| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi(2/1783) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .07.2017 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yo, estağfurullah, katkı anlamında ben çok teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Elitaş Anayasa'mızın 97'nci maddesinin ikinci fırkasında son cümle diyor ki "...görüşmelerin yayımı Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına bağlıdır." Biz madem burada bir iç tüzük yapıyoruz, elimizde hazır, bizim gayet rahat, açık ve net bunu yazmamızın ileride... Yani protokolü şu yaptı, bu yapmadı... Netice itibarıyla şu anda devletin kurumu... Burada bir iç tüzük yapıyoruz, bu iç tüzük de, gayet rahat, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarının yayımı ve vatandaş için. Yani yoksa, benim görünmem, sizin görünmeniz; ne siz bunun hayranısınız, ne ben bunun hayranıyım. Yani burada amaç vatandaşın, gerçekten kanun ne çıktı, kendisiyle ilgili, hayatıyla ilgili, yaşantısıyla ilgili neler çıktı, bunları öğrenmesi açısından. Yani çoğu yerde vatandaş ne yapıyor, interneti olmayabiliyor, bilgisayarı olmayabiliyor yani köyde, vesaire... Bu anlamda sizden istirham ediyoruz. Yani burada biz... Hani diyorsunuz ya "Ya arkadaş, İç Tüzük'te boşluk var, milletvekili zırt pırt benden söz istiyor." Ben de diyorum ki, arkadaş, burada siz de boşluk yaratıyorsunuz, zırt pırt vatandaş bu güvencesinden yoksun olmuş olacak. Gelin, kendinizi nasıl güvenceye alıyorsanız vatandaşa da bu yayın hususunda bir güvence yaratalım. Birinci husus bu değerli arkadaşlar, eğer bu konuda söyleyecek bir şeyiniz varsa ben durayım, siz konuşun, yoksa ben devam edeceğim izninizle.
Şimdi, burada, bu konudan sonra ne diyoruz biz? Yani, arkadaş, hakikaten iş yapmak lazım, çalışmak lazım. Efendim, bu saatlere kadar kalıyoruz, işte, yok önergeler geliyor, şu geliyor, bu geliyor.
Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlar, ben, gayet rahat, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlara teşekkür ederim. Şöyle üç ciltlik İç Tüzük'ün bugüne kadar ki çalışmalarını yapmışlar. Bu çalışmalarda şunu dile getirmişler: Bugüne kadar bu ilk tartışma değil, son tartışma da bu olmayacak, ileride de çok tartışılacak. Hep şu söyleniliyor, bir: "Meclisin çalışmasını, böyle salı, çarşamba, perşembe günlerine getirmeyin." Kimisinin görüşü, diyor ki: "Kardeşim, pazartesi yapalım, salı günü tatil, çarşamba çalışsın, perşembe günü ara, cuma günü." Niçin? "Arada fasılalar olacak, en azından milletvekilleri o konular üzerinde kendisini, daha araştırır, daha bir geliştirir ve arada da dinlenmiş olur en azından." diyor. İkinci bir görüş diyor ki: "Arkadaş, böyle yapmayalım üst üste, şöyle yapalım: Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma günü, haftanın beş günü onda başlayalım, akşam yedi buçuk, sekiz, dokuza kadar bitirelim." Buna karşı olanlar diyor ki: "Efendim, siz eğer böyle haftanın beş günü çalıştırırsanız milletvekili kendi seçim bölgesine gidemez, eğer bir şey okuyacaksa, araştıracaksa kitap okuyamaz. Bu anlamda bu da sakıncalıdır. En iyisi, biz, kesintisiz olarak işte böyle üç gün üst üste salı, çarşamba, perşembe günü, en azından milletvekilinin o konsantrasyonu da bozulmamış olur, bu şekilde daha doğru olur." Şimdi, üç tane böyle görüş var değerli arkadaşlar. Şimdi biz madem ki Meclisin hızlı çalışması, verimli çalışması diyorsak, sadece milletvekillerinin hızlı çalışması, burada olması yetmiyor. Benim solumda bulunan Meclisin çalışanları var. Şimdi bu arkadaşlarımız burada bizimle birlikte çalışıyorlar. Biz eğer sabah dörde kadar da çalışırsak bu arkadaşlarımız yine -Mecliste personel eksikliği nedeniyle bu arkadaşlarımız vardiyalı çalışmıyor- aynı şekilde gelip çalışmış olacaklar. Peki, doğru, geçmişte bunlar...
