| Komisyon Adı | : | (10 / 392) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Temsilcisi Yardımcı Doçent Doktor Alperen Bıkmazer'in, yurtlarda kalan çocukların karşılaştıkları riskler ve sorunlar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .05.2017 |
OSMAN MESTEN (Bursa) - Ben de hocalarıma teşekkür ediyorum.
İletişim araçlarının gelişmesiyle erken uyaranlardan bahsettiniz. Bu, her ebeveynin, herkesin aşağı yukarı tespit ettiği ve çaresiz kaldığı bir durum. Film, çizgi film, oyun ve benzeri araçlarla hakikaten çok ciddi bir tehlikeye maruz çocuklarımız. Bunlarla ilgili bir çalışmanız var mı? Sadece cinsellik değil, şiddet, birtakım subliminal mesajlar, gizli örgütler, ezoterik propagandalar vesaireyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlarla ilgili yaptığınız çalışmalar var mı? Bize de önerileriniz olabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler.
Buyurun.
TÜRKİYE ÇOCUK VE GENÇ PSİKİYATRİSİ DERNEĞİ TEMSİLCİSİ YRD. DOÇ. DR. ALPEREN BIKMAZER - Türkiye Yeşilay Cemiyeti dönem dönem, yılda bir kere aslında Uluslararası İnternet Bağımlılığı Kongresi düzenliyor ve aslında bununla ilgili birtakım çalışmalar da yapıyor. Bizim kendi klinik pratiğimizle verdiğimiz birtakım öneriler var. Öncelikle gözlemimizi söyleyeyim: İlk 3 yaş... Şimdi hayatın zorlukları, iş hayatının ağırlığı, belki çocuklara yeteri kadar zaman ayıramama gibi belki aşılamayacak sorunlar var gibi görünse de 0-3 yaş arası biz ve hani uluslararası camiada bu şekilde, çocuklarda mümkün mertebe ekran maruziyetini önermiyoruz. Çünkü, uzun dönem çocukların gelişiminde zekâ olmak üzere, etkileşim, beceri olmak üzere en önemli kriter, çocukların ebeveynleriyle ve akranlarıyla olan etkileşimi. İşte atıyorum, Legolar ya da işte kimsenin bilemediği telefonların böyle özelliklerini öğrenme gibi beceriler değil. Etkileşim becerilerinin artırılmasını öneriyoruz. Bununla ilgili 0-3 yaş arası mümkünse hiç ama mümkün değilse günlük en fazla yarım saat olacak şekilde, ilkokul dönemindeyse totalde günlük iki saati geçmeyecek şekilde televizyon artı bilgisayar, artı cep telefonu maruziyeti olmalı. Çünkü, yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor: Uzun dönem ekran maruziyeti, günde üç saat ve fazlası ekran maruziyeti çocuklarda biyolojik mekanizmaları bozarak uyku bozukluğuna yol açıyor. Yine, çocuklarda dikkat problemine yol açıyor. Yine, çocuklarda depresif birtakım şikâyetlere yol açıyor ve yine, o sizin bahsettiğiniz birtakım uygunsuz uyaranlar çocukta davranışsal problemlere yol açıyor. Ondan dolayı da hani, ilköğretim döneminde günde iki saat, küçük çocuklarda en fazla yarım saat şeklinde önerilerde bulunuyoruz.
OSMAN MESTEN (Bursa) - Ben yeni önerilerden ziyade RTÜK gibi kurumlara hani yapılabilecek bir şeyler var mı? Ben bu anlamda da önerinizi almak istiyorum.
TÜRKİYE ÇOCUK VE GENÇ PSİKİYATRİSİ DERNEĞİ TEMSİLCİSİ YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM SELÇUK ESİN - Çok kısa bir katkı vermek isterim. Derneğimizden -bakanlığın ismini hatırlayamıyorum ama- yollarda asılı reklamlardaki cinsel içerikle ilgili, "Çocukların ruhsal gelişimini nasıl etkiler?" diye bizden görüş istediler. Biz bu konuda gerekli bilimsel yayınları sunduk ve de o reklam yapılmamış oldu. Bence burada büyük eksiklik şurada: Bu konuda bizden görüş istenmiyor yani çok nadiren isteniyor. O konuda da görüşümüzü bir kere istediler, şahit oldum; onda da biz zaten detaylı bilimsel incelemeyi yaptık ve de sunduk. Bence bu konularda yeterli yayın olmamasının belki nedeni de bu. Çünkü, devlet bizim gibi bu kurumlardan bu türlü görüşler isterse hem biz bilimsel yayınlarımızı sunarız hem de ülkemizde bu alanlarla ilgili bilimsel yayınlar çoğalır. Çünkü bu alanlarla ilgili, baktığımız zaman biz çocukların cinsellikle temasıyla ilgili yabancı yayınları sunduk, ülkemizde yayın yok. Belki de bunun en önemli nedeni, yine, devletin bu türlü bir merak uyandırmaması derneklerde. En azından derneklerden bu türlü konularda bir destek istenirse derneklerin de bilim adamları olarak belki o alanlarla ilgili daha fazla çalışma sunma imkânı olabilir. Bu anlamda ben, görüş istenirse gerekli katkının sağlanabileceğini düşünüyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler.