KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün -daha sonra açılan- sadece Komisyonun çalışma düzeninde aksaklık yaratmamak için tartışmaya açmadığımız iki tane konumuz var Sayın Başkanım, Komisyonun izniyle o konuları gündeme getirmek istiyorum. Bu arada, özellikle "Anayasa değişikliğinden sonra Plan ve Bütçe Komisyonunun çalışma şekliyle ilgili olarak ayrı bir toplantı yapma" şeklindeki önerinizi parantez içerisinde tutuyorum, onun olacağı varsayımıyla yapıyorum bu konuşmamı.

Biliyorsunuz, Plan ve Bütçe Komisyonumuz anayasal bir komisyon, Anayasa'da yeri var; ne şekilde kurulacağını, nasıl işleyeceğini, ne şekilde bütçe kanunlarını görüşeceğini Anayasa'mız belirliyor. Bir bütçenin Anayasa içerisinde bu kadar ayrıntısıyla düzenlenmesinin anlamı nedir? Bu konuyu belki hatırlayanlarınız olur, bundan tam iki yıl önce, ilk defa, en yaşlı üye sıfatıyla Sayın Başkanın yerinde otururken bir nebze de olsa açıklamaya çalışmıştım.

Plan ve Bütçe Komisyonunun temel işlevlerinden bir tanesi, bütçe hakkının millet adına yerine getirilmesinde üstlendiği işlevdir. Dolayısıyla bütçenin yapılması olgusu Plan ve Bütçe Komisyonuna aittir. Şimdi Cumhurbaşkanına verdiğimiz bütçenin yapılmasıyla ilgili işlevin aslında temel düzenleyicisi Plan ve Bütçe Komisyonudur. Plan ve Bütçe Komisyonunun 25 üye iktidardan, geri kalan 15 üyenin muhalefetten olmasının bir tek nedeni vardır. Bütçe hakkını kullanacak olan, o anda devleti yönetme iktidarına sahip, halkın büyük çoğunluğunun oy verdiği kitlenin bu hakkı kullanacak olmasındandır yani bütçe hakkını iktidar kullanır. Bütçe hakkını muhalefet de kullanmaya kalkarsa ya da eşit olarak herkesten, her kafadan bir ses çıkmaya başlarsa işte o anayasal nizamın çürütülmesi burada başlar, işlemez o sistem. Bütün kaynakların hepsini dengeli bir şekilde harcama kalemleri arasında dağıtmak, Türkiye'nin önceliklerini belirlemek, önceliklerinin ötesinde, hele özellikle şu anda, hele dünkü Amerika'nın aldığı karardan sonra çok ciddi hâle gelen bölgesel dengelerdeki değişikliklerle yarın ne olacağını bilerek karar vermek çok büyük ölçüde işte bu bütçe hakkının kullanılması sırasında ortaya çıkar. Dolayısıyla bütçe hakkının kullanılmasında normal bir komisyon işlevi gibi bu Komisyonun işlev görmesi gelecekte çok önemli sıkıntılar yaratır. Bu defalarca söylenildi ama bir defa daha sizlere söylemekte yarar gördüm.

