KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Anayasa'mıza göre vergi, herkesin ödeme gücüne göre, eşitlik ilkesi dâhilinde yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük. Bu yükümlülük böyle keyfîlik ya da ödememe, ödeme ilkeleriyle ilgili değil, zor alım ilkesine dayanır, zor alımdır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergi alınır, verilmez.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Dolayısıyla "vergiye uyumlu mükellef" diye bir kavram yoktur, "vergisi alınan mükellef" kavramı vardır yani alınmadığı takdirde bunun bedeli ağır olur. Dolayısıyla, birçok mükellef bu konularda yasalara saygıyı kesin her şeyin önünde tutarlar ve vergilerini düzenli olarak öderler, bazıları da ödemezler. Bu ödemeyenlerle ilgili olarak biz burada o kadar çok düzenleme yaptık ki affede, affede, affede bizim bile başımız döndü, bu arada da vicdanen rahatsız olmaya başladık. En fazla da rahatsız olanlar şu sıranın başında oturan arkadaşlarımızdan başlayarak bizler olduk yani madem böyle düzenlemeler yapılıyor hiç değilse vergisini de düzenli ödeyenlere bir iyilik yapalım anlamında. Aslında böyle bir hakkımız yok. Esas yapmamız gereken vergisini düzenli ödeyenlere bazı avantajlar sağlamak değil, vergisini ödemeyenlerden zorla bunu almak, hiç gözünün yaşına bakmadan almak. Bu toplumun içerisinde yaşıyorsa, bu toplumun vergilerle yapılmış olan olanaklarından sonuna kadar yararlanıyorsa o zaman bunlara da katılacak, bunun başka hiçbir yolu yok, bunu yapmak zorundayız zaten. Dolayısıyla, birilerine avantaj sağladık, onların zor alım yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle cezalarını da affettik hatta, toplumdaki yüklerini de ağırlaştırmadık, e bu koşullar altında hiç değilse bunu da yapalım dedik. İyi, peki, yapalım, yapalım ama vergi ilkesine aykırı olduğunu düşünerek yapalım.

Şimdi, bununla ilgili olarak ne yaptık? Gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan vergilerden son üç yıl içerisinde herhangi bir şekilde vergiye uyumla ilgili bir eylemi tespit edilmemişse vergilerinden yüzde 5 indirim yapalım dedik. Peki, kimlerden? Bir baktık "1 milyon liradan daha fazla ödenemez." deniyor, birinci sınırlandırma bu. Bu yüzde 5 vergi hesabıyla yaptığınız zaman bu şu anlama geliyor: Ortalama 20 milyon lira vergi ödeyenlerden yani aşağı yukarı kurumlarda 200 milyon lira kazanç beyan edenlerden yüzde 5 indirim yapacağız, bunun üstünde olanlardan da yine yüzde 5 yapacağız, herkese yapacağız, az veya az olmaması gerekiyor ama her hâlükârda 1 milyon lirayı geçemeyecek. Bu şu anlama geliyor: Yani, sonuç olarak, 100 milyon liralık matrah üzerinden -pardon, 200 milyon lirayı yanlış söyledim- yüzde 20 kurumlar vergisi ödüyorsa 20 milyon liralık vergisi üzerinden yüzde 5 indirim yapacağız. Bu, biraz önce de belirtildiği gibi aslında matrah üzerinden yüzde 1'e geliyor, biz vergiden fedakârlık yaptığımız için yüzde 5'lik oranı kullanıyoruz. Tamam, buraya kadar hepsi iyi, geldik ama bu arada kendi içerisinde bazı sınırlamalar daha yapıyoruz. Örneğin, diyoruz ki, bankacılara, sigortacılara vesairelere bu indirim yapılmaz. Biz "vergide eşitlik" diye bir kavramdan yola çıktık, niye yapılmıyor? Yani, niye yapmıyorsunuz onlara? Zaten 1 milyar lira kâr beyan edene de, 5 milyar lira kâr beyan edene de, hatta 4,5 milyar lira vergi verene de hepi topu 1 milyon lira yapıyorsunuz, o zaman hiç değilse vergide eşitlik ilkesiyle ilgili olarak bir kavramı zedelemenin ne manası var? Kıyamet kopsa, bütün bankaları ve sigorta şirketlerin hepsini saysanız şu kadar tutar, kaldı ki onların hiçbir tanesi bu kavramdan yararlanamaz. Yani üç yıl içerisinde hiçbir sorunla karşılaşmayacak, yoktur öyle bir olay.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bankalar...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bankalar, hepsi, istisnasız, hepsinde vardır, olmaması mümkün değildir.

İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Damga vergisi var Sayın Bakanım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Damga vergisi sayılmıyor burada, oradan kurtaramıyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Oradan kurtaramazlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Neyse, ben seviniyorum yani bankacılık ve finans sektörünün bu kadar destek görüyor olması iyi bir şey.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır, desteklenmesinden değil, sadece vergi ilkelerinden gidiyoruz, hepsi o kadar. Yani, yaptığınız herhangi bir olayda yarın bireysel olarak dava hakkını kullanıp da Anayasa Mahkemesine giden bir tane kurum düşünün. Yani "Bu kanunu, onu bile mi yapamadık?" dememek için bunları söylüyorum. Yoksa, yani, sadece böyle bir duruma düştüğümüz için sıkıntı çekmekle beraber, üzülmekle beraber yaptığımız yasal hataları anlatmaya çalışıyorum. Yani, bunu yapıyorsanız gelecekte böyle bir olayla karşı karşıya kalmamak için de böyle bir ayrım yapmamanız gerekir ya da ayrım yapıyorsanız bunun çok net olarak belirtilmesi gerekir. Niye banka, sigorta şirketleri, finans kurumları bunların dışında kalıyor? Yani, kalmaları için bir neden varsa, tamam; yoksa, eşitlik ilkesi gereği olarak bireysel başvuru hakkını kullanan herkes bizim yaptığımız bu yasayla ilgili olarak ciddi sorun yaratır.

