KOMİSYON KONUŞMASI

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Başkanım, değerli üyeler, saygıdeğer milletvekillerim; çok teşekkür ediyorum. Esasen katkılarından dolayı değerli vekillerimize teşekkür ederim.

Özellikle Tunceli'yle ilgili olarak şunu arz etmek istiyorum: Ben Tunceli'ye daha yakında gittim, konuyu biliyorsunuz. Dolayısıyla orada, Tunceli'deki vatandaşlara ne gerekiyorsa yapıyoruz. Bakın, hatta pozitif ayrımcılık yaptığımızı da ifade edeyim. Hatırlarsan, son gittiğimde temel atma, açılış merasimleri yaptık. Hatta oradaki Alevi dedelerle birlikte, biliyorsunuz, Gola Çetu'da 500 civarında keklik saldık yani.

Ayrıca, biliyorsunuz, bakın, diyorsunuz ki: "Bu barajlar zarar veriyor." Malum, Tunceli'deki baraj hayat vermiştir. Hatta orada Gola Çetu'yu düzenleyerek -orası kutsal mekân olarak addedildiği için Alevi kardeşlerimiz tarafından- orayı belediyeye ve oradaki vatandaşların hizmetine sunduk, bir.

İkinci husus: Munzur Vadisi. Munzur Vadisi millî park. Biz orada çevre düzenlemesi yaptık. Hatta Munzur Vadisi'nde kutsal bir mekân olarak bilinen bir yer var.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Ana Fatma.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Evet.

Çok berbattı. Bizzat ben kendim talimat verdim "Buranın çevre düzenlemesi yapın. Orada çok güzel, vatandaşlarımızın kalacağı güzel orman köşkleri inşa edelim." diye. Her türlü düzenlemeyi yaptık. Yani biz Munzur Vadisi'ni koruyoruz.

Barajlarla ilgili de kısa bir bilgi vereyim. Munzur Vadisi'nde ilk çalışmayı -ben çevre mühendisliği bölümünde Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanıyken- 1992 yılında biyolojik çeşitlilik çalışmasını bizim bölüm yapmıştır. Bütün biyolojik çeşitliliği tespit ettik. Hatta DSİ Genel Müdürü olduğum zaman bir ikili iş birliği anlaşmasıyla yüksek bir baraj yapım kararı alınmış; bakın, Türk- Amerikan iş birliği. Biliyorsunuz, usulüne göre yapılmış ikili iş birliği anlaşmaları kanun hükmündedir ama orada su altında kalmasın diye bu sistemi tamamıyla değiştirdik, orada hiçbir şekilde biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek bir sisteme dönüştürdük. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Ayrıca, sizin orada, Ana Fatma'da idari ziyaretçi merkezi de yaptık. Yani biz orada ne gerekiyorsa yapıyoruz ağaçlandırma, güzelleştirme, altyapı çalışmaları için. Tunceli'ye ve ilçelerine büyük destek verdiğimizi siz de biliyorsunuz Değerli Gürsel Bey kardeşim. Bunu özellikle belirteyim.

