KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; öncelikle, gün içerisinde 2018 yılı bütçesine ilişkin Komisyon üyelerimizin yapmış olduğu bütün eleştirilerden, yorumlardan ve katkılardan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Yapılan bu eleştiriler, katkılar ve değerlendirmeler çerçevesinde inşallah 2018 yılı bütçesi birlikte burada değerlendirilerek Genel Kurula havale edilecek. Ben şimdiden bütçenin daha da gelişmiş bir şekilde, sizlerin de talepleri doğrultusunda Genel Kurula gidecek bir şekle dönüşmesine de yürekten destek vermek istiyorum. Bunu da sizlerle paylaşayım.

Öncelikle, Plan ve Bütçe konuşma metinlerini, maliye bakanlarının yaptığı metinleri, tabii Bütçe Genel Müdürlüğünden geldiğim için ta 1990'lı yıllardan Sayın Bakanımızın konuşmaları da dâhil olmak üzere hep takip eden bir insanım. Doğru, her bütçe mutlaka bir genel global ekonomik değerlendirmeyle başlar çünkü global ekonomiden tecrit olunmuş bir ekonomi olmadığımıza göre bütçe de mutlaka global gelişmelerden etkilenecektir.

İkinci olarak: Bütçe ile ülke ekonomisi arasındaki ilişkileri belirlemek bakımından mutlaka bir ülke ekonomik değerlendirmesini yapmak gerekiyor. Daha sonra da bütçenin temel büyüklükleri, bütçenin temel özellikleri ve kesin hesapla ilgili de açıklamalar yapılır ama özellikle bütçe sunuş metninin içeriğinin geliştirilmesi konusunda yapılan katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah Genel Kurula kadar sizlerin de eleştirileri ve katkılarıyla buradaki sunumun içeriğini daha da geliştirmeyi ümit ediyoruz.

Yine, konuşmalarda burada yapmış olduğumuz birçok değerlendirme ve bilgilerden de istifade edilerek birtakım eleştiriler yapıldı. Bence bu da çok kıymetli, çok önemli. Ben bundan dolayı da ayrıca herkese teşekkür ediyorum.

Bugün yapılan tartışmaların temeli aslında dönüyor dolaşıyor büyümeye geliyor. Yani bir ülke eğer büyüyebiliyorsa, artan nüfusuna refah üretebiliyorsa, ekonomide katma değer üretebiliyorsa ve bunu adalet içerisinde ve bir kalkınmacı yaklaşım içerisinde yapabiliyorsa o zaman o bütçeler adalet içinde yapılan vicdan bütçeleridir. Dolayısıyla on altı yıl boyunca hiçbir iktidara nasip olmayacak şekilde bu millet AK PARTİ hükûmetlerine ve AK PARTİ iktidarlarına bütçe yapma görev ve sorumluluğunu vermiş. Herhâlde burada adaleti de vicdanı da en iyi tartacak olan aziz milletimizdir. Bunu da böyle değerlendirmek lazım ama yine de buna rağmen adalet ve vicdan perspektifinde yapılan her türlü uyarıya ve katkıya da açık olduğumuz ifade etmek isterim. Sonuçta her şeyin başında vicdan ve adalet geliyor. AK PARTİ de ilk andan itibaren -zaten partinin isminde de "adalet" var- bugüne kadar her zaman için adaleti her şeyin üstüne koydu.

Değerli arkadaşlar, bir ülkede büyüme, uzun vadede, orta vadede, kısa vadede geçmişe dönük ve ileriye dönük olarak yapılır. Yine bir ülkede büyüme, uluslararası karşılaştırmalar ölçeğinde de yapılır. Yani burada bakarsanız, ilk, cumhuriyetin başından bu yana şu anki Hükûmet, AK PARTİ hükûmetleri kurulana kadar sağlanan ortalama büyümeyi AK PARTİ hükûmetlerinin on altı yılıyla karşılaştırırsanız görürsünüz ki AK PARTİ hükûmetlerinin ortalama büyüme oranı bütün cumhuriyet tarihi boyunca sağlanan ortalama büyüme oranından daha yüksek.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Bütçeyi revize ettikten sonra.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Öztrak, bir dakika, daha yeni başladık.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Siz konuştunuz, ben de konuştum Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İkinci olarak: Yakın vadede, 1990 ile 2002 yılları arasında sağlanan ortalama büyüme oranı yüzde 3,6; AK PARTİ hükûmetleri süresince, 2002 ile 2016 arasında sağlamış olduğumuz büyüme oranı da yaklaşık olarak yüzde 6,7. Dolayısıyla, bakın, 1990'lı yıllarla...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yeni seride mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bir sabırlı olun, ben sizi sabırla dinledim.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Yeni seri değil mi o?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bakın, yeni seri-eski seri...

BAŞKAN - Sayın Bakan, eski-yeni, siz devam edin lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla arkadaşlar, bakın, ister uzun vadede ister yakın vadede ister kısa vadede, nerede karşılaştırırsanız karşılaştırın, geriye dönük tarihsel karşılaştırmalarda AK PARTİ hükûmetlerinin büyüme performansı her zaman için iyi olmuştur. Ben teşekkür ediyorum, Sayın Bakanımız da bu konuyla ilgili zaten dedi ki: "Evet, karşılaştırıldığı zaman burada iyi bir performans gösteriliyor." Eksiklerimizi de söyledi, o da doğru, onları da takdir ediyorum ama gerçekten büyüme konusunda sürekli bir, sürdürülebilir bir büyüme performansı elde etmiş olmamız bence son derece önemli.

Şunu da ifade edeyim arkadaşlar: 2013 Gezi Parkı olaylarından sonraki dönemde, özellikle 2014, 2015 ve 2016 yıllarında büyüme görece olarak aşağı gelmiştir, doğru ama arkadaşlar, yine 15 Temmuzla bağlantısını da kurayım, bugün yakın vadede Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarını tartışırken Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık operasyonları, ardından yine global birtakım oyunlar, bu bölgede yaşanan bütün jeopolitik riskler... Her şeye rağmen Türkiye ekonomisi yine de 2010-2016 arasında dönemde 6,7 büyümüş. Yani içeride ve dışarıda tezgâhlanan bütün oyunlara rağmen Türkiye ekonomisi hem iç şoklara karşı hem dış şoklara karşı dayanıklılığını büyümede çok net bir şekilde göstermiş.

Yine söylendi, yani 1990'lı yıllarda ister büyüme oranları, ister enflasyon oranları, ister nominal faiz oranları, ister reel faiz oranları... Tek tek rakamlara sizleri boğmayayım arkadaşlar. Yakın vadede, yakın tarihsel perspektifte ekonominin temel parametrelerine bakıldığı zaman çok rahat bir şekilde görülecektir ki çok rahat bir şekilde büyümede, enflasyonda, bütçe açığında, borç stokunda, ihracatta, FDI girişlerinde, toplam rezervlerde, birçok ekonomik göstergede Türkiye ekonomisi olağanüstü bir başarı kaydetmiştir.

İkinci ölçek, uluslararası karşılaştırma. Dünyada yalnız olmadığımıza göre acaba Türkiye bu maratonda diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak daha mı hızlı koşuyor, daha mı yavaş koşuyor? Burada da baktığınız zaman, bakın, Türkiye 2002-2007 döneminde yüzde 7,1 büyümüş. Aynı dönemde dünya büyümesi 4,8; ABD 2,7; avro bölgesi 2, gelişmekte olan ülkeler 7,2.

Sayın Öztrak, Çin, Hindistan dâhil 7,2; biz 7,1'iz. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin tümünün ortalaması 5,9. Gelişmekte olan Avrupa 5,9; Latin Amerika 4,2.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Revizeden öncekini de söyler misiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2010-2017 Türkiye 6,6; avro bölgesi 1,2; gelişmekte olan ülkeler Çin ve Hindistan dâhil 5,3; Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler ortalaması 3,6.

Arkadaşlar, özellikle 2003-2013 sonrası dönemde Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin büyüme ortalaması geriye geldi ama Türkiye bu dönemde bütün iç ve dış şoklara rağmen yüksek büyüme oranlarını sürdürmeye devam etti.

Yine yapılan bir eleştiri var: "Niye siz sürekli 2002'yle karşılaştırıyorsunuz?" Arkadaşlar, size dağıtmış olduğumuz 2018 Yılı Programı var, 8'inci sayfa.

