KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Öncelikle tasarıyla ilgili çok değerli, önemli katkılar, eleştiriler yapıldı. Bu tasarının görüşülmesi sırasında yapılan tüm bu eleştirileri, değerlendirmeleri ve katkıları da tabii ki Hükûmet olarak dikkate alacağız. Sadece Komisyonda değil, tasarıyla ilgili farklı değerlendirmelerin hepsini birlikte değerlendirmek suretiyle de inşallah bu tasarının çok daha iyi bir noktada Genel Kurula gitmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Tabii, torba yasa tabir edilen bu kanun tasarısında çok sayıda konu var. Ben ifade etmiştim, 9 ayrı başlık altında toplayabildiğim düzenlemeler birbirinden çok farklılık arz eden konuları ifade ediyor. Ama belki de en öncelikli konu, belki de bu tasarının buraya gelmesinin en önemli sebebi tabii ki borçlanma limitinin artırılması. Kamu Borçlanma Kanunu'na göre ve 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na göre Hazine Müsteşarlığına verilen borçlanma limiti yeterli olmadığı için, burada Komisyonumuza bu limitin artırılmasıyla ilgili bir madde önerisiyle geldik. Burada kanun tasarısında yer alan 37 milyar liralık limit tabii ki tek başına 2017 yılındaki bütçe açığına ilişkin artıştan kaynaklanmıyor. Nitekim hatırlarsanız geçen hafta Hükûmet olarak 2018-2020 yılına ilişkin Orta Vadeli Program'ı kamuoyuyla paylaştık ve burada da sadece 2018-2020 yıllarına ilişkin makro büyüklükleri ve kamu maliyesi büyüklüklerini kamuoyuyla paylaşmadık, aynı zamanda 2017 yılına ilişkin makro büyüklüklere ve kamu maliyesi büyüklüklerine ilişkin de revizeler yaptık. Dolayısıyla buradaki revizelere bakacak olursanız hedeflenen bütçe açığı 2017 yılı için 47 milyar civarında iken şu anda yaptığımız değerlendirmelere göre yıl sonunda bu açığın 61 milyar lira civarında yani 14 milyar lira daha fazla gerçekleşeceğini görüyoruz.

Tabii, Kamu Borç Yönetimi Kanunu'na bakıldığında temel bir kural var orada. O kurala göre Hazine Müsteşarlığı herhangi bir mali yılda ancak bütçe açığı kadar borçlanabilir. Hâlbuki Hazine Müsteşarlığının nakit yönetimi, doğası gereği sadece merkezi yönetim bütçesinin nakit gelir gider dengesine dayanmıyor. Biliyorsunuz, Hazine Müsteşarlığının bir emanet nakit yönetimi var, merkezî yönetim bütçesi dışında varlıkları, gelirleri ve yükümlülükleri var. Burada 37 milyar lira ile 14 milyar lira arasındaki fark, tabii ki bu diğer yükümlülüklerden ve görevlerden kaynaklanıyor. Nitekim, ilgili madde geldiğinde de burada Hazine Müsteşarlığımız 37 milyar liralık borçlanma limiti artışının kaynaklarını bizlerle teker teker paylaşacak.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yasaya aykırıysa...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok. Şimdi, bakın, yasanın yasaya aykırılığı diye bir şey olmaz yani.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Olur.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir yasa var, yeni bir yasa yapıyoruz. Aynı normlar arasında aykırılık olmaz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öbür yasa kalkıyor mu?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Anayasa var, bütçe hakkı var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan yani "Yasaya aykırı." dediniz, ona cevap verdim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, ben ilgiyle dinliyorum, devam edin lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben de ilgiyle anlatmaya devam ediyorum.

Dolayısıyla Kamu Borç Yönetimi Kanunu'yla ilgili meselede, Hazine Müsteşarlığı, burada kendileri, teknik arkadaşlarımız değerlendirmelerini ve açıklamalarını yaparlar.

2018-2020 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da on beş yıldır olduğu gibi önümüzdeki üç yılda da bütçe disiplinine, mali disipline devam eden bir kamu maliyesi politikası çerçevesi oluşturduk.

