KOMİSYON KONUŞMASI

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikli olarak katkılarınız, eleştirileriniz için çok teşekkür ediyorum.

İlk defa esnafa yönelik böyle bir düzenleme yapılıyor. Esnafımızın sıkıntılarına yönelik olarak da Komisyon üyesi arkadaşlarımız değişik görüşler beyan ettiler. Gerçekten, dünyada çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim ve dönüşümün elbette yansımaları Türkiye'de de var ve böyle, hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecinde esnafımızın bu değişim ve dönüşüme ayak uydurması çok kolay olmuyor, bunu kabul ediyorum. Özellikle rekabet güçlerinin bu büyük alışveriş merkezlerinin kurulması, bu alışveriş merkezlerindeki belki maliyetlerin biraz daha aşağıya çekilmesi esnafımızın daha güçlü konumda kalmasını nispeten azaltabiliyor ama buna yönelik olarak da Hükûmetimiz yoğun bir şekilde esnafımızı daha güçlü kılabilecek birçok düzenlemeye imza atıyor, atmaya da devam ediyoruz.

Küçük ölçekli esnafımıza yönelik, küçük ölçekli işletmelerimize yönelik bildiğiniz gibi 2016 yılında 50 bin liraya kadar önemli bir destek sağladık, bu yıl da koşulları sağlamaları hâlinde başvuran tüm küçük ölçekli işletmelerimize -tabii, esnafı da kapsıyor, esnafı da bunun içerisinde düşünüyoruz- yine 50 bin liraya kadar destek vereceğiz. Özellikle son birkaç ayda yaşanan döviz kurundaki artışın, bir ölçüde belki büyümede yaşanan yavaşlamanın bir anlamda esnafımızı zor duruma soktuğunu kabul ediyorum ama bu çerçevede de çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirdik, geçiriyoruz, bir tanesi bu.

Bir diğeri, yine, vergi ve SGK borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik bir düzenleme yaptık. Bu da bir anlamda esnafımızın, iş dünyamızın rahatlamasına imkân sağlayacak olan bir düzenleme.

Diğer taraftan, Kredi Garanti Fonu'nu kullanarak aşağı yukarı 250 milyar liralık bir kaynağın yine iş dünyamıza kullandırılması yönünde bir başka tedbir aldık.

Bir başka önemli düzenlememiz, yine, bu 4/B'li sigortalıları içeren, Bağ-Kur'luları içeren SGK prim oranında biliyorsunuz 5 puanlık bir indirim gerçekleştirdik. Prim oranını yüzde 34,5'tan yüzde 29,5'a indirdik ve 2017 yılı için asgari 88,8 Türk liralık destek sağlandı.

Ahilik Fonu'na, esnafa yönelik oluşturulan fona gelince burada yine öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Esnaf ve sanatkârlar odaları birliklerimizin görüşleri alınmıştır, bunu özellikle ifade etmek istiyorum çünkü bu fon oluşturulurken birlikte aslında karar verildi. Esnaf ve sanatkârlar odaları birliği başkanımız, Sayın Başbakanımız, ilgili bakanlarımızla bunlar defalarca görüşüldü ve bu fonun nasıl ve ne şekilde olması gerektiği konusu da tartışıldı ancak tabii, bazı detaylar özellikle kanun yazım aşamasında, belki son aşamada paylaşılmamış olabilir ama işin başından bugüne kadar gelen süreçte tüm çalışmalar Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) yönetimiyle birlikte yürütüldü, bunu da özellikle ifade etmek istiyorum.

Burada "Sistem zorunlu olmasın." şeklinde bir öneri var. Şu anda 4/B kapsamında tahsilatların oranına baktığımızda aşağı yukarı yüzde 50 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Fonun isteğe bağlı olması hâlinde bu fonun ciddi riskler taşıyacağını düşünüyoruz. Bizim için önemli olan hususlardan bir tanesi, bu fonun sağlıklı bir şekilde işletilmesi.

