| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .11.2016 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Komisyon üyelerimizin Maliye Bakanlığı bütçesi üzerinde yapmış oldukları değerlendirmelere, görüşlere, önerilere ve yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Hakikaten her birisi önemli, bize yol gösteren, katkı sağlayan ve Maliye Bakanlığı çalışmalarına değer katacak görüş, öneri ve eleştirilerdir. Her bir üyemize, her bir vekilimize yapmış olduğu katkılardan dolayı ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Maliye Bakanlığı olarak, kanun hükmünde kararnameyle kendimize verilen görevleri personelimizle birlikte bir gayret içerisinde gerçekleştiriyoruz. Bu çabalarımızı önümüzdeki dönemde daha da artıracağız.
Eğer Sayın Başkanım, uygun görürseniz, sayın vekillerimizin Bakanlık bütçemiz üzerine yapmış olduğu değerlendirmelerle ilgili kısa kısa açıklamalarda bulunmak istiyorum.
Öncelikle, Sayın Bakanımız Zekeriya Temizel'in Cazibe Merkezleri Programı'yla ilgili yapmış olduğu önemli değerlendirme var. Hakikaten önemli bir konu. Her ne kadar, ilk anda denilebilir ki: "Böyle bir düzenleme -haklı olarak- kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmek yerine keşke kanunla düzenlenseydi."
Bu bir tercih, önemli bir tercih. Belki bu da yapılabilirdi fakat bu meseleyi kendi kapsamı ve içeriği itibarıyla düşündüğümüzde Cazibe Merkezleri Programı'ndan bir miktar bahsetmem lazım. Daha önceki yıllarda bütçe kanunlarında geçen, Kalkınma Bakanlığı tarafından çok sınırlı bir şekilde, sınırlı bir bütçeyle uygulanan Cazibe Merkezleri Programı'yla, Sayın Başbakanımızın 4 Eylül 2016 tarihinde Diyarbakır'da açıkladığı Cazibe Merkezleri Programı kapsamı, ayrılan kaynağı ve uygulaması itibarıyla çok farklı. Yani Kalkınma Bakanlığının hâlâ 2017 yılı bütçesinde bile uygulamaya devam ettiği yaklaşık 100 milyon liralık bir bütçeye sahip sınırlı bir Cazibe Merkezleri Programı var, bu devam ediyor. Ama 4 Eylül 2016 tarihinde, Sayın Başbakanımız, biliyorsunuz, gerçekten 23 ilin kaderini değiştirebilecek, yepyeni, önemli bir programı, faaliyeti duyurdu ve bu program içerisinde çok kapsamlı kamu yatırımlarının yapılması, bölgenin altyapısının hızlı bir şekilde tamamlanması, bölgede eğitim, sağlık ve ulaştırma, sulama, tarımsal gölet gibi birçok alanda çok kapsamlı, yaklaşık toplam program büyüklüğü itibarıyla 60 milyar liranın üzerinde bir program açıklaması yaptı. Bunun içerisinde, ayrıca, özellikle bu 23 ilimizde özel sektörün bu bölgede yatırım yapmasını sağlayacak yepyeni teşvikleri de açıkladı. Bunların içerisinde doğrudan kamu alımları yöntemi, doğrudan doğruya nakdi hibe niteliğinde destekler, uzun vadeli faizsiz kredi destekleri, danışmanlık desteği, bedelsiz arsa desteği gibi çok sayıda teşvik paketi açıklandı.
Sayın Başbakanımız Diyarbakır'da yapmış olduğu açıklamada, terörle olan güvenlik ekseninde yapılan mücadelemizin dışında bu bölgeyi kalkındıracak çok kapsamlı bir sosyal ve ekonomik programa da başlangıç yapacağımızı orada duyurdu. Dolayısıyla bugün Türkiye Cumhuriyeti olarak terörle yürütmüş olduğumuz kapsamlı mücadelenin sosyal ve ekonomik boyutunu içeren önemli bir programdan bahsediyoruz. O dönemde, Sayın Başbakanımızın açıklamasını yapmasından sonra hızlı bir şekilde ilgili bakanlıklarımız çalışmalarını yapmaya başladı. Bu anlamda Kalkınma Bankası, özellikle yapılacak özel sektör desteklerinin uygulamacı kuruluşu olarak belirlendi.
Yine, Sayın Başbakanımızın açıkladığı program içerisinde yer alan teşvik unsurlarının süratle bölgeye akıtılması ihtiyacı elzem çünkü bir yandan terörle güvenlik boyutunda sonuna kadar mücadele edeceğiz ama diğer taraftan, 23 ilimiz içerisinde süratle sosyal ve ekonomik kalkınmayı da sağlayacağız.
Gerçekten, Sayın Başbakanımızın yaptığı bu açıklama bölgede büyük bir heyecan uyandırdı. Bölgeye yatırım yapmak isteyenler, bölgede yaşayan insanımız bir an önce bu programın hayata geçirilmesi talebinde bulundu. Bu anlamda, Bakanlığımın da içinde bulunduğu çalışmalar sonucunda mutlaka bu çalışmalara hız kazandırılması gerektiği ve bu hız kazandırma içinde süratle mevzuat düzenlemelerinin de yapılması ihtiyacı ortaya doğdu. Onun için, kanun hükmünde kararnameyle bu düzenlemenin süratle yapılması, bu düzenlemenin içerisinde sağlanan teşviklerin, katkıların, desteklerin aslında bütün siyasi partiler için ortak amaçları, ortak hedefleri içermesi itibarıyla da kabul göreceği varsayıldı ve Sayın Başbakanımızın da talimatı zaten bu şekilde. İnşallah, bu kanun hükmünde kararname, süratle, Meclis Genel Kuruluna geldikten sonra sizlerin onayına da, değerlendirmesine de sunulacak.