BAŞKAN - Ama Sayın Çam bir şey söylemedi o konuda.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani biz orada 2010 yılını esas almışız, hadi 2010 yılını karşılaştıralım. Türkiye ekonomisinin makroekonomik büyüklüklerinde 2010'dan sonra ne olmuş? Toplam sabit sermaye yatırımları: Söylüyorsunuz ya "Bu, sabit sermaye yatırımları olmuyor, olmuyor, olmuyor." diye. 2010 24,9; 2011 28; 2012 27; 2013 28; 2014 28; 2015 29; 2016 29; 2017 30.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Uçtu, doğru, yeniden hesaplayınca uçtun birdenbire.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, yine, gayrisafi yurt içi hasıla, büyüme: 2010'dan itibaren 8,5; 11; 4,8; 8,5; 5,2; 6,1; 3,2; 5,5.

Arkadaşlar, gayrisafi millî gelir: 772 milyar dolardan başlamışız bugün 847 milyar dolara gelmişiz.

Kişi başına millî gelir... Bakın, 2010, 2002 değil arkadaşlar, 2010. Kendi dönemimizde...

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2023 hedefiniz ne?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bir sakin olun Allah'ınızı severseniz ya.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Sayın Bakan...

BAŞKAN - Sayın Öztrak, öne alayım ben sizi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Anlatmayayım arkadaşlar, herkesten, Komisyondaki bütün arkadaşlardan rica ediyorum, 2010 rakamları ile 2017 yılını karşılaştırın. Yıllık programda var, göreceksiniz bütün ekonomik parametrelerde Türkiye son derece iyi durumda, onu bilin yani.

GARO PAYLAN (İstanbul) - 2023 hedeflerine bakın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Öztrak, 1990 yılında dolar cinsinden kişi başına millî gelir 2.665 dolar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - O zamanın doları.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 1999 yılında 4 bin dolar. 2.600 dolar, 4 bin dolar. 2002'de 3.581 dolar...

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Sayın Bakan, ben oralara hiç girmedim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar ya, bir dinleyin, ne olacak, üzülmeyin yani, bilgi alın.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Hiç üzülmem, mutlu olurum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, ben dinliyorum, siz devam edin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, satın alma gücü paritesine göre 1990 yılında -bakın, dikkatle dinleyin, not alın bunları- kişi başına millî gelir 8.272 dolar. Sene 1999, dokuz yıl geçmiş, on yıl geçmiş, kişi başına millî gelir 8.608 dolar. 400 dolar, Sayın Öztrak, on yıl boyunca, koşa koşa koşa -koşmamışsınız da- 400 dolar ancak artırmışsınız bu ülkenin millî gelirini. 2002'de 9.208 dolardan almışız, 2010 yılı gelmiş, 9.208 doları 2 katına çıkarmışız, 17.298 dolara çıkmış. 2016'da 24 bin dolar. 9.208 dolardan almışız 24.807 dolara getirmişiz. 400 dolar mı büyük, 13 bin dolar mı büyük? Arkadaşlar, kendi rakamını bir kere geçmiş, onu söyleyeyim. Arkadaşlar, onun için, büyümede de, satın alma gücü paritesine göre de refah artışında olağanüstü bir iyileşme var.

Arkadaşlar, bütçe performansı, kamu maliyesi dengeleri: Arkadaşlar, 2010 hiç 2002'yi anmıyorum, 2002'yi söylesem ayıp olur artık; 10,5. Bütçe açığının millî gelire oranı 2002'de 10,5. Almıyorum 2002'yi, 2010'u alıyorum; 2,8. Yani AK PARTİ iktidarlarının 2010 yılındaki genel devlet bütçe açığının millî gelire oranı 2,8. 2011 kaç? 0,3. 2012 0,9; 2013 0,6; 2014 0,5; 2015 0,1; 2016 1,3; 2017 2,4. 2010 kaçtı? 2,8. Arkadaşlar...

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - 2,4 niye oldu birden?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Onu da anlatacağım Sayın Öztrak, merak etme. 10,5 olmadığını kabul et en azından, aldığımızda 10,5'ti.

BAŞKAN - Onu kabul etti de neden 2,4 noktasında sordu, siz onu cevaplayın Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 1990 ile 2002 arasında, sizin de görev yaptığınız dönemde bütçe açıklarının millî gelire oranının ortalaması 5,9.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bu, kişisel oluyor, lütfen...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, siz o dönemde bürokrat mıydınız?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nasıl?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - 1990'larda siz de bürokrat mıydınız? Sizin göreviniz neydi Sayın Bakan?

BAŞKAN - Sizin de döneminiz sayılır yani.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet, devam edelim arkadaşlar, devam edelim.

Merkezî yönetim bütçe açığı, aynı şekilde yüzde 1'in altında arkadaşlar.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Borçlar, borçlar...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli arkadaşlar, 1989'da, doğru, Maliye Bakanlığında bürokrat olarak göreve başladım. 1990'lı yılların bütün sefaletini yaşadık. Şimdi bana arkadaşlar diyorlar ki: "Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler şöyle olmuş da, böyle olmuş." Ben rahmetli babamı Dışkapı SSK Hastanesine götürdüğümde sabahlara kadar orada randevu alabilmek için, sıra alabilmek için bekledik. İlaç aldık, dediler ki: "Gideceksiniz, kurumun eczanesinden alacaksınız." Saatlerce orada ilaç almak için bekledik. Siz bana neden bahsediyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Bakan, bunları herkes biliyor, siz lütfen sorulara...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Belki gençleri aldatacaksınız, belki gençler inanır.

MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi de değişen bir şey yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, söyleyeyim: Sosyal Güvenlik Kurumunun...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu yönde bir soru...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Ama bu yönde bir soru gelmedi efendim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur mu Sayın Başkanım, siz dışarıdayken...

BAŞKAN - Muhterem pederinizi sormadılar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hani diyor ya Kuşoğlu haklı olarak: "Arkadaş, bırak rakamları, vatandaşın hissettiğine bak." Evet, 1990'lı yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumunun, sağlık kurumlarının krizlerini, açmazlarını, yokluklarını bilfiil yaşadık millet olarak ve o günlere Allah bir daha geri götürmesin.

BAŞKAN - Amin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Rabb'ime şükürler olsun ki bugün sağlık alanında, sosyal güvenlik alanında gerçekten gelinen noktada hem hizmet kalitesinde hem de hizmete erişebilirlikte son derece iyiyiz.

BAŞKAN - Bilhassa Sayın Bekaroğlu yaşlandı biraz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Devam edeceğim arkadaşlar, biraz sonra rakamları da vereceğim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, ben sataşmadan dolayı söz istiyorum gerçekten.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli arkadaşlar, kamu maliyesinde, uluslararası karşılaştırmalar... Yani tamam, siz bütçe açıklarını yüzde 1'e kadar düşürdünüz ama dünya nerede? Dünyada zaten 1'deyse sizin ne farkınız var?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Borcu özelleştirdiniz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2000-2016 döneminde genel devlet açığı: G7 ortalaması 5,3; OECD ortalaması 4,8; avro bölgesi 3,3; gelişmekte olan ülkeler ortalaması genel devlet açığında 2,5; Türkiye 1 arkadaşlar.

Yine kamu borç stokunun millî gelire oranı: G7 ortalaması yüzde 118, OECD ortalaması yüzde 107, avro bölgesi 88, gelişmekte olan ülkeler 40, Türkiye 32.

Hiç unutmuyorum, 2004'lerde -Allah rahmet eylesin- Kemal Unakıtan Bey'le Amerika'ya gittiğimizde, bizim bütçe açığı rakamlarımızla hafif yollu alay ederlerdi. Şimdi bütçe açığı ve borç yükünde Türkiye gerçekten son derece iyi noktalara geldi ve bu yakaladığımız...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, artık sorulara gelelim lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır ama Sayın Başkan, kırk beş dakikam yok mu?

BAŞKAN - Var, var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam, devam ediyorum.

Dolayısıyla, Avrupa Birliği tanımlı borç stokunu yüzde 72'den yüzde 27,5'a getirdik.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Önce sorulara cevap verseniz.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Soruları kaynatmasın, ek süre de verin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşların bu faiz giderlerine karşı duyarlılıklarına teşekkür ediyorum, aynı duyarlılık bende de var arkadaşlar, aynı duyarlılık bende de var. Yani bütçe harcamalarının yarısı faize gidiyordu, doğru, şimdi yüzde 9,4'ü gidiyor; fazla, bunun daha da düşmesi lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Reel faiz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Merkezî yönetim faiz harcamaları vergi gelirlerini... Allah'tan korkun ya, 100 lira topluyordunuz, 85 lirası faize gidiyordu, şimdi bu rakamı yüzde 10'a kadar düşürdük.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Reel faiz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Reel faiz, bravo...

BAŞKAN - Sayın Paylan, size söylemedi Sayın Bakan, muhatabı siz değilsiniz o son lafın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Grafik gösteriyor arkadaşlar. Yani bugün 2002 yılında... Ne yapayım, elimde o rakam var, 1990 yıllar da var, 1990 yıllar da var Sayın Öztrak.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2010'dan gel, 2010'dan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 1990 yıllarda nominal faiz oranlarının ne olduğunu çok net biliyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Bakan, rica ediyorum, sadece Sayın Öztrak'a değil; lütfen, Komisyona hitap edin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nominal faiz oranı yüzde 99, reel faiz oranı yüzde 15.

2010 yılından beri reel faiz oranı yüzde 0 ila 2,5 arasında gidiyor.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Sayın Bakan, o faizlerin hepsini düşürdük, size teslim ettik, merak etmeyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla, arkadaşlar, borç stokunun vadesi... Bugün Türkiye'nin AB tanımlı genel borç stoku performansı hangi ülkelerden daha iyi? Hangi ülkelerin borç göstergesi Türkiye'den daha kötü? İtalya, Portekiz, Belçika, İspanya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Macaristan, Almanya, Finlandiya, Hollanda, Polonya, Letonya, Danimarka, daha ne sayayım arkadaşlar.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hangi ülkenin vatandaşı çarık giyiyor Sayın Bakan? Ben gidiyorum, hâlâ çarık giyiyorlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gerçekten, arkadaşlar, eskiden IMF'e olan stand-by programları başlardı, bitirilemeden tekrar yenilenirdi, artık, 2009'dan beri Türkiye IMF programı yapmadan kendi ayakları üzerinde mali göstergelerini daha da iyileştiren, kamu dengelerini daha da iyileştiren bir performansı da sağlamış oldu.

Bakın, bugün, 2010 sonrası birçok ülkede borcun millî gelire oranı veya bütçe açıkları artarken Türkiye bütçe açıklarını ve borcun millî gelire oranını düşüren nadir ülkelerden bir tanesi arkadaşlar 2010'a göre. Burada tek tek ülke saymayayım, o konuda bilgiler de var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, biz bunların hiçbirisini sormadık yani.

BAŞKAN - Eleştirdiniz efendim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama önce sorularımıza cevap versin.

BAŞKAN - Sizin genel eleştirileriniz içerisinde bunların hepsi vardı, Sayın Bakan da cevaplıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli arkadaşlar, vergi politikası...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bu, soru-cevap etabı değil mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Soruları da cevaplayacağım arkadaşlar, bir dakika.

BAŞKAN - Ama arkadaşlar zaten...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, bunları lütfen süreme ekleyin.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, sürenizin hepsini kullanmak zorunda değilsiniz, arkadaşlar dinlemiyorlar çünkü.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, bakın, bu müdahaleleri süreme ekleyin lütfen.

Değerli arkadaşlar, vergi politikası son derece önemlidir. Gerçekten, burada, vergi kamu gelirlerini temin etmenin yanında aynı zamanda sosyal adaleti ve sosyal devleti de, bunun var olup olmadığını da gösteren önemli bir unsur. AK PARTİ hükûmetleri döneminde, arkadaşlar, gelir vergisinde oranları düşürdük; kurumlar vergisinde, yüzde 33 olan kurumlar vergisi oranını yüzde 20'ye biz düşürdük. Katma değer vergisinde, eğitimde, sağlıkta, tekstilde, birçok sosyal alanda, sağlık alanında, birçok alanda katma değer vergisinde oran indirimleri yaptık. Sayın Öztrak, oradan çiftçileri söylüyor -niyeyse bugün hep "Öztrak" diyorum- sadece çiftçilere geçen sene yemde ve gübrede KDV'yi sıfırladık.

BAŞKAN - Meslek taassubu var burada.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dolayısıyla, çiftçiye sağlamış olduğumuz sosyal desteklerin yanında vergi indirimlerini hiç burada gündeme getirmiyorlar. Bunu da söyleyeyim: İlgisi olanlara dağıtabilirim, AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapılan vergi indirimlerinin gerçekten çok boyutlu olduğunu göreceksiniz.

AK PARTİ hükûmetleri döneminde, arkadaşlar, yoksulluk oranları aşağıya gelmiştir. Bu kavram, "Yoksulluğu yönetiyorsunuz." kavramı yanlış, hayır. Hani, şöyle bir şey olsa, sizin 1990'yı yıllarda yaptığınız gibi, yoksulu yoksul bırak, sonra da yardım dahi yapama. Arkadaşlar, olur mu? AK PARTİ iktidara geldiğinde kişi başına gelir günlük 4,3 doların altında olan nüfus oranı yüzde 30'du, yüzde 30. Nüfusun yüzde 30'u 4,3 doların altında gelire sahipti; şimdi, arkadaşlar, bu oran 1,58'e düştü. Dolayısıyla, AK PARTİ hiçbir zaman için toplumu yoksul bırakarak ve bu yoksulluğu kullanarak bir şekilde sosyal politika uygulamamıştır. AK PARTİ hem fakirliği düşürmüştür hem mutlak yoksulluğu düşürmüştür hem de aynı zamanda her hâl ve takdirde dezavantajlı bütün gruplara sosyal devlet uygulamalarını ilk defa bu dönemde kazandırmıştır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, 1990'lı yıllarda Özal vardı, bilginiz olsun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Boşuna söylemiyorum, gerçekten, AK PARTİ hükûmetlerinin bütçesi faiz bütçesi değil; hizmet bütçesidir, refah bütçesidir ve topluma sosyal hizmetler, sosyal yardımlar yoluyla da her zaman için kaynak aktarmıştır.

Siz yarısını faize verdiğiniz bir bütçede sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal devlet bütçe uygulamalarını yapabilir misiniz? Onun için, AK PARTİ hükûmetleri döneminde daha önce hiç olmayan, ilk defa bu dönemde başlatılan çok sayıda sosyal yardım programları var. Eskiden engelli kardeşlerimizin evde bakım hizmetleri için devlet ev bütçesine katkı mı veriyordu arkadaşlar? Bugün yaklaşık 500 bin aileye her ay ve toplamda yılda 6 milyardan fazla biz destek veriyoruz. Nerede, bu var mıydı eskiden? Aklınızda dahi yoktu. Engelli kardeşlerimizin özel kuruluşlarda bakımına... Yaklaşık 320 bin engelli kardeşimiz şu anda eğitime erişebiliyor ve devlet olarak biz bunların eğitimlerini karşılıyoruz.

Çok sayıda program var. Doğum yardımı programı bu dönemde başladı. Sosyal ve ekonomik destek ilk defa Türkiye'de dezavantajlı gruplar için bu dönemde başladı.

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Dünya Bankası kredisiyle 2002'den öncedir Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya Dünya Bankasından aldığınız bir proje kredisiyle başlatmışsınız, biz şimdi onu bütçeden ödüyoruz, aradaki fark bu. Dolayısıyla, arkadaşlar, gerçekten, bütçe her bakımdan sosyal devlet uygulamalarını kuvvetlendiren bir bütçe olmuştur.