Ne oldu Sayın Başkanım, özür...
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN - Saat ikiyi aştıkları için arkadaşlar yarın izinli olacaklar, biz izinli değiliz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yo, stenograflar geliyor, diğerleri gelmiyor. Stenograflar o haklardan mahrum Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Tanal'ın dediği mi doğru?
STENOGRAF MEHMET EMİN DALDALLI - Doğrudur efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Tanal yanlış söylemez yani, Sayın Tanal'ın... Özür dilerim Sayın Elitaş, yani bugüne kadar...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Buradan bana yanlış bilgi verdiler.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN - Öteki çalışanlar öyle, ikiden sonra...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yo, ben kendime demiyorum. Şimdi şunu söyleyeyim: Bugüne kadar ben bir gerçeğe ulaşmadan konuşmam, doğru değil yani. Stenograflar bu konuda mağdur. Mesela Anayasa 18'e göre angarya milletvekiline olmaz ama şu anda stenograflar için tam Anayasa 18; angarya yasaktır, şu anda onlar için angarya var. Yani bunların personel eksikliği var; dönüşümlü, vardiyalı çalışmıyorlar, bu insanları da nazara almak lazım.
Bu anlamda, gerçekten, bu mevcut olan tasarının 4'üncü maddesi -54'üncü madde İç Tüzük'ün- sıkıntı yaratıyor. Burada benim sizden istirhamım, bence, hani o protokolü dediniz ya 2003 veya 2004 yılında, her ne kadar bu protokol yapılmışsa da Meclisin açık olduğu dönem içerisinde yayınlanması gerekir, o şekildeki hükmü buna dercetseniz parlamento hukukuna büyük bir hizmet yapmış olursunuz ve bunu da getirmeye bence gücünüz de var, yetkiniz de var; ben şahsen kendi adıma destek veririm yani süresiz olarak yayın açısından, o madde açısından, gayet rahat... Benim oyum burada yok ama Genel Kurulda oyum var tabii ki. Onu sizden istirham ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Görüşleriniz önemli bizim için.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şimdi, ben burada sizin huzurunuzda Afyon Milletvekilimiz Sayın Burcu Köksal Hanımefendi arkadaşıma teşekkür ederim. Niçin teşekkür ediyorum? Şimdi, bana imzası bulunan teklif sahipleri kızacaklar ama kızsınlar. Şimdi, burada dört erkek arkadaşımızın imzası var, kadın arkadaşımız yok. Ya, arkadaşlar, bari eşlerinize sorsaydınız veya diğer kadın milletvekili arkadaşlarımıza sorsaydınız, niye cinsiyetçi davrandınız? "Mahmut Tanal nereden cinsiyetçi davrandık?" diyeceksiniz. Hemen söylüyorum Sayın Erkan Başkan, kızma bana ne olur. Kıyafette ne demişsiniz burada: "Kadınlar pantolon, ceket veya etek giyerler." Arkadaş, kadınlar elbise de giyiyor, ceket ve pantolon bir bütün...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bu eski madde ama yeni madde değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, anladım da arkadaş, niye eklemediniz? Yasaklıyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Şimdi, daldan dala atladın...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Atlamadım maddenin şeyini söylüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O madde eski madde...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok, sizin getirdiğiniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hayır, sizin getirdiğinizde "ceket, pantolon ve etek" diyor, "elbise" yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - "Elbise" demiyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Elbise ve ceket de giyebilir kadın milletvekilleri.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet, onun üstüne ceket giyer.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, mevcut İç Tüzük'ü okuyorum, müsaade eder misiniz?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, 5'inci maddede o ya...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hayır, biz mevcut İç Tüzük'ü demiyoruz, sizin teklifinizde elbise yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anladınız mı ne demek istediğimi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bunu da siz teklif edin ya, "Katkı sağlayın." dedik, gelmediniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, üstat, şimdi, bunu söylememin gerekçesi ne? Değerli Başkan, yani bakın, istişarenin, tartışmanın, müzakerenin ne kadar faydalı olduğunun işte güzel bir örneğini söylüyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 5'te konuşalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, 5'te ama... Burada kapattım.
Yani burada en azından istişarenin fayda ve yararlarını işte bu şekilde... Demek ki Parlamentoda bu şekilde müzakereyle biz doğruyu buluruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İstişarenin önemine katılıyorum, çok önemli bu iş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, teşekkürler.