| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı(1/850) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .06.2017 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; bugün Komisyonumuzun gündeminde olan 2'nci tasarı, Bakanlığımızca hazırlanan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı.
Bildiğiniz gibi, İş Mahkemeleri Kanunu 30 Ocak 1950 tarihinde kabul edilen 67 yaşında bir kanundur. Kanunun yürürlüğe girdiği 1950 yılından bugüne kadar geçen altmış yedi yıllık sürede iş hayatı çok hızlı bir değişim ve gelişim göstermiştir. Bu kanunun ve diğer mevzuatın bu değişim ve gelişime uyumlu bir şekilde gelişmesinde, değiştirilmesinde fayda mülahaza edilmektedir. Bu maksatla Bakanlığımız bir komisyon kurdu ve bu komisyon çok uzun süreli ve soluklu çalışmalar yaptı. Bütün paydaşlarla görüşüldü; hem Yargıtay hem iş mahkemeleri hem akademisyenler hem işçi sendikaları hem işveren sendikaları. Hasılı "Bu konuda benim görüşüm var, sözüm var." diyen herkesle ortak çalışmalar yapıldı. Ayrıca pek çok yere de görüşe gönderildi, görüşler geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla beraber bizim uzmanlar ayrıca ortak çalışmalar yaptı. Sonra bakanlarımızla biz beraber bir araya geldik, birlikte ortak çalışma yaptık. Daha sonra da hem işçi temsilcilerinin hem de işveren temsilcilerinin birlikte olduğu, Sayın Müezzinoğlu Bakanımızın da katıldığı yine ortak toplantılar yapıldı, taraflar dinlendi, onların önerileri üzerine ortak komisyonlar kuruldu. O komisyonlar çalıştılar. Uzlaştıkları yerler oldu, uzlaşmadıkları yerler oldu -iki taraf da olduğu için orada- ama sonunda biz bu uzlaşılan-uzlaşılmayan yerleri tüm değerlendirdik ve bu konularda, ihtilaflı olan konularda işçi lehine olan talepleri tercih ederek bu tasarıyı huzurlarınıza getirdik. Bu "background"un özellikle bilinmesini istiyorum. Belki itirazı olanlar olabilir ama bu tasarının içerisinde yer alan kısımlar üzerinde ıslak imzalı bir mutabakat yok ama yüzde 99,9 oranında bir konsensüsün olduğunu da ifade etmekte fayda görüyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; iş mahkemelerinin ve Yargıtayın yükünü gelişen zaman ve değişen şartlar artırmıştır. 2017 yılı Mayıs ayı itibarıyla yüzde 50'si sosyal güvenlik hukukunda uzman olmak üzere, 320 iş mahkemesinde 376 hâkim uyuşmazlıkları çözmek üzere görev yapmaktadır. İş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise 514 asliye hukuk mahkemesi, iş mahkemesi sıfatıyla iş uyuşmazlıklarına ilişkin davalara bakmaktadır. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğümüzün verilerine göre, 2016 yılı sonu itibarıyla, ilk derece mahkemelerinde bakılan 3 milyon 524 bin 898 hukuk uyuşmazlığının yaklaşık yüzde 15'ine tekabül eden 522.535'i iş uyuşmazlıklarından kaynaklanmaktadır. Yine Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, iş davalarının yıllık ortalama görülme süresi 2014 yılında dört yüz on yedi, 2015 yılında dört yüz otuz bir, 2016 yılında dört yüz otuz dört gün olarak karşımıza çıkmaktadır. 2016 yılı için tespit edilen dört yüz otuz dört gün, on dört buçuk aya tekabül etmektedir. Bu durum, 2016 yılı sonu itibarıyla 23 hukuk dairesi bulunan Yargıtayımızın 5 dairesinin iş ve sosyal güvenlik uyuşmazlıklarına özgülenmesini zorunlu kılmıştır yani şu anda Yargıtayda tam 5 daire bu uyuşmazlıklara bakmaktadır. Yine, 2016 yılı sonu verilerine göre, Yargıtayın baktığı toplam 779.067 hukuk uyuşmazlığının 234.153'ü iş uyuşmazlığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu rakamlar, Yargıtaydaki toplam hukuk uyuşmazlığının yüzde 30'unun iş uyuşmazlığı olduğu anlamına gelmektedir. 2016 yılı için Yargıtay hukuk dairelerinde dosyaların ortalama görülme süresi ise iki yüz seksen altı gün olarak karşımıza çıkıyor.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu tasarıyla ilgili önemli bir konu, ara bulucukla ilgili getirilen düzenlemedir. Esasında bu son derece önemli ve büyük bir reformdur. Yukarıda kısaca belirttiğim gibi, iş uyuşmazlığının ortalama görülme süresi ilk derece mahkemelerinde dört yüz otuz dört gün, Yargıtayda iki yüz seksen altı gün olmak üzere toplam yedi yüz yirmi güne tekabül ediyor ki bu da yaklaşık iki yıl demektir, bir uyuşmazlık iki yıl sürüyor.