İstihdam meselesine gelince, değerli arkadaşlar, şunu söylemek lazım, yine aynı karşılaştırmayı yapacağız: Türkiye'nin 2002 yılında bir istihdam seviyesi vardı, şu anda da bir istihdam seviyesi var; 2007'de bir istihdam seviyesi var, şu anda bir istihdam seviyesi var. AK PARTİ hükûmetleri döneminde istihdam kesintisiz bir şekilde artmıştır. Arkadaşlar, global ekonomik kriz meydana geldiğinde başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere bu ülkelerin çoğunda istihdam seviyesi uzun yıllar boyunca 2007 seviyesine gelemedi. Ne zamandan itibaren bu rakamlar yukarıya doğru gelmeye başladı? 2013'ten sonra gelmeye başladı. Ve ilk defa OECD ülkelerinde ve AB özelinde, 2007 yılındaki istihdam seviyesini daha yeni yakalamaya başladılar. Hâlbuki AK PARTİ 2007 yılından sonra, bütün o 2009 ekonomik krizine rağmen bu dönemde 7,9 milyon insana ilave istihdam üretti.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yüzde kaç, yüzde?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Açın bakın, Portekiz'in istihdamına bakın, İtalya'nın istihdamına bakın, İspanya'nın istihdamına bakın, Yunanistan'ın istihdamına bakın, Fransa'nın istihdamına bakın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Oranları verin, oranları.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, vereyim, onlar zaten programlarımızda var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Almanya'ya bakın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Almanya'nın bakın.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, beraber bakalım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın arkadaşlar, 2013 yılından itibaren OECD ülkelerinde istihdam artmaya başlamıştır ve gerçekten son bir yılda 1,1 milyon insanımıza istihdam sağladık. Çok kapsamlı bir istihdam programı başlattık. Çalışanlarımız, işverenlerimiz buna destek verdi ve ciddi anlamda...

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Onlar kriz geçirdi, bizde teğet geçti.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Genç işsizlik yüzde 24 Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, söylüyorum...

BAŞKAN - Arkadaşlar, bu şekilde müzakereleri yürütmemiz mümkün değil, lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İş gücüne katılma oranının artıyor olması istihdamın aşağıya gelmesine bir şekilde imkân veriyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan da bize müdahale etti, ne yapalım.

BAŞKAN - Sayın Paylan, ben sizi düşündüğüm için müdahale ediyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yoksulluk oranlarını söyledim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nedir yoksulluk oranları?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sonra, arkadaşlar, bakın, Türkiye'de ekonomik büyüme olduğu muhakkak. Türkiye, çok ciddi anlamda, 2002 yılına göre, büyüklük olarak arttı ama bu dönemde aynı zamanda biz gelişmişlik göstergelerinde de önemli iyileşmeler sağladık, bundan hepimizin de memnun olmamız lazım. Arkadaşlar, bir ülkede...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Doğru, doğru, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde sonuncuyuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Acemoğlu'nun kitabını aç da oku, orada var bak.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben okudum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sen daha yeni okuyorsun, ben onu üç yıl önce okudum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, ben sekiz yıl önce okudum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bırak Allah'ını seversen.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İmzalı gönderdi, Acemoğlu imzalı gönderdi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gönderdi de hâlâ anlamamışsın.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya yapmayın Allah'ınızı severseniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Aç, orada bak.

Arkadaşlar, bir ülkede eğitimi seviyesi eğer gelişmiyorsa o ülkede kalkınmadan bahsedilemez.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Geliştik mi Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2002 yılında 100 çocuktan sadece 11'i anaokuluna erişebiliyordu arkadaşlar, 100 çocuktan 11'i. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca yakaladığınız anaokulu erişim oranı yüzde 11; şu anda bu oran yüzde 43. İnşallah, birkaç yıl içerisinde bu oranları yüzde 60'ın, 65'in üzerine çıkaracağız.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dünya Barış Endeksi'nde kaçıncıyız peki?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Pardon, diyorsunuz ya bana zaman zaman "2010'a bakın." diye.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Basın Özgürlüğü Endeksi'ne gelin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2002'de 11,7; 2010'da 43,1; 2017'de 52,1.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, böyle olmaz, lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ortaöğretimde erişim oranı yüzde 80'den yüzde 106'ya çıkmış...

BAŞKAN - Sayın Öztrak, bizim komisyonumuzun böyle bir âdeti yok. Soru sordunuz, lütfen dinleyin, Sayın Tanal'ı meşgul etmeyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, tabii, ne yapsın tedirgin oluyor...

BAŞKAN - Sayın Paylan'la alakası yok efendim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Barış Endeksi'ne gelin, Basın Özgürlüğü Endeksi'ne gelin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Geliriz, geliriz. Geliriz, merak etmeyin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dünya Barış Endeksi'ne gelin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, öğretmen sayısı... Diyordunuz ya hani: "2002'yle karşılaştırıyorsun." 2010 da var. Öğretmen sayısı 2002'de 528 bin, 2010'da 687 bin, 2017'de öğretmen sayımız 902 bin olmuş.

Derslik sayımız: Bütün cumhuriyet tarihi boyunca yapılan derslik sayısı 343 bin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - "İcraatın içinden." Bir de kalem alsın eline..

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2010'da 466 bin derslik sayısı, şu anda 561 bin.

Arkadaşlar, öğretmen başına ilköğretimde öğrenci sayısı 28'den 17'ye düşmüş, ortaöğretimde 18'den 13'e düşmüş.

Arkadaşlar, bunlar, bakın bir ülkede...

GARO PAYLAN (İstanbul) - PISA'da kaçıncıyız?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...büyüme potansiyelini belirleyen bazı göstergeler var. Dolayısıyla, arkadaşlar, siz bana "PISA" diyorsunuz. Sizin bu göstergelerde hiçbir performansınız yoktu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakanım, bakın, Mardin'e gidelim, Urfa'ya gidelim, Diyarbakır'a gidelim, Hakkâri'ye gidelim; oralarda öyle mi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - "PISA" diyoruz, yediğimiz pizza değil.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sağlık göstergeleri, 2002 yılında... Bakın, sağlığı nerelerden nerelere getirmişiz...

BAŞKAN - Arkadaşlar, müthiş bir uğultu var. Lütfen...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Orası sohbet ediyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Erdinç, lütfen... Rica ediyorum Sayın Erdinç...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sizin vekilleriniz sohbette.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2002 yılında, doğumda beklenen yaşam süresi: 72,5; şu anda 78 arkadaşlar.

Bebek ölüm hızı: Bin canlı doğumda 31,5. Açın, birçok kaynakta, ekonomi literatüründe hep söylenir. Yani burada, bebek ölüm hızı binde 7,6'ya düşmüş durumda.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Van'da baba bebeğini çuvala koydu iki yıl önce.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Beş yaşın altı ölüm hızı: Bin canlı doğumda 2002 yılında 40 iken 9,7'ye gelmiş.

Anne ölüm oranı: Burada "Gander Budgeting" diyorsunuz, "kadın esaslı bütçeleme" diyorsunuz...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Cevap verin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Söylüyorum.

Anne ölüm oranı: Yüz bin canlı doğumda 64'müş.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Onunla ilgisi yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bir bütçe eğer bu göstergeleri sağlıyorsa o söylediğiniz şey vardır. Bu bütçede eğer anne ölüm oranlarında bir performans sağlamasak, bütçeden daha fazla kaynak o alana tahsis etmesek, o alanda erişimi ve kaliteyi artırmasak anne ölüm oranı 64'ten 14,7'ye gelir mi?

Arkadaşlar, yine, kişi başına hekime müracaatta, sayısı...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sorularımıza ne zaman gelecek Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yazılı gönderecek Sayın Paylan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin şu bahsettiğiniz Sosyal Güvenlik Kurumunda 2002 yılında kişi başına ortalama hekime müracaat sayısı yani erişim -erişemiyorsunuz- 3,2 yani bir kişi yılda 3,2 defa doktora erişebiliyor.

Arkadaşlar, şu anda bu oran 8,4. Şu anda, OECD ortalamalarını yakalamış durumdayız. Artık eski SGK günleri yok, vatandaş istediği zaman, istediği sağlık hizmetini, istediği yerden, istediği kalitede alabiliyor. Burada son derece önemli yatırımlar var. Hastane, bakın, arkadaşlar, 2003...

MUSA ÇAM (İzmir) - Rehin kalıyor hastanede, rehin kalıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Rehin mi kalıyor? Sayın Çam, söyleme Allah rızası için, söyleme, çarpar, Allah çarpar yani.

MUSA ÇAM (İzmir) - Vallahi billahi rehin kalıyorlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bunu söyleme bari.

MUSA ÇAM (İzmir) - Onlarca insan arıyoruz bizi.

BAŞKAN - Sayın Çam... Arkadaşlar, müdahale etmiyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sağlık insan gücü...

MUSA ÇAM (İzmir) - Bundan sonra sizin telefonunuzu vereceğim, size yönlendireceğim.

BAŞKAN - Sayın Çam, benim telefonumu verebilirsiniz, Sayın Bakana gerek yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2002 yılında sağlık insan gücü 256 binmiş, 570 bin sağlık çalışanı var. Eskiden SGK bu muydu?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, "İcraatın içinden" mi olacak böyle? Böyle mi olacak? Yani "İcraatın içinden" konuşması gibi mi olacak?

