KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, gerçekten çok fazla konuştum bu Komisyon toplantılarında, farkındayım ama birkaç şeyi yinelemeden, daha önceki düşüncelerimi, ifadelerimi yinelemeden ve bizim arkadaşlarımızın bütün görüşlerine, konuşmalarına katılarak dikkat çekmek istediğim şu nokta var: "Biz de olumlu karşılıyoruz." dedim. Neyi olumlu karşılıyoruz? Bu yasa tasarısındaki kimi değişiklikleri. Eğer temel amaç gerçekten ilerleyen tekniğe uygun olarak yaşamı biraz daha kolay hâle getirmekse nüfus işleri konusunda, bunu anlayabiliriz fakat şunu merak ediyorum: Böyle bir yasal düzenleme içinde müftülüklere nikâh kıyma yetkisi verilmesinin ne işi var? Acaba müftülükler teknik olarak e-devlet yapısında çok mu ilerlediler de biz onlardan yararlanmak istiyoruz? Ne işi var, bunu merak ediyorum gerçekten. Neden konuldu bu düzenleme, hangi nedenle konuldu?

Sayın Bakanı dikkatle dinledik. Ben dedim ki herhâlde bir açıklama yapacak. Niçin müftülere nikâh kıyma yetkisi veriliyor? Kendisi dedi ki: "Ben teolojiden anlamam, bu sebeple de bu konuda konuşmam." Çok doğru, ben de anlamam şahsen, ben de bu konuda konuşmam ama bu teoloji meselesi değil ya da teoloji meselesi. Nikâhı yeniden bir laik devletin yasalarına koymaya çalışmak, eklemeye çalışmak ve nikâhla ilgili yetkiyi teologlara teslim etmek bir kere laik devlet kurgusuyla kesinlikle kavrayamayacağımız, kabul edemeyeceğimiz bir konu.

Arkadaşlar şöyle bakıyorlar, biraz önce bir arkadaşımın söyleminde dikkatimi çekti: "Biz de tabii ki istemeyiz. Kadın-erkek eşitliği konusunda bu müftülerin, müftülüklerin kıyacakları nikâhlarda eğer sorunlar varsa bunu biz de temenni etmeyiz." dediler. Doğrudur, kadın ya da erkek, biz burada şuna dikkat çekmeye çalışıyoruz: Erken evlendirilen erkek çocuklarımız da var, sadece kız çocuklarımız değil. Neden kuşkumuz var? Çünkü bu işin uzmanı olmayan, bu işin resmî çalışmaları konusunda bilgilendirilmemiş olan insanların böyle bir görev yapmalarında ciddi eksiklikler çıkıyor. Özellikle hani muhtarlarla ilgili daha önceki konuşmalarımda örnekler verdim, bunu yaşamak istemeyiz. Çocuklarımız bizim çocuklarımızsa bizim soyadımızı taşısınlar isteriz, bizim evli olduğumuz, beraber olduğumuz erkeklerin soyadını taşısınlar isteriz veya tercihlerine bağlı bir şeydir elbette ama onların miras hakkından yararlansınlar isteriz, onların velayet hakkından, vesayet hakkından yararlansınlar isteriz. Böyle bir tehlikeye de işaret ediyoruz. Müftülüklere verilecek yetkinin gerçekten -arkadaşımın ifade ettiği gibi- torbadan tavşan çıkarır gibi çıkmış olan bu önermenin herhangi bir akla uygun dayanağı yok.

Bir başka şeye biraz önce dikkat çekmeye çalıştım ama çok aceleye geldi, sizin bilginize tekrar sunmak ve ne denli önemli bir hata yaptığımızı da ifade etmek istiyorum. Dün bize öyle savundu arkadaşlarımız "Bir yönetmelik var, Evlendirme Yönetmeliği." dediler. Umarım yanlış ifade etmiyorum. Evlendirme Yönetmeliği'ne göre yetkili kişiler istedikleri yerde -yeri tayin ederek- orada nikâh kıyabilirler ama neresi hariç? İbadethaneler hariç.

Şimdi, bir; bu bir yönetmelik. Yönetmelik yasaya uyar, öyle değil mi?

NÜFUS VE VATANDAŞLIK İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ SİNAN GÜNER - Doğru.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Biz bu yasada değişiklik yaptığımız zaman yönetmelik elbette ki değişecek.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Yönetmeliği değiştireceğiz.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Evet, doğru söylüyorsunuz, o orada kalacak ama o zaman "Belediye başkanı istediği yerde kıyacak, muhtar istediği yerde kıyacak; niye imam camisinde kıymasın, ne mahzuru var?" diyebilirsiniz. Mahzuru var, şu: Bu bir dünya işi. Bunun sonucunda kazanım ya da kayıp tamamen dünyayla ilgili ama bizim inançlarımız, bizim dinî değerlerimiz bizim aklımızla ve kalbimizle ilgili olan bir şey, dünyayı yöneten kurallar değil.

Sevgili arkadaşlar, ben de bir kez daha rica ediyorum: Buna bazı arkadaşlarımın böyle baktığını biliyorum, diyorlar ki: "Bu, kadınların meselesi, kadınlar da daima uçuk taleplerde bulunurlar. Bunlar yine birtakım uçuk şeyler söylüyorlar." Ayağı çok yere basan şeyler söylüyoruz. Arkadaşlarım anlattı, Türkiye'de kadınlar ne yazık ki toplumsal cinsiyet eşitliğini kazanmış durumda değiller. Bu uygulamadan, sadece değil, en çok kadınlar zarar görecek. Yeniden vicdanınıza sorun, aklınıza sorun, kalbinize sorun ve bu kadar emek veren, açıklamaları size ifade etmeye çalışan bizlerin, hepimizin taleplerini değerlendirin. Bu, bugün için sizin siyasi tutumunuz olabilir ama gelecek için önemli sorunlar yaratacak bir konudur. Ve burada otururken yaptığınız eylem ve işlemlerden, yasalardan sonra sorumlu olacaksınız. Kimse bilmez benim buraya "evet" ya da "hayır" dediğimi zannetmeyin. "evet"lerin ve "hayır"ların hesabı daima toplum içinde, toplum gözünde yargılanarak karşımıza çıkar; bunu aklımızda tutalım.

Şimdi, izin verirseniz son cümle: Bugün, aynı zamanda bir milletvekili olan, bir ilahiyatçı olan Bahriye Üçok'un, evine bir bombalı paket gönderilerek katledilmiş olan Bahriye Üçok'un da ölüm yıl dönümü. Onu saygıyla anmak istiyorum ama onun uğruna öldüğü değerin laik bir toplum, dinin doğru anlaşılması, dinin temiz ahlak olarak anlaşılması mücadelesinin sonucu olduğunu anımsayalım. Bahriye Üçok'un kemiklerini sızlatmayalım.

Teşekkür ediyorum.