KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İş sağlığı ve güvenliği konusu da ülkemizde tam anlamıyla bir kanayan yara hâline gelmiştir. Gün geçmiyor ki bir işçi ölümü haberi almayalım. Artık ölümü kanıksatacak kadar çok ölüm vakasıyla karşı karşıyayız. Bakın, birkaç gün önce daha Şırnak'ta bir göçük sonucu 6 işçinin öldüğünü, 1'ine de hâlâ ulaşılamadığını biliyoruz. Yine dün Soma katliamı davası devam etmektedir. Sadece Soma örneği yakından incelense bile ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği meselesinin hâlen kanayan bir yara olduğunu ve bir türlü çözülemediğini rahatlıkla görebiliriz. Bir ülkede insana, insan yaşamına verilen değer aslında o ülkenin ne kadar uygar ve ne kadar demokratik olduğunun da bir göstergesidir. Ölümlü kazaların en çok yaşandığı ülkelere baktığımızda bile bunun bir mantalite, bir anlayış sorunu olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkede trafik kazaları ve terör insani kayıplarımızın en çok olduğu alanları ama kuşkusuz ki iş kazaları da bunların üzerinde bir zemin oluşturmaktadır. İş kazaları yüzünden durmadan ocaklara ateş düşmektedir. Taşeron çalıştırma, sendikal örgütlenmeyi engelleme, üç kuruşluk işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almama, eylül ayında en az 147, yılın ilk dokuz ayında ise 1.485 işçi ne yazık ki yaşamını yitirmiştir. Ocak ayında 161 işçi, şubat ayında 133, martta 152, nisan ayında 151, mayısta 147, haziranda 170, temmuzda 207, ağustosta 217, eylülde -az önce ifade ettim- 147 işçi yaşamını yitirdi. 2017 yılının ilk dokuz ayında iş cinayetleri sonucunda 1.485 işçi kardeşimiz ne yazık ki yaşamını yitirdi, aramızdan ayrıldı. 2013 yılının ilk dokuz ayında ise 881, 2014'ün ilk dokuz ayında 1.451; 2015'te 1.319; 2016 yılında 1.463; 2017 yılının ilk dokuz ayında ise -az önce ifade ettim- 1.485 işçi yaşamını yitirdi. Özellikle önleyici tedbirlerle minimum düzeye indirilebileceği hâlde daha fazla kâr hırsına kurban edilen işçilerimiz, emekçilerimiz, işte bu Komisyondan çözüm önerilerini beklemektedirler.

Burada sorumluluk sadece işverende değil elbette. Yasalar açık olduğu hâlde bunların işletilmemesi, gerekli denetimlerin ve caydırıcı önlemlerin alınmaması, bu ölümlü kazaların artmasının başlıca sebebidir. Tabii ki burada ilk sorumlu siyasi iktidar ve on beş yıldır ülkemizi yöneten, gerekli düzenlemeleri, denetimleri, zamanında etkin bir şekilde yapmayan Hükûmettir. Ne yazık ki siyasi iktidar bu konuda gerçek ve sonuç alıcı adımları atmıyor. Bu böyle olunca da ölümler de artık artarak devam edip her geçen gün ailelere acılar yaşatmaktadır.

Türkiye'nin kanayan yarası olan işçi ölümleri 2016'dan sonra 2017'de de rekora gidiyor. Demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler konusunda ülkemizin giderek gerilemesinin doğal bir sonucudur aslında bu. Bakınız, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre sadece 2017'nin ilk altı ayında ölen işçi sayısı 906'ya ulaştı. Bu tam anlamıyla korkunç bir tablo. Ancak ne yazık ki bu korkunç tablo yanlış politikalar ve alınmayan önlemler sonucu artık o kadar kanıksandı ki medyada dahi haber değeri taşımaz hâle geldi. Oysa yapılması gerekenler ortada. İşçi ölümlerini azaltmak için sendikal örgütlenmenin özendirilmesi, güvencesiz çalışma biçimlerinin...

BAŞKAN - Sayın Durmaz, çok özür dilerim, pardon.

Hakikaten söylediklerinizi son derece değerli buluyorum ama gerçekten maddeyle yapmış olduğumuz değişikliğe ilişkin konuşursak...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Yoksa iş sağlığı ve güvenliğini tartışmaya kalkarsak bize on gün lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Madde ne getiriyor ne götürüyor, onu anlamadık Sayın Başkan.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Evet.

Güvencesiz çalışma biçimlerinin yasaklanması, çalışma saatleri ve barınma gibi unsurların yeniden planlanması, insan sağlığı ve iş sağlığı açısından gereklidir diyorum. Hükûmeti de bu konuda daha etkin önlemler almaya davet ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.