KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, kısa da olsa bir aradan sonra tekrar bir araya geldik. O nedenle hepinize bu süreç içerisinde de sağlıklı çalışmalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Geçtiğimiz dönem içerisinde birçok kanun teklifi geçti buradan, aşağı yukarı hepsi torbaydı. Son dakikada eklenenler, hâkim olamadığımız maddeler ama hâkim olabildiğimiz ve herhangi bir katkıda bulunacaklarımıza da büyük bir gönüllülük içerisinde uğraşarak, çırpınarak, bazen tartışarak katkılarda bulunmaya çalıştık. Tasarılar yasalaştı, yürürlüğe girdi. Fakat aradan geçen süre içerisinde bir de baktık ki biz burada benimsemediğimiz için tasarıdan çıkarttığımız -bu Komisyonunun genel arzusunu gösteriyor, bizim derken hepimizi kastediyorum, yanlış anlaşılmasın- değiştirdiğimiz ve sakıncalı olduğunu düşündüğümüz bazı hükümlerin birdenbire olağanüstü hâl kanun hükmündeki kararnameleri içerisinde yeniden çıkartılmaya başladığını gördük. Dolayısıyla, bu Komisyonun işlevi birdenbire tartışılır hâle geldi. Eğer ekonomik niteliği itibarıyla ve özellikle de olağanüstü hâl kapsamında değerlendirilmeyecek olan ekonomik olayların olağanüstü hâl kararnamelerine konu olması, biliyorsunuz, Anayasa'ya aykırı. Çok net bir şekilde olağanüstü hâlle ilgili -tırnak içerisindeki ibaresiyle- bütün bunların hepsi yer aldı. Öyle maddeler çıktı ki gerçekten, bazen yani ne diyeceğimizi şaşırır bir hâle geldik. Önümüze uzatılan mikrofonlara "Ya, burada mutlaka başka bir şey vardır, böyle bir düzenleme yapılamaz." demek zorunda kaldık, o kadar bunaldık.

En basit örneklerinden bir tanesini hemen şimdi size vermek istiyorum. En son kararnamede Bankalar Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle birdenbire bankaların yapmış olduğu bazı işlemlerin bankacılık kurallarına ve Bankacılık Kanunu'na uygun olarak yapılan işlemlerden dolayı bunu yapanlara zimmet çıkartılmayacağına ilişkin bir madde var, aradaki şeyleri sonra söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlar, Bankalar Kanunu'na uygun, bankacılık teamüllerine uygun bir şekilde verilmiş olan krediler nedeniyle Türkiye'de şimdiye kadar bir zimmet unsuru çıkartılıyor muydu? Nedir bu düzenleme? Gerçekten bu düzenleme nedir? Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak herkese soruyorum. Birdenbire böyle bir düzenleme, herkes şaşkınlık içerisinde. Okuyoruz, okuyoruz, sağından okuyorum, solundan okuyorum, cümleleri bölerek okuyorum, virgülleri atarak okuyorum, buna göre işlem yapan hiç kimsenin Türkiye'de zimmet suçuyla suçlanması mümkün değil. Ama, bu kuralların adı altında yapılmış işlemler nedeniyle geçmişten gelen ve yargılanan da insanlar var. Böyle bir düzenlemeyi uluslararası kuruluşlardan da eski mesleğim nedeniyle veya sorumluluğum nedeniyle telefon edip soruyorlar: "Bu ne?" Türkiye'de böyle bir kanun mu vardı da şimdi bu olay değişti? Ya da bu kanuna, Bankacılık Kanunu'na ve bankacılık teamüllerine uygun olarak kredi verenlere zimmet mi çıkartıldı Türkiye'de? Ne oldu değerli arkadaşlar? Ben yanıt veremiyorum.

Son zamanlarda çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle getirilen madde sayısı 726. Bu 726 maddenin 295 tanesi biraz önce söylediğim ekonomik nitelikli düzenlemeler. Yani, olağanüstü hâlle hiçbir ilgisi yok, hiçbir ilgisi yok; zorlasınız da sokamıyorsunuz. Zorlayarak içerisine sokacağımız bazı şeyler var, tamam, işte, şu "müsadere" falan filan gibi hükümler, "terör örgütüyle ilintili bulunan veya belli olanların mallarına el koyma"yla ilgili hükümler falan filan. Bunları dolaylı olarak ilgilendirseniz bile 295 tane hükmün tamamının ekonomik olduğunu görüyorsunuz. Baktığınız zaman şeylerin içerisine müsadere edilen şirket, ortaklık payları ve varlıklarının satış ve tasfiyesine ilişkin düzenleme, Trafik Kanunu'na eklenen kış lastiği zorunluluğuyla ilgili düzenleme... Değerli arkadaşlar, vallahi bu var, Sayın Bakanım, sizin de imzanız var. Kış lastiğiyle zorunluluk düzenlemesi olağanüstü hâl kararnamesiyle mi yapılır?

