KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Hükûmet adına Komisyonumuzu bilgilendirmek üzere söz almış bulunuyorum. Sunumumun başında bütün Komisyon üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Hakikaten, son derece kapsamlı, çok farklı kesimleri ilgilendiren, vatandaşlarımız açısından önemli sonuçlar doğuran birçok düzenlemeyi de ihtiva eden bir kanun çalışmasıyla Komisyonumuza gelmiş bulunuyoruz. İnşallah, bu yasal düzenlemede yapılacak ilavelerle, değişikliklerle, katkılarla Komisyonumuzda yapılacak değerli tartışmalarla bu kanun tasarısı daha iyi bir noktada Genel Kurula gelme imkânı bulur. Ben şimdiden, Değerli Başkanım, size ve bütün Komisyon üyelerine tasarının görüşülmesi sırasında vereceğiniz katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Bu kanun tasarısını Komisyonumuzun takdirlerine getirmiş bulunuyoruz. Yapılacak tartışmalara göre tasarıya son şekli Komisyon tarafından verilecektir.

Sunumumu birçok başlık altında topladım ama bakıldığında, burada 130 maddeyi ihtiva eden maddelere tematik olarak, konu olarak bakıldığında yaklaşık 9 başlık altında bu düzenlemelerin olduğunu görüyoruz. Öncelikle, istihdam, yatırım, üretim ve finansmanı teşvik etmeye dönük son derece önemli ve kapsamlı düzenlemeleri Komisyonumuza getirmiş olduk.

Yine, vergi kanunlarına ilişkin olmak üzere, vatandaşlarımıza, yatırımcılarımıza katkı sağlayacak önemli düzenlemeler olacak.

Bir başka başlık: Tasarıda, vergi mükelleflerine yeni kolaylıklar getiren birtakım hükümler var.

Ayrıca, kayıtlı ekonomiye geçişi destekleyecek bazı düzenlemeler de yine tasarıda var.

İletişimin vergilendirilmesi ve telekomünikasyon sektörünün kamuya olan yükümlülüklerine ilişkin de burada kapsamlı, yeni düzenlemeleri yapmayı planlıyoruz.

Kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması, kamu harcamalarının yönetiminde etkinliğin sağlanması da diğer önemli başlıklar altında yer alıyor.

Kaçak sarmalık tütün ticaretiyle mücadele konusunda önemli yasal düzenlemeleri getirmiş bulunuyoruz ve bu arada, 2017 yılı Bütçe Kanunu'yla Hazine Müsteşarlığına verilen borçlanma yetkisi limitinin artırılması, yine, 2018-2020 Orta Vadeli Programı'nda öngörülen kamu maliyesi hedeflerine ulaşmak amacıyla gelir artırıcı önlemler ve bunlardan, özellikle, Savunma Sanayii Fonu'na yapılacak aktarmalara ilişkin düzenlemeler tasarıda yer alıyor.

Bir de çok farklı kurumların farklı ihtiyaçlarından kaynaklanan önemli düzenlemelerin yer aldığı bir başlığımız da olacak.

Öncelikle, istihdam, yatırım, üretim ve finansmanı teşvik etmeye yönelik düzenlemeler hakkında, önemli düzenlemeler hakkında sizleri bilgilendirmek istiyorum. Eğer Komisyonumuz uygun görürse bütün maddelerden tek tek burada bahsedersem çok uzun bir sunum olur. Bunun yerine, öne çıkan maddeleri sizlere arz edeceğim. Maddeler geldiğinde de zaten her birisiyle ilgili kısa kısa detaylı açıklamalar yapacağım.

Öncelikle, asgari ücretle ilgili bir düzenleme getiriyoruz, bir geçici madde düzenlemesi. Bu sene, biliyorsunuz, asgari ücret 1.404 lira, gelir vergisi tarifesi nedeniyle eylül ayından itibaren bir kısım çalışanın geliri 1.404 liranın altına düştüğü için bu düşüşü engellemek ve asgari ücretlinin gelirinin hiçbir şekilde 1.404 liranın altına düşmemesini sağlamak üzere bir yasal düzenleme önerimiz var.

İkinci olarak: Yatırım ortamına ilişkin olarak, özellikle, organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgelere ilişkin olarak düzenleme önerilerimiz var. Bunlardan tabii, ön plana çıkan, en önemli konu, şehir içinde kalmış küçük sanayi sitelerinin şehir dışına taşınması. Bu konuyla ilgili önemli bir düzenleme getiriyoruz. Kamu kurumlarına ait taşınmazları şehir dışına taşınacak sanayi sitelerinin kullanımına sunmak amacıyla bir düzenleme maddesi, madde taslağı kanun tasarısının içerisinde yer alıyor. Böylelikle, kalkınmada öncelikli illerde kamuya ait yerleri sanayi sitesi kooperatiflerine, belediyelere, il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine bedelsiz olarak devredeceğiz. Diğer illerde ise emlak vergisi değerleri üzerinden peşin veya taksitle satılması öngörülmektedir. Buradaki esas amaç, şehir içinde kalmış, gerçekten, aslında genişleme potansiyeli olan, işletmecinin işini büyütmek istediği ama şehir içinde kaldığı için büyütemediği yerlerde küçük esnafımızın, sanayicimizin bu talebini en uygun koşullarla sağlamak ve bunun önünü açmak olacak.

İkinci olarak: Teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ve yerleşim alanları içerisinde bulunan sanayi sitelerinin ve münferit sanayi işletmelerinin yerleşim yeri dışına çıkarılması için kuruluş ve genişleme aşamalarında ihtiyaç duyulan mera vasıflı yerlerin bu yerlere tahsis edilmesi hâlinde, normalde, mevcut mevzuata göre ot bedeli alınması gerekiyor. Burada sanayicinin bu yolla üzerinde oluşan maliyeti kaldırmak amacıyla ot bedelinin alınmaması yönünde bir düzenleme getiriyoruz. Böylelikle, özellikle, organize sanayinin çok daha gelişmesinin bir noktada burada da desteklemesini yapmış olacağız.

Tasarıda yer alan önemli bir düzenleme de imalat sanayi sektörüne ilişkin yatırımlara 2018 yılında hem kurumlar vergisi hem de katma değer vergisi üzerinden bir teşvik vermek. Aslında bu düzenlemeyi 2017 yılında da yaptık, bu sene içindeki yatırımlarda da geçerli. Getirmiş olduğumuz düzenlemeye göre gelecek yıl, 2018 yılında imalat sanayi sektöründe olmak koşuluyla teşvik belgesine sahip yatırımcılar veya teşvik belgesi alacak yatırımcılar 2018 yılında yaptıkları yatırım harcamaları için mevcut Kurumlar Vergisi Kanunu'nda tanımlanan "katkı oranları" diye ifade ettiğimiz, aslında devletin bir şekilde yatırımı finansa ettiği katkı oranlarını 15'er puan artırıyoruz.

