KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Burada birkaç husus var, onlara ben de dikkat çekmek istiyorum, soru olarak da yöneltilen bir iki mesele vardı.

Bir, cezaevleriyle ilgili, cezaevlerinden bize ulaşan şikâyetler ve bu çerçevede özellikle suç teşkil edebileceğini düşündüğümüz ve araştırılması gerektiği kanaatinde olduğumuz hususlarla ilgili zaten biz devamlı doğrudan Cezaevi Genel Müdürlüğümüze bilgi veriyoruz; alt komisyonumuz da zaten her hâlükârda doğrudan bilgi veriyor ve çalışmalarını yapıyorlar. Bunun ötesinde de, bağımsız yargının da meseleyi tetkik etmesi noktasında, özellikle suç teşkil edebilecek hususlarla ilgili zaten suç duyurusunda bulunuyoruz, bu suç duyurusunda bulunduğumuz hususları da ayrıca takip ediyoruz. Dolayısıyla burada mesele sadece bir denetim mekanizması olan Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu veya alt komisyonunun çalışmaları değil, aynı zamanda burada bizim dışımızda da hem kamu kurumları hem de bunun ötesinde yine yargı tarafından da denetlenen bir mekanizma var. Bu meselelerle ilgili de herhangi bir kuşkunun olmaması sebebiyle özellikle suç duyurusunda bulunuyoruz, hatta bu konularla ilgili vekillerimizi de devamlı bilgilendiriyoruz. Bunun ötesinde, yine cezaevleri dışında da olan hususlar olduğu zaman da bize yöneltilen başvurular üzerine doğrudan valiliklere, bazı durumlarda işte spesifik bazı mercilere doğrudan yazıyoruz ve çok kısa zamanda onlardan da bilgi talep ediyoruz. Yine, bu verilen bilgileri de yeterli bulmadığımız takdirde yine aynı mekanizmayı işletmeye çalışıyoruz. Bu konularla ilgili bilgilendirmeleri vekillerimize de yönlendiriyoruz. Dolayısıyla burada ben, söz konusu gerçekten ciddi iddialar olunca birçok mekanizmayı harekete geçirdiğimizi özellikle vurgulamak istiyorum.

Cezaevleriyle ilgili, özellikle hangi cezaevlerinden daha yoğun başvuru geldiği hususuyla ilgili bir istatistik çıkartalım spesifik olarak, sizlerle de paylaşalım. Bu konuyla ilgili bir sıkıntı yok ancak şunu da söyleyeyim: Ben ilgili milletvekilleriyle de paylaştım, bazı dönemler özellikle sistematik olarak aynı dilden, aynı içeriklerle -çok ilginç bir biçimde- böyle bir başvuru furyasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Ama bunları şöyle bir araya getirdiğiniz zaman anlıyoruz ki burada başka bir mesele var. Bir yerlerden bir talimat geliyor ve bunun üzerine işte yoğun başvurular iletiliyor, bu da çok dikkat çekiyor. Bu da son iki yıl... Ben bunu hatta ilgili milletvekilleriyle de birkaç sefer paylaştım, hassasiyet ifade eden, ilgili milletvekilleriyle birkaç sefer paylaştım ve aynı zamanda da biz buna rağmen bu başvuruları da yine ilgili kurumlarla paylaşıyoruz. Bazen Sayın Metiner olsun, işte cezaevi müdürü olsun, savcılık olsun, ben Cezaevleri Genel Müdürümüze olsun, bunları görüşüyoruz. Dolayısıyla bu meselelerle ilgili bizim açımızdan insan hakları ihlali teşkil edebilecek herhangi bir konu olduğu zaman üzerimize düşeni ben fazlasıyla yaptığımızı düşünüyorum.

Şimdi, aynı zamanda bu yeterli gelmeyebiliyor. Ben ayda bir bütün insan hakları kurumlarını buraya davet ediyorum ve kendileriyle de kendi gündemlerinde olan meseleleri görüşüyoruz ve aynı şekilde onların gündemlerini de takip etmeye çalışıyoruz. Bir ay sonra da yine icra ettiğimiz toplantılarda da kendilerine bilgi veriyoruz; şu konularla ilgili şu çalışmayı yaptık, bu konularla ilgili mesele budur diye, bu şekilde çok boyutlu mekanizmalarımız var, onu da ifade etmek istiyorum.