İki, önemli bir konu: Şimdi, üç yıl boyunca vergi beyannamelerine idare bakacak. Yani, kişiler "Ben çok dürüstüm, vergiyle uyumlu mükellefim, hadi bana bu indirimi verin." demiyor. Siz fiilen kendi bilgilerinizden hareketle bakıyorsunuz, evet, üç yıl boyunca bunlar gayet iyi davranmışlar, herhangi bir sorunları yok hadi önümüzdeki yıl yani dördüncü yıl verilen beyanname üzerinden bunu yapalım yani üçüncü yılın dördüncü yılda verilen beyannamesi üzerinden bunu yapalım diyorsunuz, bu tamam ancak daha sonra da bu dönemlere ilişkin olarak ikmalen, resen herhangi bir tarhiyat yaptığınız zaman bunu pat diye geri alıyorsunuz. Bunu geri alıyorsunuz, yasada öyle yazıyorsunuz daha doğrusu. Bunu geri alıyorsunuz, burada herhangi bir şekilde verginin veya işte ikmalen ve resen savunulan verginin kesinleşmesini beklemiyorsunuz. Daha doğrusu, ikmalen ve resen savunulan verginin yargı sürecini yani kesinleşmesini beklemiyorsunuz, hemen anında bunu resen yapıyorsunuz ve bunu cezalı olarak alıyorsunuz. Sizin yaptığınız bir işlem üzerinden daha sonradan böyle bir işlem kesinleşmeden bu insanlara ceza uygulanması vergi mantığı açısından doğru bir olay mı oluyor?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kesinleşmeye bağlı diyorlar.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır, kesinleşmeye bağlı bir şey yok. Peki, öyle varsayalım, düşünün, 2018'de beyanname vermesi gerekiyor, 2018, 2019, 2020, 2021, 2022. 2022 yılına kadar zaman aşımı süresi var. 2022 yılında yapılan bir incelemeden sonra pat diye 2018 yılına dönüp bütün bu cezaların hepsini uyguluyorsunuz. Yani, şimdi, birilerine iyilik yapıyoruz derken insanları böyle bir stresin içerisine, böyle bir belanın içerisine sokmanın bir manası yoktur ki.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bakanım, şeye katılıyorum, bence şöyle: Aslını ve faizini alalım, cezayı almayabiliriz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Üstelik de yanı mükellefin kendisinin yaptığı bir işlem değil bu, biz yapıyoruz, idare olarak siz yapıyorsunuz daha doğrusu. Dolayısıyla, burada, böyle bir düzenleme yaparken bir taraftan eşitlik ilkeleri vesaire gibi ilk genel hükümleri, diğer taraftan da yapılacak uygulamayla ortaya çıkacak olan fiilî zorlukları ve gelecekteki belaları göz önünde bulundurmamız gerekir.

Şimdi, bu arada bir de şu var: Hesaplanan vergiden yıl içinde kesinti yoluyla ödenen vergiler ve geçici vergi mahsup edilmek suretiyle bu 1 milyon liralık kısım ödenecek veya mahsup edilerek kapatılacak doğrudan doğruya. Yıl içinde kesinti yoluyla ödenecek herhangi bir şey olmazsa, herhangi bir şey yok yani nerede 1 milyon liralık uyum ödülü? Demek ki burada da yine bir ters durum var. 1 milyon liralık uyum ödülünden bahsediyoruz, yıl içinde bunu mahsup edebileceği herhangi bir şey ortaya çıkmadı, "Yok kardeşim madem sende öyle bir şey olmadı, geçmiş uyumların hepsinin..." deyip bırakıyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergi kanunlarında bu tür böyle süreli şeyler var, yararlandırma hükümleri var.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, yani alt alta sıralamaya kalktığınız zaman, fazla vaktim olmadı açık söylemek gerekirse, başka ne gibi şeytanın avukatlığını yapacağımız şeyler yaratılabilir buradan bilmem ama bir vergici olarak söyleyebilirim ki bütün bunların hepsi çok kolaylıkla yaratılabilecek ve olabilecek şeyler. Dolayısıyla, insanları ödüllendiriyoruz, uyumlu mükelleflere bir şeyler veriyoruz, onları teşvik ediyoruz derken bütün bunların hepsinin yapılmasını maddenin birazcık daha çalışılması gerekliliğine dayandırıyorum, şunun üstünde birazcık daha çalışalım, çalışalım ve birazcık kılçıksız bir teşvik verin verebiliyorsanız. Ha, bence vermeyelim ayrı bir olay ama madem bu kadar olaydan sonra verilecek hâle geldi, hiç değilse kılçıksız bir şeyler vermenin yolunu bulalım, gelecekte bu insanların başına bela olacak bir teşvikle... Ki resen yapıyoruz, adam "Ben istemiyorum." dese de yapıyorsunuz siz. Dolayısıyla hem resen yapıp hem de gelecekte cezalarla karşı karşıya bırakmayalım derim.

Teşekkür ederim.