BAŞKAN - Sizi ne rahatsız etti burada Sayın Paylan?

Sayın Paylan, size bir söz vereyim. Nedir sizi rahatsız eden burada?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir de Özal gibi kalem alsın eline gözümüze gözümüze "İcraatın içinden..."

BAŞKAN - Ama bundan rahatsızlık duymayın. Siz birtakım eleştiriler getirdiniz, Sayın Bakan da yapılanlarla, gelişmelerle sizin eleştirilerinizi cevaplıyor ama siz bundan rahatsızlık duyuyorsunuz. Teşekkür mü etsin?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ondan sonra da "Yazılı cevap vereceğim." diyecek.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hepsini cevaplayacağım. Hepsini cevaplayacağım, sabredin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - On beş dakika kaldı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Verecek canım, ek süre verir Sayın Başkan herhâlde.

BAŞKAN - Vermem Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, o zaman, ben bunları dağıtayım.

Ulaştırmada, bilgi işlem teknolojilerinde, eğitimde birçok gösterge...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu dediklerinin hepsi diğer kurumların bütçelerinde zaten tutanaklara geçecek.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ekonomi coşmuş Sayın Bakan, coşmuş.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bütçenin geneli üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Arkadaşlar sabahtan beri "Bu bütçe insan odaklı bir bütçe değil.", "Vatandaşa hizmet etmiyor.", "Vicdansız." gibi birçok şey söylediler. Ben de bu bütçenin...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, 19.30'a kadar vaktiniz var, kırk beş dakika daha, buyurun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, bize de...

BAŞKAN - Efendim, bu, geneli üzerinde görüşme olduğu için, malumunuz sizler de yirmişer dakika kullandınız, yarın on dakika. Sayın Bakanları kırk beş dakikayla sınırlayacağız. Böyle olunca da Sayın Bakanın kırk beş dakikasını yine de 2'yle çarpmıyoruz ama ilave bir kırk beş dakika süre veriyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yine, burada bütçenin çalışanlara dönük bir içerme taşımadığını söylediler. Hâlbuki, 2002 yılından bu yana, hem kamu çalışanlarının hem emeklilerin hem de genel olarak işçilerin gerçekten bu dönemde her bakımdan refahları arttı.

Bütçe sunuş konuşmamda bunların detaylarını ve rakamlarını da sizlerle paylaştım ama hiç aklıma gelmemişti...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Memurlara verilen zam ortada Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir vatandaş maaşını alır almaz hepsini götürüp çeyreğe yatırıyor. İlk defa böyle bir örnek görüyorum. Bendeki karşılaştırma şu: Bir vatandaş maaşını alır, gider ne yapar; önce sepetini doldurur, tüketmesi lazım. Tüketimde ne oluyor? 2002 Aralıkta, vatandaş, en düşük memur maaşıyla 386 adet ekmek alıyormuş. Şimdi kaç ekmek alıyor? 660 ekmek alıyor. Pirinç, çok tüketiriz yani hepimiz severiz, 2002 yılında 180 kilogram pirinç alırken 381 kilogram pirinç alıyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Pirinç kaç lira, asgari ücret kaç lira?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Makarna: 382 kilogram, şimdi 852 kilogram.

Dana eti, arkadaşlar bakın, dana eti: 45 kilogram, 63 kilogram. Bakın, 45 kilogram, 63 kilogram. Süt, arkadaşlar...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İthal mi? Sırbistan'dan ithal mi?

MUSA ÇAM (İzmir) - Angus mu?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, niye üzülüyorsunuz? Dağıtayım şunları da öğrenin Allah'ınızı severseniz. (CHP sıralarından gürültüler)

Yani, çeyrek altın mukayesesi yapıyorsunuz, garip kaçmıyor da... Bunlar çok net yani.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, ama biz gerçekten Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bu simit-ekmek hesabını yapmak istemiyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır ama altın hesabı yapıyorlar.

BAŞKAN - O da yanlış efendim, o da yanlış. O yanlış diye siz de yanlışın peşinden gitmeyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne yapalım? Yanlışa doğruyla cevap veriyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, ette yalan söylediniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O yalan söylemek size ait olan bir maharet.

GARO PAYLAN (İstanbul) - 60 kilo et 3 bin lira yapar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz asla yalan söylemeyiz.

Yalan söylemek size ait olan bir maharet. Yapmayın böyle bir şey.

Değerli arkadaşlar, şimdi, burada kamu çalışanlarının bu dönemde net olarak...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Daha eti kaç para? 60 kilo dana eti kaç para?

BAŞKAN - Siz nereden alışveriş yapıyorsunuz? Günaydın Kasap mı?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, 60 kilo dana eti 60 liradan hesaplarsanız 3 bin lira eder.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Reklama giriyor, reklama.

BAŞKAN - Ters reklam oldu ama bu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, sorulara gelecek olursam değerli arkadaşlar... (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kuzu eti 80 lira.

BAŞKAN - Arkadaşlar, rica edeceğim.. Lütfen... Rica ediyorum...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika değerli arkadaşlar, bir dakika.

BAŞKAN - Efendim, bizim kasap Abdurrahim'den örnek verin lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok.

Değerli arkadaşlar, bunlar TÜİK'in rakamları, benim gidip kendimin aldığım rakamlar değil ki.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.

Siz hangi kasaptan alışveriş yapıyorsunuz, Allah rızası için.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, bu tartışmada kaybedersin. Kaybedersin bu tartışmadan.

Arkadaşlar, Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarını veriyorum, kendim gidip de aldığım rakamlar değil ki.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, Allah rızası için kaç lira et?

BAŞKAN - Sayın Tanal.. Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya yapmayın bunu.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bakın...

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İşte bakın, etin kilosu 28,75.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dana kıyma değil, pirzolaydı.

Et Balık fiyatları değil, kasap fiyatlarını söyleyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, değerli kardeşim, bir kere bu meseleyi bile konuşurken...

BAŞKAN - Siz o Fransa'da Migros'un fiyatına bakıyorsunuz herhâlde. Türkiye'ye gelin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -...gelirle fiyatı bölüyoruz arkadaşlar.

Devam ediyoruz.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, şu et fiyatlarını geçelim, başka yere gelelim. Perşembe günü Tarım Bakanımız burada olacak.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, genel olarak bütçeyle ilgili değerlendirme yapmak gerekirse, gerçekten, 2018 yılı bütçesi milletimize, ülkemize hizmeti esas alan, burada söylenenin aksine, özel sektör yatırımları başta olmak üzere yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Bu bütçe, aynı zamanda sosyal bir bütçedir, hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmet ve yardımları sunan bir bütçedir. Bunu sağlamak için hem teşkilatlanma hem bu konuyla ilgili gerekli kaynakların ayrılması konusunda da özel duyarlılığımız vardır.

Yine 2018 yılı bütçesi tarıma bütçeden önemli kaynak ayıran bir bütçe olmuştur. Tarımsal destekleme bütçesi yanında tarımsal alanda yapılan yatırım harcamaları, yine dolaylı olarak sübvansiyon yoluyla sağladığımız destekler ve yine yapmış olduğumuz vergi indirimlerini üst üste toplayacak olursanız tarım sektörüne 2018 yılı bütçesi gerçekten katkı veren bir bütçe olmuştur.

2018 yılı bütçesi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler 1990'lı yılların aksine, bir tedirginlik unsuru değildir. 1990'la 2002 arasındaki, daha doğrusu, 1990'la 2008 arasındaki 3 ayrı kurumun bütçesiyle şu andaki karşılaştığınız Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesi aynı bütçe değildir. Bir kere, genel sağlık sigortası sisteminin kurulduğu andan itibaren zaten Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesi önceki yılların bütçelerinden baz olarak farklı bir noktaya gelmiştir. Bugün, 2018 yılı bütçesi de başta olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun gerek emeklilik ödemelerinin sağlanmasında gerekse genel sağlık sigortası kapsamında sağlık harcamalarının finansmanında gerekli, yeterli ödeneği bütçeden rahatlıkla verebiliyoruz.

