KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli Komisyon üyeleri, değerli katılımcılar; dört günden bu yana burada İç Tüzük değişikliği tartışılıyor. Arkadaşlarımız bu değişikliğin sakıncalarını ortaya koyuyor. Ben de bu konuda düşüncelerimi paylaşacağım sizinle.

Aslında, burada değerli arkadaşlar, İç Tüzük değişikliğini konuştuğumuzu söylerken hepimiz belki de çok iyi bilmeli ki Meclisi işlevsizleştirmeyi konuşuyoruz değerli arkadaşlar. Burada Meclisi sadece gelen tasarı ve teklifleri bir noter gibi onay merci hâline getirmenin yasal altyapısı hazırlanıyor.

Değerli arkadaşlar, bu maddede olduğu gibi, İç Tüzük değişikliğinin maddelerinin tamamına yakınında milletvekilinin konuşma hakkını kısıtlayan anlayışla karşı karşıyayız. Şimdi, konuşma hakkı kısıtlanan milletvekilinin nasıl bir işlevi olabilir? Yani milletvekili konuşmayacak ne yapacak? Anlatmayacak, ne yapacak? Peki, işlevi olmayan milletvekillerinin oluşturduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülke yönetiminde ne kadar etkisi olacak, konuşamıyor? Aslında tam da sorun burada değerli arkadaşlar? Bu İç Tüzük'ü hazırlayan arkadaşlar etkili bir merci istemiyorlar yani yasamanın ayrı bir kuvvet olmasından rahatsız olanlar, bütün yetkilerin bir kişide toplanmasını isteyenler Meclisi işlevsizleştirme çabalarını aslında bu İç Tüzük değişikliğiyle ortaya koyuyorlar.

Değerli arkadaşlar, Meclis milletin sesidir. Milletvekilinin konuşma hakkını elinden almak Meclisin sesini kısmaktır. Dolayısıyla, Meclisin sesini kısmak, milleti susturmaktır. Millet taleplerini, ihtiyaçlarını vekilleri aracılığıyla Mecliste dile getirir. Bu sesi kısarsanız demokrasiden söz etmenin imkânı kalmaz. Otoriter yönetim anlayışının yasal dayanaklarını oluşturur ve böyle bir anlayışın hiç kimseye faydası yoktur.

Değerli arkadaşlar, bakın, yakın tarihimiz, uzak tarihimiz Meclisin ortadan kaldırıldığı, yetkilerinin alındığı kötü örneklerle doludur. Bunların birkaç tanesini kısa kısa söyleyeceğim, aslında uzun hazırlamıştık ama buradaki konuşma haddi konusunda da şeylik de olumsuzluklara yol açacak.

Hitler, seçimle geldi ve kuvvetler ayrılığının ayak bağı olduğunu gördü. Önce Meclisin... Yani ilgisiz diye bakmayın, çünkü Meclisten bahsediyor. Önce Meclisin, sonra da Hükûmetin yetkilerini kendisinde topladı. Yetmedi, hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı oldu. Daha da yetmedi, kendisi Führer, partisi devlet oldu ve bu anlayışla yani milletin sesini kısan, Meclisi yok sayan anlayışın Almanya'yı ne hâle getirdiğini ve böyle bir insanın dünyanın başına nasıl bela olduğunu bütün dünya gördü.

Peki, bir de şeyden bahsedelim, Suriye'den. Baas Partisi... Baas Partisinin kontrolü altında Meclis. Kontrolü altında olması yetmiyor, Meclisin ve Hükûmetin sistem içindeki rolü son derece sınırlı. Bu sınırlı rolü anlamak için devlet başkanının yetkilerini aslında söylemek açıklayıcı olabilir ama çok da uzun olmadan şunu da hemen söyleyeyim, Anayasa'ya göre devlet başkanları yedi yıllık dönemler için seçilir. Devlet başkanı sadece devletle Hükûmetin değil, aynı zamanda Silahlı Kuvvetlerin de başkomutanıdır. Devletin genel politikalarını belirler. Meclisi toplama, feshetme ve tüm anayasal değişiklikleri onaylama, Meclis oturumunda olmadığı zamanlarda kanun yapma, acil ihtiyaçların ortaya çıkması durumunda yasalar çıkartmak gibi Meclisin yapması gereken bütün yetkiyi elinde toplayan bir Suriye yönetimi ve Suriye'nin bugünkü hâli, Suriye'deki yurttaşların hâli.