Bizim bundan sonra yapacağımız uyum çalışmaları sırasında aslında Anayasa'nın ne şekilde işleyeceği ortaya konulacak çünkü verilen bu şekliyle bir anlam ifade etmiyor. Defalarca okuyun bu maddelerin hepsini, defalarca okuduğunuz zaman da bile "Ya, burada kim ne yapacak, ne oluyor ki, biz burada ne yapacağız ki?" sözleriyle karşı karşıya kalacağız. Öyle açıklar, öyle boşluklar yaratılıyor ki ne temel muhasebe yasamız ne Anayasa'mız ne de İç Tüzük'ümüz bunların hiçbirisine çözüm bulamayacak. Gece gündüz çalışarak şu verilen altı aylık sürenin tamamında belki biz sadece buranın çalışma sistemini ortaya koyabiliriz. Çünkü bu deneyim yabana atılacak bir deneyim değil, iki yıldır burada çalışılıyor. Çalışmalara istenildiği gibi katıldığı söylenemese bile, burada artık bu Komisyonun, gelecekte, yeni Anayasa düzenlemelerinden sonra nasıl çalışacağı konusunu belirlemek temel bir görev olarak ortaya çıkıyor. Bu konuyu bütçe hakkının kullanılmasının iktidara ait olduğu gerçeğini bir defa daha hatırlatarak özellikle belirtmek istiyorum. Yani buradaki anayasal düzenin veya anayasal bir kurum olmaktan Plan ve Bütçe Komisyonunun çıkartılmasıyla demokrasimize hizmet mi ettik gerçekten yoksa demokrasilerin de bir disiplin rejimi olduğunu, iktidarların özellikle bütçe hakkını kullanma konusundaki anayasal haklarının korunması mı olduğu konusunu bütün arkadaşlarımızın dikkatlice bir defa daha değerlendirmesi gerektiğini söylemek istiyorum.

İkinci konumuz Sayın Başkan, dün konuşmanız sırasında zaten anayasa değişikliğinden sonra olağanüstü hâl kararnameleri ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin üç ay içerisinde Meclise sunulmaması hâlinde...

BAŞKAN - Olağanüstü hâl...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Olağanüstü hâldeki Cumhurbaşkanlığı kararnameleri diyelim çünkü başka türlü Bakanlar Kurulu kararı yok. Çünkü orada da özellikle de bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili yetkiler falan da işin içerisine girdiği için bunu söylüyorum. Olağanüstü hâl kararnameleri de desek bunlar üç ay içerisinde yürürlükten kalkacak dedik.

BAŞKAN - Olağanüstü hâl KHK'ları hâlâ anayasal bir konu yani bunlar kanun hükmünde kararname, Cumhurbaşkanı kararları farklı. Ben yanlış mı söylüyorum?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır, söylemeye çalıştığım olay: Sizin oradaki cümlenizdeki olağanüstü hâl hâlindeki o kararnamelerin üç ay içerisinde Meclise sunulmaması hâlinde yürürlükten kalkacağı.

BAŞKAN - Hayır, öyle değil, Mecliste görüşülmemesi hâlinde çünkü aynı gün onu gönderiyorlar zaten, göndermek zorundalar.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Görüşülmemesi hâlinde yürürlükten kalkar lafı ne zaman işleyecek o zaman?

BAŞKAN - Hükümsüz hâle geliyor, üç ayın sonunda.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hükümsüz hale geliyor, güzel. Ancak ne zaman yürürlüğe giriyor bu hüküm? Yürürlük tarihi 2019'un kasım ayı, normal koşullarda seçim yapılırsa.

BAŞKAN - Tabii, 2019.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Peki şu andaki olağanüstü hâl kararnameleriyle ilgili ne var, hangi düzenleme var? Şu andaki anayasal sistem var.

BAŞKAN - Onu ifade ettim. Meclis İçtüzüğü'nde görüşülmediği takdirde ne yapılacağına ilişkin herhangi bir açık hüküm olmadığını ifade ettik. Bu da zaten aslına bakarsanız bütün siyasi partilerin uzlaşarak daha işin başından beri bir İç Tüzük meselesini Parlamentonun halledememiş olmasıyla ilgili bir hadise.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi Sayın Başkan tam da bunu söylemek için bu girizgâhı yapmıştım.

BAŞKAN - Bizim kesin hesap komisyonunun, daimi bütçe komisyonlarının kurulamaması da benzer bir sonuç yani benim ifade etmek istediğim oydu.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Doğru. Tam bu noktada gelmek istiyorum buraya.

