| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Yüksek Teknolojiler Araştırma Merkezi ve Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/827) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .03.2017 |
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, çok çok teşekkür ediyorum katkılarınız ve tenkitleriniz için aynı zamanda.
Şimdi, tabii, şartlar değişti, bakın, TÜBİTAK'ın kurulduğu ya da bu mevcut kanunun çıktığı yıl 1983'tür yani Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun kurulması. Şimdi, 1983'teki Türkiye'nin sanayi şartları, Türkiye'nin teknoloji seviyesi ile bugünkü aynı değil; şartlar değişti ve değişen şartlara göre kurumların kendilerini yenilemesi gerekir ve yenilenmeden de büyüme olmaz yani biz kendimizi yenilemezsek, kurumlar kendilerini yenilemezse büyüme olmaz, ilerleme olmaz. Öncelikle bunu ifade etmek isterim.
Bazı milletvekili arkadaşlarımız başkanlık sistemi ile bu yapı arasında ilgi olduğunu ifade ettiler ama değerli arkadaşlarım, gerçekten bırakın ilgi kurmayı aklımızdan bile geçmemiştir, bakın, aklımızdan bile geçmedi. Bu yapıyı kurarken, bu yapıyı kurgularken başkanlık sistemi, başkanlık sistemiyle ilgisi aklımızdan dahi geçmedi, böyle bir şey söz konusu değil. Bu çalışmayı yaparken -aşağı yukarı yedi aydır bu konuyu çalışıyoruz- dünyadaki örneklere baktık, dünyayı inceledik, Türkiye'yi analiz ettik ve dünya nereye gidiyor, ona baktık. Şimdi, dünyadaki örneklerine de baktığımızda, politika yapıcılar ile uygulamacı kuruluşlar ve araştırmacılar ayrı yani bunlar ayrı ayrı yapılarda bulunuyor. Biz tabii, politika yapan birim olarak siyasi otoriteyi görüyoruz. Yine bazı eleştiriler oldu "Efendim, Başbakan niye atıyor?" diye. Değerli arkadaşlarım, Başbakan atamayacak da kim atayacak? Yani YÜTAM'ın Başkanını, TÜBİTAK'ın Başkanını, Bilim Kurulu üyelerini Başbakan atamayacak da kim atayacak?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Siz atayacaksınız.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Ben de aynı siyasi kadrodanım, benim ne farkım var? Yani Başbakan ve ben aynı siyasi kadroyuz. Dolayısıyla, bu konuda farklı düşünüyoruz.
Birincisi: Bu yeni yapıda politika belirleme yani bilim, teknoloji ve sanayi politikasının belirlenmesi; 3'ü arasında bir irtibat kurulmaktadır yani bilimden teknolojiye, teknolojiden sanayiye bir link, bir irtibat kurulmaktadır ve biz, her bir sanayicimiz -aramızda sanayici arkadaşlarımız var- aynı zamanda bir tüccardır -ticaretle- alır, satar; dolayısıyla, ekonomiye fayda sağlayan kesimdir. Biz bu yapıyla sanayimize teknoloji enjekte etmek istiyoruz, bilimden teknolojiye girdi sağlamak istiyoruz yani bilimden teknolojiye, teknolojiden sanayiye girdi; birinin çıktısı, öbürünün girdisi olacak bir yapı kurmaya çalışıyoruz ve burada politika belirleyici yapı olarak Bakanlık ve Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulunu benimsiyoruz, uygulamacı kuruluş TÜBİTAK'tır.
Yine, birçok konuşmacımız TÜBİTAK'ın etkisizleştirildiğini ifade etti. Çok yanlış, çok yanlış. Bu yapıda TÜBİTAK Türkiye'nin bütün araştırma geliştirme projelerinin yürütücüsü konumunda olacak.
