| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .10.2017 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 53'üncü maddesinde "Milli Eğitim Bakanlığı, kendisine bağlı eğitim kurumlarının eğitim araç ve gereçlerini, gelişen eğitim teknolojisine ve program ve metotlara uygun olarak sağlamak, geliştirmek, yenileştirmek, standartlaştırmak, kullanılma süresini ve telif haklarını ve ders kitabı fiyatlarını tespit etmek, paralı veya parasız olarak ilgililerin yararlanmasına sunmakla görevlidir." denilmektedir. Dolayısıyla, biz Bakanlık olarak, Bakanlığımıza bağlı her türlü örgün, yaygın, resmî ve özel, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin ders kitabı, eğitim aracı ve öğretim materyalleri, özel eğitim gerektiren -işitme, zihinsel engelli gibi- öğrencilere yönelik eğitim aracı, materyalleri, görme engelli öğrenciler için Braille baskı ders kitapları, eğitim araçları, açık öğretim ortaokulu ve lisesi öğrencilerinin ders kitabı ve notları, okuryazar olmayan vatandaşlarımıza yönelik hazırlanan eğitim araçları ve 0-18 yaş aile eğitimi için hazırlanan öğretim materyalleri; yine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve yurt dışında öğrenim gören Türk çocuklarının ders kitabı ve öğretim materyalleri Bakanlığımız tarafından ücretsiz karşılanmaktadır.
Peki, şimdi, yapmış olduğumuz bu sistemde bu hizmetleri biz İhale Kanunu'na uygun şekilde yapıyoruz ancak mevcut sistemde ihaleler, açık ihale usulüyle ihale edilmekte olup ihale süreçleri zaman alarak uzun süre almaktadır. İhaleler, açık ihale usulüyle yapıldığında kitap yazma ve basım konusunda yetkinlik açısından şekil ve şartları taşısa da içerik problemi olan firmalar ihalelere katılmakta, bu durum da sistemi kilitlemekte, ders kitaplarının basım ve dağıtım sürecini olumsuz etkilemekte, bu da eğitimi etkilemektedir, gecikmeye neden olmaktadır. Gecikme, eğitimin hâlihazırda, yine, aksaması demektir. Farklı firmalar tarafından yazılan ders kitaplarının sayfa, forma sayılarında farklılıklar olduğundan ekonomik nedenlerden dolayı sayfa, forma sayısı az olan kitaplar satın alınmaktadır. Daha ucuz fiyatla teklif ediyor, o zaman, pahalıyı alamıyorsun. Bu nedenle de satın alınan ders kitaplarının içeriklerinin yetersiz olduğu tartışılıyor. "Ya, öğrencilere veriyorsunuz ama aldığınız kitap yetersiz." deniliyor, sonuçta, bir şekilde onaylanmış.
Peki, bu getirdiğimiz düzenlemeyle ne kazanacağız? İhale usulü değişince kesinlikle bir keyfîlik söz konusu olmayacak. Yine, Maliye Bakanlığından ve Kamu İhale Kurumundan görüş alarak bir yönetmelik, bir usul ve esasları belirleyeceğiz. Ücretsiz ders kitabı olarak okutulacak kitapların satın alınması, baskısının yapılması ve dağıtımlarının planlanması daha sağlıklı yapılacak. Kitap yazım ve basımlarının uzmanlık gerektirmesi nedeniyle, ihale şartnamelerine yeterlilik kriterlerine ilişkin hükümler ekleyeceğiz ve yeni ihale usulünde şartnamelere daha büyük profesyonellik gerektiren kriterler ekleyeceğiz. İçerik olarak daha zengin kitapları tercih edebileceğiz. Tabii, şimdiye kadar olduğu gibi, "Bakanlığımız içeriği zengin olmayan kitaplar dağıtıyor." eleştirisine maruz kalmayacağız.
Şimdi, Muhterem Başkanım, tek bir yazarın kitabını alıyoruz ama bundan sonra, farzımuhal, tarih konusunda iki yazarınkini, işte, diyelim ki Halil İnalcık -varsayımsal- İlber Ortaylı; iki yazarın da kitabını aynı anda alıp pekâlâ öğrencilerimize sunma imkânımız olacak. İki fen kitabını, ancak, çerçevesi Talim Terbiye Kurulu bakımından onaylanmış programlara uygun olarak yazılmış kitapları öğretmenlerimize sunabileceğiz. Mevcut ihalede bir ders kitabına on farklı firma tarafından bir kitap yazılmış olsa dahi yalnızca bir firmadan, bir çeşit kitap alınabilmektedir. Yeni usulde, aynı ders kitabından birden fazla çeşit alınabilecek olup içerik çeşitliliği sağlanacaktır ve yine, alanında otorite olan kişilere kitap yazdırma ve satın alma olanağı da doğacaktır. Dolayısıyla da Komisyonun saygıdeğer üyelerinden destek bekliyoruz. Kesinlikle istiyoruz ki bu ana kadar -bunu inanarak söylüyorum- eğitimimiz iyi bir yöne doğru gitmekte. Bülent Bey'in çok güzel bir açıklaması vardı, genelde, bizim eğitimimizde itirazı hep şuna getirirler: "Siz tek tip insan oluşturuyorsunuz." Bülent Bey'in açıklaması şuydu: Kendi evinde iki evladı olan bile tespit eder, görür ki annesi bir, babası bir iki evladınızı yine aynı yetiştiremiyorsunuz. Dolayısıyla da siz kendi iki evladınızı bile aynı yetiştiremezken 18 milyon öğrencimizi nasıl böyle, tornadan çıkmış gibi tek şeyle yetiştirelim. Bu, sadece, "Eğitim torna şeklinde insan çıkarır." şeklinde bir algıya dayanmaktadır. Oysa eğitimin fonksiyonu belli bir orandır; kimisi yüzde 20 der, kimisi 24 der. Ailenin bir oranı vardır, sizler de görüyorsunuz, hepimiz aynı eğitim sisteminden geçtik ama hiçbirimiz aynı şeyi düşünmüyoruz. Niçin? Aynı eğitim. Demek ki eğitim şekillendirmek için tek başına yeterli değildir. Üç: Çevreyi de ihmal etmemek lazım, çevre de önemlidir. Aile ne derse desin, okul ne derse desin, bir de çocuğun yaşadığı bir mahalle ortamı var, bir çevre var. Dolayısıyla, çevrenin de etkisi vardır.
Kesinlikle, eğitimimiz eskiye kıyasla daha iyi bir yolda ilerliyor. Daha iyisini vermek için de bu değişiklikte Komisyon üyelerimizin desteğini bekliyoruz.