Türkiye gerek tarihsel olarak gerek uluslararası karşılaştırmalarda gerçekten bütçe disiplinine AK PARTİ hükûmetleri döneminde hiçbir şekilde vazgeçmeden devam etmiştir ve bugün ekonomimizin sağlam olmasının, 2009 ekonomik krizinden bu kadar hızlı çıkmasının ve 15 Temmuz 2016 alçak darbe girişiminden de bu kadar hızlı çıkmasının en önemli belirleyici faktörlerinden bir tanesi de bütçe disiplininde sağlamış olduğumuz performans olmuştur. Çünkü 2016 yılında hatırlarsanız, bizim bütçede hedeflediğimiz açık tutarı 27 milyar liraydı, yaklaşık olarak millî gelirin yüzde 1,1'iydi ve 15 Temmuz darbe girişiminin bütün olumsuzlarına rağmen biz 2016 yılını yüzde 1,1 bütçe dengesiyle kapatmayı başardık. Yani ekonomide oluşan bütün kırılganlıklara rağmen bütçe disiplini konusunda titiz bir gayretle, özel bir çalışmayla da bunu sağladık.

2016 yılında -2017 yılı- bu Komisyondan geçen bütçe de zaten hedefi 27 milyar liralık dengeden 47 milyar liralık dengeye taşıdık. Daha sonra bütçe kanununun Komisyondan ve Genel Kuruldan geçmesinden sonraki süreçte de evet, ekonomide ortaya çıkan kırılganlıkları, ekonominin talep tarafında veya üretim tarafında ortaya çıkan yavaşlamayı gidermek amacıyla arka arkaya önemli tedbirler aldık. Bunun iki temel başlığı vardı: Bir, genişlemeci bir maliye politikası çerçevesi üzerinden kamu maliyesine, ekonomiye teşvik vermek, destek vermek. İkincisi ise yatırımı, üretimi, ihracatı ve tüketimi destekleyerek, tetikleyerek talebi desteklemek suretiyle ekonomide bir büyümeyi tekrar hızlı bir şekilde yakalayabilmekti. Bunu da daha önceki açıklamalarımızda paylaştık. 2017 yılı bütçesine, vazgeçilen vergi olarak yaklaşık 7-7,5 milyar liralık bir vergiden vazgeçtik ve yaklaşık 3,5-4 milyar liralık da bir kamu harcamasını 2017 yılı bütçesinde yaptık. Yani açıklamış olduğumuz 47 milyar liralık bütçe açığının, tek başına bir kalem olarak bakacak olursanız ekonomik destek paketinin zaten buradan 11 milyar liralık bir yukarı yönlü katkısı olduğunu görüyoruz. Bu dönemde bütçe sadece ekonominin yukarı yönlü gitmesine destek vermedi, artan bütün jeopolitik riskleri yönetmemizi sağlayacak bir şekilde çevrildi ve 2017 yılı yıl sonunda gerçekleşecek olan 61 milyar liralık açığın bu şekilde oluşmasında tabii ki jeopolitik risklerin getirdiği yükler de var. Ama, bakın, birçok alanda bu kadar ortaya çıkan risklere rağmen ortaya çıkan -millî gelir cinsinden ifade etmem gerekirse- bütçe açığı hedefine göre gerçekleşme millî gelirin 0,4'ü kadar farklılaşmış durumda. Bu bizim ekonomimizdeki büyümenin tabii ki bir sonucu, onun önemli bir etkisi var. Ama aynı zamanda da gerçekten bir taraftan gelir, bir taraftan da giderlerde yakaladığımız politika var.

Bakın, demin ifade ettim: 7 milyar lira vergiden vazgeçmiş olmamıza rağmen, yıl sonunda bizim bütçe gelirleri hedefimiz 10 milyar lira, 2017 yılında bütçe gelirleri hedefimiz 10 milyar lira yukarıda gerçekleşecek. Belki yanlış hatırlıyor olabilirim ama yaklaşık 7-8 milyar lirası da sadece tek başına vergiden geliyor. Dolayısıyla, vergide vazgeçmiş olmamıza rağmen, başlangıç hedefinin bile üzerinde bir performans kaydettiğimizi de söylemem gerekiyor.