Sayın Tarhan'ın bir ifadesi oldu "Her bir enstitü ilgili bakanlığa bağlansın." şeklinde. Sayın Tarhan, bunu yaparsak Türkiye'de her bir bakanlığın bir TÜBİTAK'ı olur. Buna Türkiye'nin ne parası yeter ne bütçesi yeter. Bakın, Enerji Enstitüsü, TÜBİTAK'ta, Enerji Bakanlığına bağlayalım; SAGE'yi Savunma Bakanlığına bağlayalım; alın size bir Enerji Bakanlığı TÜBİTAK'ı, Savunma Bakanlığı TÜBİTAK'ı yani hangi ülkede her bir bakanlığın bir TÜBİTAK'ı var? Dolayısıyla, biz güçleri birleştirmeyi hedef aldık Sayın Tarhan, Türkiye'nin güçlerini birleştirelim, güçlü bir yapı oluşturalım ve bu yapıdan çıktı odaklı sonuçlar bekleyelim. Dolayısıyla, mevcut yapıda TÜBİTAK uygulamacı bir kuruluştur, kesinlikle, asla ve kata "TÜBİTAK etkisizleştiriliyor." görüşü doğru değildir. TÜBİTAK Türkiye'nin bütün teknoloji odaklı projelerinin yürütücüsü olacak.
Örnek vereyim: Şimdi, bakın, Tarım Bakanlığı, diyelim ki tohum değiştireceğiz; şimdi, ne var şu anda? Şu anda baktığımızda, Tarım Bakanlığının bir sürü enstitüsü var, Tarım Bakanlığı var. Bakın, teknoloji üretme amaçlı projeleri yürütmek bir uzmanlık işidir. Bakın, Türkiye'nin insan kaynağı o kadar çok fazla değil. Her bir bakanlıkta bir TÜBİTAK kuracak kadar paramız olmadığı gibi, her bir bakanlıkta teknoloji yürütecek insan kaynağı bulmak da zor. Bakın, Türkiye'de birçok ihalemizde sıkıntı çıkıyor. Niye? Doğru dürüst şartname yazamıyoruz yani kamu uzmanlarımızın uzmanlıkları yeterli olmuyor. Dolayısıyla, biz bunu teknolojiyi bilen, dünyanın nereye gittiğini bilen, uzmanlık alanı teknoloji projelerini yürütmek olan bir yapıda toplamak istiyoruz; bunun adı TÜBİTAK'tır. Bakın, -tam bir analoji doğru değil ama- aslında TÜBİTAK'ı Savunma Sanayii Müsteşarlığının sivil versiyonu gibi düşünün. Savunma Sanayii Müsteşarlığı etkisiz mi, yetkisiz mi? Bakın, bugüne kadar 50 milyar liralık kontratı sözleşmeye bağlamış bir kuruluş, proje yöneten bir kuruluş; Türkiye'nin millî, kendi tasarımı olan projeleri yöneten bir kuruluş. Bakın, proje yönetmek, şartname yazmak, "spekt" yazmak gerçekten bir uzmanlık işidir, bu uzmanlığı biz her bir kurumda yapamıyoruz, toparlayamıyoruz; mevcut durum bunu gösteriyor. Dolayısıyla, uzmanlığı proje yönetmek olan, teknoloji yönetimi bilen uzmanların bir araya toplandığı ve Türkiye'nin bütün kaynaklarının, bütün AR-GE için yapacağı harcamaların birleştirildiği kaynaktan ihtiyacımız olan, teknoloji geliştirme projelerini yürüten bir yapı diye düşünüyoruz TÜBİTAK'ı. Aslında TÜBİTAK bugün de o görevi yapıyor; işte, Başkanımız burada, aslında proje yönetiyor; ARDEB, TEYDEB, BİDEB bunlar hep aslında proje yönetiyor ama bakın, bugün çok sayıda projeye destek veriyoruz. Arzu ediyoruz ki stratejik alanlarımız olsun, belli alanlara odaklanalım. Örneğin nanoteknoloji, bir sene nanoteknolojiye odaklanalım, biyoteknoloji veya işte bilişim teknolojileri yani belli stratejik alanlara odaklanalım ve ülkenin kaynaklarını belli alanlara kanalize edelim istiyoruz; şu anda çok dağınık yani şu andaki yapının biz etki analizini yapamıyoruz. Soruyorsunuz, işte muhalefet soruyor "Etki analizi yaptınız mı?" diye. Yapamıyoruz çünkü her bir bakanlığın kaynağı var. Size geçen hafta arz ettik, inanın 11'e yakın bakanlık var AR-GE desteği veriyor. Yani bu dağınık yapıdan maalesef iyi sonuçlar alamıyoruz. O