Şu anda olağanüstü hâl kararnamelerinin komisyonlara sevk edilmiş olması hâlinde, buradaki sorumluluk kesin olarak Meclis Başkanlığının değildir, sorumluluk bizimdir, Komisyonumuzundur. Komisyon her zaman söylediğiniz üzere zaten gündemine hâkimdir ancak bir olağanüstü hâl kararnamesi gelirse diğer bütün kanun, tasarı ve tekliflerin önünde görüşülme zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk ortadan kalkmıyor. O nedenle de Meclisin alacağı bir karar değil, şu anda yürürlükteki olan uygulama nedeniyle bunun bizim sorumluluğumuz altında olduğu gerçeğini bu değiştirmiyor değerli arkadaşlar.

BAŞKAN - Efendim, öyle olsa Sayın Bakanım yani sözünüzü kesmek istemiyorum.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Estağfurullah.

BAŞKAN - O zaman o cümlenin devamı olmazdı yani ben İç Tüzük 128'e bakıyorum. Şöyle söylüyor, diyor ki: "Komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler Meclis Başkanınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınır."

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam Başkanım.

BAŞKAN - Demek ki komisyonda görüşülmeden de Genel Kurula gidebileceği İç Tüzük'te yazıldığına göre burada da bir açıklık olduğunu söyleyelim.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Aslında bunu bir açık olarak değil, bunu bir çözüm olarak görmek gerekiyor. Yirmi gün içerisinde sonuçlandırılmayan... Yani bu kararnameleri öncelikle gecenizi gündüzünüze katarak bunları görüşün demek istiyor. Bunları görüşün, görüşemezseniz, bitiremezseniz eğer, bu sistem açıkta kalmasın, bu kararnameler hemen Genel Kurula insin diye oradan deniyor. Yoksa görüşülmesi denenmemiş, görüşülmesinin sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağı bilinmeyen kararnamelerle ilgili olarak bizim peşinen "Nasıl olsa yirmi gün sonra Genel Kurula iniyor, bizim burada görüşmemize gerek yoktur." dememiz mümkün değil. Dersek ciddi anlamda bir sorumluluk altında kalmış oluruz. Ben bu sorumluluğun altını özellikle çizmek istedim. Bu sorumluluk şu anda Meclisin değil, hukuki bir boşluk da yok. Yirmi günde hemen görüşün. Yirmi gün içerisinde biz bütçeyi bitiriyoruz neredeyse. Dolayasıyla bitiremeyeceğimiz bir kararname söz konusu olamaz. Kararnamenin içerisinde yani kaç tane madde olabilir ki Plan ve Bütçe Komisyonunu ilgilendiren? Her birisinin yirmi gün içerisinde görüşülmemesi gibi bir olayı, yoktur. O nedenle Plan ve Bütçe Komisyonunun eğer olağanüstü hâl kararnameleriyle ilgili olarak bir işlevi söz konusu olmuşsa öncelikli olarak bütün kanun tasarılarından önce onu görüşme zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk, hatta ve hatta eğer yerine getirilmiyorsa bu, görev ihmaline kadar gidebilecek bir sorumluluk olarak görülmelidir. Biz bunu görüşmek zorundayız. Bunun keyfiliği falan yok. "Biz bunu görüşmesek de olur, Genel Kurulda görüşülecek." demeniz mümkün değil bunu. Görüşmek zorundasınız.

Mevcut yasaları var olmasına karşın uygulamama konusunun bir alışkanlık hâline gelmesi bir demokrasi için en büyük tehlikedir değerli arkadaşlar. En basiti -doğrudan doğruya bizi ilgilendirmiyor ama bilmenizde büyük yarar var- bu referandumun temel ilkelerinden, hemen yürürlüğe girecek olan ilkelerinden bir tanesi partili cumhurbaşkanlığıyla ilgili hükümdü. (Gürültüler)

BAŞKAN - Evet efendim, dinliyorum ben sizi.

