| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/837) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .05.2017 |
GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri, konuklar; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, Yükseköğretim Kuruluna ilişkin 15 maddenin de içinde yer aldığı bir torba yasadan bahsediyoruz. Gerçekten öncelikle söylemek istediğim -tabii ki maddeler üzerinde daha sonra konuşacağız, görüşeceğiz ama- bu torba işinden herhâlde bir an önce vazgeçmek gerekiyor. Bu noktada da iktidar milletvekili olan arkadaşlarıma özellikle seslenmek istiyorum, bu torba işini bırakalım. Yani çalıyı çırpıyı, çaputu, elmayı, armudu bir yere topladığımızda oradan iyi bir şey çıkmıyor. Bu torba işinden vazgeçelim.
Geçen hafta Bilim, Sanayi Komisyonundaki arkadaşlarımız bize bu yasa tasarısının komisyon görüşmelerini getirdiler ve bize dediler ki: "Hocam, siz hoca değil misiniz?" "Hocayız." "Öğretim üyesi misiniz?" "Evet." "Peki, buradaki maddeler sizi mi ilgilendiriyor, bizi mi ilgilendiriyor?" Gerçekten, orada "Biz neredeyiz?" diye baktığımda tali komisyon olduğumuzu gördüm. Böyle bir köklü değişiklikte, birçoğu olumlu, üniversitelere ilişkin olanları söylüyorum, tabii ki eleştirilerimiz olacak, tabii ki katkılarımız olacak ama bu kadar önemli değişiklikler, yapılacaklar içerisinde bizim tali komisyon olarak yer almamızın asla ve asla doğru olmadığını düşünüyorum. Ben isterdim ki burada biz esas komisyon olalım, Millî Eğitim Bakanımız...
Sayın Bakanım, lütfen... Sizi ilgilendiren maddelere hiçbir itirazım yok ama millî eğitimle ilgili kısımda Millî Eğitim Bakanımızın burada olmasını isterdim.
Ne demek? YÖK'le ilgili değişiklikler oluyor ve Bilim, Sanayi Komisyonunun içine sıkıştırılıyor ve biz de bu kadar önemli bir konuda tali komisyon olarak görev alıyoruz. Bunun son derece sakıncalı ve hızla geçiştirmeye yönelik, doğru olmayan bir yaklaşım olduğunu burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii ki araya YÖK sıkıştırıldığı için, Millî Eğitim tali komisyon olarak girdiği için biz de zeytinlerle ilgilenmek durumunda kaldık. Gerçekten biraz önce iktidar milletvekili arkadaşımın rahatlıkla söylediği ve benim de buradan kendilerine teşekkür edeceğim hususu bizler de hepimiz paylaşmak isteriz. Bu son derece yanlıştır. Bunun burada tartışılması, madde hâline getirilmesi bile son derece yanlıştır. Bakın, domatesten, kirazdan sonra zeytin infialiyle karşılaşacağız. Böyle bir şey olmaz. Bunu vakit varken, en erken dönemdeyken bu zeytin işini buradan çıkartalım. Zeytinden sonra da YÖK işini de çıkartalım. Bırakın bunu Millî Eğitim Komisyonu yapsın. Böyle bir torba olmaz. Torba olacaksa torbanın içine eğitim girmelidir. Eğitimin içinde olduğu torbada bile YÖK'ü, ortaöğretimi, ilköğretimi, yurtları, hepsini bir yere koyarsak oradan da iyi bir şey çıkmaz. Eğer biz gerçekten YÖK adına iyi şeyler yapmak istiyorsak, amacımız kaliteyi oluşturmaksa, amacımız üniversite-sanayi iş birliğini oluşturmaksa bunu daha başlarken gömleğin düğmesini doğru ilikleyerek yapmamız lazım. Şimdi, ilk düğmeyi doğru iliklemezsek... Sayın Hocam Hasan Mandal arkadaşım, bu konuda da ne kadar emek verdiğini, kaliteye yıllarını adadığını biliyorum. Ama buradan iyi bir şey çıkmasını istiyorsak bu, Millî Eğitim Komisyonunun ana görevi olmalıdır, bizim Komisyonumuza gelmelidir. Böyle bir tali komisyon olayı olmaz.
Bakın, öğretim üyelerinin yaşını 75'e çıkarmayı düşünüyoruz. Bu o kadar basit bir şey değil. Yani "Yaşım 67. Aa, ne güzel, 75 çıktı." Niye? Kime 75 çıkacak? Yani bunu bizim Bilim, Sanayi Komisyonunda tartışmamız doğru değil, biz bunu Millî Eğitim Bakanımızla birlikte Millî Eğitim Komisyonunda tartışmalıyız. Öğretim üyeleri eğer 75 yaşına kadar aklıselim ders verebilecek, araştırma yapabilecek güçtelerse kamudaki diğer görevlilerin ne suçu var? Niye onlar 65 yaşında emekli oluyorlar? Ben aynı zamanda hekimim. Hekimler belki de mesleklerini en uzun icra edebilen meslek alanlarından, onlar da çalışsınlar 75 yaşına kadar, hastanelerde de doktor ihtiyacımız var. Böyle bir mantığın doğru olmadığını düşünüyorum. Bizim amacımız genç, dinamik beyinler kazandırmaksa, bizim amacımız üniversitelerin gelişmesini sağlamaksa biz "Öğretim üyelerini 75 yaşına kadar nasıl çalıştırırız?"ın formülünü aramak yerine daha iyi, daha araştırmacı, genç nesillerin önünü nasıl açabiliriz, onların sosyal medyada değil de gerçek çalışma alanlarında yoğunlaşmalarını nasıl sağlayabiliriz, bunları düşünmeliyiz.
Bu nedenle ben özellikle bu şekle ve gidiş, yol haritasına karşı olduğumu buradan belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.