Yine, 2018 yılında yapılacak bu yatırım harcamaları için kazanca yüzde 100 indirimli kurumlar vergisi uygulanması olanağı getiriyoruz. Normalde bu oran yüzde 80'dir, 2018 yılında imalat sanayisinde yapılacak yatırım harcamaları için bu oran yüzde 100 olarak uygulanacak.

Yine, kurumlar vergisi kapsamındaki bir diğer teşvik de, yatırım döneminde hak edilecek yatırıma katkı tutarının tamamının diğer faaliyetlerden elde edilen kazançtan indirilmesine imkân sağlıyoruz. Dolayısıyla, 2018 yılında ne kadar yatırım harcama yaparsanız diğer kazançlardan elde ettiğiniz bütün kazançtan bu harcamayı düşme imkânı veriyoruz. 2018 yılı içinde yapılacak bu yatırım harcamaları kapsamında özellikle inşaat harcamalarıyla ilgili indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin de iadesinin önünü açıyoruz. Orta Vadeli Programda, 2018-2020 dönemi kapsayan Orta Vadeli Programda özel sektör yatırımlarını desteklemeye devam edeceğimizi ifade etmiştik. Birçok başka destek unsuru var ama özellikle imalat sanayi sektöründeki yatırım harcamalarını bu yolla da desteklemek istiyoruz.

Tasarıda yer alan bir diğer düzenleme de, kooperatif muafiyetine ilişkin düzenleme. Biliyorsunuz belirli kooperatifler sadece ortaklarıyla muamele yapmaları hâlinde kurumlar vergisinden muaf. Herhangi bir şekilde ortak dışı işlem yapacak olurlarsa bütün vergi muafiyetini kaybediyorlar ve tüm kazanç üzerinden biz vergi hesaplıyoruz. Burada kooperatiflerimizin büyümesi, gelişmesi, farklı sektörlerde yatırım yapmalarının önünün açılması bakımından önemli bir yeni düzenleme getiriyoruz. Aslında vergi sisteminde önemli bir değişikliğe gidiyoruz. Herhangi bir kooperatif elinde bir sermaye olabilir veya bir kısım ortak dışı işlemler için gerekli olmayan ihtiyaç fazlası varlıkları olabilir, bunları değerlendirip iktisadi faaliyetlerini artırması için bir imkân getiriyoruz. Nedir bu imkân? Bir kooperatif ortak dışı işlem yapsa bile artık kooperatif olarak vergi muafiyeti kalkmayacak, ortak dışı işlemleri işletme kayıtları içinde ayrı hesaplarda veya ayrı defterlerde izleyecek, ayrı bir iktisadi işletme olarak onu takip edecek, beyannamesini ayrıca verecek ama ortak içi işlemlerden kaynaklanan muafiyette herhangi bir kayıp olmayacak. İnanıyorum ki birçok kooperatifimiz, özellikle birliğimiz bu maddeden sonra özellikle birçok alanda yapmayı planladıkları yatırımları da yapma imkânına kavuşacaklar. Kooperatifçiliğin gelişmesi bakımından son derece önemli, son derece ehemmiyetli bir düzenlemeyi de bu tasarıyla yapmış olacağız.

Kanun tasarısında yer alan bir başka düzenleme de, 4325 sayılı Kanun ve 5084 sayılı Kanun'la yatırımcılarımıza geçmişte verilen hazine arazilerine ilişkin bir geçici madde düzenlemesidir. Bir kısım yatırımcımız bu iki kanun kapsamında yatırımlarını öngörülen sürede tamamlayamamış. Burada yapmış olduğumuz düzenlemeyle kendilerine iki yıllık bir ilave süre veriyoruz. Bu durumda olan yatırımcılarımız bu süre içerisinde ya yatırımı tamamlayacaklar ya da eğer yatırımı tamamlamamış olurlarsa veya tamamlamak istemiyorlarsa bu takdirde yatırımın bulunduğu mevcut tamamlama oranına göre ya rayiç bedel ya emlak vergisi değerini ödemek suretiyle de bu taşınmazları edinebilecekler. Böylelikle bu konuyu da bir çözüme kavuşturmuş olacağız.

Kanunla getirdiğimiz önemli bir düzenlemelerden bir tanesi de kamu ihalelerine katılan istekliler bakımından teminat mektubu teminiyle ilgili yeni bir imkân ve olanağı sunuyoruz. Nedir bu olanak? Biliyorsunuz bugün bir yüklenici bir kurumla sözleşme yaptığında sözleşme bedelinin yüzde 6'sı oranında teminat vermek zorunda. Genelde bankalardan alınan teminat mektuplarıyla bu yükümlülük karşılanıyor. Bu kanun tasarısında getirdiğimiz düzenlemeyle banka teminat mektupları dışında sigorta şirketleri tarafından düzenlenmiş kefalet senetlerinin de teminat olarak kabul edilmesinin önünü açıyoruz. Bu yolla bir taraftan sigorta sektörüne bu alanda teminat sayılabilecek bir kefalet senedi verebilmesinin önünü açıyoruz. Bir taraftan, bu bakımdan bakılacak olursa, bu alandaki maliyetleri aşağıya çekecek şekilde rekabeti artırmış oluyoruz. Diğer taraftan da, özellikle, teminat verilecek kıymetlerin çeşitlerini artırmış oluyoruz.

Yine, istihdamı teşvik edecek önemli bir düzenleme de, çok tehlikeli ve tehlikeli işlerde, biliyorsunuz, çalışacak olanlar mutlaka Mesleki Yeterlilik Kurumundan belge almak zorunda. Bu belgeyi almak için sınava girmek zorunda ve belgeyi temin etmek durumda, aksi takdirde bu sektörlerde çalışamaz. Bununla ilgili masrafları İŞKUR üzerinden, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılıyoruz. Bununla ilgili süre bu sene sonunda bitiyordu. Burada çalışanlarımızın bu kapsamdaki oluşacak masraflarını da İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılamaya devam edecek şekilde bir yasal düzenleme getiriyoruz.

