| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1703) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .05.2017 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, biraz önce bir önceki maddede iş kazası ve meslek hastalığı sigortasına bağlı olarak rücuyla ilgili bir düzenleme yapmıştık kapsam itibarıyla. Burada da buna bağlı olarak oluşacak gecikme zammının veya faizinin silinmesini, bunun yerine, yurt içi ÜFE'nin esas alınarak faiz hesaplanmasını içeren bir düzenleme yapılmaktadır.
Komisyonun takdirlerine arz ediyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Benim eleştirim de bu yöndeydi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Eleştiri?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani 0,35 yapmışsınız. İkincisi de yani bunun bir daha...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii, kısaca o konuda da değerlendirmede bulunayım. Bir kere, gerçekleşmiş yurt içi ÜFE oranını esas alırsak önceki yeniden yapılandırmalar bakımından, gecikme zammı oranından daha yüksek bir yurt içi ÜFE oranı çıkıyor. Bir kere, fiilî olarak böyle bir oranı almak doğru değil.
İkinci olarak, burada, bu yasayı getirmiş olmamızın temel nedeni, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ekonomide oluşan yavaşlama, mükelleflerimizin vergi borçlarını ödemede yaşadıkları sıkıntı, ikinci gerekçe bu.
Üçüncü olarak, yurt içi ÜFE gelişmelerine baktığımız zaman, önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek ölçüde yukarı yönlü bir hareketlenme var. Bunun kaynağına baktığımız zaman da özellikle kasım ve sonraki dönemde oluşan döviz hareketlerinden kaynaklı yurt içi ÜFE üzerinde bir baskı var. Bunu Merkez Bankası raporlarımızda da görüyoruz. Dolayısıyla, şimdi bunları yan yana getirdiğimiz zaman, o zaman yurt içi ÜFE oranı olarak esas almamız gereken oran gerçekleşme olamayacağına göre yeni bir ölçüt bulmamız lazım. O zaman da normal dönemlerde oluşan yurt içi ÜFE oranına yakın bir oran bulmamız lazım. Bundan önceki yeniden yapılandırma kanununda gecikme zammı oranı aylık 1,40 olmasına rağmen o dönemde de yaklaşık yurt içi ÜFE oranı 0,35 civarında, değil mi? Yıllık da 3,4 yani. Bu defa da 3,2'ye geliyor, bu oranda. Dolayısıyla şimdi burada, bu getirdiğimiz uygulama aslında bir önceki uygulamaya göre mükelleflere ondan daha kolay bir imkân getirmiyor, benzeri bir oranda yurt içi ÜFE oranı getiriyor yani patikayı devam ettirmiş oluyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama değer kaybetmiş oluyor, yine borçlanıyoruz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok yok. Bakın, bütün bunları yani sonuçta biz Hükûmet olarak...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hazine 11'le borçlanıyor...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Eğer o gözle bakacak olursanız hiç yeniden yapılandırma kanunu yapmamamız gerekir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu kadar düşük olması...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok yok, değil işte onu söylemeye çalışıyorum. Şu anda getirmiş olduğumuz bu sistemdeki yurt içi ÜFE oranı yani 1 Temmuzdan Marta kadar getirdiğimiz oran yaklaşık 3,4 civarında. Bir önceki yapılandırmanın geriye dönük bir yılını alıyorsunuz, yine aynı oran. Dolayısıyla, bir önceki yapılandırmadan daha kolay bir düzenleme de getirmiş olmuyoruz.
Netice itibarıyla şunu söylemiş oluyoruz: Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Yurt içi ÜFE oranlarındaki yukarı yönlü artış normal bir trendin bir parçası değil. Dolayısıyla, burada bir yeniden yapılandırma yapacaksak o zaman normal trendin kendisine dönük o trende uygun bir oran belirlememiz lazım. Nitekim, burada yaptığımız oran da odur. Yoksa, şu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz: Yani devlet iç borçlanma faiz oranları belli, gecikme zammı oranı belli. Bu parayı zamanında ödeyen vatandaş, o dönemde o parayı ödemek için belki bankadan kredi kullanmış, o oran belli ama netice itibarıyla yeniden yapılandırma kanunlarında -genel anlamda yapıldığında- zaten bu tartışmayı bir tarafa bırakıyoruz, amme alacağını alabilmek, vatandaş için de taksitlere yaygınlaştırmak gibi bir yöntem tercih ediyoruz ve ilk defa bir yeniden yapılandırma kanununun olduğu tasarının içerisine mükelleflerin zor durumla karşılaşmaları hâlinde kolaylaştırıcı hükümler getiren yapısal bir düzenlemeyi de koyuyoruz. Baştan beri de söyledim. Benim kanaatimce, yeni getirdiğimiz kolaylaştırılmış tecil sisteminden sonra "Gerçekten ben zor durumdayım." diyen herkese şifa olacak, ilaç olacak, onun derdine deva olacak bir sistemi ve modeli getirdik. Eleştiriler olur, geliştirilecek taraflar olur, onlar tamam ama yeniden yapılandırma kanununun içerisine bir yapısal düzenlemeyi de monte ettik. Bana göre, bu sistemden sonra ileriye dönük olarak bir yeniden yapılandırma kanununa ihtiyaç yok.