MUSA ÇAM (İzmir) - Tipi var tipi tipi, çok kış var.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, bunlarla ilgili olarak aslında Plan ve Bütçe Komisyonunda özel bir değerlendirme isterim. Eğer Komisyon da uygun görürse şurada direkt olarak Komisyonun yetkisinde olan ve normal çalışan bir Parlamentoda bu Komisyondan esas komisyon olarak geçmesi gereken düzenlemelerin hepsine bir bakalım, yapacak bir şeyimiz yok. Anayasa Mahkemesi de zaten reddediverdi, "Hayır, ben bunları görüşmem." dedi. Peki, ne olacak bu, yani ne olacak? Çok açık bir şekilde kış lastiği düzenlemesini getirmiş bunun içerisine koymuşuz.

Varlık Fonu'na devrettiğimiz Varlık Fonu'yla ilgili tartışmaları bir hatırlayın. "Bakanlar Kuruluna verdiğimiz sınırı belli olmayan bu yetkiler anayasal değildir." dedik burada. Daha sonradan bir de baktık ki 4'üncü maddeye (d) fıkrası eklendi olağanüstü kararnameyle. Madem bu ekonomikti, mademki sınırları zorluyor idi, orada yeniden sınır getirildi. Bu yetki bizimdi. Buraya gelinip kurulacak olan veya buraya katılacak olan her kuruluşun teker teker değerlendirilmesi uygundur arkadaşlar verilsin, uygundur verilsin, şu koşullarda verilsin, şöyle değerlendirilsin, böyle değerlendirilsin diye teker teker değerlendirmemiz gerekirdi. Olmadı, o şekilde gitti.

Şuradaki örnekleri çoğaltmak gerçekten mümkün. Çok çarpıcı olanlardan birkaç tane daha belirtmek istiyorum. Örneğin, dolar kuruyla ilgili olarak Türkiye'nin yaşamış olduğu geçici kriz nedeniyle birdenbire yine 683 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle, birdenbire, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve sermayesinde doğrudan ve dolaylı olarak kamu payı olan özel kanunlar ile kurulmuş olan ortaklıklarda niteliğine bakılmaksızın yabancı para cinsinden yurt içi ödeme yükümlülüğü olanların alacaklarını borçlunun talebi üzerine 2/1/2017 tarihindeki Merkez Bankası kuruyla Türk lirası olarak tahsil edilmesine ilişkin düzenleme. Buna ne diyeceğiz değerli arkadaşlar? Bu uygulama nedeniyle hangi kurumlarda ne kadar zararın ortaya çıkabildiğini, ne kadar yükümlülüğün yerine getirilememesi nedeniyle ve döviz borçlarında daha farklı bir şekilde kur farklarından ötürü zarar yazacaklarını, bütün bunların hepsinin en azından o kişilerin sorumluluklarını ortadan kaldırır şekilde düzenlenmesi burada yapılacak bir olay değil miydi?

Daha fazla ayrıntısına girmeden şu konuya gelmek istiyorum: Yine, heyecanla katılacağımız düzenlemeler geldi. E, peki yani bugün burada uğraşıp çırpınıp bir şeyler yaptıktan sonra yarın buradaki bütün değişikliklerin veya yaptığımız bütün maddelerin hepsinin değiştirilmeyeceğini garanti edebiliyor muyuz? O zaman niye uğraşıyoruz yani niye uğraşıyoruz, ne yapıyoruz biz burada şimdi?