Üye olmayan vekillere, biz o konuyla ilgili uzman arkadaşlara özellikle söylemiştik, mutlaka tüm vekillerimize alt komisyon çalışmalarıyla ilgili bilgi versin, bunu tekrar hatırlatacağız. Şimdi, bu konuda bazı alt komisyonlarla ilgili eksiklikler varsa bu kabul edilebilir değil, bunların giderilmesi gerekiyor.

Yine, OHAL Komisyonuyla ilgili, tabii, Sayın Ağbaba'nın bir başvurusu olduğunu ben ilk önce basından öğrendim. OHAL Komisyonuyla ilgili sizden bir başvuru gelmiş, gerçekten söylüyorum yani iki gün önce ben gazetelerde okudum, arkadaşlara sordum: Yani bu konuyla ilgili bir başvuru var mı bize? Bir gün sonra da bize başvuru geldi. Dolayısıyla o başvuruyu da dikkate alacağız. Ben pazartesi günü OHAL Komisyonunu ziyaret etmiştim, özellikle oradaki çalışmalarla ilgili brifing almak istedim ve şuna kanaat getirmek istedim: Yani onlar mı buraya gelip burada bilgi verse daha mı anlamlı olur, yoksa vekillerimizle birlikte gidip orada, yerinde oradaki tüm süreci müşahede etmemiz mi daha faydalı olur? Ve edindiğim kanaat orayı ziyaret ettikten sonra, gidilip ziyaret edilmesi ve yerinde görülmesi, vekillerimizin de tüm sorularını yerinde sormalarının daha anlamlı olacağı kanaati oluştu. Bunu da inşallah yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

Son bir konu. Bu konu maalesef Genel Kurulumuzun gündemini de bana göre gereksiz yere teşkil etti. Ancak burada da Sayın Acar Başaran gündeme getirdiği için o konuyla ilgili kısa bir bilgilendirmede bulunmak istiyorum çünkü bazı doğruların yanında bazı yanlış bilgiler de veriliyor.

Şimdi, şu doğrudur: Filiz Kerestecioğlu Hanımefendi, bana Barış Anneleri adı altında bir grubun Mecliste olduğunu -ki o görüşme tarihinden bir hafta önce- benimle de görüşmek istediklerini ifade ettiler. O gün ben çok yoğundum ve kendilerine dedim ki: Bugün çok yoğunum, konu nedir? Yani dediler ki: "Genel birkaç konuları var." vesaire. Olur, görüşebiliriz fakat bugün olmaz, başka bir güne olabilir ama bu konuyla ilgili bana yazılı olarak görüşülmesi istenen hususlarla ilgili bilgi verilsin dedim. Bunun üzerine arkadaşlara da birkaç kere sordum çünkü devamlı yurt dışına da çıktığım için, gelip gelmediğini sordum. Görüşme günümüzden bir gün öncesi gece... Arkadaşlarımız burada, sekretaryamıza gelen bilgiler var, Mecliste de bu konuda bilgi verdim.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Bizim sekretaryamıza "yoğun" dediler.

BAŞKAN - Bakın, yani eyvallah, ayrı konu, sonuçta neticeyi değiştirmezdi, onu da söyleyeyim ama onu da izah edeceğim. Şimdi, ondan sonra bu konularla ilgili metni okudum, baktım ki bunların tek gündemi Öcalan'ın tecridi meselesi, evet ama sonuçta siz şu anda onu diyorsunuz ama arkadaşlarınız öyle bir bilgi vermedi. Meclisteki protokolleri bir takip edin lütfen, farklı farklı şeyler konuşuldu, baktılar ki işin içinden çıkılmayacak "Evet, durum buydu." dediler. Ben de bu konuyla ilgili şunu söylüyorum, hatta şu polemiği yaptılar: "Bilmem şuradan talimat almış, buradan talimat almış." Ki böyle bir konuda benim kimseye bir şey sorma ve talimat alma gibi bir pozisyonum da yok, onu da söyleyeyim. İnsan hakları konularıyla ilgili ne kadar hassas olduğumu takdir edersiniz, etmezsiniz ayrı bir mesele fakat söz konusu Öcalan olunca benim için durum değişir.