bakımdan, buradaki şey, TÜBİTAK uygulamacı bir kuruluş olacak, asla ve kata... Bakın, bu örneği tekrar vermek istiyorum, bütçeleme tekniği açısından "AR-GE ve Teknoloji Özel Hesabı" diye Maliye Bakanlığımız formüle etti ama bizim Bakanlık olarak önerimiz, düşündüğümüz fondu, "AR-GE ve Teknoloji Fonu"ydu. Şimdi, aynı şey yani muhtevası, isim değişikliği var. Bakın, şöyle düşünün: Araştırma geliştirme harcamalarımız gayrisafi millî hasılamızın yüzde 1'i diyoruz, yarısını özel sektör yapıyor diyoruz, kalan yarısı, evet, kamu yapıyor, üniversiteler, kamu kuruluşları ve diğerleri. Şimdi, 2,5 trilyon dersek gayrisafi millî hasılamızı bunun yüzde 1'i 25 milyardır, yarısı da 12,5 milyardır. Yani 12,5 milyar liralık bir kaynağı bir yerde toplayıp ve bunu ülkenin stratejik hedefleri doğrultusunda harcamak ve bunun etki analizini görmek, biz bunu istiyoruz yani bu çalışmanın esası bu. Ve bunu yaparken de bütün dünyaya baktık, bütün ülkelere baktık, inceledik, bulabildiğimiz en iyi yöntem bu. Dolayısıyla, Sayın Tarhan'ın "dağıttık" yapısına katılamıyoruz. Biz güçlü bir yapılanmadan yanayız, dolayısıyla da bunu ifade etmek istedim.
İkincisi, bu YÜTAM konusu. Şimdi, değerli arkadaşlarım, 17 enstitüsü var, 2 kolaylık birimi var. YÜTAM dediğimiz yapı, şu anda proje yapan, yürüten enstitülerden oluşuyor. Burada, devletin bugüne kadar yaptığı yatırımlar var, bunların çok ciddi laboratuvarları var. Tahsin Bey Kocaeli'den biliyor, geçen hafta da ziyaret etti sanıyorum. Şimdi, laboratuvarları var, test merkezleri var. Bunlar ülkenin millî kaynakları. Biz felsefe olarak, araştırma geliştirme projelerini üniversitelerimize ve özel sektöre vermeyi düşünüyoruz. Yani temel bilimlerde üniversitelerimizi destekleyeceğiz -Sayın Toğrul'un bahsettiği konuya da geleceğim- ama uygulamalı ve ürün odaklı projelerde de özel sektörü destekleyeceğiz. Sözleşme yapacağız, başı belli sonu belli, bütçesi belli, taahhütler belli. Yani buradan iş çıkacak, ürün çıkacak. Ve yine, bu ayıracağımız özel hesaptaki kaynağın yüzde 15'ini, yüzde 20'si kadarını temel bilimlere ayıracağız; matematik, fizik, kimya, biyoloji. Bakın, temel bilimlerde iyi olmazsak biz iyi mühendis olamayız, biz tasarım yapamayız, temel bilimlerde iyi matematikçiniz yoksa, uçağın hareket denklemlerini çözemezseniz, yapamazsanız biz uçak tasarlayamayız. Bu bakımdan, bu yapıda üniversitelerimizi, özellikle hocalarımızı destekleyeceğiz ve hocalarımızı yarıştıracağız. Şey değil hani, 183 üniversite var, bunun yüzde 15'ini ayırdık... Eşit dağıtmayacağız, her bir hocamızın projesi olacak, yarışacaklar. Belki Bilkent'ten hocamız alacak belki Van Yüzüncü Yıldan alacak, bir rekabet olacak. Dolayısıyla, hocalarımız da bu yapıda ciddi mali kaynaklara kavuşacaklar ve temel bilimlerde, matematik, fizik, kimya, biyoloji çalışmaları yapacaklar. Bu kaynağın ciddi bir kısmını temel bilimlere ayıracağız Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - TÜBİTAK yapıyor bunları Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yapamıyor yani yapmada zorlanıyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Temel bilim olarak bizzat ben proje almıştım ve proje yürütmüştüm.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Çok güzel, şimdi daha çok alacaksınız Sayın Toğrul; bu yapıda daha çok alacaksınız, daha fazla alacaksınız.