Biliyorsunuz, 2018 yılı bütçesinde hedef bütçe açığı yüzde 1,9, yani yaklaşık olarak 65 milyar liradır. Türkiye'nin, doğrudur, 2015 yılından itibaren özellikle büyüme odaklı bir kamu maliyesi politikası çerçevesinde, özellikle bütçede üretime, yatırıma, istihdama destek veren unsurları nedeniyle kamu maliyesi elinde sahip olduğu mali imkânı kullanarak büyümeye destek vermiştir. Bundan da rahatsız olmamak lazım arkadaşlar.

Şimdi, burada gündüz ifade edildi, işte, neymiş, ne diyorsunuz? "Bir şey katkılı büyüme" diyorsunuz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Hormonlu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, başka bir şey söylüyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kortizonlu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nasıl kortizon?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kortizon tedavisi yaptırıyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli arkadaşlar, yani buna şaşırıyorum. Geçen seneki bütçe görüşmelerini açsak, 2017 yılı bütçe görüşmelerini, büyümeyle ilgili 2017 yılı için yaptığınız bütün tahminleri burada teker teker Komisyonla paylaşmak lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz de 3 yaptınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bütçeyle ilgili uluslararası kuruluşlar, birçok yatırımcı şirket 2017 yılı büyümesinin kesinlikle yüzde 2-3 aralığında olacağını söyledi ve biz Hükûmet olarak...

Tabii ki, biz sorumluluk makamlarında olan insanlarız, ülkenin büyümesinden, istihdamından, yatırımından biz sorumluyuz. Ve 2017 yılında büyümeyi artırmak amacıyla, istihdamı artırmak amacıyla çok sayıda vergi programını devreye koyduk, harcama programını devreye koyduk, Kredi Garanti Fonu'nu devreye koyduk. Ne yapalım yani koymayalım mı? Bir ülkede büyüme için gerekli olan adımları atmayalım mı? Attık da kötü mü oldu? İyi oldu. 2016'nın son çeyreğinden itibaren bütün beklentilerin aksine büyümede çok hızlı bir toparlanmayı yaşadık ve 2017 yılının ilk 2 çeyreğinde büyümedeki yakaladığımız ivme artarak devam etti. Ve birçok gösterge, arkadaşlar, şunu gösteriyor ki, 2017 yılının 3'üncü çeyreği de gerçekten geçen senenin aynı çeyreğiyle karşılaştırıldığı zaman büyümede yukarı yönlü bir gelişme olacağına işaret ediyor.

Doğru, biz orta vadeli programda 2017 yılı için büyüme hedefini yüzde 5,5 olarak belirledik. Ama bu büyüme göstergeleri, bizim açıkladığımız tarihten sonra ortaya çıkan yeni göstergeler bu büyümenin daha da yukarı yönlü olduğuna işaret ediyorsa ve Hükûmet yetkilileri de bu göstergelerden hareketle büyümenin hedeflenenden daha da yukarı olacağına işaret ediyorsa burada bir yanlışlık yok ki. Son dönemde açıklanan göstergelere bakıldığı zaman, gerçekten 2017'de inşallah, bir aksilik olmazsa büyüme oranının yüzde 5,5'ten daha büyük olması daha fazla ihtimalle beklenen bir olasılık.

En son, bakın, kapasite kullanım oranı ekim ayında yüzde 79,7'yle Ağustos 2008'den beri, bakın, Ağustos 2008'den beri kapasite kullanım oranı...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eylülden mi bahsediyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, kapasite kullanım oranı ekim ayında yüzde 79,7.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eylüldeyiz şu anda.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu, eylül ayı mı?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eylül ayı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Eylül, evet, peki, pardon.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Doğru söylüyoruz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ee, çok güzel, düzeltin, yani ben de düzelttiğin zaman teşekkür ediyorum.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama öyle söyleyin işte, "Yalan söylüyorsunuz." falan, ne oluyor yani? "Yalan söylüyorsunuz." diyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Girme o polemiğe tekrar.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Girmeyin işte.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kapasite kullanım oranı, bakın, Ağustos 2008'den beri en yüksek seviyede. 2017 yılı, herhâlde bu da eylül, eylül ayında Reel Kesim Güven Endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,4 artışla yüzde 109,5 olmuş. Sanayi Üretim Endeksi, IPI, reel sektörün yatırım harcama beklentisi, perakende satışlar, turizmdeki toparlanma... Arkadaşlar, yani biz orta vadeli programı açıkladıktan sonraki dönemde arka arkaya açıklanan göstergeler 3'üncü çeyrekte, o tarihte beklenen büyüme oranından daha güçlü bir büyüme oranının geleceğine işaret ediyor. Bu da 2017 yılının 2'nci yarısında varsayılan büyümeden daha yüksek bir büyüme geleceğini gösteriyor. Bunun ifade edilmesi, bunun söylenmesi bir tenakuz değil, yeni gelen göstergelere göre...

Hani eskiden şöyle olurdu: Bir rakam açıklardık, işte, "Göreceksiniz, o rakam yıl sonunda tutmayacak." deniyordu. Ee, şimdi, biz bir rakam açıkladık, bu sefer diyoruz ki: O rakam daha da yukarıya gidecek. Dolayısıyla arkadaşlar, ben de memnun olduğunuzu biliyorum, büyümenin yukarıya gelmesi istihdam, yatırım, üretim, bu açıdan hiçbirimizin farklı düşündüğünü düşünmüyorum, bu açıdan büyümeye devam edeceğiz.

Türkiye'nin borçluluk oranları, Sayın Öztrak gitmiş ama herhâlde... Türkiye'nin ekonomisinin bugün hâlâ güçlü bir performans gösterdiğini işaret ediyor. Eskiden kamu borçlanırdı, özel sektör içeriden de borçlanamazdı, dışarıdan da borçlanamazdı. Çünkü kamu bütün bankalar üzerindeki kredi portföyünün önemlice bir kısmını kaplamış, özel sektöre kredi alacak alan oluşturmuyor. Şu anda arkadaşlar, hâlâ kamunun kullandığı kredi oranı toplam kredi portföyü içerisinde düşük oranlarda. Dolayısıyla özel sektörün...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, son beş dakikanız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sorulara geliyorum o zaman, sorulara hızlı hızlı cevap vereyim.

BAŞKAN - Müsaade ederseniz Sayın Bakanım, bir on beş dakika da ilave edelim, 19.15'e kadar lütfen sorulara cevap verin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur, sorulara geleyim o zaman.

Sayın Kuşoğlu, genel uygunluk bildirimindeki yedek ödenekle ilgili konuyu sordular. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu'nda öngörülen, yılbaşında öngörülecek yedek ödeneklerin bütçe toplam ödeneklerine oranıdır. İlgili yıl bütçe kanunlarında yıl içerisinde ihtiyaçlara binaen Maliye Bakanına yedek ödeneği kullanma imkânı verilir. Onun için Sayıştay Başkanlığının denetim raporunda ifade ettiği başlangıç ödeneğine göre oranla, yıl sonundaki yedek ödeneğin bakiyesi farklı şeyler. O açıdan bu eleştiriyi çok doğru bir...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İşte onun, Maliye Bakanına o yetkinin verilmesi yanlıştır, onu talep etmemeniz lazım, zaten konuşmamız gereken husus da o Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, ben Sayıştay Başkanlığının bu eleştirisini çok yerinde görmediğim için söyledim, hani birbirinden farklı konular onlar ama o öbür söylediğiniz konu haklı, onu tartışmamız lazım.

İkinci olarak, ödenek üstü harcamalar konusunda, doğru, Sayıştay Başkanlığının eleştirileri var. Kesin hesap kanun tasarılarıyla Meclisimizin takdirinde, tamamlayıcı ödenek verilmek suretiyle bunların tamamlanması mümkün.

"Servet affı" dediğiniz düzenlemeyi bir servet affı olarak hiçbir zaman için görmedik. Biliyorsunuz, vatandaşlarımızın yurt dışındaki varlıklarının Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili bir düzenleme yaptık. Büyük ölçüde bankacılık sistemi üzerinden, finans sektörü üzerinden bir uygulama oldu. Şu ana kadar bu konuyla ilgili olarak, özel bir "Şu kadar rakam gelmiştir." demiyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Niye demiyorsunuz Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bekaroğlu, "Yastıkaltındaki altın miktarı ne kadardır?" diyor, elinde bir veri yok. Anladığım kadarıyla, Başbakan Yardımcımız ifade etti, "2,5 ton yeni bir enstrümana mukabil 2,5 tonluk bir altının teslimi söz konusu." dedi. Yeni bir enstrüman. İnşallah bence bu enstrüman vatandaşlarımız tarafından da daha fazla kabul görürse eğer böylelikle aslında atıl vaziyette olan bu varlıkların da bu yolla ekonomiye kazandırılmasının imkânı olacak.

