KOMİSYON KONUŞMASI

GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Son derece önemli bir konu. Aslında İç Tüzük demek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma biçimini düzenleyen anayasası demek, mini anayasa. Mini anayasayı görüşmeye çalışıyoruz ilk imza sahipleri yerinde yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını temsilen hiç kimse yok. İktidar partisi...

BAŞKAN - Genel Sekreter Yardımcımız var.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Ama farklı bir şeyden bahsediyorum.

BAŞKAN - İç Tüzük'e uygun.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Değil efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O konuyu konuştuk Başkan, değil.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Şimdi, o zaman Meclisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri yönetsin demek istiyorum ben de.

BAŞKAN - O olmuyor, İç Tüzük ona müsaade etmiyor ama buna ediyor, ikisi farklı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Etmiyor, buna da müsaade etmiyor.

BAŞKAN - Ediyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İç Tüzük önünüzde, buyurun bakın.

GAYE USLUER (Eskişehir) - Bakın, şık değil. Müsaade ediyor ya da etmiyor, mevcut durum şık değil, doğru değil, yaptığımız işe inanmadığımızın bir göstergesi. Artı, muhalefet partisi olarak, Meclisteki sandalye sayısı en az olan parti olarak, 4'üncü parti MHP bu noktada iktidar partisine destek çıkarken MHP milletvekillerinin de biri var, biri yok, biraz önce ikisi de yoktu. Yani inanarak bir şey yapıldı gibi getiriliyor ama bu işi yapanların dahi inanmadıkları ortada.

Şimdi, 16 Nisandaki referandumla yeni bir Anayasa oylaması yaptık, yaptınız, yaptırdınız OHAL koşullarında ve bu Anayasa oylandıktan sonra temel olarak baktığımızda, yasamanın yetki ve denetleme alanını bitiren, tüm gücü yürütme üzerinde toplayan bir anayasa. Şu anda burada yapılmak istenen de tam da bu. 16 Nisanda referandumda oylanan Anayasa'ya uygun bir iç tüzük geliştirme ve bu İç Tüzük'le birlikte muhalefet partilerinin denetleme yetkisine son verme, muhalefet partilerinin konuşma yetkisini elinden alma. Şimdi, bu noktada gerçekten MHP'ye hayretle bakıyorum. Bir muhalefet partisinin en önemli görevi denetlemedir zaten, yasayı getiren siz, yasayı oylayan siz yani MHP demek ki şöyle bir şeye girdi kendi kendine: "Ya, zaten benim bir etkim yok, sandalye sayım da son derece az, bari iktidar partisiyle kol kola vereyim de hiç olmazsa iktidar partisinin yanında olarak benim de bir adım olsun." gibi. Çünkü hakikaten, inanılır ve anlaşılır gibi değil MHP'nin buradaki tutumu. Biraz önce Sayın Parsak öyle bir güçle savundu ki sanırsınız ki Sayın Parsak iktidar partisinin bir milletvekili, yetmedi, Sayın Parsak bu Komisyonun Başkanı. Yani dışarıdan biri dinliyor olsa bunu görür.

Şimdi, iç tüzük aslında neyi sağlar? Muhalefet partilerinin haklarının korunmasını sağlar. İç tüzük aslında demokrasilerin olmazsa olmazı, çoğulculuğun Meclisteki tezahürüdür. Şimdi, İç Tüzük'te yapılmak istenen 18 değişikliğe baktığımızda temel olarak yani 6'ncı madde diyelim, 5 diyelim, 7 diyelim, hiç fark etmiyor, burada yapılmak istenen, astığım astık, kestiğim kestik bir iktidar. İktidardan öte, ferman padişahındır modeli. "Ferman padişahın, size de işte, yalandan yere beş dakika, üç dakika konuşma veririz. Yalandan yere de bu süreçte Meclis Televizyonunun yayın süresini uzatırız." ve bu Mecliste biliyoruz ki bırakın yasama yılını, bir seçim dönemi boyunca hiç konuşmayan, sadece yemin etmiş iktidar partisi milletvekilleri var, hiç yasa teklifi vermemiş iktidar partisi milletvekilleri var ve ne yazık ki bu tüzük değişikliğiyle ilgili olarak da milletvekillerine senede bir defa teklif verme hakkı. Yani bu kimin hakkının gasbıdır? Bu, muhalefet partilerinin haklarının gasbıdır.