Şimdi, YÜTAM dediğimiz yapı, laboratuvarlar ve test merkezlerinden oluşacak. Bunlar ülkenin millî kaynaklarıdır, bunlar özel sektöre rakip değil özel sektöre çözüm ortağı olacak yapılar. Dolayısıyla, yani YÜTAM'ı şöyle düşünmeyin: "İşte bir fon olacak, projeler YÜTAM'a gidecek." Öyle bir şey yok, biz özel sektörü destekleyeceğiz, temel bilimlerde üniversitelerimizi de destekleyeceğiz. Şimdi, bütçe konusu önemli, parasız bir şey olmuyor, her bakanlığın bütçesi yerine tek bir bütçe, AR-GE ve teknoloji bütçesini oluşturuyoruz.
Ben, birkaç şeyi daha ifade edip sözlerimi tamamlayacağım. Sayın Emin Haluk Ayhan Bey, Sayın eski Müsteşarımız dedi ki: "TÜBİTAK'ın lağvedilmesi." Emin Bey, böyle bir şey yok, TÜBİTAK daha güçlü bir konuma geliyor, emin olun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Bakanım, ben daha fazla gitmedim, şunun için gitmedim, yani orasını sahte diplomayla personel dairesi başkanı istihdam ettiği için söyledim. Böyle bir organizasyon...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yok, yani lağvetmiyoruz, iyileştiriyoruz, güçlendiriyoruz ve TÜBİTAK program yönetimine geçecek, program yönetimi yapacak.
Yine, Kazım Bey'in soruları vardı. Kazım Bey, Başkanlık sistemi vallahi aklımızdan geçmedi, nasıl buna ulaştınız bilemiyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - O havayı veriyorsunuz Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yok, vallahi öyle düşünmedik.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Merkezleşme eğilimi var tüm bu yasada Sayın Bakanım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Mahmut Bey, bakın siz dediniz ki: "Ya dağınıklıktan şikâyetçi oluyorsunuz ama siz de merkezileştiriyorsunuz." Şimdi, bakın, Mahmut Bey...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Gerekçenizin ilk sayfasına, genel gerekçeye bir bakın...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yok, yok açıklayayım, onu biz yazdık, ben çok çalıştım ona, biliyorum. Şimdi şöyle, dağınık yapı, fon kaynakları dağınık. 11 bakanlık var, destek veriyor. YÜTAM, aslında bir konsolidasyon. Çünkü, çok sayıda enstitü var, bu enstitüleri güçlü bir yapıda birleştiriyoruz. Aynı şeyi yapıyoruz, kaynakları birleştiriyoruz, enstitüleri birleştiriyoruz yani aslında güçlendiriyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Ama bunlar zaten TÜBİTAK'ta birleşikti Sayın Bakanım yani şimdi...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - İşte birleşik olması sorun, şu anda...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Niye birleştirip bir gruba veriyorsunuz...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Hayır, değil, öyle düşünmeyin. Mahmut Bey, vallahi öyle değil.
Şimdi, ben uzatmadan daha fazla tamamlayayım. Emin Haluk Ayhan Bey'in sorularına aslında tabii ki... Bakın, mesela, Dördüncü Sanayi Devrimi. Bu konuda Bakanlığımız yetki alıyor, bütün dünyanın gittiği yön, Endüstri 4.0, bu konuda yetki alıyoruz ve nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesinde yetki alıyoruz.
Onun dışında, dünyadaki örneklerden bahsettim Kazım Bey, gerçekten dünyadaki örneklere bakarak bu noktaya vardık ve bu sonuca vardık. Özel sektör destekleri de bizim dönemimizde, AK PARTİ döneminde dört buçuk kat arttı, inşallah bu yapıyla bunu daha da artıracağız.
Bir de bu, kamu enstitüleri var yani bizim Bakanlığın dışında da enstitüler var. Tarım Bakanlığının 48 enstitüsü var, Enerji Bakanlığının da var. Şimdi, onları da bu yapıdan sonra tek tek çalışacağız, inceleyeceğiz, toptancı bir yaklaşım izlemeyeceğiz, özel sektörde karşılığı varsa kapatacağız. Özel sektörde karşılığı yok, stratejik bir görev icra ediyorsa kalacak ama üzerinden bir geçeceğiz.
Yine, burada aldığım notlarda TÜBİTAK'ın yetkilerinin tırpanlanması var. Tam aksine, TÜBİTAK'ı bütün Türkiye'nin, bütün bakanlıkların araştırma kurumu hâline getirmek istiyoruz, getiriyoruz bu yasayla. 2 defa toplanması eleştirildi, en az 2 defa toplanacak Bilim, Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulu. Onun dışında, etki analizi denmiş. Evet, etki analizi yapabilmemize imkân tanıyacak.
