12.2016 |
GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri; sanıyorum hiçbir Parlamentoda fındık, fıstık yiyerek bir Anayasa çalışması yapılmamıştır. Çıtırtılar, çatırtılar içinde, bir hatibin konuşması fıstık servisiyle kesilerek hiçbir ülkede Anayasa çalışması yapıldığını düşünmüyorum.
Sanki -buradaki tartışmaları, konuşmaları izlerken- birden fazla anayasa metni var; Anayasa metninin bir tanesi konunun muhatabı, hazırlayıcıları iki parti tarafından hazırlanmış, bir de başka bir metin var, bizler de o başka metin üzerinde konuşuyoruz.
Aslında hazırlanan metni daha iyi anlayabilmek için, Genel Başkan Yardımcımız Sayın Bülent Tezcan'ın hazırlamış olduğu "Anayasa Değişikliği Ne Getiriyor? 35 Soru, 35 Cevap" kitapçığını hepinizin okumasını öneriyorum. Ancak böylece "Ne gidiyor? Fıstık yiyerek bunu atlatabilir miyiz?" daha iyi anlarız diye düşünüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti anayasaları bugüne kadar tarihleriyle anıldı. Cumhuriyetin kuruluşu deyince 1924 Anayasası, sosyal devlet deyince 1961 Anayasası, darbe deyince 1982 Anayasası gelir aklımıza. (Gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Bugün tartıştığımız Anayasa'nın ise gelecekte nasıl anılacağını sanırım hepimiz rahatlıkla şu anda söyleyebiliriz. AKP iktidarının MHP'yle el ele vererek Türk siyasi tarihine yeni bir darbe olan "Erdoğan anayasası" diyebilir miyiz? Yoksa ille de bir tarihle anmak gerekirse eğer bütün bu aceleye, OHAL koşullarında tartışılan demokrasiye, tek adamın yönettiği ülke koşullarına da bakılırsa darbe girişiminin lütfu olan bu taslak metin gelecekte "15 Temmuz anayasası" olarak da anılabilir, tıpkı köprülere koyduğunuz isim gibi bu Anayasa'nın adı da "15 Temmuz anayasası" olarak geçebilir.
Kurucu Meclisin anayasası da, darbe koşullarının anayasası da bu denli hukuktan ve demokrasiden uzak tartışmalara sahne olmamıştır. Anayasa metinleri iktidarda kim olduğuna bakılmaksızın bağımsız bir ülkenin ortak toplumsal mutabakatıdır. Bir tek kişinin siyasi geleceğini garanti altına alan, bütün devlet yönetme yetkisini bir kişide toplayan metne "anayasa" denilmez; dense dense buna "diktatörlük manifestosu" diyebiliriz. Adının "başkanlık" ya da "partili cumhurbaşkanlığı" olması ise bu gerçeği asla değiştirmez. Meclisten daha geniş yetkilere sahip olan hatta istediğinde Meclisi bile belirleyen tek kişilik bir kurum oluşturmak bu ülkeye ne ekonomik ne de siyasi istikrar sağlayacaktır. On dört yıldır bütün kurumlarıyla devleti yöneten iktidar, bugün geldiğimiz siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın da sorumlusudur. Ve bu kriz daha fazla yetkiyle hesap sorulamayacak bir padişah yaratmakla değil hesap verecek demokratik bir işleyişin hayata geçirilmesiyle aşılabilecektir. 15 Temmuzdan beri OHAL'le yaşıyoruz. OHAL koşullarında Anayasa tartışan tek ülke olarak da yine tarihe geçeceğiz. Siz fıstıklarınızı yemeye devam edin. (Gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Siz de yediniz, ne olacak şimdi?
GAYE USLUER (Eskişehir) Komisyonda kavga dövüş fıstık yiyerek yürüttüğümüz bu tartışmaları herkes izliyor. Sokakta da polis şiddeti izliyor. Başkanlığa "Hayır." diyenler şimdiden gözaltına alınmaya, tutuklanmaya başlandılar. Bütün bunları OHAL'in iktidarınıza verdiği yetkiye dayanarak yapıyorsunuz.
