KOMİSYON KONUŞMASI

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Şimdi ben üzüntü duyuyorum, şundan dolayı: Biz önemli bir mesleği konuşuyoruz. Elimizde F35 var mı yok mu arkadaşlar? Yani istiyorsanız stokları ben araştırayım, F35'imiz var mı yok mu? Soru basit. Kim istiyorsa üzerine alınsın.

DENİZ KURMAY ALBAY İMRAN ALPARSLAN DEMİRBİLEK - F35 tedarikleri başladı, şu anda Savunma Sanayii Müsteşarlığında proje yürütülüyor. Yani peyder pey ülkeler tabii kendi tedarik planlarına göre uçakları alıyorlar.

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Şimdi, Sayın Başkanım, ben biraz araştırdım, uçak gemisinin tanıtım videoları var. Tanıtım videoları, işte altı dakika, sekiz, on dakika süren tanıtım videoları var çünkü bu uçak gemisi Juan Carlos 1'in eşi, yani kardeşi. Dünyada 3 tane üretilmiş, 1 tanesi İspanya'da 2010 yılında, 2 tanesi Avusturalya'da, isimlerini de biliyoruz, yabancı değil. Ne iniyor, ne kalkıyor? Dünyada ameliyathanesi olmayan uçak gemisi var mı? Yok. Neden? İnsani yardım için kullanılmaz çünkü uçak gemileri. İnsani yardım için havuz barındırabilirsiniz, o amaçla kullanabilirsiniz ama askerî ihtiyaçlar için zaten sahra hastanesi neyse uçak gemilerinde ameliyathane de odur, onların bulunması gerekir, bu çok normal bir şeydir yani askerî konsept içinde de normal bir şeydir.

Şimdi, benim merak ettiğim şey şu: Türkiye neden bir uçak gemisi alma ihtiyacı duydu? Bu ileri bir gelişmedir askerî açıdan. Arkadaşlar bunları ben anlıyorum. Ben uçak gemisi almayalım, ne gerek var, paramızı çöpe atıyoruz falan demiyorum. Bunun dış politika konseptinde düştüğü yeri merak ediyorum, bir.

İkincisi, size bu bahsetmiş olduğunuz uçak gemisinin neler yapabileceğini okuyayım isterseniz. Yani bende daha fazla bilgi var. Diyor ki:"F35B sınıfı, 5'inci nesil av ve bombardıman uçağı yani savaş uçağı böyle yardım uçağı falan değil F35. İnebilecek, 8 gelişmiş savaş helikopterini taşıyabilecek, Ege, Karadeniz, Akdeniz, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu... Yani binlerce kilometre öteye işte Sayın Komutanın bahsetmiş olduğu miktarda tabur düzeyinde asker sevk edebilecek, amfibi harekâtlar yapabilecek... Şimdi, bu, bizim dış politika anlayışımızda nereye düşüyor, bunu bana birisi bir izah etsin. Yani doksan yıllık geleneksel Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politika anlayışında uçak gemisi edinmek bu kadar gelişmiş -yani burada yazanların hepsi doğruysa- yeteneklere sahip bir uçak gemisi edinmek -Atlantik ve Hint Okyanusunu'nu da kapsayan- ne ifade ediyor, bana birisi bunu izah etsin, siyasi bir dille izah etsin. Uçak gemisi almak iyidir, ne güzel, işte Türkiye'de teknoloji gelişiyor filan, bunlar değil arkadaşlar, ben bunları duymak istemiyorum, o ayrı bir şey.

8 deniz çıkarma aracı taşıyabilir. Ne kadar hız yapabiliyor, kaç tanesi bunların zırhlı? 13 tane tank taşıyabiliyor, 27 tane amfibi zırhlı araç, 21 personel, işte ZPT filan denilen araçlardan da taşıyabiliyor. Yani şu ana kadar bizim donanmamızdaki en büyük gemi olacak anladığım kadarıyla. Yani önemli bir işi konuşuyoruz, hani bunu söylüyor olmamın nedeni, işin çerçevesi geniş.