Buyurun.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sadece sizin değil de ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonunun dinlemesi için yapıyorum Sayın Başkan. Ama gördüğüm kadarıyla Plan ve Bütçe Komisyonunun dinlemesi engellendiği için sesimi kesmek zorunda kalıyorum. Ama söylemeden geçmeyeceğim, bunlar kesinlikle ve kesinlikle tarihe not düşme adına söylememiz gereken şeyler. Anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanının partiliğiyle ilgili olarak "Partili olamaz." hükmünün kaldırılmasıyla Anayasa'dan, olayın yolu açıldı.

Değerli arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz, anayasalar uygulama kanunları değildir. "Anayasa'da bu değişti, yasak ortadan kalktı." Güzel. Asıl, cumhurbaşkanının, seçilen cumhurbaşkanının partili olmaması gerektiğine ilişkin düzenleme nerede var? Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nda var, 4'üncü maddenin son fıkrası. O madde yürürlükten kalktı mı? Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili yeni bir düzenleme yapıldı mı? Yapılmadı. Orada çok net bir şekilde, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nda cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesileceği yazıyor. Bu kanun... Biliyorsunuz Anayasa'ya aykırı kanunlar yürürlükte kalabiliyor. Hatta Anayasa Mahkemesi "Anayasa'ya aykırı" dedikten sonra bile yeni bir düzenleme yapılana kadar süre veriyor bize. "Bu konuda yeni bir düzenleme yapın." diyor. Şimdi yürürlükte bir kanun var orada, yani Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nda Cumhurbaşkanının partili olamaması gerekiyor, o madde duruyor orada. Şimdi ne olacak bu? Burada yasa yapan bir kurumuz biz. Çiğneyecek miyiz? Anayasaların uygulama yasaları olmadığını, Anayasa'nın temel ilkelerine göre yasaların yeniden düzenlenmesi gerektiği gerçeğini inkâr mı edeceğiz? Yapmamız mümkün değil.

Bugün burada yapacağımız çalışma daha önceden bu Komisyondan geçmiş olan ana ekseni itibarıyla dolayısıyla kabul görmüş bir yasa, sadece süre uzatımı. Geneli üzerinde, özellikle doğuracağı sakıncaları da konuşulduktan sonra bu bizim fazla zamanımızı almaz. Zaten yürürlükte olan bir yasayı sanki yeniden görüşüyormuş gibi defalarca defalarca tartışmanın bir anlamı yok. Ama asıl konuşulması gereken çok daha önemli olaylarımız var. Sürekli yasaların çiğnendiği, yasaların dikkate alınmadığı bir ülke konumumuzu daha fazla güçlendirmememiz gerekiyor yani "Yasalara aykırı davranışları çok güçlü olan bir ülkedir." denmemesi gerekiyor ülkemize. O maddenin değiştirilmesi, kesinlikle bu Meclisin, kıyamet kopsa iki saatini alır, iki saatini alır. Niye bir tane Allah'ın kulu, Adalet Bakanlığı çıkıp da "Ya burada böyle böyle bir madde var, bu kanunu değiştirelim veya tek maddesini değiştirelim, Anayasa'daki değişikliğe göre bu fıkra kaldırılmıştır." niye diyemiyor?

Değerli arkadaşlar, bütün bunların hepsini gerçekten geçiştiremeyiz, sıradan olaylar değil, sıradan olaylar değil, biz yasa yapıcıyız. Yasa yapıcıyız ve bu işlevimiz... Ne gibi düzenlemeler yapılacak bilmiyorum şu anda onu, yorumlandığı gibi mi olacak, yoksa çok farklı yorumlar mı çıkacak, onu da bilmiyorum ama hiç değilse bir genel seçim yapılıp da Cumhurbaşkanı yeniden seçilene kadar bu kuralların hepsi yürürlükte, bu yasalar yürürlükte. Bu yasaları çiğneyemeyiz biz, yasalara uymak zorundayız, yasamaya uygun davranmak zorundayız aksi takdirde gelecekte koruyacağımız bir itibarı çok daha güç olarak koruyabileceğimiz gibi bir ortam yaratmış oluruz.

Teşekkür ederim.