HES'lerle alakalı da şunu belirteyim: Diğer vekilimiz Erdal Bey de özellikle HES'lerle alakalı itirazda bulundu, onu da açıklamak istiyorum. Efendim, HES'ler bir defa en temiz yenilenebilir enerji kaynağı. Yıllarca boşa akmış yani. Bakın, şu anda şu 4 tane ampulden bir tanesi HES'lerden sağlanan temiz, yenilenebilir enerji kaynağıyla sağlanıyor. Zarar vermiyoruz biz. Evvela uygun olmayan yerlere HES'leri yaptırmıyoruz, iptal ediyoruz, bir. İkincisi, bir endemik tür varsa bunu koruma altına alıyoruz. Üçüncüsü, öyle rastgele HES'ler yapılmıyor, bunun planlaması yapılıyor. Bugün aşağı yukarı HES'ler sayesinde doğal gaz çevrim santrallerinin, kömür santrallerinin daha çok çevreyi kirletmesinin önü engellenmiştir bakın. Şu anda şunu gururla ifade ediyorum: Şu anda HES'lerin kurulu gücü 28 bin megavatla doğal gazı geçmiştir. Doğal gaz 24 bin megavat, kömür de 17 bin megavat civarında kalmıştır. Dolayısıyla Türkiye'de bugün hakikaten dışa bağımlılık azaltılmışsa bir noktada, bunu HES'lere borçluyuz. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. HES'ler zarar vermiyor, bilakis çevreyi koruyor bakın ve çok büyük faydalar... Taşkını önlüyor bir defa, taşkın... Bakın, en büyük faydası. Ayrıca, o bölgenin içme, kullanma suyunu elde ediyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye'de baraj ve hidroelektrik santralinin yapılması bir zaruretten kaynaklanıyor. Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde. Bizim yağışlar ancak belli mevsimlerde oluyor, kışın ve ilkbaharda. Peki, yazın sulama var, içme suyu var. Eğer bugün barajlar ve hidroelektrik santralleri olmasaydı... Bu yılki kuraklık var ya son kırk dört yılın en büyük kuraklığı ama sessiz sedasız, hiçbir şey yaşatmadan bunu atlattık. Kırk dört yılın kuraklığını yaşadık bu yıl, 2017 yılı. Kimse bunun farkında oldu mu? Olmadı. Hatta birkaç yere söyledim "Kırk dört yılın en büyük kuraklığı bu yıldı." diye. Söyleyince "Ya, olur mu?" dedi, inanmadı. Neden? Çünkü bizim barajlarda yeteri kadar biriktirdiğimiz suyumuz vardı. Eğer bizim yaptığımız baraj ve göletler, HES'ler olmasa bugün hiçbir şehre, Trabzon dâhil... Kardeşim orada. Atasu Barajı olmasaydı Trabzon'a su verebilir miydik? Misal. Veyahut da Kilis'ten başlayın, hangi şehri isterseniz, her birinde mutlaka bunlar elzemdir. Biz bunları lüks olsun diye yapmıyoruz, zaruret nedenli olarak yapıyoruz. Orada da biriken bir güç var, o gücünden faydalanıyoruz yani. HES'ler suyu yutmuyor. Suyu şirketlerin satması söz konusu değil. Su gene bizim, sadece suyun gücünden istifade ediliyor; türbin çeviriyor, elektrik üretiyor.

Bunun dışında, Sayın Tanrıkulu, özellikle Sayın Vekilim dedi ki: "Sivil toplum kurum ve kuruluşlarıyla görüşülmedi." Efendim, ben şunu söyleyeyim, yıllardan beri buradayız, milletvekiliyiz, şunu vurgulamak istiyorum: Belki en çok tartışılan, en çok görüşülen kanun bu. Her gelişinde görüşmeye açtık. Aslında, biliyorsunuz usul şöyle: Bir kanun kadük kalmışsa komisyona gönderilir, komisyondan tekrar Genel Kurula intikal eder. Biz onu öyle yapmadık, eksikler olabilir dedik, tekrar açtık. Bakın, bütün kamu kurum kuruluşları, sivil toplum kuruluşları... Bakın, arkadaşlar burada, ben sivil toplum kuruluşlarından fevkalade memnunum. Daha yeni, mesela Doğa Araştırmaları Derneği, TEMA -TEMA Vakfı temsilcisi burada- Doğa Koruma Merkezi, Biyolojik Çeşitlilik Yasası'yla ilgili Platform Başkanı, Çevre ve Kültür Vakfı ve pek çok çevreciyle birlikte görüştük, onların görüşünü aldık. Mesela, onların daha yeni bir teklifi var. "Bunların, bu alanların yeniden değerlendirilmesi esnasında mutlaka çevreciler de işin içinde olsun." dediler, ben de "Hakikaten çok doğru" dedim arkadaşlara, "Çok doğru, haklı.", o da belki önergeyle teklif edilebilir diye bunu da teklif ettik. Yani, biz, burada, şeffaf... Ben, prensip olarak... Bakın, kaç yıldır, ta üniversite, İSKİ, DSİ, Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yıllardır hizmet gören, çok sayıda tesisi yapan ve vatandaşlarla uyum içinde işleri yürüten bir kişiyim. Dolayısıyla, bir kere bütün bakanlıklarla yeniden görüşüldü, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşüldü. Denildi ki "AB'yle görüşülmedi." Efendim, özellikle şunu belirteyim, tarihi de vermek istiyorum, Brüksel'de yapılan toplantıda bu Brüksel'deki komisyon bunun uygun olduğunu belirtti. Tarihini de ben burada ifade etmek istiyorum. Evet, 31 Mayıs 2016 tarihinde Brüksel'de sunum yaptık ve bunun çok uygun olduğunu kendileri ifade etti, bir.

İkincisi, bu sene, gene haziran ayıydı galiba, biz AB Komisyonuna sunum yaptık, onlar da uygun olduğunu, AB açısından bir mahzuru olmadığını ifade ettiler.

Kaldı ki bu kanun tasarısı sizlere arz ediliyor, tabii ki karar verecek olan yüce Meclistir, biz sadece teklif getiriyoruz.

Nitekim, işte, AB Uyum Alt Komisyonunda, 7-14 Haziran 2017 tarihlerinde yapılan müzakerede, kanun tasarısının AB mevzuatıyla uyumlu olduğu AB Başkanı tarafından beyan edildi efendim, bunu da özellikle vurgulamak istiyorum.

Bunun dışında, özellikle biz korunan alanları artırıyoruz. Bakın, az önce sizlere arz ettim, sanki korunan alanları yok etmek gibi, değil, öyle bir niyetimiz de yok zaten, bu tasarı daha etkin bir şekilde korunan alanları korumak maksadıyla getiriliyor. Bir yanlış anlaşılma var. Nitekim, bakın, biz, kanun çıkmadan dahi korunan alanları 9 milyon dekardan 30 milyon dekara çıkardık, 30 milyon dekar. Yani bu, gerçekten ne kadar güzel çalıştığımızın açık seçik göstergesi, hatta şu grafik, tesadüfen getirdiler, 175'ten 554'ye yükselttik korunan alanları.

Bir de deniliyor ki "Korunan alanlarda taş ocağı, şu bu izni veriyorsunuz." Hayır efendim, öyle bir şey yok.

Kaz Dağları Millî Parkı'nda verilmiş bir tane izin yoktur. Bakın, orada korunan alanın dışında kalanlar olabilir.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Delik deşik ettiler Kaz Dağlarını maden şirketleri.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Değil efendim, bir dakika...

Kaz Dağları Millî Parkı'nın sınırlarında... Siz de Balıkesir Milletvekilisiniz Sayın Vekilim, Allah aşkına Balıkesir'e gidelim, hatta bir ara, siz Balıkesir'deki o Ayvalık'taki şeyden...

MEHMET TÜM (Balıkesir) - İşte, biz de istiyoruz, Komisyon olarak gidelim.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Gidelim, tabii, memnuniyetle.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Komisyon şimdiye kadar çalışmadı Sayın Bakanım. Vallahi, hiç toplanmadık...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sizler, Komisyon buyurun, Komisyon Başkanınız burada, Uludağ'a gidelim, Kaz Dağlarına gidelim.

BAŞKAN - Biz davet olduğu zaman gideriz. Mesela Ergene Havzası'na davet oldu, gittik. Resmî davet olursa gideriz.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Gidelim ama yerinde görelim.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Tabii, gidelim efendim.

Sayın Vekilim, özellikle Kaz Dağları Millî Parkı'nda bir izin vermedik. Millî Park ilan edilen alanda yok.

Gelibolu Millî Parkı'nda herhangi bir değişiklik yapılamaz efendim, şu anda zaten Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde, bir çivi çakılamıyor.

Göreme'nin falan azaltılması söz konusu değil.

"Şeytan Sofrası" dediniz, Ayvalık'ı ben de çok iyi biliyorum, çok güzel bir yer, maalesef yandı veya yakıldı ama şunu ifade edeyim, biliyorsunuz oraya şu anda hazırlıklar yapıldı, bizzat ben gideceğim, sizler de arzu ederseniz davet ediyoruz...