Onun için, burada Sayın Bakanımızın ifade ettiği çekinceler, tereddütler önemli. Bunlar gerçekten değer verilmesi gereken önemli katkılar ama meselenin sosyal ve ekonomik boyutu itibarıyla da böyle bir perspektifimiz olduğunu özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yine, Türkiye'nin Onuncu Kalkınma Planı içerisinde yerli üretimin artırılması noktasında ortaya koyduğu dört tane boyut var, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Üretimin yerlileştirilmesi, yerli üretimin orta ve yüksek teknoloji ürünlerde artırılması, yerli üretimin bölgesel kalkınma ekseninde güçlendirilmesi ve bir de özellikle kamu alımlarının, bir şekilde yerli üretimin artırılmasında bir kaldıraç etkisi ve gücü olarak kullanılması. Bu konuda da uzun zamandır çalışmalar yapılmakla beraber, birçok programda bu dört hedef ifade edilmesine rağmen, bu konunun hayata geçirilebilmesinin önündeki ihtiyaç, aslında bu konuda Kamu İhale Kanunu'nda bu hususu kapsayan kapsamlı bir düzenlemenin yapılmasıydı. Nitekim, ilgili bütün kurumlar bir araya gelmek suretiyle, demin ifade ettiğim dört eksende kalkınmayı ve yerli üretimi sağlayacak bir çerçeve madde düzenlemesi yaptı. Buna ilişkin daha sonra Bakanlar Kurulu kararı da düzenlenecek. Asla bu düzenleme, herhangi bir kişiyi, herhangi bir grubu özel olarak kamu ihaleleri sistemi dışarısında, rekabetin olmadığı bir ortamda bir yarışma içerisine sokmak niyetinde değil. Ama örnek vermek gerekirse bölgesel kalkınma ekseninde Cazibe Merkezleri Programı kapsamında 23 ilde eğer biz üretimi artırmak istiyorsak ihale sistemi içerisinde imkânlar üretebiliriz. Bunlardan bir tanesi, belirli mal ve hizmetlerin sadece burada yapılan üretimden tedariki. Yani burada üretim yapan işletmelerin katılacağı ihalelerin yapılması.
İkinci olarak da Türkiye'nin farklı bölgelerinde üretim yapan işletmeler ihaleye katılsa bile, bu bölgede yani Cazibe Merkezi Programı kapsamındaki illerde üretim yapan işletmelere bir miktar yüzde 15 oranında bir maliyet avantajının sağlanması. Dolayısıyla, burada bu düzenlemenin de mutlaka süratle hayata geçirilmesi gerekiyordu ama Sayın Bakanın yapmış olduğu katkının önemli olduğunu tekrar söylemek isterim.
Sayın Bekaroğlu, önemli değerlendirmelerde bulundu Sayıştay denetimleriyle ilgili, varlık barışıyla ilgili. Şunu söyleyeyim, varlık barışı uygulamasının süresi hâlâ devam ediyor. 31/12/2016 tarihine kadar bitecek. Bakanlar Kurulunun tabii bu süreyi altı ay kadar uzatma yetkisi var.
Bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Varlık barışı uygulamasıyla ilgili, inşallah önümüzdeki günlerden itibaren çok yoğun bir kampanya, çok yoğun bir tanıtım çalışmasına girişeceğiz. Bu konuda birtakım çabalarımız da devam ediyor. Özellikle yurt dışındaki varlıklarını Türkiye'ye getirmek isteyen yatırımcılarımız, vatandaşlarımız bu konuda bir ikincil düzenlemenin, bir tebliğ düzenlemesinin yapılmasını istiyor. Bu konuda ilgili kuruluşlarla, bankalar, finans kuruluşları, yatırımcılarla, bu konuda danışmanlık yapan şirketlerle yoğun görüşmelerimiz oldu. Bu kapsamda yapmış olduğumuz ikincil düzenleme taslağını inşallah haftaya kamuoyuyla paylaştıktan sonra gelecek nihai görüşlere göre de son şeklini verip Resmî Gazete'de tebliğ olarak yayımlayacağız.
Aralık ayı içerisinde Varlık Barışı Kanunu'nun tanıtımıyla ilgili, çalışmalarıyla ilgili yoğun gayretlerimiz olacak. Umuyorum ki bu çerçevede de Türkiye'ye önemli varlıkları vatandaşlarımız getirecek.
Rize-Artvin Havalimanı için ayrılan ödenek konusunda bana gelen bilgi 2017 yılında 150 milyon liralık bir ödenek ayrılmış durumda. Sosyal güvenlik prim yapılandırması için gelen gelirler konusunda da 22/11/2016 tarihi itibarıyla yapılandırma sonrası borç tutarı toplamı -SGK için söylüyorum gelen bilgiye göre- 32 milyar lira miktarında.
Sayın Kalaycı, Sayıştay raporlarıyla ilgili bir genel değerlendirmede bulundu. Aslında bütün vekillerimiz aynı değerlendirmelerde bulundu. Özellikle Maliye Bakanlığının Sayıştay raporları konusunda çok daha dikkatli olması gerektiğini çok isabetli bir şekilde vurguladı. Ben de bir genel değerlendirme yapayım: Öncelikle, Sayıştay Başkanlığımıza teşekkür ediyorum. Gerek kamu mali yönetim ve kontrol sistemine ilişkin Sayıştay Kanunu'yla getirilen yeni raporlar yani sistemin geneline ilişkin üretilen raporlar olsun gerekse kamu idareleri düzeyinde üretilen kamu idareleri raporlarında olsun çok önemli tespitlere yer verilmiş, çok önemli eleştiriler ortaya konulmuş. Gerçekten büyük bir emek sarf edilmiş, bir gayret sarf edilmiş ve kamu idarelerimizde, Maliye Bakanlığı da içinde olmak üzere, birçok uygulama eksikliğine, hatasına, yanlışına temas edilmiş ve doğru bir şekilde de bunları ileriye dönük olarak idarelerin düzelttirmesi işlenmiş.
Zaten Sayıştay denetiminin amacı da bu. Yani kamu idarelerinin mükemmel olması beklenemez ama Sayıştay, dış denetim organı olarak bütün bu eksiklikleri tespit ederek uygulamaya yön verecek, hesap verebilirliği güçlendirecek, şeffaflığı artıracak.
O anlamda Sayıştayın yıldan yıla artan denetim kalitesini bu şekilde görmekten dolayı da ayrıca memnuniyetimi ifade edeyim.
Kendi Bakanlığımla ilgili de birçok eksiklik ve yanlışlık var ve bunların birçoğunun da tespit edilmiş olmasını önemsiyorum, bunlar önemli tespitler. Gerek mali yönetime ilişkin bilançonun, gelir tablosunun, diğer nakit tablolarının düzenlenmesinde hatalar ve eksikler tespit edilmiş.
