KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, Sayın Başkan, sorunu konuştukça derinleşen bir sorun olarak görünce ister istemez çözüme dönük de bir şeyler söyleme gereğini hissediyoruz.

Danıştay tarafından değerlendirilmiş ve onaylanmış olan sözleşmeleri Danıştay yeniden yorumladığı zaman bir görüş bildiriyor, "İskontolar matraha dâhil değildir." diyor, "Benim verdiğim sözleşmeden bu sonuç çıkmaz." diyor. Bu görüşü verdiği andan itibaren artık matrahlarda ıskontolarla ilgili herhangi bir sorunun kalmaması gerekir. Bundan sonra hâlâ o tür raporlar yazılıyor da buradan bir ihtilaf yaratılıyor ise orada artık sorun tamamen idarenin sorununun da ötesinde, sorumluluğuna girer. Bu birinci konu.

"Böyle bir görüş çıktıktan sonra asla bu konuda devam edilmiyor." deniliyorsa zaten sorunun büyük bir kısmı çözülmüş anlamına geliyor. Dolayısıyla ortalıkta çözülmeyen herhangi bir sorun falan yok. Zaten çok net olarak söylediğiniz olay, "Bu yasa çıkmış olsa bile hâlâ sözleşmeler çerçevesinde işlem yapılacak." diyoruz, başka türlüsü olmaz zaten, sözleşme var ortalıkta. Eğer hukuk devletiysek sözleşmelerle bağlanmış olan bir akdin koşullarını sözleşme dışında değiştirip de onlara dayatma imkânınız yoktur, yoktur böyle bir olay. O zaman, demek ki hazine matrahının tespitiyle ilgili olarak çok önemli bir adım altmış vaziyetteyiz. Bu çözülebiliyor, çözülüyor da.

İkinci konu, Bilgi Teknolojileri Kurumu diye bir kurumumuz var. Bunun, bu bağımsız kurumun görevi ne? "Anlaşmalardan doğmuş olan ihtilaflarla ilgili inceleme yetkisi" diye bir şey hatırlıyorum. Bütün bunların hepsini çözmek üzere bağımsız ve dokunulmazlığı olan bir kurumumuz da var bizim. Dolayısıyla, bütün bunların çözümüyle ilgili olarak niye parmağını kımıldatmamış bu kurum, niye bir şey yapmamış? Diğer bağımsız kurumların yaptığı işlevlere bakın. BDDK'sıydı, TMSF'siydi, Sermaye Piyasasıydı; hepsi dalmışlar işin içerisine, bir şeyler çözüyorlar, bir şeyler yapıyorlar. Burada, sadece sorunların yuvarlana yuvarlana büyümesinden öte, bunları söyletmekten öte işlevi olmayan bir kurum olur mu? Mutlaka olması lazım, vardır zaten.

İşin şey kısmı, sözleşmelerde yer almayacak veya almamış olan yeni hükümlerle bu olayı düzeltirken diğerlerinin buna uyma zorunluluğunun olmadığını da kabul etmemiz gerekiyor. Bu durumda, düzenleme yapmamız gereken kurum Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve bunun beş tane kuruluşu veya üç tane kuruluşu gerekirse sürekli olarak bir grup eleman bulundurmak suretiyle sürekli denetimde tutması gerekiyor hani şu gelişmiş ülkelerde dev şirketlerde sürekli maliye müfettişi bulundurulur ya, onu gibi. Bütün işlemlerin hepsi onun önünden geçiyor çünkü o işlemler bir kere geçtikten sonra geriden incelemeye kalktığı zaman altı ay çalışmak zorunda kalıyor, günü gününe incelerse bir şey olmuyor. Şimdi, bunlara birer çözüm bulalım öncelikle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz aşağı yukarı öyle yapacağız, sürekli denetim elemanı bulunduracağız.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bu iyi bir olay, adım ama bunu yapması gereken BTK.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama elemanı yok.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - İşte elemanları verin, verin elemanlarınızı yani burada bir kurum oluşturuyoruz, bir şey yapmaya çalışıyoruz, söylemeye çalıştığımız konu bu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama özel iletişim vergisi bizde.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Olsun, o ayrı bir konu.

Onun için, siz de istediğiniz zaman gidin, ayrı bir olay ama bunu, böyle bir bağımsız kurum kurduysanız o yapsın diye söylüyorum.

Şu konuyu da yabana atmayalım: Tamam, eleştiriyoruz ama şu anda, bu ihtilaflar nedeniyle Hazine adına uzlaşarak tahsil edebileceğimiz ortalıkta 600 milyon lira ile 1 milyar lira arasında bir kaynağı erken tahsil etme var ise bununla ilgili düzenleme ayrı. Bu olur, bu çok net olarak getirilir. Bu sürüyor, şu oluyor, bu oluyor, sürünüyor "Ya 1 milyar lirayı ben şu uzlaşma çerçevesinde alayım." deniyorsa buna benim bir itirazım olmaz bireysel olarak ama bu, bu değil işte. Bu, bu değil. Onu yapalım, verin bir ara, hemen iki saat içerisinde yeni bir düzenleme yapalım, çözelim onu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Temizel, biz tam onu yapmak istiyoruz, o parayı almak istiyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Uzlaşma yetkisini çok net olarak BTK'ya vermek koşuluyla, şunları şunları ödemek suretiyle uzlaşma yapabilir deyin, BTK yapsın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama burada kanunla daha pratik...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam işte, kanuna koyuyorsunuz onu ve oraya veriyorsunuz yetkiyi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tek kişinin inisiyatifine veriyoruz. Bunun ölçüleri belli, yeniden yapılandırma kanunu...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tamam Sayın Bakanım, aynı kriterleri kullanarak yapsın çünkü kurum o..

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - ... ve bunu almadığı zaman da o tahsille ilgili olarak ne yapmak gerekiyorsa o yapılsın, yargı da hızlandırılsın, o konularla ilgili olarak gidip ilgilenildiği takdirde onlar da o kadar uzun süre falan beklemiyorlar. Şurada, neredeyse dilekçelerin bütün hepsini yazdığını söyleyen bir avukat arkadaşımız var. O tek başına bunun altından kalkıyorsa siz koskoca kurumlar olarak bunun altına giremiyor musunuz?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.