KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Madde üzerinde konuşmadan önce, şu konuşmalardan sonra ortaya çıkan şu durumu birlikte bir değerlendirelim.

Devlet ihaleye çıkmak suretiyle kendi imtiyazlarının bir kısmını imtiyaz sözleşmeleriyle belirli şirketlere vermiş; herhangi bir tereddüdümüz yok. Yani, kurumlarla veya ihale ettiği kuruluşlar ile devlet arasında daha önce yapılmış şartnameler ve ihale sözleşmeleri çerçevesinde yürütülecek bir iletişim hizmeti söz konusu; bunda herhangi bir tereddüdümüz yok sanıyorum. Sonra aradan zaman geçmiş -yedi yıl geçmiş örneğin- şimdi yedi yıl sonra veya on yıl sonra biz oturuyoruz, imtiyaz sözleşmesiyle devretmiş olduğumuz bu hizmetlerle ilgili yasal düzenleme yapıyoruz. Ee, ne oldu? Yani imtiyaz sözleşmesiyle birisi bir hizmeti üstlenmişse, bunu götürüyorsa, zaten itirafların büyük bir kısmı da bu sözleşmelerden kaynaklanıyorsa -onun için Yargıtaylara kadar filan gidiyor zaten, yoksa gideceği yer farklı- bu koşullar altında daha önceden ihaleye çıkarak imtiyaz sözleşmesiyle vermiş olduğunuz belirli hakları ve yükümlülükleri şimdi kanunla nasıl ortadan kaldırabilirsiniz ki? Olur mu böyle şey? "Ben sözleşmeye göre, şu sözleşmedeki hükümlere göre aldım bunu." diyor. Eğer bu konuda oturup da bir uzlaşma söz konusuysa bunun adı kanun değil, bunun adı kanun olmaz o zaman zaten. Böyle birdenbire çok büyük bir hatayla karşı karşıya kaldığımız imajını yaratmıyor mu sizde bu olay? Ortalıkta var olan bir sözleşme. Şimdi sözleşme hükümleri gereğince biz Vergi Usul Kanunu'nun pişmanlık hükümlerini işletmeye başlayacağız. Bu biraz hilkat garibesi gibi bir şey olmaya başladı. Bunu böyle çözemeyiz. Ha, "Çözdük." diyebiliriz ama bunun gelecekte nerelerden döneceği konusunu da ciddi olarak düşünmemiz gerekiyor.

Eğer söz vermemiş olsaydınız BTK Başkanını ben tanımıyordum, görmemiş de olacaktım burada. Bütün bu işlemleri yürütmek üzere bu yasalardan sonra bağımsız bir kurum kurmuş muyuz? Kurmuşuz. Hazine konuşuyor, Maliye konuşuyor, Gelir İdaresi konuşuyor, yetkiler onlara veriliyor, BTK duruyor. Onların da haklarını, devletin de haklarını koruma durumunda olan, savunma durumunda olan kurum kim? Hazine de haklarını oradan arayacak, Maliye de haklarını oradan arayacak. Ha, bunların hepsinin bir yerde toplanıp aktarılmasıyla ilgili siz düzenleme yapabilirsiniz ama orası tarafından yapılması gereken düzenlemelerin hepsini "Bir kanunla -neredeyse tek maddesi beş sayfadan ibaret olan bir kanunla- yaptık, oldu." demek kesin olarak mantıklı değil, bunu bir defa daha değerlendirelim. Siz kanun değiştirmiyorsunuz, burada sözleşmeleri değiştiriyorsunuz. Değiştirmeye kalktığınız kanun 1924 sayılı Kanun, 1924. Gerçi Ek 37'nci maddeyi -geçici ek maddesi, evet- 2010 yılında değiştirmişiz ama "ek" demişiz ama 1924 yılında yapılmış olan bir kanuna şu anda sözleşme hükümlerini düzenlemek üzere maddeler ekliyoruz. Burada biraz terslik var, bunu bir tartışalım. Bu olmaz, bana göre bu olmaz ya da bilmediğim bir şey varsa "Şu nedenle olur." diyebiliyorsanız söyleyin. "Şu nedenle bu olur." diyorsanız söyleyin. Onun için bu kadar ihtilaf var. "Sözleşmede 3 kat ceza yoktur ama 3 kat cezayı ben salıyorum." dediğiniz için var. Varsa sözleşmede zaten buna itiraz edecek hâli yok ki. Onun için "Otomatik olarak bu ihtilaflar tahkimle çözülür." diye yazmışsınız sözleşmenin içerisine. Ee, tahkimde bu iş çözülmüyor. Tahkimde bu iş çözülmüyorsa demek ki sözleşmelerde hata var. "Onun sözleşmesine bununla ilgili gecikmeler Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde uzlaşma, pişmanlık vesaire gibi bütün hükümler çerçevesinde uygulanır." demek zorundaydınız sözleşmeye.

Bir defa daha değerlendirilsin Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Temizel.