Kabul edelim ki 2006 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kanun, neredeyse onuncu yılını tamamladı. Maliye Bakanlığı olarak kamu taşınmazlarının envanterlerinin oluşturulması, envanterlere dayalı olarak taşınmazların mali kayıtlara alınması, raporlarda yer verilmesi, rayiç değerlerinin belirlenmesi ve raporlarda kullanılması, tahsis edilen kamu taşınmazlarına ilişkin diğer kamu idarelerinin bilançolarında bu taşınmazların rayiç değerlerle gösterilmesi dâhil olmak üzere birçok konuda gerçekten önemli tespitler var. Arkadaşlarımız bu konuda yoğun bir çalışma içerisine girecekler.
Bakan olarak ben gerçekten Maliye Bakanlığıyla ilgili yapılan eleştirilerden dolayı Sayıştaya teşekkür ediyorum. Kendim de dâhil olmak üzere geriye dönüp arkadaşlarıma da diyorum ki: "Arkadaşlar, burada çok önemli tespitler var, çok önemli değerlendirmeler var. Bunların hepsi aslında idari kapasite eksikliğiyle ilgili teknik eksikliklerdir. İdare olarak bizim bu konularda daha fazla çalışıp Maliye Bakanlığına yakışır bir şekilde bunları tamamlamamız lazım." Yani mali yönetim sisteminin amiral gemisi Maliye Bakanlığı, o zaman Maliye Bakanlığı hem kendisiyle ilgili mali tabloları, kayıt düzenini ve mali uygulamaları doğru ve tam yapacak hem de diğer kamu idarelerinin de bu konuda çalışmalarını izleyecek, yönlendirecek ve bu konuda yol alacak. Ne yapacağız? Öncelikle, Sayıştay raporlarının bana göre en önemli fonksiyonlarından bir tanesi mevcut durumu tespit etmesi, ileriye dönük yapılacaklar konusunda bir yapılacaklar listesi oluşturması. Dolayısıyla, arkadaşlara talimat verdim, Muhasebat Genel Müdürlüğünde özel bir birim kuruyoruz, her bir Sayıştay raporuyla ilgili kamu idaresi bazında, mali sistemi ilgilendiren genele ilişkin sistemden kaynaklanan sistemik hataların bir daha oluşmaması noktasında bir eylem planı çalışması başlatacağız, liste çıkaracağız. Hangi alanda ne eksiklikler tespit edilmiş, bununla ilgili hangi kurumun, başta Maliye Bakanlığı olmak üzere ne yapması gerekiyorsa onları yapacağız. Sonra, Sayıştayla bir araya geleceğiz. Mutlaka ve mutlaka bu çalışmaları Sayıştayla beraber yapmamız gerekiyor. Sayıştayın da bu konuda eğitici rolünü, yönlendirici rolünü, teşvik edici yönünü artırması lazım. Tespitleri yapalım ama geriye dönüp öbür taraftan kamu idareleriyle olan iletişimimizi artırmak suretiyle mesafe kaydedelim. İnşallah, çok yakın bir zamanda Türkiye'de kamu mali yönetimine ilişkin idari kapasiteyi güçlendirecek yepyeni, büyük bir eğitim merkezini hizmete açıyoruz. Binlerce kamu çalışanını, mali konularda görev alan arkadaşlarımızı burada eğitimlere alacağız, uzaktan eğitim yöntemlerini kullanacağız. Sayıştay Başkanlığımızla bu merkezi ortak kullanmayı planlıyorum. Yani Sayıştay Başkanlığımızla burada bütün kamu idarelerine dönük ortak eğitim programları, ortak seminerler, ortak araştırmalar yapabiliriz ve buradan sistemde insandan kaynaklanan hataları giderebiliriz.
Onun için uygun görürseniz tek tek eleştirilere girmeyeyim. Yapılan eleştiriler doğru. Yani taşınmazları tam manasıyla kayıtlara alamamışız. Kayıtlara aldığımızın henüz tam manasıyla rayiç bedelini dâhil edememişiz. Muhasebe hesaplarında birtakım kayıt hataları var ama şundan gönlüm rahat, burada siyasi irade olarak sonuna kadar saydamlığı ve hesap verebilirliği artırma noktasında irademiz tam. Bu konuda da almamız gereken her türlü yasal ve idari tedbirleri aldık, almaya da devam edeceğiz, bunları güçlendireceğiz. Burada önemli olan ne? İşin idare tarafında, bürokrasi tarafında farkındalık üretmek, bu konularda idari kapasiteyi geliştirmek, Sayıştayın denetim kapasitesini ve kabiliyetini geliştirmek, Maliye Bakanlığı ile Sayıştay Başkanlığının sistem üzerindeki gözetim, izleme ve denetim fonksiyonunu ortak bir çerçevede geliştirmek. Bunları inşallah hep beraber yapacağız ama on yıllık karnemize ben baktığım zaman, hem kamu idareleri hem de Maliye Bakanlığı bakımından karneye ben de orta veriyorum yani o kadar pekiyi veremiyorum. Ama burada hep beraber, Sayıştayıyla, kamu idareleriyle, Maliyesiyle beraber bu sistemi mutlaka geliştirmemiz lazım.
Sistemin çok ciddi anlamda yapısal değişime ve dönüşüme ihtiyacı var. Bakın, burada, raporlarda ifade edilen birçok eksikliğin sebebi aslında 5018 sayılı Kanun'la biz artık her bir kamu idaresini müstakil bir kamu idaresi olarak bilanço çıkarmak durumuna getirdik, doğru yaptık. Her bir kamu idaresinin hesap verebilirliği doğru bir şekilde izleyebilmek için kendisine ait bir bilançosu olacak, kendisine ait bir gelir tablosu olacak. Bir vekilimiz söylemişti "Niye vergi gelirlerini o kuruma yazıyorsunuz?" Bir faaliyet hangi kamu idaresiyle ilişkiliyse onun adı vergi bile olsa, örneğin trafik para cezası bile olsa o kamu idaresinin faaliyetlerinden doğuyorsa o kamu idaresinin geliri olarak kaydedilmelidir. Dolayısıyla, bence, sistemde şu anda yaşadığımız dönüşüm ihtiyacı sistemin yeni yapısı ile kamu idarelerinin mevcut idari yapıları, Maliye Bakanlığının görev ve fonksiyonları, Sayıştayın görev ve fonksiyonları arasında uyumsuzluklar var. Dolayısıyla, özel bütçeli idare sistemi gibi genel bütçeli idarelerde de yeni bir sistem oluşturmadığınız sürece, Maliye Bakanlığını artık sistemde daha yukarıda gözleyen, izleyen bir konuma getirmeyip hâlâ kurumların adına muhasebe tutan, onların adına para tutan kurum hâlinde tuttuğumuz sürece bunları yapamayız. Onun için, önümüzdeki dönemde Maliye Bakanlığını kendisini yeniden dönüştürecek, yeniden yapılandıracak yeni kamu mali yönetimi ve kontrol sistemine uygun bir kamu idaresi sistemini oluşturacağız.