Şimdi, iç tüzükler değişebilir mi? Değişebilir elbette. Peki, iç tüzük değişiklikleri neden yapılır? Gelişmiş ülkelerde, demokrasisi gelişmiş ülkelerde ve demokrasiyi içselleştirmiş ülkelerde iç tüzük değişiklikleri daha demokratik, daha katılımcı, daha çoğulcu bir Parlamento oluşturmak için yapılır. Ama başka neden iç tüzük değiştirilir? Baskıcı iktidarların olduğu ülkelerde, otokratik yönetimlerin olduğu ülkelerde iç tüzük değişiklikleri daha fazla kısıtlamak için, daha fazla bozmak için ve engellemek için yapılır. İşte, şu İç Tüzük'teki 18 maddeye baktığımızda yapılmak istenenin tam da bu, kısıtlama, bozma ve engelleme olduğunu görüyoruz.

Biraz önce sözünü söyleyip giden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili söz aldığında, gerçekten, çok ciddi katkıları olacağını sanmıştık ama geçtiğimiz süreçte gazetelerde hepimizin gördüğü, Anadolu Ajansının servis ettiği ve bu İç Tüzük tartışmalarında da iktidar partisine katkı sunsun diye bir haberi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili sanki çok önemli bir haber veriyormuş gibi paylaştı, dedi ki: "Avrupa parlamentolarında da kıyafet serbestisi var, kıyafet sınırlamaları yok." Biz İç Tüzük'ü bir Avrupa ülkesi parlamentosundan örnek aldık da mı 5'inci maddede kıyafetle ilgili kısımda Avrupa parlamentolarını örnek veriyoruz? Siz bir tüzük yaparsınız, diyelim, bu tüzüğü Fransız Parlamentosu İç Tüzük'üne uydurursunuz, o zaman dersiniz ki: "Biz zaten her şeyi buna uydurduk, orada da giyim kuşamla ilgili bir kısıtlama yoktu, biz de bunu getirdik." Kaldı ki Başkan Vekili çok da tam anlatmadı olanları. Evet, Avrupa ülkelerindeki parlamentolarda kıyafet kısıtlaması yoktur ya da tüzüklerinde böyle bir şey yoktur; kıyafet kısıtlaması vardır ama tüzükte böyle bir şey yoktur. Çünkü bu ülkeler modernleşmiş ülkelerdir, modernleşmeyi tamamlamış ülkelerdir, bu ülkeler demokratik ülkelerdir; yazmaya bile lüzum görmemişlerdir kıyafetle ilgili bilgileri. Ama Meclis kapısından girerken şortla, kotla, olmayacak kıyafetle girenlerin de girmesi engellenir. Keşke Sayın Meclis Başkan Vekili Avrupa parlamentolarından bahsederken bilgiyi bizlere tam olarak verseydi.

Şimdi, yine bir hatırlatmada bulunacağım. Biliyorsunuz, 2011 seçimlerinden sonraki yemin töreninde milletvekilimiz, bugün de milletvekilimiz olan Sayın Şafak Pavey'in pantolonla yemin etmesi kabul edilmemişti. "Bu Meclisin kılık kıyafet yönetmeliğinde pantolon yoktur kadınlar için." denilmişti ve Sayın Pavey etekle yemin etmişti. Sonra ne oldu? 8 Ekim 2013'te türban yasağı kaldırıldı, Mecliste türbanlı vekiller. Pantolon ne zaman serbest bırakıldı biliyor musunuz? 13 Kasım 2013'te yine Şafak Pavey'in bir konuşması sonrasında kadınlarda pantolon serbestisi sağlandı. Şimdi, bakın, burada 5'inci maddeye bir daha atıfta bulunmak istiyorum, diyor ki: "Erkekler pantolon, ceket, gömlek, kravat; kadınlar ceket, etek ya da ceket, pantolon." Şu anda Meclisin kılık kıyafeti zaten almış başını gidiyor. Bakınız, benim giysim de uygun değil, ben ne etekliyim ne pantolonluyum, ceketim var ama elbiseliyim. Mecliste bir sürü kadın vekilin de bu şekilde olduğunu biliyoruz. Ayrıca, ceket giymeyen bir sürü vekil var. Hani, pardösüye ceket mi diyeceğiz? Ceketin boyu ne olmalıdır? Belde mi bitmelidir, kalça bitiminde mi bitmelidir? Yere kadar olursa bunun adı ceket midir, pardösü müdür, manto mudur? Yani Mecliste öyle bir karmaşa var ki bu türban yasağından öte bir şeye geçti artık, güne gider gibi, "Evden çıktım, markete gidiyorum, haydi bir defa Meclise gideyim, vekilliği yapayım." gibi. Bu kadar keşmekeşin olduğu hiçbir parlamento yoktur. Ne Orta Doğu'da vardır, onların da kendilerine özgü bir kılık kıyafetleri vardır ve herkes o kılık kıyafetle gelir. Avrupa Parlamentosu yazmamış bile. Adamlar modernleşmiş, demokrasiyi içselleştirmiş, neyle gelinip neyle gelinmeyeceğini bildikleri için kılık kıyafet uygundur. Kaldı ki Avrupa'da da ritüeller vardır. Bakınız, İngiliz Parlamentosunda kılık kıyafetle ilgili bir kısıtlama yoksa da her yıl İngiliz Parlamentosu açılırken yine kraliçenin bir ritüeliyle başlar. Aslında, Parlamentoda kraliçenin bir rolü var mıdır? Yoktur ama ritüeller devam etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunda da Meclis Başkan Vekilinin, Meclis Başkanının frak giymesi bir ritüeldir, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ritüelidir. Nasıl ki İngiltere'deki Parlamento ritüeli bize uymuyorsa bizim ritüelimiz de bize özgü bir ritüeldir, bunları birbiriyle karıştırmamak gerekiyor.