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Tabii, tabii, eşlik ederiz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Orada hazırlıklar yapıldı, fidan dikeceğiz, 1 santimetrekare..

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Ne zaman, tarih belli mi?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Efendim, birlikte belirleriz duruma göre, yani bu ay veya önümüzdeki ay içinde gideceğim müsait olduğum zaman, bizzat orada fidanı elimle dikeceğim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Fazla da gecikmeyelim, eşlik ederiz Sayın Bakanım.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yanan ormanların 1 santimetrekaresini başka maksatla vermedik, vermiyoruz. Allah aşkına, 1 santimetrekare yanan alanı başka maksatla verdiğimizi iddia eden varsa, hodri meydan, buyurun. Özellikle, bunu da beraber, Mehmet Bey, buyurun, sizi de davet ediyoruz, Komisyonu da...

Yalnız Şeytan Sofrası'nı değiştirelim, "Melek Sofrası" filan yapalım. Yani orası çok güzel bir mekân, onu özellikle vurgulamak istiyorum.

Efendim, Erdal Bey, siz Yeşil Yol'dan bahsettiniz. Yeşil Yol veyahut da diğer... Kaz Dağlarını söyledim. Şunu vurgulamak istiyorum: Mesela Yeşil Yol, orada 6,5 metre genişliğinde yolla yaylaların bağlanması, yaylaların kontrolü için. Bakın, ilk defa tarihte yaylalarda yapılan kaçak yapıları biz yıkıyoruz, bir.

İkincisi, o yolda ne kadar ağaç kesildi biliyor musunuz? Sadece 4,5 metreküp ağaç kesildi. Ağaç yok, hatta biz Yeşil Yol diye orman teşkilatına talimat verdik; bunun etrafını, böyle otoban falan değil, mevcut yolu iyileştiriyoruz, etrafına da tamamen yemyeşil yol yaparak, hem yaylaları kontrol etmek için hem de orayı gerçekten yeşillendirmek için bir çalışma yapıyoruz. Maksadımız budur, başka maksatla tahsis edilmiyor.

Peki, orada bağıranlar kimler biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim, gazetede çıktı, tespit ettik. Adam oraya kaçak bir pansiyon yapmış, ikinci bir pansiyon yapıyor, bilmem ne teyzesi orada bağırıp çağırıyor. Yani adamın üç tane kaçak yapısı var, bunları yıkınca bağırıyorlar. Yani onu özellikle vurgulamak istiyorum.

Bunun dışında, özellikle yaban hayatı... Biz, taş ocağı, maden izni korunan alanlarda vermiyoruz, sadece yaban hayatı gelişme sahası çok geniş bir alan olduğu için, orada sadece yaban hayatı gelişme sahasında birinci ve ikinci sınıf dışındaki madenlere yönelik izinler var, onlar da kıymetli madenler, genelde bunlar da galeriyle aldıkları için mahzur teşkil etmiyor, ona göre tedbirleri alıyoruz, yoksa öbürlerinde izin yok, sulak alanlar da korunuyor ve hakikaten Türkiye çok iyi korunuyor. Bakın, ormanlarımız artıyor.

Değerli milletvekillerim, şunu gururla ifade ediyorum, dünyada ormanlık alanlar, korunan alanlar azalıyor ama bizde korunan alan 3 kat arttı. Ormanlık alanlara gelince, bakın, 1,5 milyon hektar, yani 15 milyon dekar ormanlık alanımız arttı. Efendim, öyle bir şey yok.

Peki, odun serveti ne kadar arttı? Odun servetini 1,2 milyar metreküpten aldık, şimdi 1,6 milyar metreküpe ulaştırdık, hatta bu Birleşmiş Milletlerin dahi dikkatini çekti. Biliyorsunuz, Birleşmiş Milletlerde Dünya Ormancılık Zirvesi ve Forumu üç yılda bir yapılıyor. Ben 2009'da gittiğim zaman dedim ki: "Bu hep burada, Amerika'da, Birleşmiş Milletlerin merkezinde New York'ta yapılıyor, bundan sonraki..." Biz sunum yaptıktan sonra gerçekten takdir ettiler, Genel Kurulda ondan sonraki Dünya Ormancılık Zirvesi ve Forumunun İstanbul'da yapılmasını teklif ettiler. İlk defa Amerika dışında, Dünya Ormancılık Zirvesi ve Forumu İstanbul'da yapıldı. Bunu gurur duymanız için söylüyorum.