Ahilik fonu koruyoruz ve "Ahilik fonu zorunlu." diyoruz, güzel. Ahilik fonuyla ilgili olarak bir bakıyorsunuz 3,5 sayfa bir madde, bir madde 3,5 sayfa. Daha önceden işsizlik fonu kurmuşuz, bireysel emekliliği çıkarmışız; Her birisini teker teker süzme maddelerle sorumlularını, sorumluluklarını, yapılacak işleri, yapılmayacak işleri belirlemeye çalışmışız. 3,5 sayfalık tek bir maddeyle bir kanun düzenlemesi, kanun maddesi düzenlemesi olur mu? Yani, niye bunu doğru dürüst bir Ahilik fonu kurulmasına ilişkin... Burada kimsenin itiraz edeceğini zannetmiyorum, sadece bu zorunluluk hükmü nedeniyle kıyameti koparabilirler. Bunun sorumluları da vardır, ilgilileri de vardır, gelirler "Ya, niye bizi bu yükümlülüklerin altına sokuyorsunuz? Size vereceğimiz paraları biz biriktirsek belki sizden daha iyi değerlendiririz." diyecekler de çıkacaktır buna. Bunlar olabilir, bunlar tartışılabilir ama bunun bir kanun hâlinde olması lazım ya da bilmem nereye Ahilik fonu eklenmesi hakkında kanun diye bütün hükümleriyle, 11 madde mi yapıyorsunuz, 15 madde mi yapıyorsunuz, getirirsiniz yaparsınız. Yönetim kuruluyla, sorumluluklarıyla, fonlarını değerlendirme biçimine kadar gidebiliriz bunun hepsinde. Artık fon deneyimimiz var, ne yapacağımızı biliyoruz, nasıl yapacağımızı biliyoruz. Şimdi sadece bu kadar geniş bir maddenin okunup geçilerek bittiği zaman, şu kanun çıktığı zaman, sizi temin ederim, burada olan herkes istediği kadar soru sorsun, Sayın Bakan istediği kadar açıklamada bulunsun, mutlaka anlamadığımız noktaları kalacak. Diğer maddelerde tek bir olayı bile bir maddeyle çözerken, burada koskoca bir kurum için 3,5 sayfalık tek madde. Bunu yapamayız. Yani "Artık buranın bir işlevi kalmadı." falan diyor isek o ayrı bir olay. Anayasa'ya aykırı diye karşı çıkacağız bazı konularına. E, Anayasa Mahkemesi de zaten bunların hiçbir tanesini kabul etmemeye başladıysa ne olacak bizim demokrasi? Burada yaptığımızın mutlaka bir anlamı olmalı. Burada yaptığımız kanunların, gerçekten buradan çıkarttığımız kanunların, emrivakilerle çıkmayanların her birisinin kanun niteliği var, çıkanları gördüm. Gelmiş, belirli yerden sürülmüş, bürokrasinin katkısı olmuş, özellikle ilgili kuruluşların katkısı olmuş -itirazlar ayrı bir olay- muhalefetin, bu tarafta oturan insanların katkısı olmuş, kanunların hepsi işliyor, yürüyor. Bir sorun çıktığı zaman da hep beraber "Evet, bunu yanlış yapmışız." diyebiliyoruz.

Değerli arkadaşlar, geneli üzerinde konuşurken söyleyeceğim olay, ana fikri itibarıyla Türkiye'de ekonomiyle ilgili yasal düzenlemelerin ne şekilde yapıldığı ve yapılması gerektiği konusunu size bir defa daha hatırlatmaktı. Bu hatırlatma içerisinde biraz önce söylediğim kanun hükmündeki kararnamedeki bankacılık mevzuatıyla ilgili kısmı olduğu gibi bir daha okumak istiyorum size: "Bankacılık mevzuatı ile bankacılık usul ve prensiplerine uygun kredi kullandırma zimmet suçunu oluşturmaz."

Ne zaman oluşturdu Sayın Bakanım? Hiçbir zaman oluşturmadı, oluşturması mümkün değil.

Devam ediyorum: "Bu kredileri temdit etme veya ek kredi kullandırma zimmet suçunu oluşturmaz." Evet, oluşturmaz, kime sorarsanız sorun oluşturmaz bu, öyle şey mi olurmuş?

"Taksitlendirme, teminata bağlama." Teminata bağlama niye zimmet suçunu oluştursun ki? Ha ama bu arada farklı işlemler yapılıyor, 5 kuruş etmeyen teminatı 500 bin lira olarak değerlendirip de bir kredi veriliyor ise, bu nedenle insanları suçsuz saymak gerekiyor ise eğer, işte bunu da yapmaya zaten bu kanun ve bu hüküm de yetmez. Öyle şey olur mu? Dolayısıyla, burada "teminata bağlama" dediğiniz andan itibaren, bu teminata bağlamanın da bankacılık mevzuatı ve bankacılık usul ve prensiplerine uygun olması gerekiyor. Eğer bunlar usulüne göre yapılıyorsa böyle bir şeye ne gerek var? Ben bunu açıklayamıyorum kimseye. Bu şekilde yapılmış olan düzenlemeler gerçekten çok fazla. 294 tane düzenleme saydık, bunların içerisinde ciddi anlamda böyle değerlendirilecekler var. O nedenle, olağanüstü hâl nedeniyle, belki de zorunluluk nedeniyle bazı şeyler çıkabilir de, edebilir de, olabileceğini... Yani, terör örgütünün devlet içerisinde nerelere kadar girdiğini, dolayısıyla hangi işlemlerle ve çok çabuk olarak, ivedi olarak neleri düzeltmemiz gerektiğini bilemediğimiz için böyle yetkiler kullanabiliriz de ama bunu bir yerde yeniden hukuk zeminine oturtmamız gerekiyor. Hukuk zemine oturtulacak kademelerin ilki de burası, buradan başlamamız gerekiyor.

Özet olarak bunları dikkatinize sunmak istedim genel üzerine yaptığım konuşmada.

Teşekkür ederim.