KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani, şimdi, o konuyla çok kapsamlı bir değerlendirme yapmak lazım. Çok kısa bir süre içerisinde böyle bir konuyla ilgili bir değerlendirme yapmak mümkün değil ama şunu söylemek gerekir, yine birkaç cümle söyleyeyim: Ağustos ayından itibaren maliye politikası büyümeye katkı veren, ekonomik canlanmayı bir öncelik olarak alan bir çerçeve oluşturdu ve gerek vergi indirimleri gerek vergi kolaylıkları gerekse vergilerle ilgili yapmış olduğumuz düzenlemelerle bir kısım gelirlerin tahsilinden ya geçici olarak vazgeçtik ya da kalıcı olarak vazgeçtik ve bu yolla ekonominin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat kanallarına da destek olmak için önemli inisiyatifler aldık.

Yine, bütçenin harcama tarafında da gerek doğrudan nakdi destekler gerekse yine özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere temin etmiş olduğumuz faiz desteği gibi birtakım destek kalemleri üzerinden de yine ekonominin canlanmasına dönük destekler sağladık. Bunu daha önceki konuşmalarımda da ifade ettim. Aslında daha önceki yapmış olduğum bir konuşmada bu yapılan desteklerin, millî gelire oran olarak bakıldığında, millî gelirin 0,74'ü kadar bir etki meydana getirdiğini yani gerek harcama artışlarının gerekse vergi indirimlerinin toplamda bütçe açığı üzerinde 0,74'lük bir etki yaptığını söylemiştim. Birkaç kalemi söylemekte de fayda var. Biz 100 lira asgari ücret desteği veriyorduk, onu biliyorsunuz devam ettirdik. Oradan ilave bir yük geldi. Kredi Garanti Fonu sistemi üzerinden bir destek başlattık. KOSGEB Faiz Desteği Programı'nı uygulamaya başladık. Sosyal Güvenlik Kurumu prim ödemelerinin ötelenmesi uygulamasını yaptık.

Yine, vergi tarafında özellikle ilave istihdamın gelir vergisinden muaf tutulmasına, istisna tutulmasına ilişkin bir düzenleme yaptık. Teşvik belgeli yatırımlarda hem genel anlamda teşvik kapsamındaki destek tutarlarını artırdık, oranlarını artırdık hem de 2017 yılına dönük olmak üzere 2017 yılında yapılacak olan teşvik belgeli yatırımlarda uygulanacak vergi teşviklerini artırdık imalat sanayi sektöründe hem de sektörel vergi indirimleri yaptık. Beyaz eşyada, konut sektöründe, mobilya sektöründe vergi indirimleri yaptık. Katma değer vergisi iadesi konusundaki uygulamayı kolaylaştırdık. Özellikle yıl içinde KDV iadesi yapılmasının önünü açtık.

Yine, biliyorsunuz, birçok alanda damga vergisi, harçlarla ilgili vergi indirimleri yaptık ve en önemli programlarından bir tanesi de Millî İstihdam Seferberliği Programı kapsamında 2017 yılında ilk defa işe başlatılacak yeni çalışanlar için sigorta primi, İşsizlik Sigortası Fonu ve vergilerin devlet tarafından karşılanacağını ifade ettik. Şimdi, ilk yaptığımız değerlendirmelerde bunun toplam etkisinin millî gelire oran itibarıyla yaklaşık 0,74 olduğunu belirtmiştim, daha önceki konuşmalarımda da vardı. Tabii, bu çalışmaları sürekli güncelliyoruz. Ortaya çıkan yeni gelişmelere göre bu rakamın son durumunu da ben sürekli izliyorum. Şunu söyleyebilirim ki bu destekler nedeniyle bütçe üzerinde oluşacak etkinin oranı veya miktarı daha da aşağı olacak yani "0,74" olarak ifade ettiğim oran, muhtemelen, şu an itibarıyla baktığımda 0,40-0,50 civarında olacak yani orada bir miktar harcama gerçekleştirmelerinde daha aşağıda bir gerçekleşme olduğunu da görebiliyoruz çünkü ilk yaptığımız hesaplamalarda mesela Kredi Garanti Fonu gerekse istihdam teşviklerinde bu yıla isabet eden maliyeti daha yüksek öngörmüştük ama son ortaya çıkan rakamlardan görüyoruz ki aslında bu seneye buradan gelecek gider artışları daha da düşük oranda kalacak.

Her zaman şunu söylüyorum: Maliye politikası ekonomideki gelişmelere karşı duyarlı olmalı. Ekonominin genişleme dönemlerindeki maliye politikası ile ekonominin yavaşlama dönemlerindeki maliye politikası farklı çerçevede üretilmeli. Şu anda biz büyümeye destek veren, ekonomik canlanmaya destek veren bir maliye politikası izliyoruz ama burada birkaç hususa dikkat ediyoruz. Özellikle, yapmış olduğumuz vergi indirimleri veya harcama artışı doğuran programların geçici olmasına özel önem gösteriyoruz çünkü konjonktürden kaynaklanan ihtiyacın konjonktürle sınırlı bir sürede karşılanması mali disiplinin devamı bakımından sonra derece önemli.

İkinci olarak: Getirmiş olduğumuz destek programlarında özellikle ekonominin yatırım, üretim, ihracat ve istihdam tarafına doğrudan doğruya işletmelere kaynak temin edecek, ekonominin arz tarafını destekleyecek programlara özel bir önem veriyoruz ve belki de bunların hepsinden öte hakikaten Türkiye'nin son on dört yıldır mali disiplin konusunda ortaya koyduğu kararlı bir tutum var. Dolayısıyla, bütün bu destek programları ve aldığımız kararların bütçe açığı üzerinde kalıcı olumsuzluklar oluşturmamasına da özel bir gayret gösteriyoruz. Yani, bugün rahatlıkla söyleyebilirim son beş yılda Türkiye'nin ortalama bütçe açığı yüzde 1'ler civarında. Geçen seneyi de biliyorsunuz bütün olumsuzluklara rağmen yüzde 1 civarında bir bütçe açığıyla kapattık, bu sene normalde biz bütçe açığımızı yaklaşık 47 milyar lira olarak hedefledik, ilk hesaplamalara baktığımız zaman belki bu yaptığımız teşvik ve desteklerin etkisiyle yukarıya gidecekti ama bir taraftan da bütçenin de gelir tarafını olumlu etkileyen ekonomik gelişmeler de var. Hepsini birlikte değerlendirdiğimizde daha önce "Millî gelirin yaklaşık yüzde 1'ine yakın oranda bir bütçe açığı belki yukarıya gidebilir." demiştik ama ortaya çıkan son çalışmalarda bunun çok daha sınırlı olacağını, belki de yüzde 2'leri aşmayan bir bütçe açığıyla yılı kapatacağımızı şu anda elimdeki çalışmalardan hareketle söyleyebilirim. Dolayısıyla, mali disiplinden asla vazgeçmemiz söz konusu değil. Maliye politikası ekonomiyi destekleyecek ama maliye politikasının genel görünümüne ilişkin bu sağlam duruşu da kararlı bir şekilde sürdürecek.