KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, şimdi tabii, Komisyonumuzun iki temel işlevi var: Bir, Aladağ olayını bütün ayrıntılarıyla ortaya konulmasını sağlamak; ikincisi de Türkiye'deki yurtların ne durumda olduğunu ve bir daha bu tür olayların olmamasını sağlamak.

Şimdi, önce, Aladağ olayının hakikaten çok net ortaya çıkması gerekiyor. Örneğin, Millî Eğitim Bakanlığı olarak siz şu anda Aladağ'da müdahil misiniz? Hangi aşamada sizin hukuki müdahilliğiniz?

Birkaç sorum var ama izin verirseniz Başkanım, cevap-yanıt olsun böyle soru-cevap olsun.

BAŞKAN - Açalım o zaman.

Mikrofonunuzu açtım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Şimdi, biz olayın hemen sonrasında, 30'unda, ertesi gün hemen olaya müdahale ettik oradaki müfettiş arkadaşlarla beraber. Burada hem idari yönden disiplin soruşturması yapıldı hem de 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında ön incelemeler yapıldı ve savcılara suç duyurusunda bulunuldu. Yani, idari yönden -yurt zaten yandı, kapatıldı- yurt müdürüyle ilgili direkt hemen ilişiği, şusu busu kesildi ama devlet memuru olmadığı için ona idari yönden herhangi bir ceza tevkifi söz konusu değil ama bağı kesildi kesildi yurtla, yani ilişiği, çalışma izni falan, hepsi iptal edildi ama savcılık aşaması şu anda devam ediyor. Biz, tabii, idari olarak disiplin boyutundaki iş ve işlemleri bitirdik ama savcılık boyutu devam ediyor.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ama davaya müdahil misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Tabii, oradaki Millî Eğitim Müdürlüğü, arkadaşlarımız zaten savcılığa suç duyurusunda bulundular, tabii orada müdahiller yani.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Örneğin, bir hukuk müşaviri, kamu adına bu davaya, sürmekte olan... Çünkü dava sağlıksız devam ediyor anlaşılan. Çünkü, serbest bırakılıyor, tutuklanıyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATIF ALA - Şimdi, taşrada olduğu için olay, bizim Bakanlığın hukuk müşavirliğinin açıkçası müdahil olup olmadığını bilmiyorum ama müfettişler, biz suç duyurusunda bulunduk yani bizim şeyimiz o.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ama o yeterli değil Sayın Ala değil mi? Hani, genel, bulundu, bizden çıktı...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Ama şey zaten Sayın Vekilim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı -zaten burada demin ifade etti arkadaş- o davayı avukatlarıyla beraber takip ediyorlar, az önceki Genel Müdür Yardımcısı arkadaşın söylediği o yöndeydi. Valilik bir şekilde orada mutlaka bu olaya taraftır ve davanın içindedir. Bir de savcı zaten kamu hukuku adına bunu yapacağı için yani olmak zorunda zaten. Yani, kimse şikâyetçi olmasa da savcı bu davayı yürütmek zorunda, takibi şikâyete bağlı bir suç değil yani bu.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Ama sadece savcının inisiyatifinde mi?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Yok, gerekli suç duyurularını biz yapıyoruz zaten, gerekli suç duyurularını biz yaptık, hepsiyle ilgili suç duyurusu yapıldı. Yani, ifadeye bizim arkadaşlar gidiyorlar, orada bilgi veriyorlar, her aşamasında bulunuyorlar ama resmî bir müdahil olarak hukuki manada hukuk müşavirliğinin böyle bir müdahilliği oldu mu onu bilemiyorum. Zannediyorum yok yani ama ilin vardır, Bakanlığın yok.

KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir) - Yanlış...

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Nasıl?

KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir) - Ben hukukçu olarak değerlendirdim, yoksa açıklamalarımı birlikte yaparım. Müdahil olamaz, belki orada sorumluluk çıkacak ilçe millî eğitim müdürü sanık olacak yani. Yani hukuki olarak mümkün değil.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ama şöyle: Hani genel anlamda, diyelim ki Hazine, alacağı için bir dava olduğunda Hazine avukatı da müdahil oluyor.

KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir) - İşte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı takip ediyor, benim anladığım, onlar müdahil.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ama gereksizse kendi elemanını sorumlu tutmak bağlamında bir hukuk müşavirliğinin...