Şimdi, böyle bir değişiklik yaparken keşke şunu da yapsaydınız demek istiyorum: Biliyorsunuz, Anayasa değişikliğine ilişkin oylamalar sırasında Meclis İçtüzüğü'nde ve Anayasa'mızda oylamaların kapalı olacağı, kapalı oy, açık sayım olacağı belirtilirken, kusura bakmayın ama hem iktidar milletvekillerinin tamamı hem de MHP milletvekillerinin sonrasındaki kısmı diyelim, açık açık, göstere göstere oy verildi yani İç Tüzük çiğnendi, Anayasa çiğnendi. Keşke bu 18 maddenin içine bir de onu koysaydınız tam olurdu, "Bundan sonra oylamalar da açık açık, göstere göstere yapılacaktır." şeklinde; bunu da hiçbirimiz unutmuyoruz.

Konuşma sürelerinin kısıtlanması, muhalefetin sesini kısmak içindir çünkü iktidar partisi konuşma ihtiyacında değil. On dakikalık konuşma süresince çıkan birçok milletvekiliniz iki dakika konuşup sonunda da "Fazla söze hacet yok." diyerek kürsüden iniyorlar, özellikle, kadın milletvekilleriniz sıkça bunu yapıyorlar. Hâlbuki bize on dakika yetmiyor çünkü yasa yapıyoruz, ülkenin sorunlarını konuşuyoruz. Var mı böyle bir şey "On dakika sürede fazla söze hacet yok, ben üç dakikada konuşmamı bitirdim?" İşte, siz bizi susturarak kendiniz için dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyorsunuz.

Yeter oy sayısı konusunda tabii ki çok sıkıntınız var, bunu biliyoruz. Meclis Genel Kurul salonu bomboş ve ne zaman ki oylama yapılacak, koşa koşa arkadaşlar geliyor, büyük bir efor kaybı, stres, işte, "Ne verecektik?" "Yetiştik mi, yetişmedik mi?" Burada da rahatlatmak adına yani "Arkadaşlar, evinizde oturun, gelmeyin, odanızda oturun, nerede olursanız olun biz size uygun İç Tüzük düzenlemesini yaparız."

Sonuç olarak, bu 18 maddenin tamamı "Ferman padişahındır." maddeleridir, başka hiçbir şey değildir. Burada Meclisi daha demokratik, çoğulcu bir Meclis olmak yerine antidemokratik, kısıtlayıcı, engelleyici ve tüm yetkileri o Genel Kurul salonunda olmayan padişaha vermeye çalıştığımız bir İç Tüzük'tür. Bu İç Tüzük eğer AKP milletvekillerinin ve MHP milletvekillerinin oylarıyla geçerse gelecekte mutlaka düzelecektir ama bu ayıp da Meclis tutanaklarında ve işleyişiyle Meclisin her yerinde devam edecektir.

Teşekkür ederim.