| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/837) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 30 .05.2017 |
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin, 2023 hedefine giderken, yatırım ortamının iyileştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, üreticinin üzerindeki mali yükün azaltılması amacıyla bir senedir üretim reform paketi hazırlanmaktadır. Ancak, 2023 hedefine ulaşmak için daha önce çıkartılan paketlerde olduğu gibi -AR-GE Reform Paketi, Sanayi Mülkiyet Kanunu- reform adı altında yapılan bandrol indirimi, pul parası indirimi, harç parası muafiyeti bire bir üretimde reform sağlayacak düzenlemeler değil. Bu tasarı, sanayi düzenlemesi teşvik paketi değildir. Bu bir hedef. Bir de araya sıkıştırılmış tırtıklama rant paketi.
Küçük sanayi sitelerinin şehir dışına çıkartılması, OSB'lerin eğitim alanında kalifiye eleman yetiştirmesi,
OSB kanun düzenlemesi maddeleri reform paketiyle yasalaştığı zaman rant ve inşaat ekonomisinden vazgeçilerek üretim artacak mı?
Değerli milletvekilleri, üretim artsın istiyorsak öncelikli olarak yapılması gereken, yatırımcının önünü açmaktır, güven sağlamaktır. Bunun için de bir an önce OHAL'in kaldırılması ve Türkiye'nin tam demokratik işleyişe geçmesi gerekmektedir. Bir ayağı topal olan adaletle Türkiye'de hiçbir alanda reform sağlayamayız.
Üretimin girdi maliyetlerindeki vergi yüklerine bakmamız lazım, az önce Sayın Bakanımız açıkladı, ben de tekrar açıklamak istemiyorum.
Yabancı sermayenin önünü açmamız gerekiyor.
Bir senedir "yeşil, yenilikçi, ferah, yaşanılabilir" sloganlarıyla hazırlanan bu taslak, paket kendi adına bile tezattır. Taslakta yer alan, ana hatlarıyla, ot bedeli, zeytinlik alanların sanayiye açılması, kıyıların doldurulması maddeleri kabul edilebilir değildir. Hem "Yeşil, doğasever reform paketi hazırladık." deyip hem de zeytinlik alanları sanayiye açarsanız inandırıcılığınızı kaybedersiniz. Üretim reform paketiyle düzenlenen zeytincilik maddesi zeytin üreticisini ve zeytinlik alanları korumak bir yana, parayı verenin ağaç kesimi yapabilmesinin önünü açan bir düzenlemedir. Bütün inançlarda ve dinî kitaplarda zeytin ağaçları kutsaldır. Sanayinin gelişmesi için zeytin ağaçlarını katletmek vicdan dışıdır ve kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, neden sürekli zeytinlik alanlarla ilgili düzenleme yapılmak istenmektedir? Madencilik şirketlerinin zeytinlik alanlarında maden arama faaliyeti göstermek istediği toplumun her kesiminde bilinirken zeytinlik alanların özellikle turizm bölgelerimizde olduğu, medeniyetlerimiz ve tarihimiz açısından değeri ortadayken bu düzenlemelerin getirilmeye çalışılmasında art niyet yok mudur? Yeryüzünde hiçbir madenin veya sanayi kuruluşunun getirisinin zeytin ağacının toplam getirisinden daha fazla olmayacağının da bilinmesi gerekir. Üretim reform paketiyle yerli ve yabancı yatırımcıların önünün açılması, kolaylıklar sağlanması planlanıyor. Yapmayın, etmeyin.
Değerli arkadaşlar, birbirimizi kandırmaya çalışmayalım. OHAL olan yerde kim gelip yatırım yapar? Kim riske girmek ister? Organize sanayi bölgelerinin önündeki bürokratik engellerin aşılması herkesin beklentisidir. Ancak, taslakta büyük eksiklikler de gözlenmekte ve bir an önce bu eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Mevcut taslak, geliştirilmesi gereken birçok husus barındırmaktadır.
