| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .10.2017 |
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yönetim kuramında genel kabul görmüş bir husustur ki kontrol edemezseniz yönetemezsiniz, ölçemezseniz kontrol edemezsiniz. Dolayısıyla, ölçmek, bilgiye sahip olmak hem denetimin hem de denetimin bir fonksiyonu olduğu yönetimin olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir unsuru.
Tabii, şunu da kabul etmemiz gerekir, özellikle finans teknolojisi gibi, finansal hizmetler sektörü gibi alanlarda o kadar çabuk gelişiyor ki yatırımcıların ya da iktisadi birimlerin tercih ettiği sözleşme biçimleri, klasik, geleneksel yöntemlerle bunları izlemek her zaman mümkün olmuyor. Yani, bildiğimiz veri toplama yöntemleri ya da geleneksel denetim yöntemleriyle hiçbir şekilde kayda alınmayan çok sayıda şey oluyor ve bunlar da gerçekten önemli.
Fakat burada tabii ince bir çizgi var, ben Merkez Bankasının kurumsal kültürüyle bunu değerlendireceğini düşünüyorum. Zaten Hükûmetimizin de AK PARTİ kurulduğundan beri serbest kurallı piyasa ekonomisinden yana bir çizgi izlenmiş olduğundan dolayı bunu takdir edeceğini düşünüyorum. O da şudur: İktisadi birimler karar alırken her zaman kendi çıkarlarını ön plana alarak karar alırlar, bunda da yanlış bir şey yoktur. Yalnız, bizim yapacağımız takibin, incelemenin rolü ya da sınırı, ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını korumak adına aldıkları iktisadi kararların sistemik risk oluşturmasıyla ilgili ve bununla sınırlı olmalıdır. Hani hep verilen bir örnek vardır, insanlar uygun adım bir köprüden geçerse rezonans oluşup köprü yıkılabilir yani tek tek bireylerin verdiği kararlar toplandığı zaman bir sistemik risk oluşturuyorsa denetimin, gözetimin ya da işte Merkez Bankasının yapması gereken şey herhâlde burada söz konusu oluyor. Yani bunlarla ilgili bir kafa karışıklığı oluşmaması gerekir. İktisadi şartlar neyi gerektiriyorsa, firmaların ya da bireylerin çıkarları o anda neyi öngörüyorsa insanların bu şekilde davranması son derece tabiidir, bunda eleştirilecek ya da takip edilecek bir şey olamaz. Ancak bu kararların birikerek oluşturduğu sistemik bir unsur olabilir -ki tabii bunu bireylerin ya da firmaların tek başlarına hesap etmeleri beklenemez- burada da kuşkusuz, işte, Merkez Bankamızın yapacağı inceleme devreye girecektir. Ben bunun bu şekilde olacağı kanaatindeyim. Dolayısıyla, kuruluşundan beri kurduğu bütün Hükûmet programlarında, bütün seçim beyannamelerinde kurallı serbest piyasa ekonomisinden yana tavır almış olan AK PARTİ'nin bu saatten sonra bundan vazgeçmesi söz konusu değildir. Vazgeçerse o AK PARTİ olmaktan çıkar, zaten başka bir şey olur. Onun için endişeye mahal yok. Hem Hükûmet hem Merkez Bankası sorumluluklarının ve iktisadi gerçeklerin idrakının şuurunda hareket edeceklerdir diye inanıyorum.
Başarılar diliyorum.