Yine, burada birçok eleştirinin arkasında yatan sebeplerden bir tanesi program bütçe sistemine henüz geçmemiş olmamız. Program bütçe sistemine geçsek cinsiyet bazlı bütçelemeyle ilgili hem planlama hem bütçeleme hem faaliyet raporu hem de performans programı ilişkisini kurabileceğiz. Şu anda analitik bütçe sistemine dayalı bir bütçe ve muhasebe sistemimiz var. Dolayısıyla, bütçeyle verilen kaynağın hangi program içerisinde harcandığını göremediğimiz için stratejik amaç, stratejik hedef ekseninde bir bütçeleme, muhasebe ve performans değerlendirmesi yapıyoruz, buysa hesap verebilirliğe ilişkin güçlü bir fotoğraf vermiyor. Onun için mutlaka bizim program bütçe sistemine geçmemiz gerekiyor, onu da ifade edeyim.
Yani ben tekrar çok daha detaya girmeyeyim. Sayıştay raporlarının bu seneki ortaya koyduğu bulgular, tespitler hepimize ışık tutan, yön veren, son derece kaliteli, son derece teknik, son derece doğru tespitler. Bu tespitleri bütün idarelerin doğru bir şekilde okuyup sonuç çıkarması lazım. Benim bu yaptığım değerlendirmelerden "Sayın Bakan şunu ilk defa itiraf etti." diye çıkarmayın. Bütün bunların hepsi -ben bürokrasiden gelen bir insanım- bürokrasinin koridorlarında, taşrada, merkezde yapılan teknik hatalar ve eksiklikler. Bunların hep beraber tespit edilip mutlaka ortaya konulması lazım ve üzerlerine gidilmesi lazım. Bu konuda Sayıştay, Maliye, ilgili kamu idareleri hep beraber inşallah çalışacağız.
Sayın Kalaycı OECD bağlamında, dolayısıyla vergiler konusunu çok haklı olarak gündeme getirdi. Gerçekten Türkiye'de sosyal güvenlik primleri dâhil vergi gelirlerinin toplam millî gelir içerisindeki oranı OECD ortalamalarının altında. Dolayısıyla, vergi adaleti noktasında gerçekten katedeceğimiz çok mesafe var. Her ne kadar son yıllarda kayıt dışı ekonomiyi azaltsak bile maalesef, dolaysız vergiler hâlâ düşük düzeylerde. Fakat şunu da kabul edelim ki özellikle 2009 global krizinden sonra global bir vergi rekabeti çok daha ön plana çıktı. Bugün ABD ile Avrupa Birliği arasındaki ekonomik kavganın merkezinde vergi rekabeti var. Apple "case"ine bakın, vergi rekabeti; Samsung "case"ine bakın, vergi rekabeti. Dolayısıyla, sermayenin bu kadar akışkan olduğu, doğrudan yatırımların ülke ekonomileri içerisinde bu kadar ağırlık kazandığı bir dönemde kazançlar üzerinden vergi almak gittikçe zorlaşıyor. Onun için, dolaylı vergilere sadece Türkiye değil, bütün ülkeler, gelişmiş ülkeler dâhil yöneliyor yani "immovable" dediğimiz, hareket etmekte zorlanan varlıklar üzerinden daha fazla vergi alıyoruz, tüketimden daha fazla vergi alıyoruz, bütün global trend bu; dolaysız vergiler ise oran olarak azalıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Oran çok yüksek Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu da küreselleşen dünyanın ortaya yeni getirdiği bir ekonomik vergisel paradigma olarak ortaya çıkıyor. Onu da özellikle ifade edeyim.
Sayın Durmaz "Kayıt dışı mücadeleyle ilgili bir çalışmanız var mı, bir eyleminiz var mı?" dedi. Çok kapsamlı bir Kayıt Dışı Mücadele Eylem Planı'mız var, uygulamaya da devam ediyoruz. Burada özellikle 2008'den bu yana uygulamaya koyduğumuz 3'üncü eylem planı... Şu anda 2015-2017 Dönemi Kayıt Dışı Mücadele Eylem Planı'nı uyguluyoruz. Bu kapsamda hem kanunla düzenlemeler yapıyoruz hem idari düzenlemeler yapıyoruz hem Gelir İdaresi Başkanlığının elektronik altyapısını güçlendiriyoruz hem de özellikle vergiye gönüllü uyumu artıracak son derece detaylı çalışmalarımız var. Sayın Durmaz'a ben, uygun görürlerse, yazılı olarak da arkadaşlarımızın hazırladığı notu da kendileriyle paylaşmak isterim.
Sayın Kuşoğlu'nun da çok önemli tespitleri ve değerlendirmeleri oldu sosyal güvenlik harcamaları konusunda, sosyal güvenlik sistemi konusunda. Doğru, Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi yıldan yıla artıyor. Sosyal güvenlik açıklarına çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferlerin yıllar itibarıyla gelişimi konusunda çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bu noktada, bakıldığı zaman, özellikle Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan açığın sosyal güvenlik açık finansmanının millî gelire oranına baktığımızda oran aşağıya geliyor ama rakam olarak baktığımız zaman yukarıya geliyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Açığı farklı hesaplayacaksınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transfer harcamalarının toplamı itibarıyla baktığımızda, orada özellikle şunu tabii ifade etmek lazım: 2002 yılında AK PARTİ Hükûmeti iktidara geldiğinde özellikle emekli aylıkları geçim şartları noktasında son derece yetersizdi. Özellikle 2009 sonrası sosyal güvenlik harcamaları artışını tetikleyen önemli faktörlerden bir tanesi emekli aylıklarında yapılan artışlar. Özellikle SSK en düşük emekli aylığının gerçekten geçim şartları karşısında artırılması gerekiyordu. Hatırlarsanız özellikle 2015 yılında da arka arkaya iki defa artış yaptık. Yine Sosyal Güvenlik Kurumunun sağlık harcamaları başlığı da son yıllarda önemli ölçüde artış gösterdi, orada da sağlığa erişimin artırılmış olmasının önemli bir nedeni var ama sosyal güvenlik açıklarına dikkat etmemiz gerektiği konusunda vurgunuza ben de aynen iştirak ediyorum.