Tabii ki olumlu maddeler var. TRT payı muafiyeti... TRT vergisi üretimin her alanında ve konutta da kaldırılmalıdır. Emlak vergisi muafiyeti olumlu ancak OSB'ler ile yerel yönetimler arasında hizmet çatışması yaratacaktır, bunu değerlendirmemiz gerekir Sayın Bakanım. "Hafta tatili ruhsatı muafiyeti var olan durumu kanuna uydurmaktır." diyorsunuz. Zaten böyle bir şey yoktu. Yönetim kurulu üyelerinin seçiminin iki yıldan dört yıla çıkarılması olumludur. En azından gerçekleştirecekleri projeleri dört yıl içerisinde sonuçlandırırlar. İki yıl kısaydı.
Yapı denetim hizmet bedeli indirimi olumludur. Damga ve harç muafiyeti gibi sanayicinin sorunlarını çözmeye dayalı atılacak bütün adımlar partimiz tarafından da desteklenmektedir.
Sanayicinin sorunlarına daha etkili, daha kapsamlı çözümler üretmek de şarttır. Yapılması planlanan tüm bu adımlar sanayicinin, yatırımcının yararına atılmış adımlardır. Ancak paketin üretim kısmı için yapılması gerekenler eksik kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Üretim Reform Paketi içerisinde tam 10 madde Yükseköğretim Kuruluyla sanayi iş birliğinin sağlanması ve temelinde kalifiye eleman yetiştirmek amacına yöneliktir. Oysa tek bir maddeyle bu konu çözülebilirdi.
OSB'ler kanununa mecburi bir mesleki yüksekokul, mesleki bir lise yapılmasını ekleyerek bu konuyu çözebiliriz. Fiziki altyapısının OSB'ler tarafından hazırlanacağı -okul, yüksekokul, derslikler- eğitim kısmının YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığına bırakılacağı bir sistem hazırlanırsa tek maddeyle istenilen sağlanabilir.
Yine son dönemde neredeyse her pakette hem TÜBİTAK hem AR-GE paketlerinde bir şekilde karşımıza çıkan "bedelsiz bir şeylerin sağlanması" bu pakette de karşımıza çıkmıştır. Üretim Reform Paketi madde 52'ye ek (3)'te bedelsiz arsa tahsis edilmesi yanlıştır. Değerli arkadaşlar, istismarı, rant elde etmeyi, haksız rekabeti arttırır bu bedelsiz. Son üç pakette her paketin içerisine bir "bedelsiz" kelimesi ekliyoruz. TÜBİTAK gibi bir kurum, elinde çok büyük değerler olan bir kurum dahi, burada düzenlemeler yaptık, orada dahi bir maddede "bedelsiz" kelimesi ekledik. Diğer bir yandan OSB organ üyeleri üzerinde bakanlık ve siyasi vesayeti bir kılıç gibi sallarsanız serbestliği ve özgür üretimi sağlayamazsınız.
Bakanlık denetimindeki OSB organ üyelerine yükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde tasarının 46/22'nci maddesiyle 5 bin TL para cezası verilmesi de yanlıştır. Organize sanayi bölgeleri kalkınsın, üretim artsın mı istiyoruz, yoksa iktidarın sözünden çıkmasın mı istiyoruz?
Tasarıda aksak kalan konulardan bir tanesi de OSBÜK'lerdir. Aidatı belirlenmemiş, içeriği belirlenmemiş, tamamen Bakanlar Kuruluna teslim edilmiş, genel sekreterini bile atama yetkisi olmayan -düşünün, yönetim seçilecek, genel sekreterini dahi atama yetkisi olmayacak- OSBÜK'lerin bu yapılaşma modeliyle istenileni vermeyeceği aşikârdır. Küçük sanayi sitelerinin şehir merkezlerinden kaldırılıp şehir dışına taşınması, altyapı hazırlıklarının yapılması doğrudan üretimin artmasını sağlayacak adımlar değildir.