Harcama tarafında, bugüne kadar, ülkemizin birliği için, ülkemizin güvenliği için bir masraf gerekliyse bundan asla kaçmadık, kaçamayız, bunun gereklerini yerine getiririz ama onun dışında, bu süreçte ortaya çıkan riskleri yönetmek için, kamu kurumlarımızın harcamalarının kontrol altına alınması, bunların yönetilmesi, yeni gelir kaynaklarının üretilmesi için gerçekten büyük bir çaba ve gayret gösteriyoruz ve ben inanıyorum ki 2017 yıl sonunda da eğer yeni riskler gelmezse bütçe ağımız daha düşük seviyede de gerçekleşebilir, bu yönde de özellikle gelir üretici tarafta ciddi gayretlerimiz var.

Bütçemiz sağlam. Yani burada iade edildi, kimsenin mali disiplinden vazgeçtiği yok, kimsenin AK PARTİ hükûmetlerine mali disiplini öğretmeye geçmiş tecrübesi yetmez, onu da söyleyeyim. Yani geçmiş kamu maliyesi tarihine bakın...

MUSA ÇAM (İzmir) - Çok iddialı konuştunuz, bu cümle çok iddialı oldu, hiç olmadı yani!

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kibir kokuyor, kibir!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çok basit. 1990'lı yılların ortalama bütçe açığı yüzde 5 ile 6 seviyesindedir, AK PARTİ hükûmetlerinin ortalama bütçe açığı yüzde 3 ile 3,5 arasındadır, o da 2002 yılından gelen yüzde 10, yani AK PARTİ iktidara geldiğinde devraldığı bütçe, millî gelire oran olarak yüzde 10 açık veren bir bütçeydi.

MUSA ÇAM (İzmir) - On beş yılda kaç af çıkardınız Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla burada, yani bu getirilen torba yasa, hiçbir şekilde ekonomimizde bir kırılganlık, bütçemizde bir telaş sonucu değil, biz ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz. Ülkemizin ihtiyaçlarını bir taraftan karşılarken, bir taraftan da ihtiyatlı olmaya özel gayret gösteriyoruz. 2018-2020 döneminde Türkiye ekonomisi, inşallah, yine yüzde 5'in üzerinde büyüyecek.

Şimdi, burada ifade ediliyor, "Ne oldu, istihdamda işler kötü gidiyor, üretim tarafı kötü gidiyor, yatırım tarafı kötü gidiyor, büyüme yok."

Ben, acaba başka bir ülkenin mi rakamları veriliyor diyorum?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hormonlu büyüme!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani hep böyle denildi, ne zaman büyüsek ona bir kulp takılmaya çalışıldı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 500 kişiden fazla kişinin çalıştığı fabrika açıldı mı hiç?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla merak etmeyin, bakın, bütün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına rağmen, bütün kredi derecelendirme kuruluşlarının tahminlerini bir tarafa koyun, IMF'in tahminini bir tarafa koyun, bizim, içeride böyle çok allı pullu analistlerin tahminlerini bir tarafa koyun, bir de Türkiye'nin ilk altı aylık büyüme rakamını koyun, yüzde 5,1; yıl sonunda da inşallah, Türkiye yüzde 5'in üzerinde büyüyecek. Ne gocunuyoruz bundan? Kötü bir şey mi? İyi bir şey, daha da büyüyelim. 5'te yetmez, 6 büyüyelim, 7 büyüyelim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, büyüme...

MUSA ÇAM (İzmir) - Ona itiraz eden yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika arkadaşlar, ben hiçbirinizin sözüne müdahale ettim mi? Hiçbirinizin sözüne müdahale etmedim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dinlemediniz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dinledim, hepinizi can kulağıyla dinledim, hakikaten dinledim, onu söyleyeyim, hepinizin de eleştirilerine çok değer veriyorum, çok değerli, önemli eleştiriler yaptınız, o açıdan teşekkür ediyorum.

Dolayısıyla gerçekten, hep beraber, 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra ekonomide bu kadar hızlı bir toparlanmayı milletçe hep beraber yaptık.

