| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .10.2017 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, değerli arkadaşlar, alanımız değil elbette, özellikle böyle bir yasa görüşülmeye başladığı zaman, konuyla ilgili olanların hepsi birilerine ulaşmaya çalışırlar ve ulaşıyorlar da.
Sektörün ilgilenmemesi... Buraya gelemediler mi, çağrılmadılar mı, haberleri mi olmadı, onu bilemem...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Çağrılmamışlar.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - ...ancak bizim kapılarımızda günlerce yığıldılar.
Şimdi, ortaya koymaya çalıştıkları sorunun varlığını kabul ediyor herkes, görüyoruz zaten biz de. Ne zaman İstanbul'da Ahırkapı'dan geçsek görüyoruz orada yığılmış olanların falan hepsini, her geçen gün de ciddi olarak tehlike oluşturduğunu da görüyoruz ancak bununla ilgili olarak denizcilik yasamızda yapılması gereken bazı değişikliklerin olmaması veya yapılmaması nedeniyle, acaba sorunu büyüten bir unsur var mı yok mu diye sorgulamıyoruz. Benim bildiğim kadarıyla ve bana aktarılan kadarıyla, uluslararası denizcilik hukukunda gayrimenkul niteliğinde olan gemilere seferden men sağlayabilecek olan haciz uygulamaları, sadece geminin işletilmesi, çalışanlarının alacaklarıyla ilgili olarak konuluyor. Onun dışında donatanların herhangi bir borcu nedeniyle koskoca gemi durdurulmuyor.
Sektör temsilcileri gelmiş olsalardı, büyük bir ihtimalle anlatırlardı, bize getirdikleri belgelerde, hatta, çünkü mahkeme dosyalarını da getirdiler, kişinin, donatanın 17 bin liralık özel borcu nedeniyle 3 tane gemisi seferden menedilmiş, yatıyor.
Şimdi, bu şekilde ortaya konulmuş olan gemiler, bizim hukukumuzda "Bu nedenle gemi seferden alıkonulamaz." diye bir hüküm olmaması nedeniyle oluyor bu olay anlaşıldığı kadarıyla.
Dolayısıyla, buradaki sorunları çözmeden veya onların gerçekten bağlanma nedenlerini görmeden, bununla ilgili olarak o kişilerin en azından yargılarının sonuçlanmasını beklemeden hemen gemisini alıp da apar topar satıp, arkasından "Hurda bedelinin şu kadarını da hesabınıza yatırdık." demenin hukuki olmadığını düşünüyorum.
O nedenle, gelip Komisyonda tartışmalarını önermiştim ama gelememişler ya da çağrılmamışlar, onu bilemem. Burada, çok ciddi böyle bir risk var. Sıradan bir olay değil. Elbette ki batma noktasına, yarı batık hâle gelmiş olan bir geminin tehlike arz etmesi hâlinde onun oradan çekilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ee, çekmiyorum veya çekemiyorum, o zaman onu devlet yapar. Yapar. Bedelini de alır, hatta bedeli yetmiyorsa, ayrıca diğer masrafları nedeniyle kişinin üzerine de gider, gitmeli de ama bu şekildeki davaların nasıl sonuçlandığıyla ilgili olarak bir istatistik konulsa önünüze, olayın sadece bu kadar kolay çözülebilecek ya da çözüldüğü zaman hakkaniyet adına çok büyük zararlar verilmeyecek anlamına gelmediğini görürsünüz.
Burada ciddi bir sıkıntı var, sizleri uyarmak isterim. Bu şekilde kişilerin hukuklarını veya haklarını ihlal edecek şekilde doğrudan doğruya liman idaresine çekmiyor kardeşim, çek bunu dediğiniz andan itibaren çok ciddi bir sorun yaratmış oluyorsunuz. Hukuk devletinde bu olmaz diye düşünüyoruz. Hukuk devletinde bu olmaz. Bununla ilgili olarak, ilgili yasasında gereken değişiklikler yapılır, uygulamayla ilgili formalitelerin hepsi inanılmaz bir hızla yerine getirilir, bütün formaliteler yerine getirildi, yasal olarak yapacak herhangi bir şey kalmadı, o durumda, elbette ki devletin bunu yapması gerekir ama o aşamaları geçmeden doğrudan doğruya liman idarelerine böyle bir yetkinin verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hatta Anayasa'ya da aykırı olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim.