KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, yöntem konusunda bir eleştiri dile getirmek istiyorum. STK'ların Komisyona iletilen görüş ve önerilerinin üyelere neden iletilmediğini sormak istiyorum. Tasarıyla ilgili Komisyona iletilen bir görüş 8 Kasımda iletilmiş ama Komisyon bize bunları dün gönderdi, yani bütün STK'ların önerilerini Komisyon dün bize gönderdi.

Defalarca bu uyarıyı yaptığımız hâlde neden ısrarla gönderilmediğini sormak istiyoruz Sayın Başkanım. Zaten gerekli destek ve katkıyı her zaman sunuyoruz. Ama Komisyon Başkanının her Komisyon toplantısında ifade ettiği "çalışmaların uyum ve uzlaşma içinde yürütülmesi" tavrına aykırı bir davranış şeklidir.

Bunun yanında, bilgilendirme toplantısında, bazı değişiklik önergelerinin verileceği, bazı maddelerin geri çekileceğine dair bildirimin yapıldığını biliyoruz. Henüz daha hangilerinin çekilip çekilmediği bize gelmedi, şimdi burada öğreneceğiz nelerin çekildiğini. Ancak değişiklik önergeleriyle ilgili bilgiyi de şimdi burada edineceğiz. Oysa doğru olan, önergelere ilişkin değerlendirme yapılabilmesinin yolu da önceden incelemektir.

Sayın Bakan, Sayın Başkan; bu tasarıda serbest bölgelere ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Asıl olan: Türkiye'nin tamamının serbest bölge olarak algılanacağı düzenlemeler yapılmalıdır.

Dâhilde işleme belgesiyle üretim yapılabiliyor Türkiye'de, yani yurt dışından getirdiğiniz hammaddeyi burada üretip gönderebiliyorsunuz.

Serbest bölgelere baktığınız zaman, yabancı firmalar gelmiyor, genelde Türk firmaları, üçte 1'i, dörtte 1'i Türk firmaları oluşturuyor. Her türlü kazancın vergi dışı tutulması nedeniyle yerli firmalar serbest bölgelere gelmektedir. Yabancılar gelmiyor. Bu da rekabet açısından sorun teşkil etmektedir.

Bu durumda bizim yapmamız gereken, Türkiye'yi bir cazibe merkezi hâline getirmektir. Tesis edilecek barış ve huzur ortamı hem yerli hem de yabancı yatırımcı açısından bir teminat niteliği taşır.

Bu Komisyonda, elektrik, AR-GE, marka patent kanunu tasarıları görüşüldü, bunlar gümbürtüye gitti. Hiç kimse bununla ilgili ne bir tartışma yaptı ne de kamuoyunda gündeme geldi. Çünkü Türkiye'nin şu an öncelikli sorunlarından birisi, çözülmesi gereken sorunlarından birisi OHAL. OHAL'in olduğu bir ülkeye hiçbir yatırımcı gelmez. Öncelikli olarak OHAL'in hüküm sürdüğü bir ülkede vereceğiniz teşvikler ekonomiye can suyu olamaz, yetmez. Bu nedenle -özellikle Ekonomi Bakanı da buradayken- üretimi destekleyecek gerçek düzenleme ve tedbirlerin alınması konusunda ciddi adımların atılması gerekmektedir. Üretim maliyetlerinin üzerindeki yükün kaldırılması için yapılacak düzenlemeler sanayiciyi, esnafı, KOBİ'leri rahatlatacak. Bu da ekonomimizi önemli oranda etkileyecek bir durumdur.

Tasarıyla ilgili olarak başlıklar hâlinde birkaç noktayı belirtmek istiyorum. İlgili maddeler geldiğinde daha detaylı değerlendirme elbette yapılacaktır. Burada acele kamulaştırmaya dair düzenlemeler var. Acele kamulaştırma kamu yararının olduğu bazı acil durumlarda gecikmeye fırsat verilmeksizin kamulaştırma yapılması anlamına gelmektedir. Şimdi, burada tehlikeli bir durum olduğu ortadadır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan kıyılar, tarım arazileri ve TSK'ya ait bölgelerle ilgili ciddi bir kaygı duyuyoruz. Mesela bu konuda Millî Savunma Komisyonunun görüşleri soruldu mu özellikle askerî alanlarla ilgili? Böyle giderse bir süre sonra devletin hüküm ve tasarrufu altında olan herhangi bir alan kalmayacak.