Yine, bu kamu ihaleleriyle ilgili, "Acaba rekabet durumu bakımından nasıldır kamu ihaleleri?" diye ben bir soru atmış olayım ortaya. Biliyorsunuz, kamu ihale sisteminde farkı ihale türleri var; açık ihale var, belirli istekliler arasında ihale var, doğrudan temin var, bir de istisnalar var. Türkiye'de yapılan toplam kamu alımlarının tutarını 100 kabul ederseniz şu anda istisna kapsamındaki alımların tutarı yüzde 8 yani 100 liralık kamu alımı tutarının 8 lirası istisna kapsamında alınıyor; birincisi bu.
İkincisi: Hani doğrudan teminle yapılan ihale yönteminin de bir miktar rekabeti sağlama bakımından daha düşük düzeyli bir ihale türü olduğu söylenebilir. "Onun oranı nedir?" diye baktığımızda, onun oranı da yüzde 5,58. Dolayısıyla, ikisini topladığımız zaman yaklaşık yüzde 13'lük bir oran. Onun dışında, kamu ihalelerinin yüzde 86'sı -yani büyük çoğunlukla açık ihale, belirli isteklilerle ilgili oranı almadım ama- açık ihale yöntemiyle yapılıyor. Sayın Kuşoğlu'nun dikkat çektiği konu önemli yani yıllar itibarıyla istisna sağlanan yerlere veya istisna düzenlemesinin sayısına bakıldığında önemli artışlar var ama bu artışların ihtiva ettiği ihale tutarlarına baktığımız zaman son derece sınırlı. Tecrübemle söyleyeyim, birçok defa da aslında bürokrasinin bir noktada "Acaba biz zamanlı bir işi, özel bir projeyi yetiştirebilir miyiz?" gayreti içerisinde bir istisna düzenlemesi. Onun için, istisna düzenlemelerin sayısındaki artış ile istisnaların toplam tutar içerisindeki oranındaki değişime bakın, oran aşağı yukarı aynıyken istisna sayısı artmış. Ayrıca, bir ihalenin istisna olmuş olması onun illa tam manasıyla rekabet dışı olduğu anlamına da gelmiyor. Birçok kurum kendi özel düzenlemesini de rekabete açacak birtakım düzenlemeleri de yapmış durumda, onu da ifade edeyim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, sadece ulaştırma yatırımları muaf tutuldu, yatırımların yüzde 22'si yani verdiğiniz rakam çok düşük kaldı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, ulaştırma yatırımları Kamu İhale Kanunu'nun dışında değil ki.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, dışında.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nereden çıkarıyorsunuz Sayın Kuşoğlu?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Geçenlerde yapıldı, o şeyle yapıldı, kapsama alındı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Kuşoğlu, Ulaştırma Bakanlığının, Karayollarının bütün ihaleleri şu anda Kamu İhale Kanunu kapsamında.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ben çıkarayım size.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz çıkarın, ben de çıkarayım. Hiçbir sorun yok yani, bizde gizli saklı yok.
Arkadaşlar, yap-işlet ve kamu-özel zaten ayrı yeni bir model. Bu model İngiltere'de de var, Amerika Birleşik Devletleri'nde de var, Fransa'da da var, dünyanın her tarafında da var. Kamu-özel iş birliği projeleri de rekabete açık, orada da bir sıkıntı yok ama kamu ihale sisteminin dışarısına çıkarmayla ilgili ulaştırma sektöründe özel bir düzenleme olmadığını özellikle söyleyeyim.
G20'yle ilgili arkadaşlar bana diyorlar ki... Maliye Bakanlığı bütçesinden aktarılan kaynaklarla yapıldığı için G20 kapsamında yapılan harcamaların tutarı yaklaşık 409 milyon lira, bu kapsamda Dışişleri Bakanlığı 263 milyon lira harcamış, Emniyet Genel Müdürlüğü 67 milyon lira harcamış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1,8 milyon, Ekonomi Bakanlığı 850 bin lira, Kültür ve Turizm Bakanlığı da 75 milyon lira harcamış. Kültür ve Turizm Bakanlığı ne harcamış? Antalya'da bu toplantı tertiplendiği için, toplantının yapıldığı yere giden güzergâhta yol çalışmaları, sinyalizasyon çalışmaları, cadde düzenlemesi, yolların aydınlatılması... Yani kalıcı yatırım harcamaları yapılmış. Yine, Emniyet Genel Müdürlüğünün yaptığı harcamalar da genellikle güvenlikle ilgili Mobesa, kurulum, siber güvenlik gibi çok kapsamlı... Aslında bir noktada çoğu demirbaşa dönüşen, araca dönüşen kalıcı harcamalar. Burada kritik olan Dışişleri Bakanlığının yapmış olduğu organizasyon harcamaları. Arkadaşlara söyledim, onun da detaylarını ayrıca getirecekler.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani 563 değil mi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değil, 409 milyon lira bizdeki kayıt.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Dışişleri Bakanlığı kesin hesabına bakın 563 milyon lira olarak geçiyor Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, onu da ayrıca sizinle paylaşırız.
Yüksek Seçim Kurulunun, Uyuşmazlık Mahkemesinin ve Adli Tıp Kurumunun bütçelerinin Adalet Bakanlığı bütçesi içinde olması konusu... Birtakım arkadaşlar bana kanuni gerekçeler söylediler ama bana göre bu kurumların o tarihlerde ölçek olarak büyüklüklerinin son derece sınırlı olması nedeniyle ayrı bir kamu idaresi olarak telakki edilmeyip Adalet Bakanlığı bütçesi içerisinde bütçelenmiş ama Yüksek Seçim Kuruluna ilişkin hazırlanan kanun tasarısında bu kurumun bütçesi özel olarak, ayrı bir bütçe olarak değerlendirilecek.
Bir de Sayın Kuşoğlu bu tersanelerin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, ek süre veriyorum.
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, teşekkür ederim.
Sayın Kuşoğlu en son 678 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de ecrimisile ilişkin olarak bir peşkeş çekme hadisesi olduğundan bahsetti. O konudan da bahsedeyim. Doğru, yani dışarıdan bakıldığında konu muhteva itibarıyla bilinmek durumunda da değil, onu açıklamak bize düşer, ben de burada ona açıklayayım.