Sayın Bekaroğlu, taşeron işçilerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu konuyla ilgili olarak bu çalışmalar, Sayın Başbakanımız ifade ettiği için söyleyeceğim, Sayın Başbakanımızın ifade ettiği çerçevede yılbaşından önce bu yasayı Meclisten geçirmeyi planlıyoruz. Burada model konusunda Bakanlar Kurulu bir model noktasında karar verdiği anda da zaten Hükûmet olarak bunu sizlerle paylaşacağız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Daha modele karar verilmemiş, nasıl geçireceksiniz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Zor bir şey değil Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama "2017'nin sonuna kadar." diyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, daha önümüzde yaklaşık üç ay var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nerede var üç ay ya?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İki var pardon, iki ay var, ne olacak, buraya getiririz, Komisyonda iki günde geçer.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bütçe var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hazine borçlanması, faiz meselesinde -demin ifade ettim- yani gerçekten, bugün Hazine borçlanması ve faiz bakımından son dönemde belki konjonktür olarak bir yukarıya gidiş söz konusu ama genel olarak kamu borcunun millî gelire oranının hâlâ sürdürülebilir seviyelerde olduğunu görüyoruz.

Sayın Paylan, Hazine garantileriyle ilgili -daha önce de ifade ettim- orta vadede, yani 2018, 2019 ve 2020 yıllarında, gerek şehir hastaneleri için gerekse garanti ödemeleri için bütçeden gerekli ödenekleri öngördük, ilgili kurum bütçeleri geldiğinde zaten ilgili bakanlarımız bunları sizlerle tek tek verecek.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Görüşürken bize verecektiniz efendim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben söyledim, 2018 için...

Nasıl?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Görüşmeye başlarken "Size vereceğiz." diye vaat ettiniz torbada.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii.

2018, 2019 ve 2020 yıllarını bir tablo yapıp size veririm bunu, sorun yok.

Bu garanti ödemeleri ve şehir hastaneleri ödemelerinin bütçe disiplini üzerindeki etkilerine gelince, arkadaşlar, bütün hesabımızı, kitabımızı tabii ki bütçe disiplini üzerine yapıyoruz.

Kamu-özel iş birliği projeleri, ülkemizin ihtiyaç duyduğu temel alanlarda yatırımların çok hızlı bir şekilde yapılması, vatandaşlarımızın kaliteli hizmet alması, bu arada da Türkiye'nin büyüme potansiyelini yukarıya çekecek önemli, hayati stratejik yatırımların hayata geçirilmesi maksadıyla yapılmıştır. Doğru, her bir proje yapılırken gerek ilgili bakanlık, gerek Hazine Müsteşarlığı, gerek Kalkınma Bakanlığı, gerek Maliye Bakanlığı teknik düzeyde bütün bu projelerin fizibilitesini, ekonomik getirilerini, muhtemel risklerini öngörmüş ve bu çerçevede de bu projelere başlanmış. Şu ana kadar hizmete geçenler var, önümüzdeki yıllarda hizmete geçecekler var. İnanıyoruz ki bu projeler, sağlık alanında ve ulaşım alanında daha çok uygulanan bu projeler, gerçekten ülkemizin kalkınmasına önemli hizmetler sunacaklardır.

Bankalarla ilgili olarak, zaten gerekli otoriteler bu konuları yalanladı, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını da söyledi.

Bütçede bir kısır döngü asla söz konusu değil. 2011 yılından bu yana, Türkiye Cumhuriyeti merkezî yönetim bütçesinin -2016 ve 2017 yılını dışında tutarsak- bütçe açığı yüzde 1'in altındadır, son iki yılda da bütçe hedefini, bütçe açığı hedefini Hükûmet olarak yukarıya çekmek suretiyle bunu yaptık.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Enflasyon, faiz, bütçe açığı sarmalı Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru, o konularda genel olarak tartışmak lazım.

Orta vadeli hedeflerimizin gerçekçi olduğunu, ulaşılabilir olduğunu, tutarlı olduğunu düşünüyoruz. Orta Vadeli Program'da, üç yıllık dönemde, hem büyümede hem istihdamda hem de birçok parametrede belirli hedefler açıkladık...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani dolar 2018'de de...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...iç ve dış konjonktürdeki gelişmeler çerçevesinde bunları değerlendireceğiz.

Tarımsal destekleme ödemeleri konusunda, söyledim arkadaşlar, yaklaşık 30 milyar liralık tarım sektörüne bir destek sağlıyoruz. Bunu bütçe sunuş konuşmamda da ifade ettim.

2023 hedeflerimizi hâlâ koruyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Koruyor musunuz?

Sayın Bakan, 2023 hedeflerini koruyor musunuz gerçekten?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Taşeron işçilerle ilgili olarak, arkadaşlar, çalışmalarımızın devam ettiğini söylemiş oldum.

Sayın Çam, herhâlde Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken bu konular görüşüleceği için ben özel olarak bir cevap vermeyim bu konuya.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama Maliye Bakanı olarak bir rakam vermeyecek misiniz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu yeniden yapılandırmayla ilgili, deminki tartışma, burada değerli vekillerimizin gündeme getirmek istediği, geçmişte yapılmış uzlaşmalara ilişkin birtakım spekülatif, gerçeğe uymayan ifadelerdir. Bu ülkede savcılar da vardır. Bu uzlaşmaları yapan kamu görevlilerinin hiçbirinin bir koruması da yoktur. Bu evrakların altına imza atan bütün arkadaşlarımızın namusuna da kefilim, işlerini yaparken ehil ve dürüst davrandıklarına da kefilim. O açıdan bu kadar tepki gösteriyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama yapıldı yani değil mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siyasi düzeyde, siyasi söylem düzeyinde her şeyi karşılıklı konuşabiliriz ama o arkadaşlarımızın imzası üzerinden kimse için spekülasyon yapamayız, onu kabul etmem mümkün değil.

Yeniden Yapılandırma Kanunu çerçevesinde şu ana kadar toplamda 30,7 milyar liralık bir gelir sağlamış olduk.

Sayın Tamaylıgil, bu ertelenen primlere ekimde başladık, birkaç güne kadar çıkar, ben de çok özenle takip ediyorum çünkü önemli bir tahsilat, orada yaklaşık 9 milyar liralık bir tahsilat var, bizim açımızdan önemli yıl sonu hedefleri bakımından, inşallah, orada da... Genel beklentim, genel tahsilat oranları neyse aynı oranlarda gelmesi yönündedir, onu da tabii dikkatle takip ettiğimizi söylemiş olayım.

Yapılandırma rakamlarını söyledim, 30,7 milyar liraya geldi rakamlar.

Sayın Durmaz "2018'de özelleştirmede 10 milyar lira bekliyorsunuz, neyi özelleştireceksiniz?"

Bu 10 milyar liranın yaklaşık 6-7 milyar lirası geçmiş yıl özelleştirmeleri ile bu yılki özelleştirmelerin gelecek yıldaki taksitlerinden geliyor. Dolayısıyla, 2018 yılına ilişkin olarak da özellikle özelleştirme programında bulunan başta varlıklar olmak üzere özelleştirme uygulamalarına...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Şeker fabrikaları o tehlikeyi atlattı mı Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli arkadaşlar, şeker fabrikaları benim gözümün bebeği.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Bizce de.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani şeker fabrikalarına gidip o işçi arkadaşlarımıza, o haddehanelerde, o tozun içerisinde çalışanlara teşekkür ediyorum; onlar büyük bir özveriyle o şeker fabrikalarını ayakta tutuyorlar.

Şeker fabrikalarıyla ilgili, Hükûmet olarak, hem şeker piyasasının hassasiyetini biliyoruz hem şeker fabrikalarının hassasiyetini biliyoruz; bu konuda, mutlaka ve mutlaka, gerek işçilerimiz gerek sendikalarımız gerek yerel paydaşlarımız, hep beraber istişare ederek şeker fabrikalarının daha da büyümesi, daha da buralarda yatırım imkânının artması için gerekli çalışmaları yapacağız. Tabii, özelleştirme de yapacağız ama burada tek tek, tane tane bütün hassasiyetleri dikkate alarak...