Bakın, ihracat son derece iyi gidiyor. İhracatın, bu sene büyümeye net katkısı önceki yıllardan daha iyi olacak.

Tüketim tarafında ılımlı bir tüketim artışı var, gayet iyi, yatırım tarafında ikinci çeyrekten itibaren bir miktar hareketlenme var.

Doğru, makine teçhizat harcamalarına ilişkin bir miktar düşük gittiği söylenebilir, bunun birtakım istatistiksel izahları yapılsa da doğru, bence, biz 2018 yılında özellikle yatırım tarafında makine teçhizat harcamalarına özel olarak birtakım imkânlar sunmalıyız, o tarafı desteklemeliyiz, onu son derece önemsiyorum.

Dolayısıyla istihdamda rakamlar iyi gidiyor, son bir yıl karşılaştırıldığında 1 milyonun üzerinde istihdam sağlanmış. Burada hepimiz açısından önemli olan, istihdamın kesintisiz devam ettirilmesi.

Bakın, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen, Türkiye'de istihdam hiçbir zaman için azalmadı, artmaya devam ediyor. İş gücüne katılma oranının yukarıya gelmiş olması, tabii, özellikle kadınlarda çok güzel bir şey. İş gücüne katılma oranının yukarıya gelmesi, belki işsizlik oranlarının aşağıya gelmesini sınırlıyor.

Dolayısıyla şunu söyleyeceğim: Bugün, Komisyonumuza arz edilen torba yasada yer alan gelir tedbirleri, borçlanma limiti konuları Türkiye ekonomisinin ortaya koyduğu olumlu, güçlü performansı hiçbir şekilde gölgelemez, tam tersine ileriye dönük olarak Hükûmet, bir orta vadeli program hazırladı, eğer bazı konularda bugünden tedbir almazsak, yarın başka konuları konuşacağız.

Onun için, 1990'lı yıllarda yapıldığı gibi mi yapalım? Yani borçlanmayı bir ana, günü kurtarıcı politika olarak belirleyelim, sonra 2002 yılına geldiğinde de 100 liralık bütçe harcamasının 45 lirasını faize yapalım, 100 liralık vergi gelirinin 85 lirasını faize verelim. Faiz bütçesi mi yapalım?

Dolayısıyla bakın, bu ülke faiz bütçelerinden çok çekti, son on beş yıldır ciddi anlamda hizmet bütçelerini konuşuyoruz. Yani burada, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, gerek sosyal devlet uygulamaları, gerek sağlık, gerek eğitim, gerek altyapı, her alanda bu bütçe vatandaşa hizmet üretti, bu bütçe büyümeye destek verdi, büyümeyi destekledi.

O açıdan, burada, maddeler geldiğinde teker teker bu konuları, inşallah, üzerinden geçerek konuşacağız ama 2017 yılının yıl sonu ekonomik parametrelere ilişkin beklentiler -artık uluslararası kuruluşlar da açıklamaya başladı- herkes bakımından gayet olumlu. Biz, şu anda 2018, 2019 ve 2020 yıllarına çok ciddi anlamda odaklanıp, bir taraftan yapısal reformları yapmaya devam edeceğiz, bir taraftan bütçe disiplinini hiçbir şekilde, bugüne kadar şaşmadığımız gibi bugünden sonra da devam ettireceğiz ama her ikisini yaparken aynı zamanda da vatandaşa hizmet edeceğiz.

Bütün bunları yaparken, vatandaşımıza bir hizmet götürürken de olabildiğince en kaliteli, en doğru, en hızlı hizmeti de götürmeye devam edeceğiz.

Değerli Başkanım, burada çok kıymetli, çok değerli eleştiriler yapıldı ama tek tek maddeler üzerinde geldiğinde de ayrıca değerlendirmeleri Komisyonumuzla paylaşmak isterim. Ben, bugün yapılan bütün eleştirileri ve değerlendirmeleri not aldım, bunlarla ilgili olmak üzere, maddelerle ilgili sizlerden sorulan sorular var, merak etmeyin soruları da not ettik, hepsiyle ilgili maddeler geldiğinde ayrı ayrı cevap vermeyi de istiyorum ve bu tartışmayı da çok önemsiyorum.

Çok teşekkür ederim.