| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .10.2017 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri, kara para aklama suçlarının, küreselleşmeyle beraber çığ gibi arttığını, dolayısıyla da bu uluslararası dayanışma da dâhil olmak üzere, bu konuda bütün ülkelerin farklı örgütlenmeler yarattığı gerçeğini bilirsiniz.
Ülkemizde de 1996 yılında MASAK kurulduğu zaman Türkiye neredeyse kara para aklayan ülkeler grubuna girmek üzereydi, o aşamaya gelinmişti. MASAK'ın kuruluşu, kara para aklayan ülkeler grubunun içeresinde yer almamızı bir noktada engelledi. Bu, Türkiye açısından önemli bir başlangıçtı. Çok ivedi olarak kurulma zorunluluğu nedeniyle elemanların yetiştirilmesine ilişkin zaman göz önüne alındığında ivedi olarak palyatif tedbirlere yönelindi. Kendi uzmanlarını yetiştirmek yerine başka kurumların uzmanların kullanarak bu araştırmaların yapılması gereği ortaya çıktı ve bu, bu şekilde sürdü, geldi.
Başka kurumların uzmanlarıyla, daha doğrusu ödünç uzmanlarla bu işlerin yürütülmüş olması, bu konudaki gelişmeleri dikkate alarak özel olarak kara para konusunda uzmanlaşmış insanların yetişmesini çok büyük ölçüde engelledi. Bu konuda da, açık söylemek gerekirse, o uzmanların yetiştirilmesi konusunda, en azından geçmişte bildiğim kadarıyla, Maliye Bakanlığının çok büyük bir çabası da olamadı. Gönderemedik çünkü sürekli olarak iş birliği hâlinde çalışan, her ülkede telefonu kaldırdığı zaman direkt olarak konuşacakları insanların olduğu bir ağı gerektiriyor böyle bir mücadele.
Şimdi, o konulardaki eksikliklerimizi uzun uzun burada anlatmak istemiyorum. Yani insanlar "Gelin, şurada buluşalım." denildiği zaman, hemen anında gelip o konuyu görüştükleri, hatta bazen konferanslar bile yaptıkları bir süreç içerisinde kara paraya karşı mücadele verdiler.
Şimdi bu gereksinimin, özellikle şüpheli işlem bildirim sayısındaki artışlar nedeniyle büyük bir hızla, geniş bir kadroyla yürütülmesi gereksinimini kabul ediyorum, bu kaçınılmaz bir olay zaten. Kaçınılmaz ama bu olay yine palyatif bir çözüm gibi kalacak ortalıkta. Korkum odur, endişem de odur.
Aslında, uzmanlıklardan yararlanmayı biraz önce eleştirdim. Onlar, bu kurumun gelişmesinin bir noktada, bir nevi de engeli oluyorlar ama bu konuda birdenbire bütün bu kadroları alıp da oralarla ilişki kesmek yerine bir süre daha belki de oradaki uzmanlaşmış insanlarla iş birliği hâlinde bu olayın yürütülmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. "Bütün hepsini aldık." denildiği andan itibaren o kurumların kapılarını kapatma olasılığı yüksektir bu şeylerle ilgili olarak. Burada yapılacak olan seçim inanılmaz derecede önemli. Daha önceden söz konusu edilen kara para aklama konusunda Türkçeden daha iyi yabancı dil bilme, hatta sadece tek yabancı dil olayı değil, Arapçadan Rusçaya kadar çok nitelikli elemanların çalıştığı, oralarla sürekli olarak iş birliği hâlinde oluşan daireler oluşturularak bu işin yürütülme zorunluluğu ortada.
Dolayısıyla, bu gereksinimlerin hepsini karşılayacak bir personel politikası çıkışıdır doğru olan. Ne yaparsak yapalım, kara parayla mücadele sadece ve sadece MASAK'ın görevinden ibaret değildir, sorumluğu Maliye Bakanlığının üstünde olan bir olay değildir. İhtisas mahkemelerini oluşturmadığınız sürece, uzman savcılıkları oluşturmadığınız sürece bu konuları yürütme olanağınız müthiş şekilde zayıftır. Yazacaksınız, düzenleyeceksiniz...
BAŞKAN - Sayın Bakan, son şu son cümleleri de alsaydınız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hadi, beraber oturalım.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - O nedenle, böyle bir düzenleme yapılıyorsa eğer bu eksiklikleri gidererek bu olayın adımlarının atılmasında büyük yarar var. Dolayısıyla, daha önceden kamu içerisinde gerçekten bu konuda uzmanlaşmış, daha sonra da ortadan kaldırılmış bazı kurumların, kurulların varlığını kesin olarak göz ardı etmemek gerekiyor. Dolayısıyla, onların rutin içerisinde denetim yapan insanlar arasından çekilerek yabancı dil koşulunu da sağlamak suretiyle atılacak ilk adımın ilk öncüleri olmalarını sağlamakta büyük bir yarar vardır diye düşünüyorum.
Ancak daha önemli olanı, özellikle bu ihtisas mahkemelerinin bu konuda sürekli inceleme yapacak, dolayısıyla konuyu bilen savcıların ve hâkimlerin bu konularda görevlendirilmesi, bu konuda inceleme yapacak uzmanların yetiştirilmesinden çok daha önemli bir konudur. Anlaşılmıyor. Sizin hazırladığınız bir raporun bilirkişiye gönderildiğini görüyorsunuz. Bilirkişinin konuyla ilgisi ne? Yok, yani kel alaka. O, kendisine göre bir yorum yaptığı andan itibaren bütün emeklerinizin hepsi boşa gidiyor. Yürümeyen olay çok büyük ölçüde bu.
Yani, tartışılacak çok fazla konu var. Adım olarak elbette ki desteklenmesi gereken bir adım ama içerisinde bazı zayıflıklar taşıyan bir ivedi düzenleme gibi gözüküyor. Ama kamunun içerisinde hâlâ bunu telafi edebilecek, bu şekilde oluşmuş olan insan gücümüzün olduğu gerçeğini kesin olarak göz ardı etmememiz gerekiyor.
Teşekkür ederim.