Biz, Meclisten geçen 6456 sayılı Kanun'la 3/4/2013 tarihinde tersanelerin irtifa hakkı sistemini değiştirdik. Daha önce sabit bir kira bedeli, maktu bir kira bedeli alınıyordu, artı ciro üzerinden bir pay alınıyordu. 2013 tarihinin Nisan ayı itibarıyla bu sistemi kaldırdık yani maktu kira bedelini kaldırdık, sadece ciro üzerinden binde 1 kira alma sistemini getirdik. Fakat o dönemde bu kanun çıkmış olmasına rağmen buna ilişkin yönetmeliği -Maliye Bakanlığı da mı var içinde?- Maliye Bakanlığı da içinde olmak üzere Maliye ve Ulaştırma Bakanlıkları çok geç çıkardılar. Bana göre, tersaneler haklı olarak geldiler ve müracaat ettiler. Dediler ki: "Biz, 3/4/2013 tarihi itibarıyla bu kanun hükümlerinden yararlanmak istiyoruz." Yönetmelik çıkmadığı için bu talepler bekletildi. Yönetmelik çıktıktan sonra da bu defa şöyle bir tartışma oldu: Bu yönetmelik çıktığı tarihle kanunun çıktığı tarih arasında ne olacak? Vatandaşlar bu dönem için ecrimisil ödeyecekler mi yoksa kanun 2013 Nisan ayında çıkmış, bu vatandaşın hakkı bu tarih itibarıyla verilecek mi? Bu konuda Maliye Bakanlığı olarak bizim değerlendirmemize göre, bir kanunla bir yasal hak verilmişse kanunun çıktığı tarih itibarıyla bu herkes için kazanılmış haktır. Bir idarenin yönetmeliği kendisinin geç çıkarmış olmasından dolayı kanunla verilen hiçbir hak geri alınamaz.
Burada, tabii, böyle bir yönetmeliğin çıkabilmesi için Sayıştay Başkanlığından görüş alınması gerekiyordu. Sayıştay Başkanlığına bu konu bu çerçevede anlatılmış olmasına rağmen, Sayıştay Başkanlığı bu konuda bir yönetmelik düzenlemesinin yani talebi haklı görüyorlar ama bu konunun bir yönetmelik düzenlemesi olarak yeterli olmayacağını, mutlaka bu konuda bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini bize bildirdiler. Benim kanaatim hâlâ bunun bir yönetmelikle düzenleneceği yönündedir çünkü kanunla verilen hakkı siz idare olarak idari düzenlemeyle geri alamazsınız. Bu defa, bu kanun hükmünde kararnamede yapılan düzenlemede tam da Sayıştayın söylediği hususu yerine getirmek üzere 3/4/2013 tarihinden sonra yapılan başvurulara kanunun -aslında bana göre- vermiş olduğu hakkı vermiş olduk. Dolayısıyla, kimseye devletin ve milletin 1 kuruş parasını asla peşkeş çekmedik, çekmemiz de mümkün değil.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, torbaya ilave edilemez miydi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır. Zaten şöyle...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - On beş gün sonra torbaya ilave edilirdi, KHK'yla niye çıktı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır; şöyle, diyebilirsiniz ki... Sayın Bakan da ona temas etti, ona bir şey demiyorum ama bir peşkeş çekme hadisenin olmadığını size anlatmaya çalışıyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Söylerim bunu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, söyleyemezsiniz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Söylerim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ona katılmam. Dersiniz ki: "Hesap verin."
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle bir şey için söylerim. Ben siyasetçiyim, bunu söylerim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben de siyaset yapıyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - On beş gün önceye alacaksın, KHK'ya alacaksın.... Bunu söylerim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Diyebilirsiniz ki: "Ya, böyle bir düzenleme yapmışsınız, bunun sebebini anlatın." Ben size anlatırım. Ama dinlemeden, anlamadan "Peşkeş çekti." derseniz ben de onu kabul etmem.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne dinlemeden, anlamadan... Böyle bir hadise olacak, KHK'yla getireceksiniz "Dinlemeden, anlamadan..."
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, o başka bir şey.
Bakın, Sayın Bakan o eleştiriyi yaptı ona bir şey demedim ama sanki...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Torbaya getirirsin, görürüz. Böyle bir şey mi olur mu ya? Daha beter şeyler söylemem gerekiyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, siz böyle haksız, yersiz, insanların hakkını yiyerek, kul hakkını yiyerek böyle "Peşkeş çekti." demeye devam edin bakalım ne olacak.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Allah korkusu var bizde.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Allah korkusu olsa önce...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Olur mu öyle kul hakkı yemek....
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir Müslüman bir Müslüman'a zanda bulunmadan önce savunmasını alır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiçbir Müslüman'a zanda bulunmadım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz böyle kendinizce...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz de zanda bulunuyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet, zanda bulunamazsınız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz zanda bulunuyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Soru soracaksınız, önce sebebini anlayacaksınız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiç kimseyi hiçbir şekilde zan altına almadım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bülent Kuşoğlu Kalkınma Bakanlığıyla ilgili...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama bu sorumluluk devlet adına sizin üzerinizde. Buna cevap vermek zorundasınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet, ben de o sorumluluk bilinci içerisinde cevap verdim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Soruyoruz kaç günden beri, KHK'da bunun ne işi var?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır. "Peşkeş çekme" kelimesini kullanmaya sizi zorlayan nedir?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Nasıl?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin siyasi anlayışınız bu, ben ne yapayım yani?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - On beş gün önceye yürürlük tarihini alacaksınız, kimleri bu kapsıyor, bakacağız ona...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Kuşoğlu, böyle duygusal davranarak...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne duygusalı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Mesnedi olmayan şeyler üzerinden siyaset yapma anlayışı kaliteli bir siyaset değildir. Siyasetin seviyesini düşürmeyelim lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - On beş gün önceye yürürlük tarihini alacaksın... Olur mu böyle bir şey? Kimi kandırıyorsun?
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hiç kimseyi kandırmıyorum. Çok net bir şekilde bunu açıklamış oldum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yürürlüğü on beş gün önceye KHK'yla al ondan sonra...
