| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Yüksek Teknolojiler Araştırma Merkezi ve Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/827) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .03.2017 |
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konuşmayı almayacaktım ama biraz haksızlık olduğu için burada söz hakkı alamayan arkadaşlarımın hukukunu korumak için söz aldım. Sibel Hanım'la aynı komisyondayız, aynı dostluk grubundayız. Şöyle bir söz duyunca üzüldüm: "TÜBİTAK ve bilim kurulları bilimden uzak, liyakatsiz, nitelikli insanlardan oluşan bir yapı olmaktan uzak." şeklinde bir haksız eleştiriyi duydum, doğru mu?
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Evet, şu anki yapılanmada bunu çözmek için...
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) - TÜBİTAK'ı da Sayın İnönü'nün kurduğunu söylüyordu. Fakat 24 Temmuz 1963'te Cemal Gürsel tarafından kurulmuş. Ben de yaşım itibarıyla 1970'den beri TÜBİTAK'ı takip ediyorum. TÜBİTAK'ın son on beş yıla kadar Bilim ve Teknik dışında bir dergisinin olmadığını yani bir şeyi ortaya koymadığını ben de yaşayarak görenlerdenim, hatta TÜBİTAK Başkanı da bu konuda geçmişte... Benim TÜBİTAK'tan beklediğim şey şu: Yani bilginin hocanın veya bilim adamının kafasında, rafta olmasından ziyade ortada bir iPhone, iPad veya bir ürün olarak görmek istiyorum dedim. "Mesela ne görmek istiyorsun?" dedi. Dedim ki, örneğin, dünyada bir savunma sanayisi var, Akdeniz'den atılan bir bombanın geldiği zaman havada işte armut gibi yakalanması yani patriot füzesini... Dedi ki: "Biz onun daha gelişmişini yapıyoruz. İşte, 300 kilometrelik son füzesini, yer imlerine göre hareket eden."
Şimdi, son on beş yıldan beri bir ürün ortaya koyamayan yapıyı ve son on beş yıl içerisinde ürün ortaya koyan bu bilim adamlarını bu şekilde gerçekten sorgulamak ve şey yapmak onlara haksızlık olacağını düşünüyorum.
Ben söz alamayan arkadaşlarımın bu hukukunu korumak için söz aldım. Savunma sanayisinde katkısı olan tüm bilim adamlarına, TÜBİTAK, TAI, diğer kurumlar olsun, bunlara çok teşekkür ediyoruz. Hatta bunların içerisinde son 15 Temmuz hain hareketini yapan FETÖ terör örgütünün insanları olduğu hâlde bu kadar başarı sağlanabiliyorsa bu insanlar gerçekten takdire şayandır. Tabii, bugün AK PARTİ iktidarda diye orada çalışanları yandaş veya şey olarak yorumluyorsak bu da bir haksızlık. Geçmişte "İşte, şu cemaatler, şunlar bunlar ele geçirildi." şeklinde sözler de duydum. O zaman bir önceki dönemde kim ele geçirmişti? Yani birinden mi ele geçiriliyor bu? Böyle bir sorgulama da yapmak lazım. Bence bunları bırakmamız lazım. Yani birbirimizi renklere ayıran, işte kliklere ayıran veya ideolojiye ayıran bir yapıdan değil gerçekten bilim insanını rahatlatacak ve onun önünü açacak bir yapı oluşması lazım.
Ayrıca şu var: "Niye Başbakana bağlı? Niye bakana bağlı?" Yani milletin adına yetki almış bir başbakanın veya bakanlığın mutlaka tabii ki bu yapının başında olması lazım ve onu denetlemesi lazım, ona sahip olması lazım. Çünkü herkes millet adına iş yapıyor. Yani bunun yargısı da, hukuku da, hepsi, Hükûmeti de, Meclisi de millet adına iş yapıyor, bilim adamı da millet adına iş yapıyor. Dolayısıyla bunların bir hiyerarşik yapı içerisinde birbirine sorumlu olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Ben bunu hatırlatmak istedim. Teşekkür ederim.
Sizi kırmak istemedim, onu söyleyeyim.
Ayrıca, şunu söyleyeyim: 8 Mart Kadınlar Günü'nü herkes kutluyor, ben de kutluyorum. Yalnız 8 Mart Kadınlar Günü'nde kadınlarımız için söylenen güzel sözlerin söylemini bugün yapalım da eylemini üç yüz altmış beş gün yapalım diyorum ben.
Ben bu vesileyle herkesi selamlıyorum.