| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, yargıdaki eski uygulamaları hatırlayarak ifade ediyorum, buna niye böyle bir yasal dayanak arandığını da sorgulamak istiyorum.
Eskiden, tapulama işlemi geçmiş yerlerde tapulama mahkemesi kaldırılır ama bazı davalar devam ederdi. Devam eden bu davalara genellikle birden çok asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yerlerde birinci asliye hukuk mahkemeleri bakardı. Buna paralel olarak, iş mahkemesinin kurulu olmadığı yerlerde, icra tetkik mercisinin kurulu olmadığı yerlerde birden ziyade asliye hukuk mahkemesi varsa bunların arasında da bir iş bölümü yapılırdı.
Yine, buna paralel olarak, ağır ceza mahkemelerinde, kaçakçılık davaları çok kapsamlı olduğu için bunlara birinci ağır ceza mahkemeleri bakardı ve bütün bunlar, benim hatırladığım, yüksek hâkimler kurulunun yetkiye ilişkin bir ilke kararı gereğiydi. Bu ilke kararı gereği, zaten zaruri olan dosya tevziindeki ihtisaslaşma sağlanıyor. Yasal bir dayanak aranmasının sebebihikmeti bende de şüpheyi uyandırmaktadır, o şüphe de şudur: Tabii hâkim ilkesini ortadan kaldıracak şekilde, gelen iddianameler arasında tevzi yapılırken şans unsurunu ortadan kaldıracak, bilgisayarın yapmış olduğu eleme usulü kura ihtimalini ortadan kaldıracak şekilde bir ihtisaslaşma yapılabilir. Örneğin, Ankara'da 30 tane asliye ceza mahkemesi varsa, bu kanuna göre 30'una da ayrı ayrı iş verilir ama zülfüyâre gidecek işlerin bulunduğu mahkemeye de zülfüyâre dokunmayan bir hâkim tayin edilir, böylece işin içerisinden sıyrılabilir. Bu şüphe bende hâkim olmuştur, dolayısıyla bu maddeye biz bu şüpheler nedeniyle karşıyız.