KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Çok teşekkür ediyorum.

Levent Bey esasen yumuşak bir ses tonuyla ama eleştiri sınırlarını hayli aşan bir dil ve üslupla -tırnak içinde- çok teknik bir konuşma yaptı, kendisi de keşke burada olsaydı. Burada dile getirdiği görüşlerin neredeyse tamamına itiraz ediyorum; tabii, yüzde 1'lik bir hakkaniyet ve adalet payını saklı tutmak kaydıyla. Ama zamanım yok tek tek her birinin üzerinde durmaya.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Çok cömertsin.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Şimdi, "Halkın yararına olan konularda şimdiye kadar iktidara destek verdik birtakım yasalarda. Görelim bundan sonra nasıl olacak?" dedi. Ben de merak ettim acaba CHP bundan böyle halkın yararına olarak gördüğü konularda negatif bir tavır içinde mi olacak, bu mühim bir şeydir. Söylenen ifade ve tarzdan bunu çıkartıyorum. Halkın yararı sadece CHP'nin inhisarında ve onun hegemonik diliyle ortaya koyacağı bir iş değil. AK PARTİ de halkın yararını düşünüyor, muhakkak Milliyetçi Hareket Partisi, bütün siyasi partiler kendi anlayışları esasında halkın yararı istikametinde bir tavrın içinde oluyorlar. CHP halkın yararına gördüğü konularda iktidarın yanında olurken, MHP halkın yararına olarak gördüğü konularda iktidarın yanında olduğunda, böyle bir uzlaşma sergilediğine, bu defa teknik ve stratejik bir dille MHP'ye karşı birtakım, eleştiriyi aşan bir dilin kullanıldığını görüyoruz; kendi içinde çelişkili bir mantık bu.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Ona cevap veriyor zaten.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Her zaman uzlaşma bütün partilerin ittifak ederek anlaşabilecekleri bir konu değil elbette, bazen 4 parti, bazen 3 parti, bazen 2 parti halkın yararı hususunda bir ortak anlayışla davranabilirler. Önemli olan burada, rayiç kurallara uygun bir şekilde davranmaktır, dil oyunlarıyla değil. Kurallara uygun mu değil mi, aslolan budur. Yoksa herkes -denildiği gibi, dilin kemiği yok- dilediği gibi konuşabilir.

Bir başka husus, şuna çok üzüldüm Levent Bey: Şimdi, "Savcı şöyle dedi, böyle dedi, burada böyle bir iddia var." vesaire... Yarın 15 Temmuz, ben eminim ki, sizin de esasen genel yaklaşımınız ve aklınız FETÖ'yle mücadelenin bir siyasi rekabet konusu, onun bir aracı olarak görülmemesi, bu hayati ve önemli tehlikeye karşı meşru zeminlerde ortak karakteri olan bütün siyasetlerin ortak bir tavır alması.

Şimdi, sizin böyle bir dille, AK PARTİ'yi âdeta, başka zamanlarda da yapıldığı gibi, FETÖ'yle bir bakıma eşitlemeye dönük siyasi dilinizin mukabilini biliyorsunuz. Yani ben de çıkıp burada CHP'ye yönelik birçok şey söyleyebilirim ama aslolan şu: "FETÖ" dediğimiz yapı, kullandığı yöntem ve varmak istediği sonuç itibarıyla AK PARTİ'nin de CHP'nin de MHP'nin de HDP'nin de, bütün meşru zeminlerdeki siyasetlerin ve halkın iradesinin düşmanı olan bir yapı. Her hâlde siyasetlerimiz farklı olsa dahi siyasi rekabetin bir unsuru olarak FETÖ'yü kullanma anlayışı, yaklaşımı, stratejisi iyi bir strateji değil. Bunu kullananlar olabilir ama bu konuda dikkat ve ihtimam zannediyorum hepimizin görevi olmalı.

Şimdi, burada İç Tüzük'e ilişkin bir değerlendirme yapılıyor, konu da belli. Bunu bir speküle edecek unsur olarak araya bir FETÖ parçası atmak uygun bir tavır değil.

Üçüncü olarak, şimdi ben buradan "CHP'nin sayın grup başkan vekillerinden filan kişi esasen Meclisi çok karıştırıyor, burada da olmasa iyi olur." desem, bunu herhâlde CHP'nin genel kitlesi AK PARTİ'li grup başkan vekilinin şeref beratı olarak görür, öyle değil mi? Buradan bir eleştiri çıkartmaz. Aynı mantığı lütfen Sayın Elitaş için de değerlendirin.

Teşekkürler.

BAŞKAN - Sayın Bostancı, çok teşekkür ediyorum.