Bir işçilik alacağı veya işe iade nedeniyle mahkemeye başvurulduğunda dava açma ve yargılama masraflarının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Örneğin, 10 bin Türk liralık bir alacak için iş mahkemesine dava açan bir işçi ilk etapta yaklaşık 679 Türk lirası harç ve masraf ödemek durumundadır. Dolayısıyla, bir işçilik alacağı ve işe iade nedeniyle mahkemeye başvurulduğunda kanun yolları dâhil olmak üzere yargılama süreci oldukça uzun sürmekte ve ayrıca da bir maddi külfet söz konusu olmaktadır. İş mahkemelerinin görev alanına giren uyuşmazlıkların yapısı, tarafların konuyu müzakere ederek anlaşmaları suretiyle sonuçlandırılmasına daha uygundur. İşçi ve işveren tarafı uzun yıllar birlikte çalışmış ve ekmeğini bölüşmüştür. Dolayısıyla, aralarındaki meseleleri geçmişteki hukuklarına dayanmak suretiyle, konuşarak yani mahkemeye müracaat etmeden halletmeleri mümkündür. Zaten işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların mahkeme dışında alternatif uyuşmazlık çözüm yolları marifetiyle çözülmesinin gerekliliği özellikle son yıllarda konunun paydaşları ve aktörleri tarafından da dile getirilmektedir. Tasarıyla kabul edilen önce ara bulucuya başvurma zorunluluğu iş uyuşmazlıklarının mahkemelere oranla çok kısa süre içinde ve daha az masrafla çözüme kavuşturulmasına yardımcı olacaktır. Süre boyutu itibarıyla baktığımızda, görevlendirilen ara bulucunun sorumluluğunda yürütülen ara buluculuk görüşmeleri kural olarak üç haftada bitirilecektir ancak zorunlu hâllerde bir hafta uzatılabilecektir.
2013 yılı Kasım ayında ilk ara bulucunun sicile kaydedilmesiyle başlayan ihtiyari ara buluculuk uygulama sürecinde 23 Mayıs 2017 tarihi itibarıyla ara buluculuğa götürülen hukuk uyuşmazlıklarının yüzde 89'unun işçi-işveren uyuşmazlığı olduğu... Yani buraya en çok işçi-işveren uyuşmazlıkları geliyor, yüzde 89'u. Yani işçilerimizin de işverenlerimizin de tercih ettiği bir çözüm yolu. Bunların da yaklaşık yüzde 94'ünün anlaşmayla sonuçlandığı, ara bulucuya giden iş uyuşmazlıklarının yaklaşık yüzde 94'ünün de bir gün veya bir günden daha az süren müzakerelerle sonuçlandırıldığı tespit edilmiştir. Son derece önemli bir veridir ve bu işin sağlıklı işlediğini gösteriyor, zaten işçi-işveren arasındaki ihtilaflarda uygulama sonuçları da bunu ortaya koyuyor. Bu, işçinin alacağına veya diğer haklarına daha erken kavuşmasına yol açtığı gibi, mahkeme masrafları gibi masraflardan da bunu kurtarmaktadır.
Masraf boyutuyla tasarıyla getirdiğimiz düzenleme kapsamında, kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi ve işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade taleplerinde dava açmadan önce ara bulucuya başvurulmasının herhangi bir harç ve masrafa tabi olmadığını görüyoruz. Burada herhangi bir harç ve masraf da yoktur.
Peki, ara buluculuk görüşmeleri sonunda ödenecek masraf var mıdır? Bu konu tarafların ara bulucuda anlaşıp anlaşmama ihtimaline göre ayrı ayrı kurgulanmıştır, bunun amacı da ara bulucuda uzlaşmayı teşvik etmektir. Tarafların ara bulucuda anlaşmaları hâlinde ara buluculuk ücreti ara buluculuk ücret tarifesinin ikinci kısmına göre, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanacaktır. Tarifede ilk 30 bin TL için... Yani burada rakamlar var, onlara arkadaşlarımız baksın, ona göre... Ara buluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamaması hâlinde saat esaslı olarak ara buluculuk ücreti belirlenecektir, bir saat tarife uyarınca 120 TL olarak kabul edilecek ve ilk iki saatlik görüşme Hazine tarafından karşılanacaktır. Bunların detayları burada anlatılıyor.
