KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gönüllü tasarrufların yetersiz olduğu ülkelerde tasarruf oranını artırmanın kaçınılmaz karşılığı zorunlu tasarrufları artırmaktır. Ancak "zorunlu tasarruf" denildiği andan itibaren akla gelecek ilk uygulamanın da bu şekilde insanların aslında gönüllü olarak katılmaları gereken sigorta vesaire gibi sistemleri zorunlu hâle getirilmesinden geçmediğini de hepimiz biliriz.

BES'in yani bireysel emeklilik sisteminin gönüllülük esasına dayandığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bu sistem gönüllülük esasına dayanan bir sistemdir. Bizim ülkemizde zorunlu sigorta sistemi her ne kadar fon değerlendirme esasına bağlı veya fon değerlendirme esasına tabi olarak tanımlansa da nesiller arası dayanışmayı gerektiren bir sistemdir. Çünkü şimdiye kadar bu şekilde sigorta amaçlı olarak yapılan kesintilerin emeklilik sisteminde maaş esasına dönüşecek olan sistemlerin asla yeterli olmadığı dolayısıyla o anda sigorta primi yatıranların primleriyle veya sigortalıların primleriyle daha önce emekli olmuş olanların emeklilik maaşlarının ödendiği de bir gerçektir. Her ne kadar sürekli olarak sosyal güvenlik sistemindeki açıklardan bahsedilirse de bunun bir nesiller arası dayanışma olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

Şimdi, bu sistemlerin genellikle insanların çalışırken sağlamış oldukları hayat standartlarının çok çok altında yaşam standardı sağlamasını da bu sistemle bir şekilde telafi etmeye çalışırlar. Bireysel emeklilik sistemi budur. Çünkü emekli olduğu andan itibaren birdenbire emeklinin yaşam standardında inanılmaz bir düşme olmaktadır. Daha önceden sisteme katkıda bulunmuş bu çalışan insanların haklarının en azından standartları sağlanarak, artırılarak sürdürülmesi sosyal devletin bir görevidir, zorunluluktur bu. Bunu sağlayamadığınız zaman bu durumda yapılacak olan ister istemez bu tür gönüllü tasarrufları teşvik etmek adına devlet katkılarıyla vesaireyle bunları ayağa kaldırmak olur. Şu anda bu tasarıyla yapmaya çalıştığımız olay bu. Ancak bizim bir bireysel emeklilik sistemimiz var zaten, yeni bir sistem kurmuyoruz. Buna ek bir madde ekliyoruz, ek 2'nci madde. Ek 2'nci maddeyle sağladığımız sistem daha önceden bireysel emeklilik sistemiyle standardını artırmak üzere sisteme katılmış olan insanlara bir üçüncü olanak daha tanıyacak, bir doğal emekliliği olacak, bir bireysel emeklilik sisteminden maaş bağlanması söz konusu olacak, üçüncü olarak da eğer bu sistemin içerisinde on yıl kalırsa bir üçüncü maaş daha bağlanmış olacak. Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir sistemin kurulmasının özellikle de asgari ücretinden zaten 50 lira kesinti yapılarak tasarrufa zorlanan bu insanlarda yaratmış olacağı baskıyı gönüllülük sistemiyle bağdaştırmanız mümkün olmaz. Asgari ücretteki artışın önümüzdeki iki ay sonradan itibaren vergi dilimlerinin değişmesi nedeniyle vergideki artıştan ötürü bir 50 lira daha azalacağını varsayın. 50 lira da buradan ekleyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu düzenleme 2017'de yürürlüğe girecek.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Yani gelecekle ilgili diyorum yani yıl içerisinde tam olarak uygulandığı zaman bunlar da olacak.

Sonuç olarak, birkaç yıl içerisinde, haydi bu yılı kurtardınız, çok şükür diyelim, ne diyelim yani başka bir şey değil, dolayısıyla, insanların sürekli olarak zaten kıt kanaat geçindikleri gelirlerinden geleceğe dönük olarak, on sene sonrasına dönük olarak yaptırdığınız tasarruflarla yapılan düzenlemelerin hakkaniyete uygun olmadığını düşünüyoruz.

BAŞKAN - Bu, muhalefet şerhi yazacağınız anlamına mı geliyor?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Belki bunlarla ilgili yapılan düzenlemelere ilavelerimiz veya eklentilerimiz uygun görülür, memnuniyetle muhalefet şerhi yazmayız Sayın Başkan o durumda.