Şu da var: Benim en fazla ağrıma giden, arkadaşlarınıza da söyledim, aynı gün arayıp bizzat söyledim, dedim ki: Bakın "Barış Anneleri" adı altında bir grubun, barış ve anne... Her gün bu ülkede sonuç itibarıyla bu, tecrit altında olduğunu iddia ettiğiniz kişinin iradesinin neticesinde insanlar katlediliyor.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Öcalan barışı getirdi de şu an tecrit iradesi başka bir şeyi getiriyor.

BAŞKAN - Tabii, tabii, mutlaka, eyvallah!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Farklı şekilde düşünüyorsunuz.

BAŞKAN - Tabii ki farklı düşüneceğiz, orada bir sıkıntı yok zaten onu beyan ediyorsunuz, bir problem yok. Fakat şu var: Ben yine ne barış-anne ne de böyle bir olayı birbiriyle bağdaştıramadığımı, sonuçta barış için harekete geçmesi gereken insanların ilk önce terör örgütüyle gidip uğraşmaları gerektiğini, özellikle "anne" vasfını taşıyan insanların da bana göre daha öncelikli görevleri olduğunu, her gün bu ülkede onların yavruları yaşında çocukların katledildiğini, bunların kendileri için...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Kendi yavruları da katledildi.

BAŞKAN - Kendi yavruları katlediliyorsa o daha bir üzücü çünkü sonuçta kendi yavruları varken neticede bir terör örgütünün liderinin meselesini benimle görüp görüşmesinler.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Çözümün nasıl bir sonuç getirdiğini biliyoruz Sayın Başkan.

Bu konuyu uzatmayacağım.

BAŞKAN - Müsaade buyurun.

Ben de kendilerine, böyle bir konuyla ilgili görüşmeyeceğimi beyan ettim, bu konuda da kararlıyım zaten bunu da kamuoyuna da ifade ettim; olay bundan ibaret. Bununla ilgili de daha fazla bu işi büyütmenin gereği olduğunu da düşünmüyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tutuklu milletvekilleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz Başkanım?

BAŞKAN - Tutuklu milletvekilleriyle ilgili meseleyi ifade ettiniz, bugün bir başvurunuz da geldi. Bu konularla ilgili, bu meselelerin teknik düzeyde olabileceğini fakat bu konuların maalesef, ülkemizde genelde propaganda malzemesi hâline dönüştürüldüğünü, bu sebepten dolayı da benim de hassasiyetlerimin olduğunu ifade ediyorum. Prensip olarak hiçbir milletvekilimizin tutuklu olmaması gerektiği hepimizin üç aşağı beş yukarı ortak kanaatidir. Ama milletvekili olması vasfı da kişinin sonuç itibarıyla yargıdan beri olmadığı, herkesin tabi olduğu muameleye onların da doğal olarak tabi tutulması gerektiği hususu da bizim dışımızda bu ülkenin hukuk sisteminin netice itibarıyla gerektirdiği hâl olarak da önümüzde duruyor; bunu da özellikle ifade etmemiz gerekiyor. Ama bunun ötesinde, Burcu Hanım da devamlı yazıyor, bu meseleyi yani özellikle kendi durumu, oradaki şartlarla ilgili meseleyi de takip etmeye çalışıyoruz. Tabii ki arkadaşlarımızın sonuçta hâllerini...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Burcu Hanım şu anda tutuklu mu, hükümlü mü?

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Hüküm kesinleşmedi henüz.

BAŞKAN - Evet, hüküm kesinleşmedi, bir hüküm var ancak kesinleşmedi, dolayısıyla tutuklu yargılanıyor. Başka bir şey de var yani yürüyen başka davalar da var bildiğim kadarıyla. Böyle bir süreç işliyor.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Yani sonuç olarak Başkanım gitmiyoruz herhâlde hassasiyetinizden dolayı.

BAŞKAN - O konuyla ilgili ben bir...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sizin tavrınız şöyle Başkan...

BAŞKAN - Müsaade buyurun ama... Müsaade buyurun.

Ben o konuyla ilgili bir karar ifade etmedim, kanaatimi ifade ettim, bu meselelerle ilgili zaten...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sizin kanaatiniz Komisyonun kanaati gibi oluyor ama siz ne derseniz...

