| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Teşekkür ederim.
Evet, şimdi Turgut Bey'in aldığı yerden alıp devam edeceğiz, "Sakla samanı gelir zamanı." Hakikaten o zaman, Başkanlar Kurulu, Başkanlık Kurulu derken benim kafam karışmıştı, şimdi o karışıklığın üzerine 1 kat daha karışmış oldu. Ben şimdi sapla samanı ayıramadım ama zamanında samanı saklayanların başına talih kuşu konmuş oldu, o da önemli. Yasada olduğu için seçim yapılma zorunluluğu olan, işlevsiz bir Başkanlık Kuruluna aday olmuş veya aday gösterilmiş olan kişilere önemli fonksiyonlar atfediyoruz. Sebep belli. İşte, 17-25 Aralıktan bu yana Meclisi meşgul eden iki sebep vardır. Bunlardan bir tanesi, Sayın Başesgioğlu'nun ifade ettiği gibi, cemaatle istiklal mücadelesi, diğeri de çözüm süreci. Her ikisi de bizim açımızdan makul, meşru zeminde yürümeyen, her ikisi de Türkiye'nin geleceğini karartacak bir durum.
Birinci sebep olan, cemaatle mücadele kapsamı içerisinde Başkanlar Kurulunda AKP mevzi kaybetmiş yani orada siyasi iradesini yargı üzerine oturtamıyor, anlaşılan bu. Eğer orada siyasi irade üzerine bir işlem yapılamıyorsa geçen defa olduğu gibi, bu defa Başkanlar Kurulunu baypas et, saman saklayan misalinde olduğu gibi Başkanlık Kurulunda bulunanlar üzerinde bir otorite tesis et, siyasi bir otorite tesis et, orada işini yürüt.
BAŞKAN - Ya Farukçuğum, senin veya benim siyasette ne işimiz vardı kardeşim.
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkanım, bunların hepsi gerçek, siz araya girerek bu gerçeği değiştiremezsiniz.
BAŞKAN - Onu demiyorum ben, ne işimiz vardı siyasette böyle? Kalırdık yargıda, ya sen ya ben Yargıtay Başkanı olurduk.
FARUK BAL (Konya) - Vallahi ben senin bilirkişiliğinden memnundum, hâkim olarak iyi bilirkişilik yapıyordun ama şimdi o kadar adaletli davranmıyorsunuz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Ben adil davrandığımı düşünüyorum, müzakere adaletini ihmal etmiyorum.
FARUK BAL (Konya) - Şimdi, tabii bize bu başka şeyleri de hatırlatıyor. Bu Başkanlık Kurulu ne yapacak? Karıştıracak. "Karıştır." lafı bize geçmişi hatırlatıyor, hani 12 Eylül darbesinin yaptığı, cezaevlerinde "Karıştır, barıştır." politikasını çağrıştırıyor. Lakin, burada barıştırılma mümkün değil, karıştırma da mümkün değil çünkü su ile zeytinyağı gibi birbirinden farklı, sizin hedef aldığınız, istiklal mücadelesi verdiğiniz bir kitleyle mücadele çabası içerisindesiniz. O zaman, buradan karıştırdıktan sonra barıştırma sonucunu çıkaramayacağınıza göre dizginleri tekrar ele alıyorsunuz, iki tane büyük, ciddi, Danıştayı Danıştay olmaktan çıkaracak, orada üretilecek olan yargı faaliyetlerini adalet olarak tanımlamanın dışına çıkaracak iş veriyorsunuz. (5)'inci fıkrayla diyorsunuz ki: "Başkanlık Kurulu daireler arasındaki iş bölümünü belirler." Tabii hâkimlik ilkesine aykırıdır. Başkanlık Kurulunun belirleyeceği iş durumu neye göre olmalıdır? Buraya yazmışsınız, kâğıt üzerinde "İş durumuna göre." Oysa hepimiz biliyoruz ki bunu, zülfiyâae dokunan dosyalar bir yere gidecek zülfiyâre dokunmayanlar da kırkambar gibi birkaç daireye gidecektir.
Bununla da yetinmiyorsunuz yani daireler arasındaki iş bölümünü yenilemekle de yetinmiyorsunuz. Bir defa, o dairede kimler görev yapacak. Bunu da milimetrik hesapla yapacağınıza canı gönülden eminim. Mutlaka mutlak çoğunluğu sağlayacak şekilde orada üye yapısını tesis edeceksiniz ve sonuç itibarıyla, siyasi iradenin kontrolünde olan Başkanlık Divanı kararı, iş bölümü nedeniyle dairelerin dağıtımında ve o dairelerin içerisine yerleştirilecek olan üyelerde, devamında Danıştay savcılarında ve Danıştay tetkik hâkimlerinde de kendini bulacaktır. Bunun adı bağımsız, tarafsız bir görev yapması gereken yargı faaliyeti değildir; bunun adı, doğrudan emre hizmet edecek olan bir yargı kuruluşu inşa etmek demektir. Bu, hâkimlik teminatını ortadan kaldıran bir uygulamadır. Bu, evrensel adaleti kökünden sarsacak, içine siyasi hormonla güçlendirilmiş ve yargıyla ilişiği olmayacak uygulamaları yapacak bir durumdur. Dolayısıyla, biz buna kökünden karşıyız.