Ara buluculuk görüşmelerinde işçi tarafı zayıftır, o yüzden ara bulucuda işveren işçiyi aldatır ve böylelikle işçi aleyhine bir sonuç ortaya çıkar şeklinde medyada da zaman gördüğümüz eleştiriler var ve buna karşı çıkanların kullandığı önemli bir argüman bu. Bir defa, ara bulucuya gitmesiyle mahkemeye gittiği zamanki durum arasında bir fark yok. Mahkemede de işveren var, avukatı var. İşveren kendi de gelebilir, avukatı vasıtasıyla da temsil ettirebilir, orada da işçiyi etkileme durumu olduğu zaman etkileyebilir, sonuçta hâkim bir karar verecek ama ara buluculukta ise iki taraf kendisi bizzat gelebileceği gibi vekil aracılığıyla da kendini temsil ettirecek yani işçinin de vekili olacak, işverenin de vekili olacak.
BAŞKAN - Birlikte de gelebiliyorlar.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tabii, birlikte gelebilecekler ve taraf anlaşmadığı zaman, "Hayır." dediği zaman zaten mahkeme yolu gene açıktır, konu yine yargıya intikal ettirilecektir. Yani bir ay içerisinde anlaşma zarureti ortadadır, anlaşmadıkları takdirde yargıya gidecektir. Yani işçinin aleyhine bir durum burada yok, aksine işçinin lehine bir durum var. Burada ben özellikle bir hususu Komisyonumuzun dikkatine sunmak istiyorum. İşçi alacakları konusunda mahkemelere açılan davalarda alınan kararların infazına baktığınızda, kamuda çalışan işçiler ile kamu gibi gerçekten köklü büyük Türk şirketleri veya yabancı şirketleri çıktığınız zaman, diğer mahkeme kararlarının infazının işçi aleyhine olduğu çok tartışmasız ortada. Neredeyse, ilerleyen görüşme sırasında rakamları heyetle de paylaşırız... Orada da işçi aleyhine bir durum var. Yani burada belki işçi anlaşacak, orada daha işin başında kararın da infazını sağlayacak bir anlaşma da olacak ama öte yandan, kamuda çalışan işçilerin zaten bir sorunu yok. Niye yok? Kamu onların bütün haklarını vererek onlarla ilgili iş yapıyor, mahkemeye gittiği zaman da zaten kamu bunları tıkır tıkır ödüyor. Büyük şirketler de aynısını yapıyor. Zaten ihtilaf bunlardan çıkmıyor, bunlardan çıkan ihtilaf sayısı çok az, diğer alanlardan ihtilaf çıkıyor ve burada da biz, işçiyi koruyucu bir sistem olarak bu ara buluculuğu görüyoruz. Hem iş yükünü azaltacak hem zaman kaybını önleyecek hem işçinin alacağına daha erken kavuşmasına yol açacak hem de işçi-işveren arasındaki ihtilafın mahkemeye gitmesini önleyecek, her iki tarafı memnun edecek bir uygulama söz konusudur. Burada kimsenin aleyhine bir şey yok. Hani şu da söyleniyor: "Efendim çekinir de..." E, çekinse zaten mahkemeye müracaat etmez. Yani dava açmadığı zaman bir işçi hakkını alabilir mi mahkemeden? Alamaz. E, şimdi patronun baskısıyla yapsa o zaten dava açmaz. Yani onun için de burada "Ara buluculuk ne kazandırıyor?" dersek, pek çok külfetten kurtardığı gibi hak ve alacaklara erken kavuşmayı kazandırıyor ama işçinin aleyhine de kesinlikle bir sonuç doğurmuyor. Bizim getirdiğimiz şey yargılama sürecinin önüne bir filtre koymaktır ve bu bir aydır. Bir ay sonra, gene anlaşamadığı takdirde konu yargıya gidecektir ve yargının vereceği karara göre şekillenecektir.
Bunun dışında İş Mahkemeleri Kanunu'nda yapılan bazı değişiklikler var bu tasarı içerisinde. Demin de ifade ettim, işçi-işveren temsilcileriyle de görüşüldü, herkesle de konuşuldu. Uzlaştıkları noktalar var, zaten orada hiçbir sorun yok, onu aynen koyduk. İhtilaf ettikleri konularda da işçilerin dediğini hep tercih ettik. Bunun Komisyon tarafından özellikle bilinmesini istiyorum. Yeri geldiği zaman -kim ne dedi- zaten temsilciler burada, muhtemelen işçi ve işveren temsilcilerinden de olabilirler, onlar da kanaatlerini söylediğinde zaten Komisyon üyeleri de bizim bu noktada neyi tercih ettiğimizi göreceklerdir.
Ben tekrar teşekkür ediyorum. Alt komisyonda bu konunun görüşülmesinin biz de faydalı olacağına inanıyoruz çünkü bu da baştan sona teknik bir konu. Arkadaşlarımızın katkısıyla daha iyi hâle getirileceğine, eksiği varsa tamamlanacağına, yanlışının düzeltileceğine inanıyorum ve Komisyonu saygıyla selamlıyorum.