KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında konu, Türkiye'nin son yirmi beş yıl içerisinde, otuz yıl içerisinde geliştirmiş olduğu turizm politikasının devam ettirilmesi, geliştirilmesi ve korunmasıyla ilgili bir düzenleme. Türkiye'de şu anda büyük otel ve özellikle her şey dâhil oteller ve otelcilik bölgeleri, otel bölgeleri dünyada örnek oluşturacak bir hâle geldi, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Mısır burayı örnek almaya çalışıyor ama gıdaları, besinleri falan nedeniyle bu işi yetiştiremiyor. İspanya bu konuda başarısız oldu, bu olay çöktü ve çöken sistemler büyük bir hızla bir değişime uğramaya başladı. Belki de başarılı olduğumuz ancak daha önceki düzenlemelerimiz nedeniyle eksiklikleri olan bir sistemde eksik tamamlayarak buradaki kapasiteyi daha fazla artırarak belirli bir yere taşımayı amaçlıyoruz; bu, doğru bir amaçtır; Sayın Kuşoğlu'nun belirttiği gibi, bu, doğru bir amaçtır. Yalnız burada bizim turizm yasamızın çok önemli bir yeri var. Bu düzenlemelerin hepsinde önde bulundurmamız gereken olay, bundan sonra atılacak tüm adımların turizm kanunundan asla sapma olmaksızın yerine getirilmesi olgusudur; birinci konu budur. Bu kanundan herhangi bir sapma, değişiklik olduğu zaman ortaya çıkacak olan yeni durumun ne kontrolü mümkündür ne de doğuracağı sonuçları tespit etmek mümkündür; bu birinci konu, bu çok önemli bir konu. Turizm Bakanlığı tarafından tahsis edilen yerler, orman tarafından tahsis edilen yerler, Maliye Bakanlığı tarafından tahsis edilen yerlerle ilgili olarak buralarda bir senkronizasyonun sağlanması gerekiyor artık. Özellikle Orman Bakanlığıyla ilgili ormandan kaynaklanan, Orman Kanunu'ndan kaynaklanan, Anayasa'mızdan kaynaklanan sınırlamaların da göz önünde bulundurularak orada çözülmesinin gerekliliğine aynen katlıyorum; o da ayrı bir konu.

Şimdi burada ikili bir düzenleme yapıyorsunuz. Bu düzenlemelerden bir tanesi, irtifak hakkı süresinin sonuna yaklaşılması nedeniyle yatırımlarının yenilenememesi veya kapasitenin artırılamamasına dönük sınırlama. Çok net bir şekilde o zaman bu sürelerin arttırılırken yani yeniden kırk dokuz yıla tamamlanmasıyla ilgili koşulun yapılacak olan yatırımla doğrudan doğruya ilişkilendirilmesi gerekiyor. Yoksa "Hiçbir yatırım falan yapmayacağım, ne güzel, benim sürem uzadı." diye bir hurdanın içerisinde turizm yapılmasına asla izin verilmeyeceğini varsaymamız gerekiyor. Bunun bu şekilde teyidi çok önemli bir olay.

Yine Sayın Kuşoğlu'nun dile getirdiği buraların satılması konusu. Satılmasının sakıncalarına tamamen katılınıyor. Satın alınan bir gayrimenkulün ne şekilde kullanılacağı konusundaki sınırlama burada çok önemli. Çok net olarak söyleyelim, herkesin hayalindeki olay şudur: "Ben buralarda hani o villa tipi yapılmış olanların hepsi var ya, onların hepsini devre mülk olarak yapıp satıversem ya da Araplara buralarda birer tane villa yapıp satıversem nasıl para kazanırım?" olayıdır. Bu, Türk turizminin sonu olur. Buna kesinlikle izin verilmeyeceğini varsayıyoruz. Dolayısıyla, satış işlemi konusu böyle bir sonucu doğuracaksa kesinlikle ve kesinlikle izin verilmemelidir, böyle bir olay yoktur. Onun ötesinde de turizm kanununun bu turizm bölgelerinin yeni statüleriyle ilgili kesin olarak değiştirilmeyecek bir amentü olduğu konusunda bir kere fikir birliği sağlamak gerekir. Bu koşullarla yapılacak düzenlemeye itiraz etmek pek fazla mümkün değil ama bunlar sağlanmadığı takdirde yaratmış olduğumuz kapasitenin gözümüzün önünde yok olması tehlikesi olabilir diyoruz.

Teşekkür ederim.