Değerli arkadaşlar, böyle bir anlayışın hiç kimseye yararı olmaz, hiç kimseye; ne ülkesine ne yurttaşlarına ne de kendisine. O nedenle, Meclisin sesini kısmak yerine, şimdi bir de bu alışkanlık hâline geldi, mesela deniyor ki: "Meclisi daha hızlı çalıştırmak..." Meclisi daha hızlı çalıştırmak amaçlanıyor ama Meclisin işlevi ortadan kaldırılıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Etkin ve verimli diyoruz biz, hızlı demiyoruz.

MURAT EMİR (Ankara) - Hızlı da var.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Tamam, "etkin ve verimli" diyorsunuz ama Meclisi ortadan kaldırıyorsunuz Sayın Elitaş. Yani şimdi konuşma hakkı kısıtlanan milletvekili...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hangi maddelerde söz kesiyoruz, söyler misiniz?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - İzin verir misiniz? Bir dinler misiniz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir söyler misiniz hangi maddede?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Şimdi, şuna karşı çıkabilir misiniz?

BAŞKAN - Yasa görüşmeleriyle ilgili herhangi bir sınırlama yok.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Bu tasarıyla milletvekilinin konuşma hakkı kısıtlanıyor mu, kısıtlanmıyor mu?

BAŞKAN - Yok, yasa görüşmeleriyle ilgili düzenleme içermiyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hangi madde de söyler misiniz? Nerede var, bir söyler misiniz?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Hepsinde, tamamında, hangisini söyleyeyim ben.

BAŞKAN - Yasa maddeleriyle ilgili yerlerde düzenleme yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Nerede, bir söyler misiniz?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Tamamında, tamamında.

BAŞKAN - Sayın Gökdağ, lütfen, devam edin.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Değerli Elitaş, bakın, 14'üncü madde, "Genel Kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri..." Kimin keyfine gere yapılacak bu?

BAŞKAN - Sayın Gökdağ...

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Grup önerileri kaldırılıyor.

BAŞKAN - Sayın Gökdağ...

Lütfen, Başkanlık Divanını...

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Ama bir şey soruyor, açıklamayayım mı? Yani, Sayın Elitaş'ın sorusu kıymetli. Soruyu cevaplamayayım mı yani? Yani yok mu sayalım, kıymetli sorusu.

MURAT EMİR (Ankara) - Son paragrafta "hız" demişsiniz, haberiniz yok.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Usul tartışması mı?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Grup önerileri...

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Yani arkadaşlar, yani eğer siz bunu bilmiyorsanız...

Çok özür diliyorum, bakın, benim tarzım öyle bir tarz değil.

BAŞKAN - Evet, değil.

Sayın Gökdağ, buyurun.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Ama, siz bunu bilmiyorsanız, gerçekten İç Tüzük'ü, o zaman değişikliği okumamışsınız Sayın Elitaş, okumadan ilk imzayı atmışsınız, e gözünü seveyim yani.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğru, ben bir şey demiyorum. Eyvallah, doğru, ben ilk defa bu Komisyonda görüyorum sizi.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Ama yani bu böyle bir şey.

BAŞKAN - Sayın Gökdağ, buyurun.

Toparlarsanız, lütfen.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Şimdi değerli arkadaşlar, milletvekili sesini kısmak doğru bir şey değil, hele hele muhalif milletvekillerinin. Muhalefetin olmadığı bir Mecliste bir ülkede demokrasinin olmadığını hepiniz biliyorsunuz değil mi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğru, olmaz.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Ve Mecliste konuşması gereken milletvekillerinin ve muhalefet milletvekillerinin, sadece iktidar milletvekilleri değil ki ve özellikle de aslında Mecliste konuşma ihtiyacı olanlar muhalefet milletvekilleridir. Siz bu İç Tüzük'le muhalefet milletvekillerinin sesini kısıyorsunuz ve dolayısıyla demokrasinin önüne çok büyük bir engel getiriyorsunuz. Deminki söylediğim, o bahsettiğim hikâyedeki sonuçları doğuracak sakıncalarla karşılaşmamız muhtemeldir.

BAŞKAN - Sayın Gökdağ, toparlar mısınız?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Değerli arkadaşlar, korkmayın, insanlar konuşsunlar, Meclis etkin çalışsın, Meclis hızlı çalışsın, verimli çalışsın ama bu milletvekillerinin ve dolayısıyla da milletin sesini kısarak olmasın.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Gökdağ, ben teşekkür ediyorum.