KADİM DURMAZ (Tokat) - İşçilerin kadroları...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O konuda beraber çalışıyoruz zaten. Yani orada, Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğümüz bir çalışma yaptı, işçi arkadaşlarımızla da görüşüyoruz, sendikadaki arkadaşlarımızla da görüşüyoruz. Burada geçici işçiler var, sürekli işçi kadrosuna geçmek isteyen arkadaşlarımız var, yine farklı statüde çalışan arkadaşlarımız var, bir bütünlük içerisinde ve kendileriyle şu anda bir ahenk içerisinde o çalışmayı yürütüyoruz. Sıkıntı yok orada. Zamanı gelince, adım adım oradaki arkadaşlarımızın beklentileriyle ilgili olumlu adımları da atacağız.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederiz ama sadece şu Özelleştirme İdaresinden ayrı bir birime aktarın da rahat etsinler. Mesela, Tokat'tan örnek vereyim...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Süremden gidiyor.

BAŞKAN - Yedi dakikanız var Sayın Bakan.

KADİM DURMAZ (Tokat) - 2002'de iktidara geldiğinizde 22 milyon köylü vardı üretken, 6 milyona düştü on beş yılda.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Az kaldı, şunu bitireyim.

Sayın Tanal vergi aflarıyla ilgili birçok şey söyledi, yazılı olarak cevap vereceğim.

Sayın Özdemir, istihdam verileri, işsizlik oranları... Yani biraz önce cevapladım, kanaatimce, gerek uluslararası karşılaştırmalar bakımından gerek iç veriler bakımından bakıldığında, gerek global kriz sonrası dönemde gerek 2013 sonrası dönemde içeride oluşturulmaya çalışılan bütün konjonktüre rağmen istihdamımız artmaya devam etti. Aynı dönemde iş gücüne katılma oranları arttı. Bunu bir bahane olarak söylemiyorum. Yani iş gücüne katılma oranlarının artmasından son derece memnunuz. Özellikle kadınların iş gücüne katılma oranının artmış olması, bence Türkiye'nin orta ve uzun vadede büyüme trendleri bakımından, büyüme potansiyeli bakımından çok önemli. Siz de söylediniz, Türkiye toplamda istihdam oranı bakımından OECD ülkeleri arasında gerçekten en alt sıralarda, kadının iş gücüne katılma oranı bakımından en alt sıralarda ama bu yolda mesafe kaydediyoruz. Yani kadının iş gücüne katılma oranı artıyor, eğitimli kadınların iş gücüne katılma oranı daha da hızlı artıyor ve burada, bütün bunlara rağmen... Yani istihdam oluşturmayan bir büyüme modeli derseniz ona katılamıyorum. Yani eğer öyle olsaydı... Bütün bu süreç boyunca istihdamda yaklaşık 8 milyon bir istihdam üretmişiz, son bir yılda 1 milyonun üzerinde bir istihdam üretmişiz ama en çok üzerinde çalışmamız gereken konu yine istihdam, yine işsizlik oranları. Çünkü doğru, Türkiye'de Hükûmet olarak işsizlik oranlarının daha da aşağıya gelmesi, daha da tek haneli oranlarda olmasını hepimiz isteriz. Bu konuda, kısa vadede, orta vadede, uzun vadede yapacaklarımız var ve yapıyoruz bunları da. Dolayısıyla...

Bu şey konusunu araştıracağım, yani biz artırmışız, stajyerleri katarak artırmışız. Ben ilk defa duyuyorum. Bunlar TÜİK'in rakamları arkadaşlar, TÜİK ne diyorsa onu söylüyoruz, gidip de özel olarak İŞKUR'dan, SGK'dan rakam almıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarına baktığınız zaman, son bir yılda istihdamda bir artış var. İstihdamın refahı kapsayıcılığı konusu farklı bir konu, kontekstinden çıkarmayın onu.

Biliyorsunuz, bugün Avrupa Birliğinde de büyümeyi yukarıya çeken faktörlerden birisi olarak istihdam oranının artması ifade edilir. Neden? Çünkü nüfusun yani çalışan nüfusun eline geçen gelir arttıkça bu büyümeyi yukarıya çekiyor. Benim orada söylediğim şuydu: Eğer biz global kriz sonrası dönemde istihdamı artırmasaydık, bu kadar kişi bir gelir elde etmeseydi büyüme daha düşük olacaktı. Açın IMF raporlarını, hani bugün çok güzel referanslar veriyorsunuz... Bir de şeye şaşırdım yani Kuşoğlu ile Sayın Böke birbirinden farklı şeyler söylüyor. IMF raporu kötü mü, "Kısa vadede kötü şeyler olacak." mı diyor, "İyi şeyler olacak." mı diyor? Aranızda farklı şeyler var.

BAŞKAN - Mecburen sataşmadan söz vereceğim Sayın Kuşoğlu'na.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Benim takip ettiğim IMF raporlarında kısa vadede...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ben IMF raporundan bahsetmedim hiç.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, benim konuşmamdan hareketle yani "Okyanusta fırtına varken siz ırmakta sükûnet içerisinde gidiyorsunuz." derken IMF raporuna referansta bulundunuz. Hâlbuki IMF raporunun, doğru, kısa vadede genel anlamda şartların iyi gideceği yönünde bir tahmini var. Fakat Böke'nin şu şeyine katılmıyorum: IMF'nin raporunda orta vadede ve daha çok aslında orta uzun vadeye referans verilen riskler daha çok yapısal riskler, bugüne ait riskler değil, yaşlanma olgusu, verimin düşük olması olgusu, yatırımların istenilen ölçüde olmaması gibi ve yapısal reformlar... Arkadaşlar "yapısal reformlar" diyorsunuz, AK PARTİ hükûmetleri son yıllarda...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, son üç dakikaya sığmaz o yapısal reformlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, son iki yılda Patent Kanunu'nu geçirmedik mi buradan, AR-GE Kanunu'nu buradan geçirmedik mi, yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda birçok kanunu buradan geçirmedik mi? Süper Teşvik Kanunu'nu buradan geçirmedik mi? Bilirkişilik Kanunu, Çek Kanunu... Bakın, darbe oldu, üç gün sonra Yeniden Yapılandırma Kanunu'nu Meclise getirdik ve birkaç ay içerisinde arka arkaya Patent Kanunu, AR-GE Kanunu, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, Serbest Bölgeler Kanunu, Süper Teşvik Kanunu, bireysel emeklilik sistemine otomatik katılım, taşınır teminat kanunu, Türkiye Varlık Fonu, Esnaf Aylık Sandığı, bilirkişilik, Çek Kanunu, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hangisi reform, hangisi radikal?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, bütün bu kanunları son bir veya iki yıl içerisinde çıkardık. Dolayısıyla bütün bu düzenlemeleri... Yani gitmişiz, vay efendim hormonluymuş. Olur mu? Bu dönemde almış olduğumuz bütün bu tedbirler sayesinde Türkiye ekonomisi çok hızlı bir şekilde toparladı.

Sayın Böke bu Merkez Bankası rezerv politikası... Arkadaşlar, böyle bir spekülasyon çıkarılıyor. Ne yapacak yani Merkez Bankası döviz biriktiriyorsa kötü bir şey mi yapıyor? Demiyor musunuz "Merkez Bankası dövizlerinin kısa vadeli borçlara oranı düşük kalıyor." diye?

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Böyle bir şey iddia etmedim, rica ederim, böyle bir şey söylemedim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Merkez Bankasının ihtiyatlı para politikası çerçevesinde rezerv biriktirmesi yanlış bir şey değil ki.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Döviz rezervi biriktirmesine itiraz etmedim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani "Biriktiriyor." diyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, Merkez Bankasının para politikası çerçevesinde...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Borçlanarak rezerv biriktiriyor yani.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, böyle bir politikada spekülasyon üretmeniz de çok şey.

Sayın Paylan, Gelir Vergisi Kanunu'nu inşallah yılbaşında getireceğiz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Rant vergisi?

BAŞKAN - Sayın Paylan, bir müsaade edin, son cümle...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Son cümle için "vicdan" diye not almışım. Bu bütçe en vicdanlı bütçe.

MUSA ÇAM (İzmir) - Vicdanınız kurusun.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, cevaplayamadığınız soruları da en kısa süre içerisinde yazılı olarak rica ediyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sadece Sayın Özdemir'in sorusu kaldı, yazılı olarak vereceğim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.