Bu kanun tasarısında finans sektörüne ilişkin de önemli düzenlemeler var. Burada finansal kiralama şirketleri ile finansman şirketlerine ilişkin birtakım kolaylıklar getiriyoruz. Finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleri bankalar gibi bankacılık mevzuatına tabi kredi kuruluşları. Biliyorsunuz, bizim mevzuatımızda bankalara sağlanmış birtakım kolaylıklar var. Bunlardan belki de en önemlisi özel karşılık ayırma. Nedir özel karşılık ayırma? Herhangi bir şekilde bankanın alacağının temerrüde düşmesi hâlinde banka BDDK tarafından belirlenen usuller ve esaslar çerçevesinde bir karşılık ayırıp bunu da vergi matrahından düşebiliyor. Bu, bankalar açısından tanınmış özel bir imkân, diğer şirketler için böyle bir imkân yok ve bankaların karşılık ayırma esas ve usulleri de BDDK tarafından düzenleniyor. Aslında finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleri için de aynı durum geçerli. Onlar da karşılık ayırıyorlar, BDDK tarafından belirlenmiş kurallara göre ayırıyorlar ama bunu vergi matrahından düşemiyorlar. Burada yapmış olduğumuz yasal düzenlemeyle bankalar dışında finansal kiralama şirketleri ile finansman şirketlerinin de bunu gider olarak yazmalarına imkân sağlıyoruz.

Finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleri için getirdiğimiz ikinci kolaylık yine bankalarda olan bir kolaylık. Bir banka alacağını tahsil edemediğinde borçlunun gayrimenkulünü bir şekilde edinmişse iki yıldan önce bu gayrimenkulü elden çıkarsa bile oluşan kazancın yüzde 75'i kurumlar vergisinden istisna. Kredi kuruluşu olan finansal kiralama şirketleri ile finansman şirketleri de aynı şekilde borçludan alacaklarını temin edemedikleri durumlarda gayrimenkul edinebiliyorlar. Dolayısıyla, bu istisnayı aynı şekilde bu kurumlarımıza da getiriyoruz.

Yine, Hazine Müsteşarlığımızın üzerinde çalıştığı bir konu, girişim sermayesi konusuyla ilgili bir düzenlememiz var. Biliyorsunuz, girişim sermayesi mevzuatı kapsamında özellikle "startup" dediğimiz yani fikri olup da sermayesi olmayan yeni girişimcilere mevzuatımıza göre kurulmuş fonlar üzerinden kaynak aktarılması mümkün. Bu şekilde bizim mevzuatımızda da Türkiye içinde fonlar kurulabiliyor, belli sayıda da bu şekilde kurulmuş fon var. Burada, tasarıda iki düzenleme yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi, sadece yurt içinde kurulmuş bu tür fonlara değil, Hazine Müsteşarlığı yurt dışında da kurulmuş fonlara Türkiye'deki kurulacak girişim şirketlerine destek olmak üzere kaynak aktarma imkânı getiriyoruz. Bir de, şu anda Hazine Müsteşarlığı sadece "üst fon" diye tabir edilen fonlara destek verebilirken... Üst fonu da tarif edeyim: İki tür fon var. Bir tanesi kendisi oluşturduğu fonu doğrudan girişimcilere veriyor; üst fonsa doğrudan girişimciye kendisi vermiyor, fonlara kaynak tedarik ediyor. Dolayısıyla, burada Hazine Müsteşarlığı şu anda sadece üst fonlara kaynak temin edebilirken önerilen düzenlemeyle artık alttaki fonlara da destek verebilecek.

Kanun tasarısıyla sermaye piyasasının derinleşmesine, sermaye piyasasında araç çeşitliliğinin artırılmasına dönük önemli bir düzenleme de getirilmiş durumda. "Kitle fonlaması" diye tabir ettiğimiz düzenleme burada özellikle küçük tasarrufların bu yolla sermaye piyasalarına aktarılması ve yatırımların finansmanı öngörülüyor. Kitle fonlaması platformları aracılığıyla para toplayanlara belirlenmiş mevzuat çerçevesinde -detayları maddeler gelince görüşeceğiz- Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde halka arzla ilgili, kaynak toplamayla ilgili bir kısım yükümlülükten ari kılıyoruz. Burada kitle fonlamasından kastımız, çok basit bir şekilde, uygulamada da olan internet üzerinde bir platformda çok küçük tasarrufların yani 100 lira, bin lira gibi ifade edilecek küçük tasarrufların toplandığı ve bu oluşan kaynağın yatırımcılara aktarıldığı bir platform sistemi. Bunu da Türkiye'ye kazandırmış olacağız. Bu da finansal piyasaların derinleşmesi bakımından veya araç çeşitliliğinin artırılması bakımından yeni bir imkân.

Kanun tasarımızda vergi kanunlarına ilişkin olmak üzere de önemli düzenlemeler var. Bu kapsamda ilk düzenleme, emlak vergisi değerinin belirlenmesine ilişkin olarak bir tavan getiriyoruz. Biliyorsunuz, 2018 yılında ödenecek emlak vergisi hesabında kullanılacak arsa ve arazi metrekare değerleri bu sene içerisinde belediyelerin komisyonları tarafından tespit edildi. Hepimiz de zaman zaman rastladık, hepimize de benzer şikâyetler geldi, gerçekten burada açıklanamayacak, izah edilemeyecek fahiş arsa, arazi metrekare değer artışlarıyla da karşılaştık. Kanun tasarısıyla getirmiş olduğumuz düzenlemede komisyonların belirlemiş olduğu komisyon kararlarını ortadan kaldırmıyoruz. Sadece 2018 yılında 2019, 2020 ve 2021 yıllarında uygulanmak üzere emlak vergisi değerine esas arsa ve arazi metrekare değerinin 2017 yılına göre en fazla yüzde 50 oranında artırılmasına ilişkin bir sınırlama getiriyoruz. Böylelikle, herhangi bir şekilde vatandaşımız bu sene ödemiş olduğu arsa ve arazi metrekare değerinin yüzde 50'sinden daha fazla bir yükümlülükle karşılaşmayacak. Belediye komisyonu daha düşük bir oran belirlemişse bunun geçerli olacağı da tabii. 2018 yılında bu şekilde belirlenen değer uygulandıktan sonra, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında tabii ki mevzuatın amir hükümleri çerçevesinde yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanmaya devam edilecek.

