| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu maddeyle değerli arkadaşlar, Yargıtayın çok yoğun iş yükü altında olduğunu biliyoruz hepimiz, Yargıtayın iş yoğunluğunun da ceza davalarında ağırlıklı olmak üzere, Ceza Kanunu'nda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda ve ceza hükmü taşıyan kanunlarda Mao'nun kültür ihtilali yapar gibi, köklü değişikliklerin aniden yapılması, yargının buna hazırlanmadan yapılması ve sonuç itibarıyla da yasa değişikliği nedeniyle kesinleşmiş yargı kararlarının dahi tekrar yargının omzuna yük olarak binmesi, bunların itirazları, temyizleri derken Yargıtay şişmiştir. Şimdi, buna çare değil çünkü benim bahsettiğim olay 2004 yılında ortaya çıkmış bir olaydır. 2004 yılında ortaya çıkan bu olaya rağmen, Adalet Bakanlığı "Bu Yargıtayın üye sayısı fazla, üye sayısını düşürelim, daire sayısını düşürelim." dedi ve Sayın Başkanın ifade ettiği gibi, "Yargıtayı bir içtihat mahkemesine dönüştürelim." diye, doğru olarak 2007 tarihinde böyle bir tasarıda bulundu. 2007 tarihinde bu doğru, 2010 yılına gelindiğinde bir yanlışla ezildi, geçildi. 2010 yılında yapılan yanlış, bütün siyasi partiler değerlendirdi, biz de değerlendirdik, Anayasa değişikliğiyle yargı içerisindeki denge ve denetim araçlarının ortadan kaldırılması, yargı içi denge ve denetim mekanizmalarının ortadan kaldırılmasıyla sonuçlandı. Denge ve denetimsiz kalan bir kitlenin yargıyı eline geçirebilmesi için o zamanın Adalet Bakanı, "Bu, 10 seçimden daha önemlidir." diyerek kendi partisini motive etti. Şimdi mücadele ettiğiniz Pensilvanya'dan da buna bir destek geldi, "Ölülerinizi dahi kaldırın, bu referandumda oy verin." dediler ve biz, o zaman ne söylemişsek şimdi de aynısını söyleyerek yargının başına siyasi şapka geçirilmesinin başa bela olduğunu ifade ediyoruz. O şapka çok büyük bir bela getirdi sizin başınıza ve şimdi ona karşı istiklal mücadelesi olsun diye bir başka belaya bulaşıyorsunuz. O da, dünyada eşi menendi görülmemiş obezlikte bir Yargıtay yaratıyorsunuz. 387'ye çıkardınız, "150'ye düşürelim." dediğiniz Yargıtayın üye sayısını 387'ye çıkardınız. Bu 387 Yargıtay üyesi de yetmiyor, şimdi 128 tane daha ilave ediyorsunuz, 516'ya çıkarıyorsunuz. Allah aşkına, ben bunca yıl hukukla iştigal eden bir kişiyim, dünyada bırakın 516'yı, 100'ü aşan Yargıtay üyesi olan ülke tanımıyorum, varsa bilen söylesin.
Şimdi, bu çerçeve içerisinde baktığımız zaman, Adalet ve Kalkınma Partisinin demokrasiye olan bakışını da burada görüyoruz. Yani kendi yürütme organını, bürokratları partileştirerek, parti memuru hâline getirerek, kaymakamları, valiyi, daire müdürlerini, müsteşarları parti mensubu gibi davranmaya zorlayarak yürütme organını hukuka uyarak iş ve işlem yapan bir organ olmaktan çıkardı, parti memuru hâline getirdi. Mecliste işte, biz ne konuşursak konuşalım gelip geçiyor parmak sayısı üstünlüğüyle, geriye bir yargı kalmıştı, yargıyı da inşa ediyor. Yani "Ben gitmeyeceğim, ben iktidardan gitmeyeceğim." diyor. iktidardan gitmeyeceğim demenin anlamı nedir? Bunun anlamı diktatörlüktür. İşte, diktatörlüğün bir ayağı da bu tasarıyla, bu şekilde oluyor. Değerli arkadaşlarım, oysa demokraside iktidarın değişmesi demokratik kurallara bağlanmıştır. Halkın oyuyla iktidar değişir. Yarın halk dedi ki: "Siz kenarda durun, dinlenin, başka bir parti gelsin." O zaman bu başka parti sizin siyasallaştırdığınız Danıştayla, sizin siyasallaştırdığınız Yargıtayla, sizin siyasallaştırdığınız Anayasa Mahkemesi ve HSYK'yla sizin gibi bir istiklal mücadelesi vermeye kalkar, onlar da bunların üye sayısını artırmaya kalkarsa bu memleketin hâli ne olacak? O zaman, herhâlde 1.200 üyeli bir Yargıtay ortaya çıkacaktır veya sayıyı milimetrik olarak tabii onlar da hesaplayacaklardır.
BAŞKAN - Alt mahkemelere Yargıtay fonksiyonu versin.
FARUK BAL (Konya) - Dolayısıyla, aklı, mantığı bir kenara bırakarak adalet denilen durgun suyu bulandırdınız Sayın Başkanım, bu bulanık suda umarız ki Türkiye boğulmaz, umarız ki hakkı, hukuku arayan insanların ümidi kaybolmaz.
Teşekkür ederim.