KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Sayın Bakan, Değerli Başkan ve değerli arkadaşlar; aslında ben bu Komisyonun üyesi değilim ama Komisyonun ilk toplantısından şu andaki toplantıya kadar bütün toplantıları ve alt komisyon toplantısını da büyük bir özenle izledim. Aynı zamanda söz hakkı verildiği zaman çeşitli maddelere ilişkin düşüncelerimi de ifade etmeye çalıştım. Dün alt komisyonda muhalefet tarafından önerilmiş olan 4 değişiklik konusunda 2 değişiklik; hem muhalefetin hem de iktidar partisindeki arkadaşlarımızın olurlarıyla değişiklikler kabul edildi yani 4 madde üzerinde bir değişiklik gündeme geldi. 2 maddeyle ilgili ortak oy kullanıldı ama diğer 2'siyle ilgili de sadece iktidarın kendi değişiklik önergeleri kabul edildi. Bunu şunun için ifade ediyorum: Bizler ortak çalışma yürütebiliriz, aklın yolu birdir, ihtiyaçların yolu birdir. Bu birlik çerçevesi içinde de çeşitli düzenlemeler yapabiliriz fakat özellikle bizim üzerinde durduğumuz ancak üzerinde durmamıza ve önerilerimizi özenle ifade etmemize karşın reddedilen 2 önemli madde var ki bu 2 önemli maddede gerçekten daha çok kadın topluluğunun, kadınların istemleri olarak gündeme gelen ve kadınların "hayır" dediği düzenlemeler.

Öncelikle şunu anımsatmak isterim. İlk toplantımızda 1926 Medeni Yasası'na atıf yapmıştım, dün 4 Ekimdi ve Medeni Yasa'nın yürürlüğe giriş tarihi yıl dönümüydü, 91'inci yıl dönümüydü. Biz bu 91'inci yıl dönümünde yeniden medeni nikâhın kadınlar için sağladığı güvenceyi bu nikâhı kıyacaklar yönünden verdiğimiz yetkiyle yeniden tartışmalı bir hâle getirdik. Dünkü itirazlarımız sırasında arkadaşlarımız dediler ki: "Evlenme yönetmeliğinin ilgili maddesinde der ki: 'Mabetlerde nikâh kıyılamaz.'" Ama aynı maddede ne der? "Evlenme yetkisi verilmiş olan kişiler nerede nikâh yapacaklarını kendilerini tayin ederler, yetkili olanlar kendileri tayin ederler."

Şimdi, bir müftü ya da müftülük, müftülüğün emrindeki diğer görevliler -çünkü müftülük diye geçiyor biliyorsunuz, müftü diye de geçmiyor- nereyi tayin edecekler? Doğal olarak cami onlar için en uygun yerdir. Oysa bizim laiklik ilkemiz ışığında, biraz önce arkadaşlarımın dikkat çektiği Anayasa'nın laikliği koruyan hükümleri karşısında laikliği din ve dünya işinin ayrışması diye kavrıyor isek, ki böyledir, bir dünya işi olan evliliğin neden camide akdedilmesine izin verelim? Elbette, insanlar inançlarına göre resmî nikâhtan sonra dinî nikâhı yapacaklardır. Bunun resmî nikâha bağlanmış olması Medeni Yasa'mızda bir güvence getirmektir. Kime? Kadına. Kim toplumumuzda ikincildir? Kadın. Kim daha çok mağdur olmaktadır, istismar edilmektedir? Kadınlar. Erken evlilik sorunu ya da "çocuk gelin" dediğimiz, ki bunu reddediyoruz, bu deyimi, "Çocuktan gelin olmaz." diyoruz. Kimler mağdur olmaktadır? Çocuklar. O hâlde kız çocukları, özellikle kız çocukları... Bu gerçekliğe kulak tıkamak bence bugünkü bu yasa tasarısının başarıyla, hepimizin oluruyla çıkması konusunda ciddi bir kuşkuyu yaratacaktır.

Bir şeyi daha söyleyerek sözlerime son vermek isterim: Biz hep deriz ki "Yasalar ihtiyaçtan doğar." Öyle olur gerçekten, ihtiyaçtan doğar. İhtiyacı kim ifade eder? Halk ifade eder, kamuoyu ifade eder. Şimdi, ihtiyaç olmayan bir konuda bir düzenleme geliyor. İhtiyacı olduğu varsayılan kamuoyu, özellikle kadınlar günlerdir diyorlar ki: "Bizi dinleyin, bizi dinleyin, biz buna 'hayır' diyoruz."

Sevgili arkadaşlar, bu tasarı hazırlanırken kadın örgütlerimizin görüşü alınmadığı gibi kadın örgütlerimizin bugün -değerli Özcan arkadaşım tarafından da ifade edildi- buraya gelerek vekillerimizle buluşmalarına ve onlara dertlerini anlatmalarına dahi izin verilmedi.

Bakınız, teröre hepimiz karşıyız. Şiddetle hiçbir sorun çözülemez. Ama, bir ülkede ülkemize dışarıdan gelen şiddeti engelleyelim derken, oradaki ayrımcılığı bastırmaya çalışırken kendi içimizde ayrımlar yaratırsak kendimizi, kendi toplumumuzu kadın ve erkek konusunda veya farklı konularda, anlayışlar konusunda... Ki bu düzenleme zaten de sadece Sünni mezhebine ilişkin bir düzenlemeyi getirmiş olacak. Yani, Mecelle'yi terk ederken ki ilkemiz altüst olmuş olacak; bu bir.

BAŞKAN - Toparlayalım, anlaşmaya uyalım.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Toparlıyorum.

İkincisi: Türk vatandaşlığıyla ilgili yasa tasarısı sırasında bütün itirazlarımızı söyledik fakat özellikle genel ahlak kavramının yasanın kendi içeriğinde evlilik birliğine aykırı davrananlara yurttaşlık hakkı verilmeyeceği düzenlemesi -3 madde var, 3'ü de bunu ifade ediyor- bu düzenleme karşısında keyfî, yanlış kararlara sebep olabileceği inancıyla bu maddeyi de bir kez daha dikkatinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ederim.