Kanun tasarısı içerisinde yer alan önemli bir düzenleme de FATİH Projesi'ne ilişkin olarak. Biliyorsunuz, FATİH Projesi Hükûmet olarak eğitimde hem kalitenin artırılması hem de teknolojinin yoğun bir şekilde kullanılması kapsamında uygulamaya başlanan son derece önemli bir proje. Proje ilerlemeye devam ediyor. Burada projenin devamı noktasında bir hizmet alım modeliyle bunun devamının daha doğru olacağı değerlendirildikten sonra buna ilişkin bir yasal düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş oluyoruz. Burada FATİH Projesi kapsamında bu hizmetin sunumu özelinde oluşabilecek bütün vergisel maliyetleri kaldırmak amacıyla KDV, ÖTV, damga vergisi, gümrük vergisi, fon, hazine payı, evrensel hizmet payı, telsiz ruhsatnamesi, telsiz kullanım ücreti, Fikir Sanat Eserleri Kanunu'na göre yapılacak kesintiler gibi birçok vergisel düzenlemeden bu hizmet sunumu kapsamındaki tedarikleri istisna kılıyoruz veya muaf kılıyoruz. Böylelikle FATİH Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı bu vergilerden ari bir şekilde oluşan maliyet üzerinden bir fiyatlama da yapmış olacak.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısında vergi mükelleflerine yeni kolaylıklar getiren önemli düzenlemeler de var. Ayrıca, kayıtlı ekonomiye geçişe ilişkin yapısal düzenlemeler de var. Öncelikle şunu ifade etmem gerekirse, Maliye Bakanlığı olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı olarak amacımız vergi dairelerine vatandaşımızın hiçbir şekilde gelmeden evinde, ofisinde vergi dairesiyle ilgili yapabileceği her türlü iş ve işlemi yapabilmesi. Fiziken vergi dairesine gitmeye hiç gerek kalmayacak. Bunu da yakın bir zamanda realize etmek istiyoruz. Bu konuda yoğun bir idari çalışma var, gerekli yazılım, donanım çalışmalarını yapıyoruz.

Burada, kanun tasarısında getirdiğimiz öneride, bu amacı sağlamak üzere Gelir İdaresi Başkanlığının veya vergi dairelerinin bütün bildirimleri, bütün dilekçeleri, bütün işlemleri elektronik ortamda vatandaşla yapmasının önünü açacak yetkiler alıyoruz. Çünkü bizim vergi kanunlarımızda biliyorsunuz, usul hep yazılı beyan, yazılı bildirim üzerine kurulduğu için bizim bu vergi dairesine gelmeden bütün iş ve işlemlerin bitirileceği, yapılabileceği projeye geçebilmemiz için bütün bu evrakların, bildirimlerin ve belgelerin elektronik ortamda üretilmesi, elektronik ortamda bildirilebilmesinin önünü açmak istiyoruz.

Yine bu kapsamda getirdiğimiz önemli bir düzenleme de, vergi kanunlarında biliyorsunuz, tek tek bilinen adres tarif edilmiştir. Hangi adreslerin tebligatlarda kullanılacağı belirlenmiştir. Ancak mevcut mevzuatımızda MERNİS'te kayıtlı olan ikametgâh adresi bir bilinen adres olarak tarif edilmemiştir. Burada yapmış olduğumuz düzenlemeyle MERNİS adresi bir tebligat adresi olarak düzenleniyor.

Mükelleflere kolaylık getiren önemli bir düzenleme de, 6183 sayılı Kanun'a ilişkin düzenlemedir. Biliyorsunuz, bir vergi mükellefi herhangi bir nedenle vergi borcunu süresinde ödeyememişse vergi dairesi mükellefe bir ödeme emri tebligatı yapar ve ödeme emri tebligatında şu söylenir: "Yedi gün içinde ya ödemeyi yapın ya da mal bildiriminde bulunun." Yine, ihtiyati tahakkuk, ihtiyati haciz işleminde de bu şekilde yedi günlük süre söz konusu. Bir de teminatlar bakımından aynı yedi günlük süre söz konusu. Biz burada yedi günlük sürenin vatandaşın, mükellefin bu hazırlığı yapması için yeterli bir süre olmayacağını değerlendirerek ama bir taraftan da amme alacağının tahsilini zorlaştırmamak bakımından yedi gün olan süreyi on beş güne çıkarıyoruz. Böylelikle vatandaşlarımız artık ödeme emri tebligatlarını aldıktan sonra on beş günlük süre içerisinde bu yükümlülüklerini yerine getirebilecekler.

Demin ifade etmiştim, kayıtlı ekonomiye geçişle ilgili bu tasarıda önemli düzenlemeler var. Çok güzel bir tabir vardır: "Vergi, kanunla konulur, idareyle alınır." Dolayısıyla burada Gelir İdaresi Başkanlığımızın vergi toplama kabiliyetlerinin artırılması, kayıtlı ekonomiye geçiş noktasında daha etkin ve verimli çalışması noktasında birtakım düzenlemeler yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi, Gelir İdaresi Başkanlığının risk analizi yapabilmesine imkân sağlıyoruz. Diyeceksiniz ki: "Risk analizi yapmıyor musunuz?" Mevcut mevzuata göre bakacak olursanız, Gelir İdaresi Başkanlığı sadece mükellefle ilgili bilgileri toplamak, saklamak ve Vergi Denetim Kurulunun risk analizine sunmakla yükümlü. Çünkü 2011 yılında Vergi Denetim Kurulunu kurarken risk analizi fonksiyonu Vergi Denetim Kurulunda olacak şekilde değişiklik yapmıştık. Ancak teknolojinin sunduğu imkânlar, Gelir İdaresi Başkanlığının ve vergi dairelerinin değişen fonksiyonları aslında vergi idaresinin çok daha fazla denetleme, denetime odaklanması gerektiğine de işaret ediyor. O açıdan, Vergi Denetim Kurulunun risk analizi fonksiyonunu kaldırmadan Gelir İdaresi Başkanlığının da risk analizi yapabilmesine imkân sağlıyoruz.

Bir başka önemli düzenleme de elektronik ticaretin vergilendirilmesine ilişkin düzenlemedir. Biliyorsunuz, şu andaki mevcut mevzuatımıza göre, Katma Değer Vergisi Mevzuatımıza göre yurt dışındaki bir firma elektronik ortamda, yani internet ortamında nihai tüketiciye, yani mükellef olmayan bir kişiye bir elektronik hizmet sunarsa Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre kendisine hizmet sunulan vatandaşımız KDV'yi kaynağında kesip vergi dairesine kendisi getirip yatırmak durumunda, sorumlu sıfatıyla. Biz burada teknolojinin değişen şeklini dikkate alarak ve özellikle elektronik ticaret yoluyla ülkemizde gelir elde eden, kazanç elde eden global şirketler başta olmak üzere, internet şirketlerinin Türkiye'de KDV bakımından vergi ödemelerini sağlamak amacıyla sorumluluk esasına dayalı bu sistemi değiştiriyoruz ve burada herhangi bir şekilde Türkiye'deki nihai tüketiciye hizmet sunan yurt dışındaki firmalar bu durumda Türkiye'de katma değer vergisi mükellefi olmak durumunda olacaklar, kanunda bu yönde bir değişiklik yapıyoruz.