Keza, bakın, çölleşmeyle, erozyonla mücadelede gerçekten biz çok başarılıyız. Daha önce 500 milyon ton toprağımız derelere ve göllere akarken bunu 168'e indirdik, üçte 1'e. Yeterli mi? Daha çalışıyoruz, yeterli görmüyoruz ama muazzam bir mesafe katettik. Hatta çölleşmeyle alakalı "Birleşmiş Milletler 12'nci Taraflar Konferansı nerede yapılacak?" denildiği zaman, Birleşmiş Milletler dedi ki: "Türkiye bu konuda çok başarılı ve Afrika'ya, Balkanlara, Kafkaslara, Orta Asya'ya destek veriyor, dolayısıyla bunu Türkiye'de yapalım." Biliyorsunuz, bundan iki buçuk yıl önce Türkiye'de gerçekleştirdi, Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele 12'nci Taraflar Konferansı ve Türkiye'yi dönem başkanı olarak seçtiler. Ben iki yıl dönem başkanlığı yaptıktan sonra, bu yıl görevimi Çin'deki bakana devrettim.

Özetle şunu vurgulamak istiyorum: Bu konularda Hükûmetimiz, hepimiz çok hassasız, sizlerin tavsiyelerini, tenkitlerini dikkate alıyoruz, mutlaka dikkate alıyoruz ve yerine gidip bakıyorum. Yani şu ana kadar girmediğim, ayak basmadığım hiçbir yer yoktur, bakın. Tunceli'ye kaç defa gittik.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Merkeze geldiniz efendim, sizi Munzur'a götürmem lazım.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Söyledim, ben üniversitedeyken Munzur'un bütün...

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Unutmuşsunuzdur oraları.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Siz belki o zaman yoktunuz bile.

GÜRSEL EROL (Tunceli) - Ben 63'lüyüm, benim yaşım da size yakın.

BAŞKAN - Evet, Gürsel Bey genç bir milletvekilimiz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Genç gözüküyorsunuz ama maşallah.

Tamam, peki, gidelim, istediğiniz yere, her yere giderim, ayak basmadığım yer yok.

Dolayısıyla, tabii, söylenecek çok şey var ama katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim...

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Bu HES'lerle ilgili söyledikleriniz doğru değil Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Vekilim, ben size...

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Buralara birlikte gidelim, yani o bölgenin ne durumda olduğunu görün.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Tamam.

Yok, şimdi bir yanlışlık var. HES'ler olmasa su boşuna akıp gidiyor, HES'ler olunca baraj, göletler suyu tutuyor, yer altı suyunu besliyor Sayın Vekilim. Ben bu konunun uzmanıyım.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Siz gelin yerinde görün. Bir sorun var ki söylüyoruz, yoksa durup dururken söylemiyoruz, her şey güllük gülistanlık...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Benim görmediğim HES yok.

Bakın, Sayın Vekilim, sizin Balıkesir'e yaptığım çalışmalar... Balıkesir'in suyu yoktu ya.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Bakan...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bakın, Balıkesir'e suyu götüren, çok muhteşem bir arıtma tesisi yapan bu kardeşiniz. Balıkesir'deki bütün baraj, göletleri... Hatta Çay Deresi vardı.

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Bakanım, ama yerinde gidip görelim.

BAŞKAN - Efendim, anlaşıldı artık, Mehmet Bey sizi bir Balıkesir'e davet edecek Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Mehmet Bey, Balıkesir notunu size göndereceğim.

BAŞKAN - Peki efendim.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

ERDİN BİRCAN (Edirne) - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Başkan ben değilim.

Teşekkür ediyorum.