İşsizlik Fonu konuşuldu, İşsizlik Fonu'na yönelik yine çeşitli görüş ve düşünceler ortaya konuldu. Özellikle, ben, açıkçası, belki birtakım eksiklikler görülebilir, aksaklık olarak gördüğünüz bazı hususlar söz konusu olabilir ama aktif iş gücü programları kapsamında İşsizlik Fonu'nun gerçekten amaca uygun kullanıldığını ve özellikle istihdam yaratma açısından son derece başarılı bir uygulamayı gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Yine, dünyadaki gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda istihdam yaratma açısından Türkiye'nin dünyanın yine önde gelen ülkelerinden biri olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunda aktif iş gücü programlarının çok önemli bir payı var. İşsizlik Fonu'muz da sağlıklı bir şekilde yürütülüyor. Evet, bu fonun kurulması aşamasında, bu fonun dizaynında İşsizlik Fonu'ndan esinlenildi çünkü bizim İşsizlik Fonu'yla ilgili bir deneyimimiz vardı, bence başarılı bir deneyimimiz vardı. Bu deneyimimizi kullanmak istedik ve bu çerçevede de İşsizlik Fonu'ndaki yaklaşım, özellikle bu fonun yapısının sürdürülebilirliği bizim açımızdan en kritik olan hususlardan bir tanesiydi. Bir fon kurarsınız, böyle bir yapı oluşturursunuz ama bu fonu çalıştıramadığınız takdirde, sürdürülebilir kılamadığınız takdirde bunun çok fazla bir anlamı olmaz.

Çok yoğun olarak gündeme getirilen hususlardan bir tanesi, esnafın ödeyeceği prim oranının yüzde 1'e çekilmesi. Elbette biz de arzu ederiz ama kendi bütçe yapımız içerisinde ve fonun sürdürülebilirliği açısından çok kapsamlı olarak çalışıldı. Arkadaşlarımız detaylı olarak, biraz önce de ifade ettiğim gibi, çok değişik, alternatif senaryolar üzerinde çalıştılar ve yüzde 2'lik bir katkının fonun sürdürülebilirliği açısından önem taşıdığını gördük. Bu nedenle yüzde 2'lik bir teklifi veya tasarıda yer alan teklifi sizlerin huzuruna getirdik. Tabii, burada da bizim bütçe yapımıza bağlı olarak, bütçedeki gelişmelere bağlı olarak yeniden bir değerlendirme yapılabilmesi belki mümkün olabilecek. Bu konuda da zaten Bakanlar Kuruluna bir yetki verilmiş durumda ama şu an için bizim öngörümüz yüzde 2. Özellikle sistemin sürdürülebilmesi açısından bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Yine, TOBB'un bazı eleştirileri söz konusuydu. Yine, bazı arkadaşlarımızın, Komisyon üyelerimizin özellikle mahkeme süreçlerinin uzayacağı, bu konuda özellikle -prim- herhangi bir şekilde esnafın işine son vermesi sonrası ödemelerde gecikme olacağı şeklinde düşünceleri ifade edilmişti. Aslında kanunun içeriğine baktığımızda sigortalılığın sona ermesi yetiyor yani mahkeme sürecini beklemek zorunda değiliz. Sigortalılık sona erdiği takdirde esnafımıza ödeme yapılabilmesi mümkün olacak.

Bir başka husus: "Prim ödemeleri, prime esas kazanç üzerinden değil asgari ücret üzerinden olsun." şeklinde bir başka öneri geldi. Aslında bugünkü 4/B sigortalılarının uygulamasına baktığımızda yüzde 98,5'uğunun asgari ücret üzerinden bildirim yaptığını görüyoruz. Dolayısıyla, fiilen zaten asgari ücret üzerinden bir anlamda ödeme yapıldığını görüyoruz.

Gündeme getirilen bir başka husus: "Ayrı iş yerleri için ayrı ayrı prim ödenecek mi?" şeklinde bir soru gündeme geldi. Kaç iş yeri olursa olsun burada tek bir prim ödemesi söz konusu olacak.

Yine, özellikle, "Şirketlerin ortakları fona dâhil edilmesin." şeklinde bir öneri geldi. Aslında buradaki kapsamımız, yine bildiğiniz gibi, 5510 sayılı Kanun'un 4/B maddesidir, bu madde kapsamında yer alan kesimdir. Burada sadece küçük esnafın sisteme dâhil edilmesi ve prim ödemesi fonun mali sürdürülebilirliğini ciddi şekilde riske sokacaktır. Bunu da göz ardı etmememiz gerektiğini açıkçası düşünüyorum.