Kanun tasarımızın önemli başlıklarından bir tanesi de, iletişimin vergilendirilmesi ve telekomünikasyon sektörünün kamuya olan yükümlülüklerine ilişkin düzenlemelerdir. Gerçekten iletişimin vergilendirilmesi son derece karmaşık. Telekomünikasyon sektörü birçok kamu kurumuna farklı adlarla, farklı yöntemlerle, farklı mevzuatla birtakım yükümlülükleri yerine getiriyor. Yaklaşık bir yıldır sektörle birlikte teknik düzeyde çalışmalar yürütüldü. Sistemin basitleştirilmesi, muhatap olunacak kurumların tek elde toplanması, mevzuattaki belirsizliklerin ortadan kaldırılması, varsa geçmişten gelen ihtilafların giderilmesi ve geleceğe dönük daha öngörülebilir, daha basit, daha yalın, vatandaş için de daha kolay bir sistemin sağlanması için önemli düzenlemeleri bu tasarıda getiriyoruz.

Tabii, en önemli düzenleme burada özel iletişim vergisinin tek oran olarak yeniden düzenlenmesi. Şu anda biliyorsunuz, cep telefonu görüşmeleri üzerinden alınan özel iletişim vergisinin oranı yüzde 25. Evinizde bir sabit telefon varsa sabit telefon görüşmeleri üzerinden ödenen özel iletişim vergisinin oranı yüzde 15. Ayrıca, data veya internet hizmeti alırsanız bunun da vergi oranı yüzde 5. Aslında çoğu durumda bu hizmetleri vatandaş olarak hep beraber aynı anda alıyoruz. Dolayısıyla fatura üzerinde aynı anda iki vergi oranının da uygulandığını da görüyoruz. Burada farklı farklı oranlar sistemde bir karmaşaya, zaman zaman idareyle operatörler arasında da vergi matrahının erozyonuna ilişkin birtakım yoruma dayalı tartışmalara da neden oluyor. Burada, cep telefonu üzerinde yüzde 25 olan özel iletişim vergisi oranını yüzde 7,5'a düşürüyoruz. Yine sabit telefon üzerinde olan yüzde 15 özel iletişim vergisi oranını da yüzde 7,5'a düşürüyoruz. Buna karşılık, data ve internet üzerinde yüzde 5 olan vergi oranını yüzde 7,5'a çıkarıyoruz. Dolayısıyla bundan sonra artık ister cep telefonu ister sabit telefon görüşmesi isterse data veya internet hizmeti alın, tek bir oran yüzde 7,5 oranında vergiye tabi tutulacak. Özellikle bu cep telefonu kullanıcıları bakımından, sadece konuşma yapan, sadece sabit telefon kullanıcıları bakımından da önemli bir vergisel avantaj, vergi indirimini de getirmiş oluyoruz.

Bir başka düzenleme, yine, vatandaşlarımızı ilgilendiren bir düzenleme. Zaman zaman yurt dışı telefon görüşmelerinde veya yurt dışındayken alınan internet ve data hizmetlerinde yurt dışındaki operatöre ödenen hizmet bedeli üzerinden KDV ve özel iletişim vergisi alıyoruz. Burada yapmış olduğumuz yasal düzenlemeyle bundan böyle yurt dışındaki operatöre ödenen bedeller üzerinden hesaplanan KDV ve özel iletişim vergisini de kaldırıyoruz.

Bir başka konu da, "makineler arası iletişim" dediğimiz alanda teknolojinin imkânlarını daha fazla şirketlerimizin kullanmasını sağlamak üzere bir muafiyet getiriyoruz. Biliyorsunuz, "makineler arası iletişim" denince en basit örnek bir sayaç okuma işleminde tek tek o yere giderek okumak yerine cihaza takılacak bir çiple bu okuma hizmeti uzaktan verilebiliyor. Bu, birçok alanda geçerli. Yani burada müşteri hizmetlerinin sunulduğu... Bu, su için de geçerli, başka, gaz hizmetleri için de geçerli veya başka alanlarda geçerli. Bugün birçok mükellefimiz veya vatandaşımız bu tür faturalarla muhatap. Burada yapmış olduğumuz düzenlemeyle sadece makineler arası iletişim amacıyla cihazlara takılan SIM kartlardan başlangıçta alınması gereken 19 lira 68 kuruşluk bir başlangıç ücretine muafiyet getiriyoruz.

Demin ifade etmiştim, telekomünikasyon sektörüne ilişkin birçok konuyu burada geçmişe ilişkin ihtilafları giderirken geleceğe dönük de yeni bir sistem kuruyoruz diye. Öncelikle telefon operatörlerinden alınan hazine payının takip ve tahsil yetkisi Hazine Müsteşarlığından Bilgi Teknolojileri Kurumuna alınıyor. Ama Bilgi Teknolojileri Kurumu aslında birçok kurumun, Ulaştırma Bakanlığı da dâhil, bir bütün olarak anlatmak belki daha doğru, yani kurumların tek tek aldıkları paraları, Maliye Bakanlığının özel iletişim vergisi hariç tek tek aldığı paraları BTK alacak ve aldıktan sonra da hemen ilgili kurumlara aktaracak, buna imkân sağlıyoruz. Yine burada hazine payı incelemelerine ilişkin yetki Maliye Bakanlığına veriliyor. Ve yine eksik ödendiği için ilave olarak talep edilen hazine paylarına ilişkin olarak da ihtilafların giderilmesi için bir düzenleme yapılıyor.

Kanun tasarımız içerisinde yer alan önemli başlıklardan bir tanesi de kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması. Burada da çok önemli düzenlemeler yapıyoruz. Öncelikle, kamu lojmanlarının ekonomiye kazandırılması amacıyla bu tasarıda önemli bir düzenleme var. Buradaki esas amaç, eskimiş, yıpranmış, bakım ve idamesi son derece güç olan ve şehir içlerinde kalan lojmanların ekonomiye kazandırılması, buradan elde edilecek kaynağın öncelikle yine lojman yapımında kullanılması ve bu suretle, bu depreme dayanıklı olmayan... Yani birçoğu bu kamu lojmanlarının -büyük şehirlerde de görüyorsunuz- 1997 öncesi yapılmış, 1970'li, 1980'li, 1990'lı yıllarda yapılmış depreme dayanıklı olmayan son derece eski yapılar. Bu çerçevede bütün kamu kurum ve kuruluşlarının on yıldan fazla olan, yani on yıldan az olan lojmanlar bu madde kapsamına girmeyecek. Yine, savunma, güvenlik, adalet ve istihbarat hizmetlerinde kullanılan, daha doğrusu bu kurumların kullandığı lojmanlar kapsama girmeyecek. Bunun dışında kalan bütün lojmanları Maliye Bakanlığı kurumlarla bir koordinasyon hâlinde ekonomiye kazandıracak. Bu taşınmazların elden çıkarılması sırasında kat mülkiyeti tapusu olan lojmanlar için; bu lojmanlar tek tek, daire daire satışa çıkarıldığında kat mülkiyeti tapusu olan, depreme dayanıklılığı olan binalar bakımından ihaleye çıkıldığında, eğer varsa bir kamu görevlisi bu lojmanın içinde oturan, ihalede oluşacak bedelden kendisinin öncelikli bu yeri alma hakkı olacak. Bu da içinde oturan için bir imkân getirecek. Buradan elde edilen bütün gelirler ilgili kamu kurumlarının geliri olarak kendilerine verilecek; bu, bütçenin havuzuna doğrudan gelmeyecek. Burada kurumlar bu gelirleri öncelikli olarak lojman yapımında ve diğer yatırım ihtiyaçlarında kullanacaklar.

