| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel'in, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin Komisyon gündemine alınıp öncelikle görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .05.2017 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; gündemimizle ilgili olarak çalışmalara geçmeden önce Komisyon olarak bir sorumluluğumuzu hatırlatmak istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, olağan dışı durumlarda olağan hukuk sistemleri yeterli olmaz. Bu durumlarda demokratik anayasal düzenin korunması ve sürdürülebilmesi için olağan dışı yönetim usullerine başvurulması zorunluluğu ortaya çıkar. Bu bağlamda, olağanüstü yöntemlere neden olan tehlikelerin bertaraf edilmesi, olaylar karşısında ivedi önlem ve karar alınması zorunlu olarak gerekir.
Ancak, olağanüstü yönetim usulleri, hukuku dışlayan keyfî bir yönetim anlamına gelmez. Olağanüstü yönetimler, kaynağını anayasada bulan, anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan, yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir. Ayrıca, olağanüstü yönetimlerin amacı, anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır. Bu nedenle, olağanüstü hâl, yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın, sonuçta hukuki rejimlerdendir.
Anayasa'mız işte bu olağanüstü durumlar için iki tane farklı usul, daha doğrusu ortaya çıkma amacı farklı olan iki tane usulü öngörmüş ve bunları Anayasa'mızın 121 ve 122'nci maddelerinde düzenlemiş. 121'inci maddesinde "Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir." denilmektedir. Diğer taraftan, 121'inci maddelerin üçüncü fıkrasında, 122'inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulacakları ve bunlarla ilgili İç Tüzük hükümlerinin açıkça belirleneceği öngörülmüştür. Bizim İç Tüzük'ümüzün 128'inci maddesinde "Anayasanın 121 ve 122 nci maddeleri gereğince çıkarılan ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler, Anayasanın ve İçtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak, komisyonlarda ve Genel Kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle, kanun tasarı ve tekliflerinden önce, ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır. Komisyonlarda en geç yirmi gün içerisinde görüşmeleri tamamlanamayan kanun hükmündeki kararnameler Meclis Başkanlığınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınır." denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, bugüne kadar 24 adet olağanüstü hâl kararnamesi yayımlanmış bulunmaktadır ancak bu kararnamelerden daha hiçbiri Komisyonumuzun gündemine gelmemiştir. Son yayımlanan 690 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi'nin üzerinden de on gün geçmiştir. Dolayısıyla, on gün sonra otomatik olarak Genel Kurula inecek bir kararname niteliğini kazanmaktadır. Bu durumda Komisyonumuzun önceliğinin bu kararnamenin görüşülmesi olması gerekir çünkü sadece bu kararnamenin içerisinde Komisyonumuzu doğrudan ilgilendiren 51 tane madde tespit etmiş durumdayız. Bu kararnamede, doğrudan Genel Kurula inmiş olması ve Genel Kuruldaki görüşme usulünü de göz önüne aldığımızda çok önemli bir eksiklikle karşı karşıya kalmamız, İç Tüzük'e ve aynı zamanda Anayasa'ya bir aykırılık oluşturur. Hatta, birazcık daha üzerinde durulur ise bu, Komisyonumuz açısından ve Meclis yönetimi açısından bir görev ihmaline kadar değerlendirilebilir.
Değerli milletvekilleri, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Bu çerçevede, temel hak ve özgürlüklerin olağan dönemlere göre daha fazla sınırlandırıldığı olağanüstü dönem kanun hükmünde kararnamelerinin de anayasaya uygunluk denetimine açık olması gerekir. Ancak, Anayasa'nın 148'inci maddesi, olağanüstü hâl kararnamelerinin şekil açısından, usul açısından Anayasa'ya aykırılığının iddia edilemeyeceğini, dolayısıyla bu konuda dava açılamayacağını belirtmektedir. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü hâl kararnameleriyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin açmış olduğu bir dava üzerine Anayasa Mahkemesinin yargısal denetimi dışında bırakılan olağanüstü dönem kanun hükmünde kararnamelerinin denetiminin Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmayacağını çok net bir şekilde ifade etmiştir. Ancak, biraz önce, idarenin hiçbir eylem ve işleminin yargı denetimi dışında veya denetim dışında bırakılmamasının gereği olarak da, burada, geçmiş kararlardan da hareketle demiştir ki: "Anayasa Mahkemesinin yerine getirmediği bu denetim işlevi, Meclis tarafından yerine getirilecektir." Yani olağanüstü hâl kararnameleri üzerine yapılacak olan denetim Meclis denetimidir. Dolayısıyla burada çok ciddi bir olayla karşı karşıya kalıyoruz.
Eğer Anayasa Mahkemesi bu davaları kabul etmiyorsa ki etmedi... Ancak burada Anayasa Mahkemesi bu konuyla ilgili verdiği kararda çok net bir şekilde açıkladığı gibi, daha önce Anayasa Mahkemesinin verdiği karar ve içtihatlarda çok net bir şekilde olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisinin Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunda olmuş olmasının, bu konuda alınan kararların yer, zaman ve şekil olarak 148'inci madde kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunun Anayasa Mahkemesinde olduğunu da ayrıca belirtmiş çünkü bu konuda verilmiş 3 tane de içtihat kararını aynı kararın içerisine koymuş. Yani "Bunun kararın veriliş biçimi, sürekliliği, zamanı dolayısıyla sadece olağanüstü hâlle ilgili olarak alınması gereken bir karar olması gerekirken olağanüstü hâlden sonra da işlevini sürdürecek olması ve kanunlarda kalıcı değişiklikler yapması hâlinde Anayasa Mahkemesi bunları değerlendirebilir." demiş daha önceki kararlar ve içtihadında ama şu andaki Anayasa Mahkemesi bunu değerlendirmedi, yapacak bir şey yok. Anayasa Mahkemesinden başka üst mahkememiz de yok.
Bu koşullar altında Anayasa Mahkemesi de net bir şekilde "Kanun hükmünde kararnamelerin denetimi, Meclise aittir ve bu denetim Meclis tarafından yapılır." demiş ise -ki kararında böyle dedi- bu durumda değerli arkadaşlar, şu andaki işlevimiz çok önemli bir hâle gelmektedir. Dolayısıyla, bu olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerine derhâl Anayasa ve İç Tüzük'ümüzde emredildiği şekilde gereken önceliği vererek komisyonlarımızda bunların görüşülmesine başlamak zorundayız. Bunların önünde hiçbir kanun teklifi veya tasarısı yer alamaz. Bu açıdan, çok ciddi anlamda bir usul ihlaliyle karşı karşıya kalacağız. Bu durumun Komisyonumuzun bilgisine sunulmasını zorunlu olarak gördük. Bu olayların yani en temel işlevimiz olan denetim işlevimizin hiçbir şekilde dile getirilmeden burada geçiştirilmesinin bir Anayasa ihlali olduğunu tüm Komisyon Başkanlığına ve üyelerimize hatırlatmak bir görev idi. Bu konunun değerlendirilmesinin öncelik alması gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.