Bir başka husus, "İş yerini kapatma konusu belirsiz." şeklinde bir ifade kullanıldı. Sigortalılığın sona ermesi gerektiğini ifade ettim biraz önce, sigortalılığın sona ermesi hâlinde uygulama başlayabiliyor. Bu husus yine 5510 sayılı Kanun'da ve ilgili ikincil mevzuatta da düzenlenmiş durumda.

Bir başka soruda ise "Esnaf Ahilik Sandığı, damga vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu muafiyetin, 193 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kanun uyarınca yapılacak vergi kesintilerine şümulü yoktur." hükmünün gerekçesi ifade edildi. Ahilik Sandığı'nda toplanan primlerin piyasa koşullarında değerlendirilmesi sonucunda elde edilen faizin gelirlerinden yapılan vergi kesintilerini aslında kapsamaktadır. Ahilik ödeneğinden sadece damga vergisi kesintisi yapılacak, başka bir kesinti de yapılmayacaktır.

Özellikle Sayın Paylan'ın sorduğu bir husus var idi "Bununla ilgili projeksiyonunuz nedir, çalışmalar yapılmış mıdır?" şeklinde. Diğer taraftan, bir etki analizinin yapılıp yapılmadığı da bir başka arkadaşımız tarafından dile getirildi. Etki analiziyle ilgili kısa, özet bir tablo sizlere takdim edilmiş dün gece.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Edilmedi.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Edilmedi Sayın Başkan.

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Edilmedi mi efendim? Bana arkadaşlarımız öyle aktardılar ama... Onu aktarayım ben.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Alan var mı arkadaşlar?

LALE KARABIYIK (Bursa) - Başka bir konuda...

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Bana öyle ifade ettiler, kusura bakmayın öyle bir şey takdim edilmediyse.

Şimdi, tabii, arkadaşları, şu anda elimde bu projeksiyonlar yok benim ama şunu ifade edebilirim: Bunu bakanlıklarımız çalışırken yani Kalkınma Bakanlığımız da bu sürecin elbette içindeydi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, Maliye Bakanlığımız, ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız bunları çalışırken tüm arkadaşlarımız değişik senaryolar altında "Fonun sürdürülebilirliği nasıl ve ne şekilde sağlanabilir? Hangi oranlarda biz bunu sağlıklı bir şekilde sürdürebiliriz?" Bunu kapsamlı olarak çalıştılar açıkçası ve bu çalışma neticesinde yüzde 2'lik kısmın esnaf tarafından, yüzde 1'lik kısmın, açıkçası, devlet tarafından karşılanması ilkesi kabul edildi. Şunu çok açıklıkla ifade edeyim: Başlangıçtaki çalışmalarımızda yüzde 3 üzerinden çalıştık ama yüzde 2'yle de fonun işletilebileceğini görünce yüzde 2'ye çektik ama ilk başlangıç çalışmamız yüzde 3-3,5 gibi oranla başladı, bunu aşağı çekebilme imkânımız bu çerçevede oldu.

Toplam 1,9 milyon kişi fondan yararlanacak, bunu ifade edeyim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kaçı esnaf, kaçı...

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - 216 bini şirket ortağı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - 1,7 esnaf mı?

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Evet, 1,7 esnaf.

Sayın Karabıyık'ın gündeme getirdiği bir husus: Vergiden muaf olan esnaflar SGK'nın dışında kalırlarsa sigortalı olmadıkları için zaten fona da prim ödemeyeceklerdir. İflas için mahkemeye başvuran kişi SGK'ya başvurarak sigortalılığını hemen sonlandırabilir. Sonlandırınca da fondan yararlanma hakkı doğar. Biraz önce de ifade ettim, iflas için mahkemenin sonuçlanmasını beklemeye gerek yok.

Fondan ayrılanların primlerini geri alması hususu gündeme geldi. Aslında dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama söz konusu değil, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bunun da hem sosyal güvenlik hem de sigortacılık mantığına tamamıyla ters bir yaklaşım olduğunu açıkçası düşünüyorum.