Bir başka konu hazine taşınmazlarına ilişkin olarak, belediye mücavir alan sınırları içerisinde olan ve tarımsal amaçla kullanılan taşınmazların kullanıcılarına doğrudan satışına imkân getirilmesi. Biliyorsunuz, 2011 yılında 2/B kanununu çıkarttığımızda belediye mücavir alan sınırları dışında kalan tarım arazilerinin kullanıcılarına indirimli fiyattan doğrudan satılmasının önünü açmıştık. Bu uygulama da yürüyor. Şu anda yapmış olduğumuz düzenlemede ise belediye mücavir alan sınırları içinde tarımsal amaçlı kullanılan, imar planında şu anda tarımsal amaca ayrılmış veya herhangi bir şekilde imar uygulaması üzerinden geçmemiş yerler. Burada bir indirimli fiyat uygulaması olmayacak. Maliye Bakanlığı tarafından, kullanıcısının talep etmesi hâlinde belirlenecek rayiç bedelden doğrudan kendisine satılması mümkün olacak. Burada hak sahibi olabilmek için bu durumda olan bir taşınmazı 2011 yılından önce en az üç yıl süreyle kullanmış olmak gerekiyor. Neden 2011 yılını getirdik? Çünkü 2/B kanununda da belediye mücavir alan sınırları dışında olanlar için 2011 yılını belirlemiştik. Dolayısıyla burada bir yeknesaklık sağlamak amacıyla aynı ölçüyü esas aldık. Burada önemli bir koşul getiriyoruz, herhangi bir şekilde bu arazinin tarımsal amaç dışında kullanılmaması şartı getiriyoruz. Yirmi yıl boyunca bu şekilde taşınmazı edinen kişi tarımsal amaç dışında bu yeri kullanamayacak. Kullanmak isterse, imar planında bir değişiklik yapılırsa bu durumda taşınmazın değeri yeni duruma göre yeniden belirlenecek ve eğer kullanıcısı bu bedeli öderse tapuda konulmuş olan şerh kaldırılacak, aksi takdirde taşınmaz kendisinden geri alınacak.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu tasarıda turizm sektörüne yönelik son derece önemli, son derece kapsamlı bir kolaylık getiriyoruz. Biliyorsunuz, Ege'de, Akdeniz'de, turizm bölgelerinde birçok turizm yatırımcısı gerek Maliye Bakanlığından gerek Kültür ve Turizm Bakanlığından gerek Orman Bakanlığından edinmek suretiyle temin ettikleri yerlerde büyük turistik tesisler yaptılar. Bunlar kırk dokuz yıllığına kiralanan yerler. Yatırımcıların, tabii, kiraladıkları süreye bağlı olarak farklı farklı süreler var; kiminin beş yılı var, kiminin yedi yılı var. Süreler kısaldıkça da bu yerlerin yenilenmesi imkânı zorlaşıyor. Bankadan kaynak bulmak, ortak bulmak zorlaşıyor. Burada turizm sektörüne bir imkân getiriyoruz. Bir yıl içerisinde müracaat etmeleri hâlinde, mevcut sözleşmeleriyle veya mevcut sözleşmelerini daha da iyileştirmek suretiyle, kamuya da daha fazla gelir getirmek suretiyle bu süreleri kırk dokuz yıl süreyle uzatma imkânı getiriyoruz. Yatırımcı isterse bu taşınmazı satın da alabilecek. Aslında satın alma imkânı bugün de var, yeni getirdiğimiz bir imkân değil fakat bu yeni getirdiğimiz çerçeve dâhilinde, bir yıllık süreç içerisinde satın alma imkânı getirmemiz bakımından önemli. Yoksa her zaman için irtifak hakkı süresi içinde yatırımı tamamlamışsa bu yeri alabiliyor.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, biraz daha hızlanmanızı rica edeceğim çünkü 36 slayt var, 22'nci slayttasınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, tabii, vatandaşlarımızı ilgilendiren son derece kapsamlı ve önemli bir düzenleme.

BAŞKAN - Çok doğrudur. Tek tek hepsini konuşacağız zaten.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Komisyon üyelerimizin de bu tasarıyla ilgili -anladığım kadarıyla- çok geniş ve kapsamlı bilgi edinme talepleri var. Ben de talepleri doğrultusunda bu bilgileri kendilerine en sarih, en kapsamlı şekilde vermeye çalışıyorum.

BAŞKAN - Ben gene de biraz hızlı rica edeceğim.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Bakanım, bunu bir hafta önce verseydiniz iyi incelerdik.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Maliye Bakanlığından irtifak hakkı -turizm tesisleri dışında söylüyorum- alan yatırımcıların bu yerleri, yatırımları yapmış olmaları hâlinde satın alma hakları var ancak peşin veya iki yıl taksitle alabiliyorlar. Biz burada iki yıllık süreyi beş yıla uzatmak suretiyle yatırımcıların daha uzun bir vadede bu taşınmazları edinmelerinin de önünü açıyoruz.

Bir başka düzenleme de biliyorsunuz, hazine arazileri üzerinde 19/7/2003 tarihinden önce yapılan yapılar var ise bu yapıların sahiplerine biz bu yerleri belediyeler üzerinden satabiliyoruz dolayısıyla burada yapmış olduğumuz düzenlemede 2003 yılını 2009 yılının sonuna taşıyoruz. Bu da son derece önemli bir düzenleme.