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Heyecanlanmaya gerek yok.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Olur mu Sayın Bakan, olur mu böyle?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, eleştirinin boyutunu değiştirmeyin. KHK olarak düzenlenmiş olmasıyla ilgili eleştirinize saygı duyuyorum ama bu düzenlemenin bir peşkeş düzenlemesi olduğuna ilişkin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...ifadenizin doğru olmadığını özellikle ifade ettim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu kapsamda kimler vardır, kimler yararlanmıştır onları da açıklayın. Firmaların adlarını...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, Sayın Kuşoğlu, siz ne sanıyorsunuz bizi? Siz ne sanıyorsunuz bizi? Gizli, saklı işler yapan adamlar mı sanıyorsunuz? Hepsini veririz size. Verince ne olacak? Ne olacak verince?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunlar siyaseten bizim hakkımız, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak bizim hakkımız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, verince ne olacak?
Bakın, bütün mesele şu: Sanıyorsunuz ki gizli, saklı bir iş yapıyoruz. Hiç gizleyecek, saklayacak bir işimiz yok, hepsinin hesabını tek tek veririz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Gizli, saklı iş yaptınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla, burada bir konuda eleştirinizin yersiz ve mesnetsiz olduğunu anlayınca başka bir açılıma geçip de bir şey yapmayın.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, lütfen, burası Parlamento, burası Plan ve Bütçe Komisyonu, neden gocunuyorsunuz bir şeyin hesabının sorulmasından?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gocunmuyorum canım, siz gocunuyorsunuz Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle bir ayrıntının hesabının sorulmasından neden rahatsız oluyorsunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, siyaset yapın, kusura bakmayın "peşkeş çekme" ifadesini siz kendinize yedirebilirsiniz ama ben kendime yediremem.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle bir düzenleme için, her zaman için bunu kullanırım, daha da ağırını kullanırım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Benim siyasi ahlakım, iş ahlakım... Böyle bir kavram karşısında sizin gibi duyarsız değilim, duyarlıyım onu söyleyeyim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle bir düzenleme yaparsanız daha da ağırlarını kullanırım.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Olur mu böyle bir şey.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, bari bir "Özür dilerim." deyin de bu mesele bitsin yani.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz diğer sorulara devam edin.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne özür dileyeceğim. Siz firma firma açıklayın, kimler yararlandı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hiçbir sorun yok, her şeyi açıklarız. Açıklayınca özür dileyecek misiniz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hangi firmalar yararlanmıştır bütün milletvekilleri bilsin.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bilsin, sanki bir şeyi peşkeş mi çekmişiz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Firma firma açıklayın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Açıklayınca özür dileyecek misiniz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tabii.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ha, peki. Arkadaşlar, verin listeyi özür dilesin Sayın Kuşoğlu. Lütfen, özür dilemeyi unutmayın.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Özür dilemek de... Rica ederim. Siz firmaları açıklayın, kimler neden yararlanmıştır?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yine, kayıt dışı ekonomiyle ilgili... "Bu kayıt dışı ekonomide, kardeşim, ikide bir diyorsunuz ki 'Kayıt dışı ekonomiyi düşürdük, düşürdük.' Nereden uyduruyorsunuz bunu?" diyorsunuz. O konuya da cevap vereyim...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "Uyduruyorsunuz." demiyorum yani bu tür çalışmaların da bir gerekçesi olması lazım. "Şunları görelim." dedim sadece.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur, memnuniyetle.
Şimdi, öncelikle, tabii, biliyorsunuz kayıt dışı istihdamla ilgili Türkiye İstatistik Kurumu sürekli olarak istatistik yayınlıyor, çok açık bir istatistik. Ayrıca, bizim bütün çalışmalarımızda kullandığımız birtakım çalışmalar var. Avusturyalı Profesör Friedrich Schneider... Yani bu uluslararası bir makale ve her yıl da bu çalışma güncellenerek yayınlanıyor. Zaman zaman çalışmalarda kullandığımız referans noktası bu. Dolayısıyla 162 ülkede yapılan bir araştırma. Mayıs 2016'da yayınlanan en son veriye göre, 2013 yılı itibarıyla ülkemizde kayıt dışı ekonominin büyüklüğü yüzde 32'ydi daha önce, en son gelinen nokta itibarıyla yüzde 27 olarak ölçüldü. Dolayısıyla, kayıt dışı ekonomiye ilişkin tamamen uluslararası bir referans. Kendimizin, Maliye Bakanlığı olarak yapmış olduğu bir çalışma değil, onu da ifade edeyim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Schneider'ın referansı nedir, bu çalışma mı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii, tabii. Bu yayınlanan, İnternet'te açık. Değil mi arkadaşlar? Herkesin erişebildiği, uluslararası, OECD'nin yayınları içerisinde ortaya konulan, ben sizinle bu tabloyu da paylaşayım, orada kayıt dışı istihdama ilişkin de SGK'nın verileri var.
Sayın Tamaylıgil, özelleştirilen kuruluşların değer tespit çalışmalarını niye açıklamıyorsunuz şeklinde bir değerlendirme yaptı. Tabii, arkadaşların hukuki gerekçesi...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayıştay yaptı!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle mi? Bendeki notta...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ben değil Sayıştay yaptı!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, o zaman şöyle, en azından genel olarak söyleyeyim. Arkadaşların, tabii, hukuki olarak yaptıkları bir değerlendirme var. Yani mevcut yasal düzenlemeye göre özelleştirme tamamlanacak, yatırımcı bütün yükümlülüklerini yerine getirecek, ondan sonra açıklayacak. Ben burada şöyle diyorum, kendi kişisel değerlendirmemi yapayım: Sayıştayın denetimine tabi. Bütün bu ihale dokümanları Sayıştayın denetimine tabi. Bütün ihaleler esas itibarıyla ve mutlaka belirlenen değer tespit rakamından daha yukarıda olmak zorunda. Dolayısıyla, herhangi bir şekilde bir ihalenin belirlenen değer tespitinden daha düşük olması mümkün değil ama burada mevcut bir yasal sistem var, onu da söylemek gerekiyor.
Sayın Tamaylıgil, bu herhâlde doğru. "Tecilli alacaklara ilişkin Maliye düzgün kayıt tutamıyor." diyorsunuz. Doğru. Sayıştayın tespiti doğru. Bence buradaki esas sorun, bizim Gelir İdaresi Başkanlığımız uzun yıllardır VEDOP sisteminde kayıtlarını tutuyor, yani Vergi Daireleri Otomasyon Projesi. Sayın Bakanın da çok emeği vardır, teşekkür ediyoruz kendisine. O sistem üzerinden Gelir İdaresi bütün kayıtlarını, belki de bizim devlet hesaplarından çok daha detaylı bir şekilde tutuyor fakat buradaki hesapları devlet muhasebe hesaplarına geçirirken sistem çok ciddi bir yoğun bilgi işlem yükü oluşturuyor. Şimdi, arkadaşlara ben şunu söyledim, ne yükü oluşturursa oluştursun...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, size bir beş dakika daha vereyim, son sözlerinizi alalım.