Dolayısıyla bu zorunlu tasarrufların gönüllü tasarruf hâline dönüşmeden iki aylık bir zorunlu dönemi var. O iki aylık zorunlu dönem içerisindeki zorla ilave bir emeklilik sistemine sokulması olgusunu da hakkaniyete uygun bulmamanın ötesinde Anayasa'ya da aykırı buluyorum. Bunu yapamayız. Yani ilk çıktığı andan itibaren gönüllü olarak buna katılırsanız tamam, bir sorun yok ama ilk iki ayda zorunlu olarak katıldın kardeşim, başka çaren yok. İki ay kesilecek, iki ay prim yatırılacak zorunlu sigorta primi, ondan sonra "İstemiyorum." denildiği zaman iade edilecek. İade süreci ne kadar sürecek, ne zaman geri eline geçecek, ne yapılacak, bunları şimdiden tahmin etmemiz mümkün değil. O zaman bu gönüllülüğü niye ilk çıktığı andan itibaren "Bakın, size şöyle şöyle teşvik veriyoruz, bu sistemde şu kadar ay kalırsanız o süre içerisinde çıkmazsanız bak bin lira veriyoruz, arkasından şu kadar şunu ilave olarak veriyoruz." dediğiniz anda bu teşvike girmiş olur, öbür türlü zorlamış olursunuz. Eğer zorunlu tasarruflardan bahsediyorsanız bu vergidir. Bunu zorladığınız zaman işte bu ilave olarak alınacak bir vergi anlamına gelir. Dolayısıyla uygulamanın bu kısmına karşıyız. Durduk yere bu insanlardan zorunlu olarak bunu alma olanağının olmadığını düşünüyoruz. Burada tasarruf bonosu uygulamalarını hatırlayan insan büyük bir ihtimalle yoktur. Bu tür tasarrufların hepsinin aslında tasarrufa zorlanmış olan o insanlara zerre kadar bir yararının olmadığını, onun yerine dev bankerler yarattığını ben en azından hatırlatayım burada bilmeyenlere etmeyenlere. Oradaki 100 liralık kuponların 3 liraya, 5 liraya satıldığını, 15 liraya satıldığını ben hatırlarım, babamdan dolayı hatırlarım. Her defasında alınacak olan o tasarruf bonolarının kırdırılmış olan 15 liralarını, 30 liralarını maaşlarına biri ilave olarak görürlerdi, hepsi o kadar. Hâlbuki onun kendi maaşından kesildiğini hesaplamaz tasarruf bonosundan ötürü "Bunu götürüp de işte şunlara verirsem, kırdırırsam bonomu bunu yaparım." derlerdi. Türkiye bu tür olayları daha önce yaşadı, çok acı deneyimleri oldu. Ha, bunların bir işe yarayıp yaramadığı konusu da ayrı bir konu. Burada bir işe yarayıp yaramama konusu söz konusu olduğunda maddedeki daha önce bireysel emeklilik sisteminde hazine tarafından onaylanmış olan kuruluşlara yani sigorta şirketlerinin herhangi birisine özellikle reklamlarıyla, verdiği olanaklarla vesairelerle sigortalı kazandırmak yerine, şimdi biz müsteşarlığın belirlemiş olduğu kuruluşları burada yetkili kılıyoruz. Bu konunun mutlaka açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu nedir? Yani, müsteşarlığın yetkili kılacağı kuruluşlar Hazine Müsteşarlığının daha önceden bu konuda uygun görüş verdiği ve faaliyette bulunan kuruluşlardan bir farkı olacak mı? Tasarrufların artırılması konusunda, özellikle de ekonominin geleceğiyle ilgili olarak önemli bir adım olarak görülmesi gerektiğini kabul ediyorum. Bunun zorunlu tasarruf olması konusunu hakkaniyet adına uygun bulmuyoruz ama asıl önemlisi de bu şekildeki tasarrufların değerlendirilmesine dönük olarak daha önceki bireysel emeklilik tasarrufları ile bunun arasında ortaya çıkan müsteşarlıkta yeniden izin verme kapsamında olup olmayacağını pek çözemediğimiz olgunun da açıklığa kavuşturulmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.