Sayın Osman Bey, tahammülsüzlüğünüz sizi de ele veriyor. Hem Mecliste hem sokakta darbe anayasasına "Hayır." diyenlere yaptıklarınız, aslında yapacaklarınızın da teminatıdır. Bugünden başımıza gelecekleri haber veriyorsunuz âdeta. Oldu bittiyle hazırladığınız metne daha kendi vekillerinizi ikna edemediniz. Bu halkı nasıl ikna edeceksiniz? OHAL koşullarında nasıl bir referandum planlıyorsunuz? Ekranlara çıkardığınız paralı askerleriniz sizden beter. Daha taslak metinde ne olduğunu bilmeden Anayasa dersi vermeye kalkan düşük profilli uzmanlarla bütün kanallar dolu. Belli ki emir büyük yerden; emir üst akıldan, belki de "Alo Fatih"ten. Anayasa Meclisten çok, televizyon kanallarında tartışılıyor. "Madem öyle, bütün Komisyon çalışmalarını canlı yayınlayalım, halkı izlesin ne konuşulduğunu." dedik "Hayır." dediniz. Neden? Demek ki korkuyorsunuz, çok güvendiğiniz halkın gerçekleri öğrenmesinden korkuyorsunuz. "OHAL'i kaldıralım, sivil toplumun aktif katılacağı bir süreç örgütleyelim." dedik, "Hayır." dediniz. Demek ki aceleniz var, demek ki herkesin karışmasını istemiyorsunuz. Saray'da hazırlanan ve sadece Saray'ın geleceğini garantilemeye yönelik bir anayasayı bizlere kabul ettirmeye çalışıyorsunuz, biz de buna "Hayır." diyoruz. Ne bizi kandırabilirsiniz ne de bu ülkeyi tek adam rejimiyle yönetebilirsiniz. Bu Anayasa'nın tamamı Sayın Erdoğan'ın şahsi ikbali için hazırlanmıştır. Evet, Erdoğan, hayatta olduğu sürece başkan olacağı bir anayasa istiyor; yetmiyor, başkan olduğu sürece bütün önemli kurumlara atamaları da yapmak istiyor. İhtiyacı ne bilmiyorum ama yapmak istediklerini hepimiz görüyoruz. Partisiyle bağı kesilmeyeceğinden bütün milletvekillerini kendisi belirleyecek. Seçime gidecek, sonucunu beğenmezse hadi bir daha seçime gidecek, kanun hükmünde kararname çıkaracak, yasa yapacak, yeni OHAL'ler ilan edecek ama bunların hepsini tek başına yapacak, siz de fıstık yemeye devam edeceksiniz. İşte meselenin özü tam da budur. Erdoğan kendinden başka kimseye güvenmiyor. Davutoğlu'na güvenmediği gün indirdi, Sayın Yıldırım'dan da vazgeçeceği gün anayasayla. Bütün korkusu, bütün acelesi bu yüzden. Kendi atadığı Başbakanı kendisi görevden alan Cumhurbaşkanı önündeki bütün engelleri kaldırmaya çalışıyor. Bu durumun savunulacak hiçbir tarafı yok. Zaten gördüğümüz kadarıyla savunduğunuz ne bir hukuk ne de demokratik bir anlayış. Aslında geçen gün hep birlikte alkışladığınızda şunu düşündüm: "İçlerinden herhâlde bu alkışlar "Padişahım çok yaşa!" alkışları." diye.
Ve Türkiye zor günlerden geçiyor. Meclisin gündemini bir kişinin ikbali için meşgul edeceğinize sayın milletvekilleri, iktidar milletvekilleri, patlayan bombaların, şehit edilen askerlerimizin, Rusya ile El Nusra arasında gidip gelen dış politikanın hesabını verin. Halka dolar bozdurmayı öğütlerken Saray bütçesine milyon dolarları nasıl eklediğinizi anlatın, bekliyoruz, başkanlığı değil. Ensar tecavüzcülerini niçin koruduğunuzu, kadın cinayetlerinin neden bu kadar rahat işlendiğini, çocuk tecavüzünü yasalaştırmaya çalıştığınızı bir bir anlatın. Bombaların parçaladığı bedenler daha hastane morglarında beklerken, daha o sıcacık cesetler soğumamışken ağız dolusu gülücüklerle nasıl köprü açılışı yaptığınızı hadi bir de burada anlatın hep birlikte dinleyelim. "Darbecilerle hesaplaşıyoruz." diye kanun hükmünde kararnameler çıkarırken darbeci olup itirafçı olanları göreve geri iade ettiğinizi de anlatın. Darbe girişiminin siyasal kanadına nasıl ve neden toz kondurtmadığınızı anlatın. Bizlere saldırıp hakaret edeceğinize IŞİD hayranı vekillerinize, Rus uçağı düşürmek isteyen kurmaylarınıza hadi bir ayar verin. Dilinize pelesenk olmuş şu istikrarınızı bir de ekonomik bunalım yüzünden... (Gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GAYE USLUER (Eskişehir) - Rahatsız olduğunuzu biliyorum rahatsız olun diye zaten bu şekilde konuşuyorum. Belki birazcık vicdanlarınız kıpırdar diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Sayın Usluer, lütfen devam edin.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Nasıl konuşuyorsunuz?
ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Terbiyesizlik yapıyorsunuz, dinlemesini bil!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Seviyenizi görüyoruz.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Asıl seviyesiz sensin! Konuşma yapan bir kadına niye "seviyesiz" diyorsun!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Milletvekili o, kusura bakma; o her şeyi söyledi.
BAŞKAN - Sayın Usluer, devam eder misiniz.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Sayın Başkan, konuşma hakkını verdim, sonra devam edeceğim.
BAŞKAN - Buyurun.
GAYE USLUER (Eskişehir) - Rus uçağı düşürmek isteyen kurmaylarınıza ayar verin. Dilinize pelesenk olmuş şu istikrarınızı bir de ekonomik bunalım yüzünden borç batağına batmış esnafa, işçiye, memura açıklayın. Sayın Selin Sayek Böke'nin slaytlarından niye rahatsız oldunuz? Herkes izlediği için mi, sormak istiyorum?
BAŞKAN - Sayın Usluer, toparlar mısınız.
GAYE USLUER (Eskişehir) - On dört yıldır parlamenter sistemde yaptıklarınızın aslında kısa bir özetiydi bunlar. Bütün bu suçlarınız yetmiyormuş gibi şimdi de hepsini başkanlık rejimiyle elinizi, gönlünüzü rahatlatma peşindesiniz. Bu yüzden başkanlık istiyorsunuz. Demokrasiden ve halkın adaletinden kaçmak halka hesap vermemek için başkanlık istiyorsunuz ve biz de hesap sormak için burada, Genel Kurulda ve referandumda millî iradeyle birlikte bu anayasaya hep birlikte "Hayır." diyeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)