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bitiriyorum.
Sayıştayın bu tespitine göre bir çalışma yapacağız ama benim de Sayıştaydan ricam, hesapların izlenme düzeyiyle ilgili olarak bir karar vermemiz lazım. Yani hangi hesabı hangi detayda izleyeceğimiz konusunda bir muhasebe ve denetim standartlarını da dikkate alarak bir standart oluşturmamız lazım. Önemlilik kavramının altında kalan verileri devlet muhasebe sistemi içerisinde üretmemek gerekiyor. O takdirde, üretilen bilginin bana göre sisteme kattığı değerden daha fazla maliyet getiriyor.
Çok kapsamlı bir tanıtım programı yaptık. Ben hiç böyle düşünmemiştim. Biz de şöyle düşündük: Maliye Bakanlığının soğuk bir yüzü var, Maliye Bakanlığı bu işlerde son derece amatör. Dolayısıyla bir yasal düzenleme yapıyoruz. Bugüne kadar birçok yasal düzenleme yaptık. Yeterince tanıtamıyoruz. Sizler de, vekiller de birçok yerde bize eleştiriler getirdiniz yani "Bir kanun çıkarıyorsunuz ama kimse bilmiyor, kimse bunu anlamıyor, takip etmiyorsunuz." diye. Bu defa çok farklı bir kampanya yürüttük. Dolayısıyla bir tanıtım kahramanı ürettik, bir renk belirledik, sloganlar ürettik, çok çarpıcı, akılda kalıcı mesajlar ürettik ve bunları medyada, billboardlarda, sosyal medyada, İnternet ortamında, alışveriş merkezlerinde, görebildiğiniz her yerde yaptık. Bizim burada, hani mahvolduk, bittik, öldük, tükettik, artık son çare bu parayı verin demek değil de...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu tür reklamlar da zaman ve tarih açısından çok önemlidir.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bunu reklamcılarımız anlatmıştı size.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, bizim bakış açımızı söylüyorum. Bizim bakış açımız şu: Biliyorsunuz... Ağustos ayında mı başladık yasanın uygulanmasına?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - 19 Ağustosta.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 19 Ağustosta başladık. Bir uzatma verdik, 25 Kasımda da bitiriyoruz. Bizim de buradaki bütün gayretimiz bu defa Yeniden Yapılandırma Kanunu konusunda vatandaşta çok daha farkındalık üretelim, çok daha genel bir farkındalık olsun. Güzel mesajlar alıyoruz, olumlu değerlendirmeler alıyoruz. Sizin değerlendirmeniz de çok ılımlı. Allah'a şükürler olsun kamu maliyemiz sağlam. Bütçe gelirlerine ilişkin olarak yıl sonunda bir hedef koyduk, inşallah o hedefi tutturacağız, hiçbir sorunumuz yok. Bütçemizin dengesine ilişkin yıl sonunda -Sayın Faik Öztrak orada bir şey yapıyor- merak etmeyin, ne dediysek o olacak. Gelirimiz de giderimiz de iyi olacak. Bütçenin iki yakası bir arada. Ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz. Paramız var ama dikkatli davranıyoruz, harcamalar konusundaki titizliğimizi de devam ettiriyoruz, kamu gelirlerini artırma yolunda da çabalar sarf ediyoruz. Bu anlamda da art arda düzenlemeler yapıyoruz. Bu kapsamda, şu ana kadar 15,9 milyon liralık bir kampanya giderimiz oldu ama bir rakam söyleyeyim, en son geldiğimiz rakam yeniden yapılandırmada 64 milyar liraydı. Pazartesi günü inşallah son rakamları söyleyeceğiz. Dolayısıyla, önceki yapılandırmalara göre başvuru sayısı, başvuru tutarı son derece yüksek. Ben bu kampanyanın da bu başvuru sayısının artmasında etkili olduğunu düşünüyorum.
Çok hızlı bir şekilde sorulara şey yapacağım.
Cinsiyete dayalı bütçeleme, program bazlı bütçelemeye bağlıdır.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yerel yönetimlerle ilgili bu sene kaynak aktarımı ne kadar?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O en sondaki sorulardan.
Kent rantlarının vergilendirilmesiyle ilgili şu anda bir çalışmamız bulunmuyor.
Döner sermayede, tapu kadastroda döner sermayede personel sıkıntısı var. O konuda tapu kadastroyla çalışıyoruz, doğru bir konu.
IPARD'la ilgili, detaylarına vâkıf değilim.
İktisadi idari bilimler fakültelerinin mezunları... O konu önemli bir konu, ona bir şey demiyorum ama her okuldan mezun olana da devlet dairesinde iş vereceğiz yaklaşımı diye bir yaklaşım olamaz. Bunu da kendi bakış açım olarak ifade etmiş olayım.
Geçici vergi düzenlemelerini geçmişte yaptık. Benim ifadem: Bakanlık olarak bu tür konularda teknik çalışmalar yapıyoruz, gerektiğinde bunlarla ilgili karar alırız.
Taşeron işçilerin düzenlemesiyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
Gazilerin ÖTV'siz araç almasıyla ilgili bir çalışmamız yok. Ücret farklılığı konusunda gazilerle ilgili, o konuda çalışma yapılıyor diye biliyorum, benim kendim direkt çalıştığım bir konu değil.
Adli para cezalarının Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tahsil edilmesi var. Ama bence burada, belki doğrudan doğruya, ilk baştan tahsil edilmesi olabilir.
Özel okul desteğini asla kaldıramayız, özel okul desteğini daha da büyütmemiz lazım. Özel okulların eğitim içindeki desteği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, son cümlelerinizi alayım lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, son bir dakikam.
Vergi dairesi müdürlerinin maaşları iyidir, alttaki çalışan personelden daha yukarıdır, onu da ifade edeyim.
Merkez ve taşra uzmanlıkları devam edecektir. Gelir uzmanlarının sınavı diye bir çalışmamız bulunmamaktadır.
Serbest muhasebeci, mali müşavirlerin KDV tahsilatıyla ilgili bir çalışmamız bulunmamaktadır.
Belediyelere, mahalli idare payları olarak bütçeden denkleştirme ödeneği aktarıyoruz, onu da arkadaşlar verecekler.
Teşekkür ediyorum.