Fonun amacına uygun olarak kullanılması hususu: Burada da özellikle yüzde 15'lik bir kısmının eğitim amaçlı kullanılmasının yanlış olacağı şeklinde bir düşünce ifade edildi. Biz şunu gördük, İşsizlik Fonu'nu kullanarak aktif iş gücü programlarında son derece başarılı olduğumuzu gördük. Esnaf açısından da eğer iş yerini kapatmışsa, gerçekten hayatını idame ettirmede güçlük yaşıyorsa bu esnafımıza da belirli meslekleri kazandırmaya yönelik birtakım faaliyette bulunmanın doğru olacağını düşünüyoruz ve bu amaç dışında kullanılması da kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Bu, aslında biraz önce ifade edilen amaçlar doğrultusunda kullanılmayacaktır, eğitim amaçlı kullanılacaktır, özellikle meslek kazandırmaya ve bu insanların tekrar iş hayatına dönmesini sağlayacak alanlarda destek verilmesi söz konusu olacaktır.

Yine, dile getirilen bir başka husus: Orada belki ifade edilirken yanlış bir ifade kullanılmış olabilir, özellikle TESK temsilcimiz tarafından ifade edildi, burada açılan işletmelerin oranı -2016 yılı için söylüyorum- yani esnaf olarak iş yeri açanların oranı yüzde 14,16; kapatanların oranı ise yüzde 5,2. Dolayısıyla "Her 100 işletmenin 40'ı kapanıyor." ifadesi herhâlde, tahminim terkin ile tescilin oranıyla karıştırılmış olabilir diye düşünüyorum yoksa her 100 işletmeden 40'ı kapanmıyor. 2016 yılı için örnek verdim, açılan yüzde 14,16; kapanan ise yüzde 5,2.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Neyin yüzde 14,16'sı?

KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Toplam sayının. 14,16'lık toplamın üzerinde bir artış söz konusu, yine toplamın 5,2'si de kapanmış durumda, 2016 yılı için ifade ediyorum.

Şuna da değinildi, müsaade ederseniz kısaca değinmek istiyorum: İşte, Tüketici Güven Endeksi'nin düştüğü, işsizlik oranının arttığı ifade edildi, ekonomik göstergelerin son derece kötü olduğu ifade edildi. Aslında makroekonomik göstergelere baktığınızda, Türkiye ekonomisinin 2016 yılında sıra dışı bir yıl yaşamamıza rağmen hâlen son derece olumlu seyrettiğini görüyoruz. Evet, döviz kurunda şu birkaç aylık süreçte bir artış söz konusu oldu ama yavaş yavaş aşağı doğru inmeye başladığını sizler de görüyorsunuz. Hangi açıdan bakarsak bakalım genel anlamda ekonomide, makroekonomik göstergelerde olumsuz bir durumun olmadığını açıklıkla ifade etmek istiyorum.

Bütçe açığına baktığımızda, aşağı yukarı yüzde 1'lik bir bütçe açığının 2016 yılı için gerçekten övünülecek bir durum olduğunu düşünüyorum çünkü gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda bütçe açıklarının hayli yüksek olduğunu görüyoruz.

Diğer taraftan, cari açığa baktığımızda, cari açıkta da rakam olarak geçen yılla aşağı yukarı aynı miktarda, 32 milyar civarında bir cari açığın olduğunu görüyoruz, bunda da bir artış olmadığını görüyoruz.

Yine, bankalara baktığımızda, sermaye yeterlilik oranlarının diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre oldukça yüksek olduğunu görüyoruz.

Borçlanmaya baktığımızda, evet, kırılganlıktan bahsedildi ve borçlanmanın yüksek olduğu sık sık ifade ediliyor ama son dört-beş yıl içerisinde özellikle kısa vadeli borçların arttığı ifade ediliyor, son dört-beş yıl içerisinde kısa vadeli borçlarımızda ciddi bir değişiklik olmadığını hepimiz biliyoruz; aşağı yukarı 200 milyar dolar civarında seyrediyor, biraz aşağıda, biraz yukarıda; böyle bir seyir izliyor.

Yine, AB tanımlı borçlarımızın millî gelire oranına baktığımızda, aşağı yukarı yüzde 27,5 seviyesinde olduğunu görüyoruz, bunun da yine gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin borçlanma oranına baktığımızda yüzde 80'ler, 90'lar mertebesinde, hatta yüzde 100'ün üzerinde olduğunu görüyoruz.