Maliye Bakanlığı olarak kamu harcamalarının etkinleştirilmesini sağlamak üzere de önemli düzenlemeler getiriyoruz. çalışmalarına başladık, Başbakanlık genelgesi de yayımlandı. İnşallah, e-devlet uygulamaları bakımından -bana göre- örnek olabilecek bir uygulamayı da Maliye Bakanlığı olarak hayata geçireceğiz. "Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Sistemi" olarak adlandırdığımız sistemle bütçenin hazırlık evresinden Sayıştayın denetim sürecine kadar, hazinenin nakit ödeme sisteminden kurumların iç kontrol sistemlerine kadar bütün döngüyü, harcama döngüsünü elektronik ortama taşıyacak, bütünleşik, bütün kurumların tek bir platform üzerinde bütün işlemlerini yapacakları büyük bir kamu harcama bilişim sistemi oluşturuyoruz. Bu konuyla ilgili, yine -demin Gelir İdaresinde ifade etmiştim- mevcut yasalarımız hep kâğıt üzerine kurulu düzenlendiği için kâğıt ortamında düzenlenen bütün belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesi ve saklanmasına imkân verecek bir düzenlemeyi de getiriyoruz. Bu maddeyi hazırlarken Sayıştay Başkanlığımızla da istişare hâlinde hazırladık. Burada gerçekten aslında kamu harcamalarında verimlilik, etkinlik, etkililik, ekonomiklik ilkelerine uygun olarak kamu harcama sistemi üzerinden çok daha fazla bilgi alma, çok daha hızlı bir şekilde yönetebilme imkânına da kavuşacağız. Maliye Bakanlığı, biliyorsunuz, bir kısım değerli kâğıtları basıyor. Bunları da e-devlet kapsamında elektronik ortamda basma ve bastırma konusunda yetki alıyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 1'inci maddede taşeron işçilerle ilgili bir düzenleme var. Kalkmıyor muydu taşeron işçilik?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru. Burada taşeron çalışmayla ilgili Maliye Bakanlığının hâlihazırda bir mevcut yetkisi var. Burada getirdiğimiz yeni yetkiyle Maliye Bakanlığı, kurumların sözleşmelerini yenilemesi hâlinde, yeni ihaleye çıkmaları hâlinde sözleşme içerisinde yer alacak ücret tavanlarına ilişkin olarak da bir vize işlemi yapacak.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tabanları mı, tavanları mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tavanları. Bunlar ilk sözleşme anında...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çok yüksek almasınlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.

Şimdi, burada kaçak tütün ticaretiyle ilgili olmak üzere de bir düzenleme getiriyoruz. Öncelikle şunu ifade etmeme müsaade edin: Tütün, ürün olarak Türkiye'de üretimi, ithalatı, dağıtımı, satışı, saklaması, bulundurulması özel mevzuata tabi bir ürün, serbest bir ürün değil dolayısıyla da bununla ilgili çok kapsamlı düzenlemeler var. Buna rağmen, gerek yurt dışından kaçak sigara getirilmesi şeklinde kaçakçılık fiillerine rastlıyoruz gerekse de yurt içinde özel düzenlemeye tabi, bandrole tabi bu ürünün kaçak yollarla ticaretinin yapıldığını görüyoruz. Bu konuda Emniyet birimlerimizin, yargı birimlerimizin tespitleri var. Gerçekten bu konuda da yasa dışı bir ticaretin yapıldığını da, PKK terör örgütü dâhil olmak üzere bir kısım terör örgütlerinin de bu alana ilişkin çalışmalar yaptıklarına, bir kısım suç örgütlerinin -tamamen normal vatandaşımızı kesinlikle bunun dışında bırakıyorum ama- bu alanda birtakım faaliyetler yürüttüklerine de şahidiz. Bunları da görüyoruz.

Burada yapmış olduğumuz düzenlemede kaçak tütün ticaretini kontrol altına almak değil, yok etmek amacıyla bir dizi düzenleme getiriyoruz. Öncelikle, tütün üretiminde mevcut mevzuatta açık artırma usulü var, bunu kaldırıyoruz ama üreticilerle yapmış olduğumuz değerlendirmede -şimdi peşinen söyleyeyim- açık artırma usulünü kaldırmaktan vazgeçtik. Üreticimiz isterse açık artırma usulüyle üretmeye devam edilecek, onu söyleyeyim. Önergelerle tasarıdaki mevcut bu maddede bir değişikliğimiz olacak.

Yine, üreticiler bakımından belirlenmiş yöntemler dışında üretim hâlinde bir kısım idari para cezası vardı. Bunları da kaldırıyoruz, önergelerle kaldıracağız. Dolayısıyla bugün için belirli bölgelerde üretilen -sarmalık tütün bakımından söylüyorum- bugünkü mevcut durum ne ise üretici bakımından aynen devam edecek. O açıdan, üreticimiz bakımından herhangi bir değişiklik olmayacak.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, o zaman niye geldi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bizim buradaki mücadelemiz kaçak tütün ticaretiyle olacak.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Anlaşılmadı Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada, biliyorsunuz...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başka kısıtlama yok ki zaten.

BAŞKAN - Yani "Tasarıdaki üreticiyle ilgili olan kısıtlamaları önergeyle çıkartacağız." diyor Sayın Bakan.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani mesela "Makaron kâğıdına sarmak yasaktır." maddesi çıkıyor mu?

BAŞKAN - Hayır, makaronla ilgili vergi artırımları devam ediyor, orada herhangi bir şey yok üreticisi açısından.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli Başkanım, burada -demin ifade ettim- bu tütün ürünü bandrole tabi, düzenlemelere tabi bir ürün.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Amerikan şirketleri de hiç düzenlemeye tabi değil vallahi billahi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla bu ürünü herhangi bir şekilde yasa dışı olarak temin edip ticaretini yapanlara dönük bu kanun tasarısında üç ila altı yıl hapis cezası öngörülüyor. Burada da yapacağımız bir revizeyle bunun üst sınırını beş yıla indireceğiz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yasaklayın tütünü bütünüyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nakliyeciler bakımından, nakledenler bakımından hürriyeti bağlayıcı bir ceza öngörmüştük. Yine, Komisyon görüşmeleri sırasında vereceğimiz önergeyle de nakledenler bakımından, ticaretini yapanlar demiyorum, getirdiğimiz bu düzenlemeyi de değiştireceğiz. Dolayısıyla bugün mevcut mevzuatta nakledenlerle ilgili idari para cezası sistemine geri dönmüş olacağız ama yasa dışı yollarla kaçak tütün ticareti yapanlarla ilgili bu tasarıyla getirmiş olduğumuz düzenlemeleri Komisyonumuzun takdirlerine arz ediyoruz. Bunu görüşmeler sırasında da özel olarak düzenleyeceğiz.

Yine, bu tasarıda önemli bir düzenleme de "makaron" diye tabir edilen ürüne ilişkin özel tüketim vergisi getiriyoruz. Şu anda "makaron" diye tabir edilen ürün özel düzenlemeye tabi, bandrole tabi bir ürün, üzerinde özel tüketim vergisi yok. Buna özel tüketim vergisi getiriyoruz. Sarmalık tütün üzerinde de hâlihazırda özel tüketim vergisi zaten var.

