ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bursa Organize Sanayi Bölgesi'ne gidiyorsunuz, koltuklarınız kabarıyor, göğsünüz kabarıyor; Antalya'ya gidiyorsunuz, göğsünüz kabarıyor; Denizli'ye gidiyorsunuz, göğsünüz kabarıyor; Çorum'a gidiyorsunuz, göğsünüz kabarıyor. Bu organize sanayi bölgesi olayını biz yapmışız, çözmüşüz. Başarılı olduğumuz belki de bu tür inşaat artı üretim sektörlerinde, turizmdeki şu anda her şey dâhil sistemleri de dâhil olmak üzere yapmış olduğumuz otel sistemi; bunda da başarılı olmuşuz. İki: Organize sanayi bölgelerinde başarılı olmuşuz. Organize sanayi bölgelerinde gerçekten başarılı olmuşsunuz. Yani belirli bir şehirden organize sanayi bölgesine girdiğiniz andan itibaren başka bir ülkeye geçmiş gibi oluyorsunuz.

Şimdi, bu şekilde, dişiyle tırnağıyla bu ülkenin otuz yılda gerçekleştirmiş olduğu bu sistemin mantığını ortadan kaldırmayın, tek söylenen olay bu. Ha, burada bir fiilî durum çıkmış. Bu fiilî durum ortaya çıktıysa bu fiilî durum kiracılar açısındandır, kiraya verenler açısından asla bu söz konusu olamaz, asla. Ben sorumlu olduğum dönemde organize sanayi bölgelerine dünyanın yerini vermişim; üç kuruşa, beş kuruşa bile değil, sadece orada mesela kalkıp bir tane teknik okul yapmaları karşılığında bile vermişiz, oradan mezun olanlar hemen orada çalışıversinler diye. Siz bir sisteme hizmet etmişsiniz belirli bir süre boyunca, "Bu sistem ayakta kalsın, gelişsin." demişiz; 2010 yılına gelmişiz, kazmayı küreği kapmışız, bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Zorunluluğu kabul ediyorum ama bu zorunlulukları genelleştirerek "İsteyen inşaatını yapsın, kiraya verir." noktasına getirirseniz, bu ülkenin sağlamış olduğu temel başarılardan bir tanesini, organize sanayi bölgesi mantığını gerçekten çürütürsünüz, yazık olur ama takdir Komisyonundur, ne diyebiliriz.