BAŞKAN - Estağfurullah...

Benim öyle bir yönetim tarzım yok. Ben bu meselelerle...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Tam da şunu yapıyorsunuz: "Tecritle ilgili benim görüşüm bu; bu kesin."

BAŞKAN - Ha, o kesin, onu söyleyeyim, o konuda hiç şeyim yok.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Devam edin Başkan.

BAŞKAN - Edeceğim zaten.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - On beş yıl sonra hep beraber görürüz, gördük zaten sonuçlarını, bugünün de sonuçlarını görürüz.

BAŞKAN - Bir de şu var: Bakın çözüm süreci, bilmem terör örgütüyle görüşülmesi konusuyla ilgili ikide bir aynı şeyleri söylüyorsunuz. Terör örgütüyle görüşülmesi hususu başka, terör örgütü vasfı başka. Yani birileriyle bir konu görüşüldü diye onların terör örgütü vasfı ortadan kalkmıyor ki. Dolayısıyla, sonuç itibarıyla bu konularla ilgili...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Gerekçesini de çok iyi biliyorsunuz Başkan. Bu mesele sıradan bir isimle bile olsa siz Komisyon Başkanısınız, böyle bir tavır ortaya koyamazsınız.

BAŞKAN - Fazlasıyla görüşüldü diye düşünüyorum, ben bu konuyla ilgili teşekkür ediyorum.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Artık hassasiyetinizi de kabul etmiyoruz, bu vekil arkadaşlarımızla ilgili en azından iki cümle kurabilirdiniz.

BAŞKAN - Özür dilerim unuttum, ben o gün burada olmadığım için de... Ki konuyu bilmiyordum, konuyu bilseydim arkadaşlarımıza da yönlendirmezdim onu da belirteyim. Kendilerinden de bu sebepten dolayı özür diledim zaten, konuyu öğrendikten sonra buna rağmen kendilerine yönlendirmiş olmam hususu beni üzdü ve Orhan Bey'e özellikle yönlendirmiştim, Fatma Hanım'a demiştim kendileri burada değillerdi. Orhan Bey'e sormuştum, o da kabul etmişti fakat ilgili kişiler Orhan Bey'le görüşmek istemediler. Oradan da anladım ki burada başka bir dert var, sonuçta ortamı, İnsan Hakları Komisyonunu kendi propagandaları için de kullanmak istiyorlar. Hatta ve hatta ben o insanların bu konularla çok fazla ilgili olduğunu da düşünmüyorum. Onların birileri tarafından yönlendirildiğini dolayısıyla sonuç itibarıyla...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Siz gerçekten şu anda önyargılısınız, bu kabul edilemez.

BAŞKAN - Kendi çocuklarının meselesiyle ilgilensinler.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Başkanın kanaatlerini açıklama hakkı yok mu ya!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Anneler de buradaydı, çocuklarını kaybeden, bu işten acı çeken insanlar buraya gelip görüşlerini paylaşmak istediler. Bir yönlendirilme vesaire hiçbir şey yok.

BAŞKAN - Ben inanın bir insanın, kendi çocuğu öldürülmüş bir kişinin terör örgütünün başıyla ilgili bir meseleyi... Benim ahlakım algılamıyor sonuçta, anlamıyorum.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Siz onları anlayamazsınız, anlamıyorsunuz.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum. Dolayısıyla...

ORHAN MİROĞLU (Mardin) - Ben bu konuda bir şey...

BAŞKAN - Bence bu konuyu uzatmayalım, müsaade buyurursanız sonuç itibarıyla konuyla ilgili ben cezaevleri...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Orhan Bey'in de söyleyecekleri anlamlı ve değerli olabilir Sayın Başkan, Komisyon Başkanı olarak.

BAŞKAN - Şimdi Orhan Bey söz istedi, Veli Ağbaba söz istedi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Cezaevleriyle ilgili bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Bakın şöyle yapalım: 2 kişiye söz verelim, ondan sonra kapatıyoruz ve ben sorularla ilgili Cezaevleri Genel Müdürüne söz vereceğim. Bu konuda tutumumuzu karşılıklı olarak ifade ettik diye düşünüyorum.