Kanun tasarısında önemli başlıklardan bir tanesi de borçlanma yetkisinin artırılması, gelir getirici düzenlemeler ve Savunma Sanayi Fonu'na daha fazla kaynak aktarılmasına ilişkin düzenlemelerdir. Burada 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'yla Hazine Müsteşarlığına verilen borçlanma yetkisi yeni Orta Vadeli Program'la revize edilen bütçe-Hazine nakit dengesi hedefleri çerçevesinde 37 milyar lira yukarıya çekiliyor. Yine, 2018-2020 Orta Vadeli Programı'nda ve bugün açıklanan Orta Vadeli Mali Plan'da ortaya konulan kamu maliyesi hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla gelir artırıcı birtakım düzenlemeler de bu tasarıda yer alıyor. Bu anlamda, bankalar ve diğer finansal kurumların kurumlar vergisi oranı yüzde 20'den 22'ye çıkarılıyor. Bakanlar Kurulu 22 olan oranı 20'ye kadar indirme yetkisine sahip. Sermayeye eklenenler hariç olmak üzere dağıtılmayan kurum kârlarından yüzde 1 tevkifat yapılması öngörülüyor. Şirketlerin iki yıldan fazla elde bulundurdukları gayrimenkulleri elden çıkarmaları hâlinde oluşan kazançtan yüzde 75 oranında kazanç istisnası uyguluyorduk, bunun oranını yüzde 50'ye düşürüyoruz. Bir de gelir vergisi tarifesinin 3'üncü dilimindeki yüzde 27 olan oranı yüzde 30 olarak yeniden düzenliyoruz. Ayrıca, şans oyunları ile çekilişlerden elde edilen gelirlerde yüzde 10 vergi tevkifatı var, bunu yüzde 20'ye çıkarıyoruz. Kira geliri elde edenlerin kazançları hesaplanırken uygulanan götürü giderde oran yüzde 25, bu oranı yüzde 15'e düşürüyoruz. 2018 yılında ödenecek motorlu taşıtlar vergisi tutarlarını artırıyoruz. 2018 yılından sonra trafiğe çıkacak binek otomobiller için motorlu taşıtlar vergisinin hesabına da yeni bir vergileme ölçütü getiriyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Oran belli mi Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kolalı gazozlarda olduğu gibi meyveli gazozlar ve enerji içeceklerine de özel tüketim vergisi getiriyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan burası Komisyon, oranı bilmiyoruz!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Saraydan gelecek az sonra.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Arabası olmayanlarda da MTV alacak mısınız?

BAŞKAN - Oran gayet açık, kanun metninde yazılı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli Başkanım, değerli vekillerim; burada yine kamu maliyesi hedefleri bakımından kamunun elinde bulunan bir kısım varlıkların da bütçeye gelir olarak aktarılmasını sağlamak üzere düzenlemeler yapıyoruz. Kefalet Sandığının elinde olan 480 milyon lira, Patent Kurumunun elinde olan 150 milyon lira bütçeye aktarılıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Milletvekilleri yasa görüşüyor, oranı bilmiyor. Ayıptır ya, yazık!

BAŞKAN - Ya, tasarı metninde var oran.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir de Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde işletilen özel hesap kapatılarak bütçeye gelir olarak kaydediliyor.

Burada ifade etmiştim, oluşan bu gelir artışlarının Savunma Sanayi Fonu'nun ihtiyaçlarında kullanılmasını temin etmek amacıyla Savunma Sanayi Fonu'na kaynak aktarılmasını öngören düzenlemedeki oranları da bu düzenlemelere paralel olarak artırıyoruz.

Tasarıda çok farklı kurumların çok farklı düzenlemeleri var. Kısa kısa birkaç cümleyle onlardan bahsedeyim. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında istihdam hakkı bulunan hak sahiplerinin yaş sınırı aranmaksızın bu haktan yararlanmalarının önü açılıyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybedenlerin eş veya çocuklarından 1'i ile ana, baba veya kardeşlerinden 1'i olmak üzere toplam 2 kişiye istihdam hakkı verilmektedir. Öngörülen düzenlemeyle, anne, baba ve kardeşlerin 1 olan istihdam hakkını kullanmaması durumunda bu istihdam hakkının eş veya çocukları tarafından toplam 2 kişi olarak kullanılması imkânı getiriliyor. Terörle mücadele esnasında yaralanan vazife malulleri ile 15 Temmuz darbe kalkışmasının bastırılması esnasında yaralananlardan ilköğretim, ortaokul ve ilkokul mezunları memur ünvanlı kadro ve pozisyonlara atanamamaktadırlar, yapılan düzenlemeyle bu kişilerin de memur ünvanlı kadrolara atanmasının önü açılıyor.

Merkez Bankasıyla ilgili, tasarıda iki konu var. Bunlardan biri Merkez Bankasının özellikle kur riski taşıyan firmaların bu durumlarını izlemek amacıyla bir bilgi edinme veya bilgi temin etme yetkisi istiyor, buna ilişkin düzenlemeler getiriyoruz. Bir de Merkez Bankası Türk Ticaret Kanunu'ndaki değişikliklere paralel olmak üzere Denetleme Kurulunun kaldırılmasını öngören bir düzenlememiz var.

Yine, Maden Kanunu'na ilişkin iki önemli düzenleme var. Bunlardan bir tanesi, maden arama ruhsatı alan ancak arama döneminde gerekli çalışmaları yapmayan ruhsat sahiplerinin arama ruhsatlarının iptal edilmesini öngören bir düzenleme. Yine, maden işletme ruhsatı alan ancak yeterli üretim yapmayan ruhsat sahiplerinin ruhsatlarının iptal edilmesine ilişkin bir düzenleme.

Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve mazbut vakıflara ait taşınmazların kira süresinin artırılmasına ilişkin bir düzenlememiz var.

Türk Patent ve Marka Kurumunun yurt içinde veya yurt dışında şirket kurabilmesine imkân sağlayan düzenlemelerimiz var.

Tüketici Koruma Kanunu'nda denetime bağlı olarak kesilen cezalarda indirime gidiyoruz, ölçülülük ilkesi bakımından birtakım sıkıntılar var.

Ulaştırma Bakanlığımızın gerek liman sahası içinde, gerek havalimanlarında bırakılmış, terk edilmiş vaziyetteki gemi veya uçakların tasfiyesine ilişkin kurallarda düzenleme öngören hususlar var.

Bir de sivil havacılık alanında uçuş emniyetini artırmak üzere Millî Sivil Havacılık Güvenlik Kurulu oluşturulması ve yine Chicago Sözleşmesi'ne uygun olarak birtakım düzenlemeler getiriliyor.

Sayın Başkanım, değerli vekillerim; ben, şimdiden, bu tasarıya yapacağınız eleştirilerden, değerlendirmelerden, katkılardan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu kanun tasarısının ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.