| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/868) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .10.2017 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; dün, alt komisyonda da bu konuya değinmeye çalışmıştık.
Şimdi, Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasına ilişkin mevcut 16'ncı maddede öncelikle üç yıllık evli olma koşulu getiriliyor. Üç yıllık evli olan kişinin yurttaşlığa kabul edilebilmesi için aile birliği içinde yaşaması, evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmaması, millî güvenlik bakımından engel oluşturan bir hâli bulunmaması koşulları aranıyor.
Buradan kasıt, aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı araştırılacak ise amaç nedir? Aile birliğine uygun tutum ve davranışları var mı? Bunu özellikle kadın üzerinden yine düşüneceğiz. Burada "kadın ve erkek" diye yazmıyor elbette ama "yurttaşlığa kabul" diye yazıyor, evlenmeyle geldiği için genellikle kadınlar evlenerek geliyorlar.
Biz yeni düzenlemede "kamu düzeni ve genel ahlak" gibi bir kavram kullanıyoruz. "Genel ahlak" son derece soyut bir kavram yani hepimizin tabii ki ahlak anlayışlarımız var ama neye göre genel ahlakı tayin edeceğiz? Burada, yurttaşlığın kazanılmasında korunan değer ne? Evlilik birliği esas olarak korunan, evlilik birliğinin de sağlıklı yürüyüp yürümediği. Buna bakıyoruz zaten. Mevcut yasal düzenlemede buna zaten bakıyoruz. Buna zaten bakarken bir de "genel ahlak" gibi soyut bir kavram getirirsek bu soyut kavramın keyfî bir biçimde kullanılması ve İçişleri Bakanlığının bu sebeple davalarla karşılaşması, davaları kaybetmesi -arkadaşlar aksi örnekler verdiler dün ama- davaları bu yolla kaybetmesi çok daha fazla gündeme gelir. Çünkü, ben aynı zamanda bir idari yargı avukatıyım, idare hukukuyla ilgili çalıştım. İdare hukukunda genel kavramlı hemen hemen tüm uygulamaların karşılığı idari yargıda idare yönünden olumsuz karşılanır.
Burada, başka bir şeye de işaret etmek istiyorum: Bir önlem olarak, geçmişte Karadeniz'in üzerinden gelen kadınlar olmuş, bu kadınların önemli bir bölümü kötü amaçla kullanılmışlar, fuhşa alet edilmişler ya da ikinci eş olarak gelmişler, birtakım düzensizlikler ortaya çıkmış fakat bu sorun çözülmüş durumda ve bize verilen bilgiye göre de şu anda bu bölgelerde böyle bir problem yok.
Ben, dün başka bir örnek daha verdim, bugün, olmayan arkadaşlar için yinelemek istiyorum. Şöyle bakalım arkadaşlar: Biz bütün insanları seviyoruz, bütün insanların korunmasını istiyoruz. İnsanlar hata yapabilir, bu hataların düzeltilmesinde de yardımcı olmak isteriz. Varsayalım ki ahlaken de kabul edemeyeceğimiz bir duruma bir kadın aracı oldu. Örneğin, fuhuş içinde yer aldı fakat daha sonra koşullar düzeldi, böyle bir problemden kendisini soyutladı, sağlıklı bir evlilik birliği kurdu. Şimdi, biz, bu kadının geçmişte böyle suçlanıyor diye bu kurduğu sağlıklı evlilik birliğine karşı mı çıkalım? Onun düzenini mi bozalım? Çok uç bir örnek veriyorum ama bunları aklımızda tutmak gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple, buradaki "genel ahlak" kavramının zaten evlilik ahlakı yönünden şu maddeler açık ve net olduğundan buradan çıkarılmasının hukuka uygun ve bizim genel değer yargılarımıza da uygun bir sonuç getireceği inancındayım. Keyfîlik yaratabilir, düşmanlık yaratabilir, "ahlak" veya "ahlaksızlık" kavramı üzerinden herhangi bir sonuca varmak mümkün değildir. Birilerinin suçlamasıyla, haksız iftirasıyla karşı karşıya kalan bir insan bir soruşturma sonucunda mağdur edilebilir. Bugün bütün kadın örgütlerimiz de -bu konuda sadece kadın örgütlerimiz değil, hukuk örgütlerimiz de- barolar da... Aslında ben üç gündür hep kadın örgütleri diye ifade ettim, baroların görüşlerini de sizinle paylaştığımı söylemeliyim. Burada avukat kökenli ya da hukukçu arkadaşlarımız da var, bütün bu sorunları biliyorlar. Bu yanıyla şuradan genel ahlak kavramı kaldırılırsa hiçbir kaybımız olmaz. Kimseyi aldatmıyorum, burada yazıyor çünkü zaten, evlilik birliği diye yazıyor.