O açıdan, açıkçası şubat ayından itibaren yine ekonomide bir canlanmanın başladığını da görüyoruz, bunu da ifade edeyim. İnşallah, önümüzdeki günler çok daha iyi olacak, 2017 yılının yatırımlar için oldukça cazip bir yıl olacağını düşünüyorum.

Evet, yatırımların canlandırılması, üretimin artırılması, yatırımın artırılması, ihracatın artırılmasına yönelik çok sayıda tedbirler aldık, bu tedbirleri uygulamaya koyduk. İşte, yatırımlar artsın, üretimimiz artsın, ihracatımız artsın düşüncesiyle bunları ortaya koyduk. Cazibe Merkezleri Programı'mız, yine 100 milyon doların üzerinde yatırım yapmak isteyenlere Ekonomi Bakanlığımızla müzakere neticesinde ortaya çıkacak olan teşvik tedbirlerini verebileceğimiz mekanizmaları ortaya koyduk. Elbette ekonominin canlanması, vatandaşımızın cebine girecek olan paranın daha fazla artması hepimizin temel arzusu ve bu yönde de yoğun bir çaba, gayret içerisindeyiz.

Ben özellikle esnafımıza yönelik olarak yapılan bu düzenlemenin son derece yararlı olacağını düşünüyorum. Zor durumda kalan esnafımıza kucak açan bir düzenleme. Bu düzenlemeye yönelik elbette bazı eleştiriler söz konusu olabilir ama uygulama aşamasında da belki birçok şeyi, eğer aksayan bir yön varsa bunları da giderebileceğimizi düşünüyorum.

Yine, ifade edilen bir başka husus, bu Sanayi 4.0 konusuna değinildi, önemli bir husus, önemli bir alan. İşte, esnafımızın bir anlamda değişim ve dönüşümünün sağlanması, rekabet gücünün daha da artırılması bu anlamda önemli ki biz de bu çerçevede özellikle araştırma ve geliştirme yatırımlarına, Sanayi 4.0 başta olmak üzere, önemli bir kaynak aktardık, ayırdık. 2017 yılında normal ayrılması gereken kaynağın belki 1 milyar lira daha üzerinde sadece araştırma ve geliştirme yatırımlarına ilave kaynak ayırdık ki bu alanda daha çok çalışma sağlayalım ve bir anlamda Sanayi 4.0'ın gerçek anlamda Türkiye'de yerleşmesini sağlayalım düşüncesiyle ve bizler şunu da yapıyoruz: Üniversitelerimizde, biliyorsunuz, 6550 sayılı Kanun'la AR-GE altyapı merkezleri oluşturuyoruz, bu merkezlere tüzel kişilik veriyoruz, şirket kurma hakkı veriyoruz. Üniversiteler bünyesindeki bu araştırma merkezlerini belirli bir aşamaya, kalifikasyona, nitelik açısından belirli bir aşamaya geldikten sonra biz bunları akredite ediyoruz ve tüzel kişilik kazandırıyoruz. Her bir üniversitemizin de belirli bir alanda uzmanlaşmasını sağlıyoruz. Bizim de temel öncelikli alanlarımızdan bir tanesi Sanayi 4.0.

Şöyle bir ifade kullandı bir başka Komisyon üyemiz: "Bakanlar kötü rakamları saklamaya çalışıyorlar, çalıştılar." gibi... Biz her bir şeyle açığız, öyle bir şey söz konusu değil. Hatırlarsanız, Plan ve Bütçe Komisyonunda ben de tüm rakamlarımızı artılarıyla, eksileriyle hepsini sizlerle paylaştım. Her şey mükemmel demiyoruz, olumlu seyreden çok sayıda gelişmeler var ama bazı göstergelerimizde bir olumsuzluk söz konusu olabilir, şu anda işsizlik oranındaki artış gibi ama göreceksiniz, önümüzdeki günlerde işsizlik oranında da ciddi bir düşüş meydana gelecek. Şu anda zaten, biraz önce ifade ettiğim gibi, şubat ayıyla birlikte bir canlanma görüyoruz.

Burada "Devleti finanse etsin diye mi bu kuruluyor?" şeklinde yine bir başka ifade kullanıldı. Kesinlikle böyle bir düşünce söz konusu değil. Sadece ve sadece esnafımıza hizmet etme düşüncesiyle bu fon uygulamaya geçirilecek ve düzenleme de bu çerçevede yapıldı.

Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.