KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Mahir Hocam'a teşekkür ediyoruz bu değerli sunumu için.

Kendisinin anlattığı brifingden bazı notlar aldım. Birincisi, bu, tat mevzusunda kesinlikle kendisine katılıyorum, kızım çölyaklı olduğu için biz bire bir yaşıyoruz yerli ürün ile yabancı ürün arasındaki farkı. Yerli bir makarnayı pişirmek için işte, otuz, kırk, elli dakika bekliyorsunuz, pişmiyor, pişince tadı olmuyor, sofraya getirdiğimiz zaman kızım yemek istemiyor. Daha önce bahsettiğim için tekrar etmek istemiyorum ama iki yıl ben de tam bir çölyaklı gibi glüten diyeti yaptım hem kızımla duygudaş olmak hem de psikolojik destek adına, 15 Temmuz gecesine kadar da devam ettim. Türk Hava Yollarıyla bir yere gittiğimiz zaman mutlaka glütensiz diyet siparişimizi önden veriyorduk fakat gelen ürüne baktık, kalp hastası mıyım, şeker hastası mıyım, çölyak mıyım belli değil. Hepsini bir araya getirmişler; tatsız, tuzsuz, şekersiz, yağsız ortaya karışık bir şey yapmışlar. Tam bir buçuk, iki sene uğraştım Türk Hava Yollarının çölyaklılar için glütensiz menülerini... Gerekirse işte yurt dışından bazı öneriler getirdim, bazı özel "recipe"ler yolladım ve bir noktaya getirdik.

Ekmek farkını söylediniz, kesinlikle katılıyorum, belediyelerimizin ürettiği ekmeklerde ciddi sıkıntılar var, plastik gibi tatları ama yerli olarak güzel çalışmalar da var. Ankara'da Mayalı Hane diye bir yer var, ekmeği gerçeğe yakın üretiyorlar. "Glütensiz şef" lakabıyla Süleyman Şef var, çok iyi ekmekler yapıyor. Bu kişilerin de teşvik edilmesi ve önünün açılması lazım. Özellikle gittim ben Mayalı Hane'deki bu üreticilere "Gelin, biz size bu olanağı sağlayalım, belediyelere ders verin. Bu belediyelerin bu halk ekmeklerine bu ekmeği nasıl üretiyorsunuz, bunu daha geniş kitlelere daha uygun fiyatla ulaştırmak için neler yapılabilir? Lütfen bu bilgi ve tecrübelerinizi paylaşın." dedik, kendileri de bu konuda yardımcı olacaklarını söylediler, bunun da müjdesini vereyim.

İkinci husussa bu ödeme mevzusu. 210 TL'lik herhâlde en temel ihtiyaçları baz alarak siz böyle bir şey düzenlediniz.

PROF. DR. MAHİR TURHAN - Ödeme değil o, bir glütensiz beslenmek zorunda olanın her ay harcaması gereken...

DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Minimum gereksinimi herhâlde.

PROF. DR. MAHİR TURHAN - Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarına göre Türkiye'de bir kişi bütçesinin, yapmış olduğu harcamanın yüzde 4,5'unu un ve unlu mamullere harcıyor ve o hesap üstünden, fiyat farkını aldığımız zaman normal kişi 38 lira harcamak durumundayken bir çölyaklı birey 210 lira harcamak durumunda, tabii, eğer devlet yardımı almaz ise.

DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Burada tabii, şeyler eksik yani bir çocuğun işte, tatlı, pasta isteği, çikolata isteği, şu bu falan isteği hariç tabii, bunların içinde değil. Gene kendimden örnek vereyim, biz kızım için mutfağımızı tamamen glütensize çevirdik mesela. Benim imkânım var, ben milletvekiliyim, maaşım var; yetiyor çok şükür, mutfağımı çevirebiliyorum komple bütün aileme ama tam sizin dediğiniz gibi, bu, belki bireysel olarak sadece 210 değil, belki aileyi de düşünerek bunu daha geniş kapsamlı düşünmek lazım. Hani rapora girsin diye söylüyorum. Artı, tabii, ben kızımla da yaşıyorum, demir eksikliği oluyor, demir hapı almamız gerekiyor, işte, bazı ek gıda takviyelerini dışarıdan almamız gerekiyor.

Üçüncü konu da, Millî Savunma Bakanlığı ve TSK dediniz, çölyak muafı dışında askere gitmek zorunda olan veya gitmek isteyen erat konusunda, daha önce ben Başbakanlıkta bürokratken Ankara Çölyak Derneği ile Millî Savunma Bakanlığını buluşturmuştuk, o zaman bazı tedbirler alındı, askerde bulunan erat için Millî Savunma Bakanlığımızın çalışması var.

BAŞKAN - Gidenler için diyor, gitmeyenler değil de.

DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Yani bu konuda da eğer detaylı bilgi isterseniz Millî Savunma Bakanlığından alır, size veririm inşallah.

PROF. DR. MAHİR TURHAN - Rica ederim, tabii, ben mevcut mevzuat üzerinden konuşuyorum.

DURMUŞ ALİ SARIKAYA (İstanbul) - Bu bebek ve çocuklara test konusunda yüzde yüz katılıyorum, ilk toplantıda da ifade etmiştim, zorunlu olarak devletin uygun şekilde belli bir yaşa geldiği zaman -Celil Hocam daha iyi bilir- bu testi mutlaka zorunlu hâle getirmesini ben de destekliyorum çünkü benim eşim doktor, doktor olmasına rağmen, arkadaşlarımız, çevremiz doktor olmasına rağmen, Ankara'da yaşamamıza rağmen, 8 yaşına kadar çeşitli alerjilerle uğraştık falan, 8 yaşında teşhis konabildi. Dolayısıyla hani bunun acısını hissettiğim için ben biliyorum. Sağlık Bakanlığındaki ilgili pediatri servislerinin bu konuda bilgilendirilmesi, bu alerji doktorlarının bilgilendirilmesi ve bunun artık rutin bir tarama testi hâline getirilmesi konusunda teklifinizi son derece yerinde buluyorum.