Mahmut Bey'in sorularında şey vardı, icra kurulu yapısının üç bakanla karar alması gibi bir konu vardı. Mahmut Bey, çok doğru. Size soruyorum şimdi: Sağlık Bakanlığının aşı projesi var, diyelim ki Sağlık Bakanlığımızın bir aşı ihtiyacı var. Şimdi, aşı konusunda bir karar alacağız. Mevcut, önerdiğimiz yapıda icra kurulunda Sağlık Bakanımız olacak, ben olacağım ve Başbakan olacak. gayet sağlıklı bir yapı. Şimdi, bu yapıda...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Çok ciddi bir eksiklik var, o konuyu bilmeyen, bir bilimsel bakış açısına sahip olmayan...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Hayır, bakın, Sağlık Bakanı var ve bu icra kurulunun bakın, 12 tane danışmanı olacak. Bunların 4'ü özel sektörden temsilci, 4'ü üniversite temsilcisi, 4'ü da kamudan gelecek, 12 tane danışman kadrosu olacak.
Şimdi, siz şeyi de eleştirdiniz, "Danışmanların görev ve yetkilerini sınırlandırıyorsunuz, Bakanlık hazırlıyor." diyorsunuz. Mahmut Bey, bilim adamının düşüncesini sınırlandıramayız, böyle bir şey olabilir mi? Bu sadece idari konularda çalışma şekli ve usulleri yani idari toplanma şekliyle ilgili. Bu da çok doğal, idarenin bir usul ve esaslarının olması, danışma kurulunun, çok doğal. O bakımdan, yani bir şeyi sınırlandırmıyoruz, sizin ifadenizde şey vardı: "Bilim adamları sınırlandırılamaz, Bakanlık bunu sınırlandırıyor." Ya yok böyle bir şey, bu sonuca nereden vardınız, doğrusu bilemiyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Vallahi taslaktan vardım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Bir de Mahmut Bey, siz dediniz ki: "Tasarıda bilim yok, hiç burada bilim yok." Şimdi, bakın, tasarıda 163 kelime "bilim" diye geçiyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - "Bilim, Teknoloji Bakanlığı" olarak, oradaki "bilim"i saydığınız zaman, ismi öyle geçiyor.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Mahmut bey, 193 adet de "teknoloji" kelimesi geçiyor. Yani, bakın, bilim, teknoloji ve sanayi, yani bunlar bitişik, bir bütün, "bilim" diyoruz.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Tasarının hepsi kaç kelime Sayın Bakanım? Arkadaşlar bayağı uğraşmış.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Ya artık çok kolay, Sayın Bakanım, artık çok kolay. Siz herhâlde yazı yazmıyorsunuz bilgisayarda, çok kolay yani kelime sayısı belli.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Yok, ezberden konuşuyoruz, doğru.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Estağfurullah.
Evet, şimdi, kısaca özetleyeyim. Yine, Mahmut Bey'in eleştirileri vardı. Şimdi yani bakın, "AR-GE ve inovasyonda yetkinliği bulunan firmalarda en az on yıl deneyim sahibi olan kişilerden ne beis vardır? Ne güzel. Mesela Arçelik AR-GE'de çalışmış on yıl. Bu arkadaşımız gelsin, katkı sağlasın. Ne kadar güzel yani buna niye karşı çıkıyoruz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkanım, biz o kurulun daraltıldığını, dolayısıyla, sadece, bilim dünyasından gelmeyen bir yapıdan oluşma ihtimali olduğunu söyledim ben orada ve orada gerçekten bilim dünyasından, üniversitelerden hiçbir kimse olmayabilir çünkü metin öyle...
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yok, yok, öyle değil, bakın: "Hem kamu kuruluşlarından hem de AR-GE inovasyon..."
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Yok.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Ya var Mahmut Bey, bir daha bakarsanız çok sevinirim. Maddelerde zaten göreceğiz.
Şimdi, bir de şöyle: Ya "Bir işin sahibi çoksa o işin sahibi yoktur." derler. Şimdi, çok kalabalık kurullarda iş yapması kolay değildir. Genellikle, baktığınız zaman şirketlerin yönetim kurulu 7 kişidir. Dolayısıyla, biz burada optimize edilmiş bir rakamı esas aldık ve 2 özel sektör, 2 üniversite, 2 bakanlıktan, 1 de başkandan oluşan bir yönetim modeli benimsedik.