Bir de şöyle bir sorun var Sayın Bakanım: Kamulaştırma bedeliyle ilgili "Şirketçe ödemesine karar verilebilir." düzenlemesi var. Neden "Verilebilir." diyoruz? Doğrudan o şirketin ödemesine neden karar verilmiyor? Devlete ayrıca bir yük bindirilmenin nedeni ne? Hazine neden böyle bir kamulaştırma bedelini ödemek zorunda kalsın ki özel şirketle ilgili?

Bir başka düzenleme, serbest bölge kurulacak ülkelerle ilgili de Bakanlar Kuruluna sınırsız bir yetki veriliyor. Hangi ülkede nasıl kurulacağından tutun bu bölgenin Türkiye'de yerleşik bir şirket aracılığıyla kurulmasına kadar her şeyi belirleyecek olan Bakanlar Kurulu. Oysa bu konuda ilgili bakanların görüşleri önemli olmalı. O ülkeyle ilişkiler nasıl? Serbest bölge kurulmasının ekonomiye nasıl bir katkısı olacak? Gidecek şirket hangi kriterlere göre belirlenecek yani ihracat yapan şirket midir, sermayesine göre mi belirlenecek? Usul ve esasları belirleyecek yönetmeliği de Bakanlar Kurulu çıkaracak. Bunun da doğru olmadığını düşünüyoruz.

Sayın Bakan, Sayın Başkan; Türkiye İhracatçılar Birliğinin kurulmasıyla ilgili birkaç şeyi de söyleyeceğim: Bunun biraz daha geniş tartışılması gerekiyor, bu konuda özellikle sanayi odaları, ticaret odalarının dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 2010 senesine kadar zaten ihracatçı meclis ve birlikleri kamu kurumu statüsünde gibi çalışıyormuş. O tarihte birtakım yetkilileri ihracat kapama vesaire elinden alınarak Dış Ticaret Müsteşarlığına verilmiş. O dönemde TİM Hükûmet ile sanayicinin karşı karşıya geleceği gerekçesiyle benzeri kararlara itiraz etmiş. O zaman istememişler böyle bir değişikliği. Aradan geçen sürede değişen ne oldu da şimdi bu değişiklik istendi? Hiç tartışılmamış bu olay kamuoyunda. Sanayi odaları, ticaret odaları, İhracatçılar Birliğinin Temsilcisi olacak mı? Veyahut TİM'in bu odalarla ilgili ilişkileri nasıl düzenlenecek? Çünkü meslek odaları Türkiye'de bugüne kadar kurulmuş, ilk sefer bir ihracat birliği adı altında kamu kurumu hâline dönüştürülüyor. İhracatın dalı ve bölgesine göre ödenen aidatlar var, şimdi, bu aidat sistemi ihracatçıya ne gibi yükler getirecek? Hem düşünün sektör bazında aidat ödüyorlar firmalar, hem ihracatçılar birliğine aidat ödüyorlar. Bir de TİM gelirse düşünün üretime katkısını. TİM bu tasarıyla kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu hâline geliyor yani kamu TİM oluyor. O hâlde Dış Ticaret Müsteşarlığı ne yapacak?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dış Ticaret Müsteşarlığı zaten yok.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Evet. Bu konulara açıklık getirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Hatta birliklere ne kadar özerklik sağlanacağı buradaki en hassas noktalardan.

Bağımsızlığın bir an bile sorgulanmayacağı kurumların iktidarın arkabahçesi hâline getirildiği bu süreçte üretici ve ihracatçıların ihtiyaçlarını, taleplerini dinleyen ve objektif değerlendirmeler yapan bu tip kurumların bürokrasiye entegre edilmesi üzerinde daha uzun düşünülmesi ve konuşulması gereken bir konudur diye düşünüyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum Sayın Başkan.