Bir diğeri, tabii ki bu tür şeylerin çok fonksiyonu, çok maksadı var ama yani siyasi soru şu: Bununla Türkiye'nin dış politikasında bundan sonraki süreçte edinmek istediği, ulaşmak istediği merhale, konsept, şimdiye kadar getirmiş olduğu geleneksel dış politika araçlarıyla bir yukarıya hamle yapma nedeni ya da böyle bir şeyi alma nedeni nedir, bunu anlamaya çalışıyoruz.

İkincisi, bu işin ihale tarafıyla ilgili -tabii sorulara siz değerli arkadaşların cevap vermesi mümkün değil- arkadaşlar, bu işin ihale süreci kirli, açık söyleyeyim. Size Meclis tutanaklarından okuyayım, Cumhuriyet Halk Partili olmayan arkadaşların sözlerinden okuyayım, yeni ortaklarınızdan okuyayım. Bu ihalenin MİLGEM Projesi'yle alakalı sözler Koray Aydın'a ait. Diyor ki: "Başbakan Tayyip Erdoğan MİLGEM Projesi'ni oldukça samimi olduğu bir yandaş iş adamına vermeyi neden bu kadar çok istemektedir?" diye başlayan ve devam eden... Hani isterseniz okurum ama ihaleye fesat karıştırmak meselesine giden bir şey var, uzun bir...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onlar şimdi sizin yeni ortağınız oldu ya.

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Estağfurullah. Partinizin üyesi bildiğim kadarıyla değil mi Sayın Günal? Partinizin üyesi değil mi? Henüz atmadığınız arkadaşlardan. Hatırlatayım onu da kayıtlara geçsin.

BAŞKAN - Toparlayalım yalnız Oğuz Bey.

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Tamam, toparlayacağım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen yine söyleyeceğini söyle de bizi karıştırma.

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - İhale aracında sıkıntı var arkadaşlar, gerçekten ihale aracında sıkıntı var. Yani şunu biriniz izah edin: "Yerli üretim, yerli üretim" diyorsunuz. Çinlilerle iş birliği yapılan bir teklif veriliyor, İspanyollarla iş birliği yapılan bir teklif veriliyor. Dizaynı yüzde 100 yerli olan bir teklif veriliyor. Bütün kurumlarda bunlar tespit ediliyor. Hatta bu konularla ilgili amiraller kurulu toplantısında bu işi ikna eden yani "Türkiye'nin böyle bir şeye ihtiyacı vardır." diyen kişilerin ortada beyanatları var. Diyorlar ki: Bu bir ihtiyaç, askeri açıdan bir ihtiyaç. Ben onun dış politika boyutunu soruyorum. Askerî açıdan bir ihtiyaç, sizin de yerlilik üzerine şey yapan bir anlayışınız var. Bunu eleştirmek için söylemiyorum, tespit olarak söylüyorum. Götürüp ihaleyi İspanyollara veriyorsunuz. Vermiş olduğunuz İspanyol firma İspanyol basınına göre batak bir firma, adı Navantia. Vermiş olduğunuz Türk firma, işçilerine maaş ödemekte zorlanan bir firma, bunların ortaklığı. Şimdi ben de bunu merak ediyorum. Benim ülkemin, benim vergi verenlerimin, benim devletimin parası çarçur mu edilecek, yoksa buradan gerçekten bizim uluslararası uzun vadeli çıkarlarımızla, stratejik çıkarlarımızla alakalı bir katkı mı sağlanacak? Ben bunu merak ediyorum, benim görevim bu.

İsterseniz meseleyi daha detaylandırabiliriz ama bence o kadarına gerek yok. Yani bu soruların birçoğu cevaplanırsa zaten mesele bayağı bir anlaşılmış olur.

Teşekkür ederim.