Şimdi, politikaların belirlenmesi aşamasında, bakın, bunda da şöyle yapacağız yani bu şeyde: Sivil toplum kuruluşları var, "think-tank"lar var, yabancı olanlar var, yerli olanlar var. Bunları çalıştıracağız öncelikle, bunlardan görüş alacağız ve bizim bakanlığımızdaki birimler bunları değerlendirecek ve bunları resmî doküman hâline getireceğiz. Ama, burada, dışarıdan hizmet alacağız çünkü bakanlıkla ilgili, ilişkili bir enstitü kurmak, bir birim kurmak zamanla köreltebilir, zamanla yorulabilir, zamanla örselenebilir. O yüzden, daha dinamik olması bakımından dışarıdan hizmet alıp, bunları değerlendirip politikalarımıza da bunları enjekte edeceğiz.
Yine, etkisizleştirme... Bu doğru değil, bunu söyledim.
Şimdi, bir konuşmacımız "Emir eri olmaz." demiş. Böyle bir şey asla ve kata yoktur, böyle bir şey olamaz, böyle bir şey yoktur.
Bir de biz artık Bakanlığı dijitalleştiriyoruz, kendi Bakanlığımızı ve buradaki bütün iş ve işlemleri elektronik ortamda yapıyoruz. Bu yapıya yeni geçtik. Sayın Başkanım, bunu da size bir gün sunmak isteriz, Komisyona sunmak isteriz.
BAŞKAN - Memnuniyetle Sayın Bakanım. Bir zaman organize edip size bildiririz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yine, TÜBİTAK'la ilgili şey var.
Şimdi, bizim eski Bakanımız Sayın Tanrıkulu, Sayın Bakanım, yani TÜBİTAK'ın eritilmesi diye bir şeye yani metinden nasıl bu sonuca vardınız anlayamadım ama böyle bir şey asla ve kata yok.
YÜTAM'ın yapısının dar kapsamlı ve yetersiz olduğunu söylediniz. Az önce arz etmeye çalıştım. YÜTAM, mevcut yapının konsolidasyonu, laboratuvar ve test hizmetleri ağırlıklı bir yapı olacak ve özel sektörün çözüm ortağı olacak.
"YÜTAM'ın gelirleri net değil." diye bir yorum var. Bunu Maliye Bakanlığımızla çalıştık yani orada mali açıdan bir sıkıntı yok.
Onun dışında, AR-GE harcamalarımızın 11 ülkenin gerisinde..: Sayın Bakanım, bu, 11 şirketin gerisinde yani dünyada AR-GE harcaması yapan 11 şirketten de daha az para harcıyoruz biz, o şekilde.
Özel hesaba bir eleştiriniz oldu ama ben az önce arz etmeye çalıştım. Özel hesaptaki maksadımız, Türkiye'nin güçlerinin birleştirilmesidir, dağıtılmamasıdır. Dolayısıyla, bunun çok fayda sağlayacağına inanıyoruz, düşünüyoruz.
Tabii, bu yüksek teknolojili ürünlerin payı, doğru, düştü 2002, 2007'de. Fakat, şuna da bakarsak: 36 milyar dolardı ihracatımız, 150 milyar dolar yani diğer sektörlerde, özellikle orta yükseklikte mesela artış vardır, orta düşüşte de artış vardır, düşük teknolojide azalma vardır. Demek ki yetkinliklerimiz yüksek teknolojiyi artırmaya çok uygun değil, altyapımız. Yani -biz daha çok- orta yüksek ve orta düşük teknolojilerde daha iyi altyapımız ki onda bir artış oldu. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı, şu anda yüzde 4'ler mertebesinde olan yüksek teknolojili ürünlerin hem imalat sanayimizde hem de ihracatımızdaki payını yüzde 3,5-4'lerden yüzde 15'lere, AB ortalaması yüzde 19,4'e taşımaktır, amacımız odur Sayın Bakanım. Bunu ifade etmek istedim.
