| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .10.2017 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir de ben anlatayım.
Şimdi, şöyle: Biliyorsunuz, OECD'nin transfer fiyatlama kuralları var. Uluslararası şirketler bir ülkeye gittiklerinde o ülkede para kazanırken kendi ana şirketleriyle mal alıp satıyorlar, ham madde alıyorlar, ara mamuller alıyorlar, mamul hâle dönüştürüp satıyorlar. Zaman zaman birtakım telif hakkı bedelleri ödüyorlar, gayrimaddi hak bedelleri ödüyorlar vesaire. Birçok işlem yapıyorlar. En büyük konu şu: Acaba "yavru firma" dediğimiz uluslararası şirketin yavru firması ana firmaya birtakım alışverişlerde fiyatları olduğundan saptırarak kâr transfer edebilir mi ve bu yolla para kazanılan ülkede daha az vergi ödeyip esas faaliyette bulunulan ülkeye bu vergi kaydırılabilir mi?
Şimdi, bu tabii, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere her ülkede temel bir konu. Ülkeler zaman zaman farklı farklı uygulamalar yapıyorlar. OECD toplanmış, demiş ki: "Ya, bu konuda her ülke farklı farklı uygulama yapıyor. Adil olan, hakkaniyete uygun olan veya işin doğasına uygun olan 4-5 tane yöntem geliştirelim kârın seviyesinin ne olduğuna dair." Bazen "maliyet artı kâr" diyor, bazen "emsal fiyat" diyor. Aynı sektörde aynı işi yapan diğer kuruluşlar... Mesela yavru firma ile ana firma aynı mamulü 10 liraya alıp satmış ama aynı sektörde ana firma aynı malı bir başkasına 8 liraya satmış, kârı farklılaştırmış. Böyle karşılaştırma ölçütleri var. Dolayısıyla OECD'nin gerçekten bu konuda çok yerleşik uygulamaları... Türkiye olarak biz bu uygulamaları kendi iç mevzuatımıza da dercettik. En son şu anda bir Bakanlar Kurulu kararı da çıkaracağız bu konuda.
Şimdi, burada yine OECD'nin yine transfer fiyatlama rehberinde firmalar için öngörülebilirliği artırmak ve ülkeler ile firmalar arasındaki ihtilafları minimuma indirmek için "transfer fiyatlama ön anlaşması" diye bir müessese geliştirilmiş. Denilmiş ki: Herhangi bir uluslararası şirket o ülkede ilk defa faaliyete başladığında veya bir alana ilk girdiğinde yarın öbür gün nasıl bir matrah farkı veya vergi farkıyla karşılaşacağı konusunda yarın o ülkenin vergi dairesiyle kavga etmemesi için "APA anlaşması" diye bir metot geliştirmiş. Bu metotta firma geliyor, Gelir İdaresi Başkanlığına diyor ki: "Ben Türkiye'de çamaşır makinesi üreteceğim. Bu çamaşır makinesini üretirken ana firmadan şu malları alacağım, şu fiyata da satacağım." Tek tek bütün iş planını ortaya koyuyor, alış satış fiyatlarını ortaya koyuyor, kârlılık oranlarını ortaya koyuyor. Maliye Bakanlığı bu anlaşma teklifini alıyor, kendi denetim elemanlarına teker teker inceletiyor. Gerçekten uluslararası bu firmanın yapmış olduğu bu açıklamalar OECD'nin kurallarına, transfer fiyatlama rehberine ne kadar uygun diye bakıyor, teker teker oranlar üzerinde kendi değerlendirmesini yapıyor ve bu incelemeler de uzun süre alıyor yani bazen bir yıl, iki yıl kadar sürebiliyor ve sonunda bir anlaşma imzalanıyor. Bu anlaşmada o firmanın o transfer fiyatlama yöntemlerinden hangisine göre... İleride vergi matrahıyla ilgili bir tereddüt ortaya çıktığında Gelir İdaresi baştan o transfer fiyatlama yöntemlerinden hangisini uygulayacağını, fiyatların veya değerlendirmelerin nasıl olacağının parametrelerini orada belirliyor ve bu anlaşma imzalanıyor. Bu, sadece Türkiye'de değil, bütün OECD ülkelerinde var. Bu anlaşma imzalandıktan sonra hiçbir şekilde vergi inceleme hakkımızdan vazgeçmiyoruz, her zaman için vergi incelemesi yapabiliriz. Bir vergi incelemesi yaptığımızda eğer firmanın bütün fiilî alışverişleri başlangıçtaki belirlenen parametreler içindeyse o zaman siz zaten baştan onu kabul etmişsiniz, orada bir matrah farkı yapmıyorsunuz -aslında, zaten bir anlaşmanın sonucunda- ama ona aykırı, ondan farklı yönlere gittiyse o zaman tabii ki vergi incelemesine bağlı olarak vergi farkını alıyorsunuz.
Şimdi, bu konuya nereden geldik? Biz oturduğumuzda... Türkiye'de, biliyorsunuz, biz yatırım ortamının iyileştirilmesi için çok çeşitli alanlarda düzenlemeler yapıyoruz. "YOİKK Platformu" diye, "Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Platformu" diye özel sektörle bir platformumuz var. Burada Türkiye'nin az sayıda APA anlaşması yaptığı şeklinde bir değerlendirme var. Gerçekten de öyle, Türkiye olarak 2007'den beri 12 tane yapmışız. Aslında bu şunu gösteriyor: Yani süreç -kanunda o kadar da düzenlemesi var ama- etkin işlemiyor. Biz bunu masaya yatırdık. Nedir? Baktık ki inceleme süreçleri çok uzun, prosedürler çok fazla, çok detaylı. İşte, başlangıçta bir harç var. Yani bana kalırsa 57 bin lira onları öldürecek, bitirecek bir harç da değil ama paket olarak bir çalışma yaptık, dedik ki: Süreleri kısaltacağız, inceleme süreçlerini basitleştireceğiz. Anlaşmanın müracaatında birtakım prosedürler var, onları kolaylaştıracağız. O paketi hazırladık. Şimdi, bununla ilgili önümüzdeki hafta inşallah bir tebliğ çıkaracağız. O tebliğde de bütün bu APA anlaşmaları sürecini basitleştiren düzenlemeler yapacağız. Bakın, sembolik olarak bir de burada başlangıçta alınan bu maktu harcı kaldırmayla ilgili bir eylem belirledik. Şimdi, uygun görürseniz, 57 bin lira olan, 56 bin lira olan, neyse, bu harcı kaldırmayı öneriyoruz Komisyonumuza ama burada bu, paketin bir parçası.
Teşekkür ediyorum.