Üretim Reformu Paketi'yle kıyı ve dolgu alanlarında endüstri bölgelerinin kurulabilmesine, denizlerin doldurularak ada kurulmasına da izin verilmesi planlanmaktadır. Mevcut yasalara göre kıyılarda yapılaşma ancak liman, iskele, tersane gibi denizde kurulması zorunlu olan yapılar için mümkünken, değişiklikle kıyıda sanayi tesisi yapılmasına imkân veriliyor. Yalnızca kıyılarda değil, dolgu alanlarında dahi sanayi tesislerine izin verilmesiyle oluşacak çevresel etkinin nasıl değerlendirildiği ise bilinmiyor.
"Yerli, yeşil ve yenilikçi sanayi bölgelerine geçişin sağlanması" hedefiyle hazırlandığı iddia edilen reform paketiyle getirilmek istenen değişikliklerle, kent merkezinde değerli arsalarda kalan sanayi sitelerinden boşalacak arsalar değerIendirilirken yeni sanayi sitelerinin kıyılara, deniz dolgulara, meralara ve zeytinliklere inşa edilmesinin de önü açılacaktır. "Yeşil" olduğu iddia edilen geçişin ise kıyılara, meralara, zeytinliklere OSB'lerin önünü açarak nasıl bir ekolojik maliyet bırakacağı bilinmemektedir.
Bu kıyılarımıza Sağlık Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulunca sağlık tesisleri, endüstri bölgeleri yapabilmeyi yasal hâle getirirseniz istismarı ve rantı nasıl engelleyeceksiniz, merak ediyoruz. Taslakta "kamu yararı kararı doğrultusunda kurulacak sağlık tesislerinin kurulması amaçlanmaktadır." denilmektedir. Akıllara ve vicdanlara takılan soruyu buradan sormak istiyorum: Sağlık tesisi kurmak için yer mi kalmadı da denizleri doldurup, adalar oluşturup üzerine sağlık tesisi inşa etmeyi planlıyorsunuz? Hiç mi yer kalmadı Türkiye'de?
Değerli milletvekilleri, üretimin temeli topraktır, çiftçidir. Eğer bir üretim reformu paketi hazırlıyorsak bunun içerisinde mutlaka çiftçiler de yer almalıdır. Çiftçi için "Üretim yapmıyor." diyebiliyor muyuz? Hayır. O hâlde çiftçiye belirli olanaklar sağlanmadan hazırlanan bir pakete "üretim reform paketi" diyemeyiz.
Değerli arkadaşlar, üretimde reform yaparak başarılı olmak uzun dönemli iktisat politikalarıyla mümkündür. İktidarın iktisat, ekonomi ve vergi politikalarının çökmüş olduğu aşikârdır. Dolayısıyla hukuki düzenlemelerin iktisadi gerçekleri zorlamaması, uygulanabilir olması gerekir. Mevcut 4265 sayılı Kanun'un 15'inci maddesinin 2 ve 6'ncı fıkraları üretim reform paketi içerisinde parsel birim fiyatına oran belirleyen 40'ıncı madde...
Sayın Bakan, OSB'lerde bulunan işletmelerin değerlerinin, piyasa değerlerinin altına düşecek olması bankalara verilen teminat yükünü artıracaktır. Bunun sanayiciye maliyeti maalesef yüksek olacaktır. Onun için bölgesel fiyat belirleme işi oldukça zordur. Bir an önce bundan vazgeçmeliyiz.
Ülkemizde her geçen gün gelişmekte olan sanayinin, özellikle bilim ve teknoloji alanında küresel boyutlara ulaşabilecek düzeyde desteklenmesini sağlayacak Üretim Reformu Paketi geneli itibarıyla olumludur ancak geliştirilmesi ve genişletilmesi gereken hayati hususlar es geçilmemelidir.
Tarımın, çiftçinin, toprak üreticisinin de içerisinde olduğu, ranta, talana, haksız rekabete izin vermeyecek, kıyı alanlarını betonlaşmaya kapatacak, zeytinlikleri ve yeşil alanları koruyarak üreticiye, sanayiciye ve yatırımcıya avantaj sağlayacak maddelerin yeniden düzenlenmesi daha sağlıklı olacaktır.
Maddelerle ilgili düşüncelerimi, madde görüşmelerine geçildiğinde dile getireceğim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.