Sibel Hanım'ın katkıları oldu. Sibel Hanım, Komisyon üyesi olmadığınız hâlde teşrif ettiniz, teşekkür ediyorum. Burada "YÜTAM yönetim kurulunun belirlenmesi objektif olmayabilir." dediniz. Şimdi, şöyle: Esas olarak biz kanunu, metni mümkün olduğu kadar kısa tutmaya çalıştık. Çünkü, bakın, ben iki yıla yakındır milletvekiliyim. Mecliste görüyorsunuz, yönetmelik gibi kanunlar geliyor. Kanunlar kısa olur yani kanunların kısa olması lazım, esasları söylemesi lazım. Diğerlerinin de usul ve esaslar gibi, yönetmeliklerle belirlenmesi lazım. Bu çalışmayı yaparken de metni kısa tutmayı... Bundan sonra bir usul ve esaslar ortaya çıkacak, o eksiklikleri inşallah orada tamamlayacağız. Tabii ki objektif kriterlerle belirlemezsek sonuç alamayız yani bu apaçık bir şey.
Ben tekrar teşekkür ediyorum size katkılarınız için.
Tahsin Bey'in yorumlarına kısmen cevap verdim. Tahsin Bey'le farklı düşünüyoruz. Sayın Tarhan, zaten aynı düşünsek aynı partide oluruz. Farklı partilerdeyiz, farklı düşünüyoruz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ama aynı memleketlisiniz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Vallahi komşuyuz, doğru, biz komşuyuz yani.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - O bakımdan, aynı düşünmeniz lazım.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Evet, komşuyuz. Aslında dışarıda iyi anlaşıyoruz ama burada, Komisyonda herhâlde farklı oluyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bu gayet normal.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Dolayısıyla yani Türkiye'nin güçlerini hem mali açıdan, bütçesel olarak birleştiren hem insan kaynağını toparlayan ve teknoloji üreten bir ülke oluşturmak için yapısal bir dönüşümü gerçekleştirmeyi amaçlayan bir tasarı hazırladık. Bütün dünyaya baktık. Eksiğimiz var mıdır? Ben hiç yok demem ama yapabildiğimizin en iyisini yapmaya çalıştık. Bu yasa geçtikten sonra, ileride, eksiklerimiz varsa düzeltiriz ve ben muhalefet milletvekillerimizden, eski bakanlarımızdan destek bekliyorum. Bunu anlaşarak, uzlaşarak geçirelim Sayın Bakanım, Sayın Tanrıkulu.
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Uzlaşalım, uzlaşalım diye bu eleştirileri yapıyoruz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Yok, sağ olun, ben de yani...
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) - Her ne kadar biz yazmasak da siz yazdığınız için... Neticede siz yazıyorsunuz. Biz söylediğimiz için mesele oluyor.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Evet, sağ olun, sağ olun.
Yine, Kazım Bey, sizden destek bekliyoruz. Mecliste güzel eleştirileriniz oluyordu ama burada bu metni galiba çok fazla okumamışsınız Kazım Bey, yani yapmayın.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Yok, okudum. Şimdi, bakın, Sayın Bakanım, bir serzenişimi de ifade etmek istiyorum. Birçok yasayı anlaşarak çıkardık. Sahaya çıktığımız zaman, özellikle sizin partililerinizden gelen şikâyet şu: Sayın Başbakan yukarıda "Her şeye 'Hayır.' diyor Cumhuriyet Halk Partisi." diyor ya, "Ya, siz her şeye 'Hayır.' diyorsunuz." diyor. Birlikte çıkardığımız bir sürü yasa var.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Niye, patenti beraber çıkardık?
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ama bunları da söyleyin yani. Niye "hayırcı" diye Cumhuriyet Halk Partisini reklam ediyorsunuz ki ben onu anlamadım yani.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Ya, tabii söyleriz. Kazım Bey, bunu destekleyin, bütün referandumda söyleyeceğim, beraber çıkardık diyeceğim.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, açıklamalarınız tamamlandı mı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Sayın Başkanım, bitireceğim, az kaldı.
Hasan Sert Bey'e çok teşekkür ediyorum pozitif katkıları için.
Bütün üyelerimize teşekkür ediyorum. İnanın, geçen hafta burada bir sunum yaptık, o sunumu filtrelemeden getirdik Kazım Bey, hiç filtrelemedik, olduğu gibi getirdik. Kendimizi de biz eleştiriyoruz. Zaten yani eleştirmezsek buraya niye getiriyoruz? Tabii ki eleştirelim diye buraya getiriyoruz. Dolayısıyla, ben tekrar tekrar, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum katkılarınız için, saygılarımı sunuyorum.