TAMER DAĞLI (Adana) - İnceledik, zaten inceledik, onun kararını verecektir. Bir bakalım ona.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ama bir müdahillik ben merak ediyorum, daha doğrusu bilmek istiyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Suç duyurusunda bulunuldu, gerisini bilmiyorum ben.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Bir de buradan yola çıkarak yurtların Türkiye'deki genel durumuyla ilgili bir analiziniz oldu mu, bir rapor var mı elinizde?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Var tabii Sayın Vekilim, şöyle: Biz, bu yurtlarla ilgili bir denetim de yaptık zaten, sürekli de yapıyoruz. Son dönemde yapılan yurtlarda gerçekten standartların çok üstünde yurtlar var, gerçekten iyi yurtlarımız var ama şu: Tabii, demin ben söyledim, herhâlde biraz da yanlış anlaşıldı, "Sivil toplum örgütleri denetlesin." demedim, ben şunu diyorum: Baroların da belki içinde olabileceği dedim, diğer bakanlıklardan bir komisyon kurularak bağımsız bir denetim biriminin oluşturulması... Çünkü, takdir edersiniz ki sonuçta içeriden yapılan bir denetim yönetim adına yapılır ve yönetimin bir fonksiyonudur. Yani, siz daha bağımsız... Çünkü, ben giderim, diyelim ki bir şeyi görürüm ama bir başka göz başka bir şeyi görebilir. Bunlar çok önemli yerler, toplu barınma yerleri olduğu için bu tür vakalar her an olabilir Sayın Vekilim. Dolayısıyla, mesela hem TEDAŞ'tan olsun hem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından hem Millî Eğitim Bakanlığından hem Maliye Bakanlığından ilgili kim varsa diyelim ki bir heyet oluşturulur, Türkiye genelinde yurtlar bir anda, bir ay içinde, iki ay içinde denetlenir, eksikleri tespit edilebilir.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Bu konuda bir rapor var mı elimizde, Türkiye'deki yurtların durumuyla ilgili?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Tabii, tabii.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Rakam değil ama. Yani, istatistikler genel anlamda şu kadarı yeterli, bu kadarı yetersiz yani yurtların genel, deyim yerindeyse röntgeni çekildi mi acaba?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANI ATİF ALA - Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürümüz onun bilgisini versin çünkü rapor oraya gidiyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ KEMAL ŞAMLIOĞLU - Şöyle Sayın Vekilim: Bu, 12/12 tarihi itibarıyla Türkiye'deki 3.900 yurdun bütününün az önce bahsetmiş olduğum çerçeve içerisinde yani yangın güvenliğinden tutun da depreme dayanıklılığı noktasında valiliklere -direkt valilere, il millî eğitim müdürlüklerine değil- direkt Sayın Bakanımızın imzasıyla talimat gönderdik ve raporlarını istedik. 3.782'ydi yanılmıyorsam yurdun incelemeleri yapıldı, yaklaşık yüzde 30 civarında eksiklikler tespit edildi. Onlara da valiliklere süre verin dedik. Yaklaşık bir ay ile iki ay arasında süreler verildi. "Eğer bu sürede o eksiklerini gidermezlerse de yönetmeliğin 45'inci maddesine göre kapatın." diye talimat gönderdik. Buradan yola çıkarak bir kanaat oluşur, o da şu: Yurtlarımızın yüzde 20, yüzde 30'a yakınında eksikler tespit edildi bu minvalde ve süre verildi bir ay ile iki ay arasında düzenlenmesi, tahkim edilmesi noktasında.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Bir de, şimdi tabii bu FETÖ terör örgütüyle mücadele partiler üstü bir mücadele, devletin de üstlendiği bir mücadele oldu. Yurtlarda bu anlamada bir şeyiniz var mı, çocuklarımızın, onları etkileme gücü ne olmuş, ne kadarını kapattınız, ne kadarına işlem yaptınız, bir rapor var mı bu konuda?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ KEMAL ŞAMLIOĞLU - Tabii, Özel Öğretim Kurumları olarak biz 2.300 civarında kurum -dershaneleri saymıyorum- dershane dönüşüm süreci döneminde 3.530 dershane, daha sonra kurum olarak 2.350 kurum kapattık. Bunun içerisinde 845 FETÖ mensubu özel yurdu kapattık ve el koyma işlemi Maliye Bakanlığınca yapıldı, bu işlemler tamamlandı yani.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ne kadarı FETÖ dediniz yurtların?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ KEMAL ŞAMLIOĞLU - 845.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Ötekileri başka nedenlerle mi kapattınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI GENEL MÜDÜRÜ KEMAL ŞAMLIOĞLU - Şimdi şöyle: Cemaati kastediyorsunuz herhâlde. Bizim tabii öyle bir tasnifimiz yok, bu cemaat, şu cemaat falan. Biz, netice itibarıyla, gerçek kişi, tüzel kişi, şahıslar veyahut da vakıflar üzerinden ki onu da sunumlarımıza koyduk özellikle, bilgi sahibi olunsun diye. Bu çerçeve içerisinde, Türkiye'de derneklerin ve vakıfların açtığı yurtların sayısı dosyada da var.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkanım, Millî Eğitim Komisyonunda bizim geçen yaz uzunca da bir mesaimiz oldu, bir tartışma konusu oldu kimler buradan sorumlu olacak diye. Ciddi bir sorun olduğu da ortaya çıktı zaman dilimi içinde.

Sayın Başkan, ben, temel eğitimde çocukların barınma hakkı, nasıl kullanılmalı Komisyonun bir sorumluğu olmasını öneriyorum ve genel anlamda -biraz önce Sayın Depboylu da söyledi- bunu ne kadar denetlersek denetleyelim özel kurumların, vakıfların, derneklerin ne ölçüde bunu sağlıklı yapabilecekleri tartışmalı. Gerekirse dünyadaki örneklerini araştırmak üzere bir değerlendirme yapalım. Üniversite çağına denk çocukların barınma hakkının devletin sorumluluğu olması yönünde ortak bir bakış oluşabilir diye öneriyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.