| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı b) Rekabet Kurumu c) Gençlik ve Spor Bakanlığı ç) Spor Genel Müdürlüğü d) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu e) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 08 .11.2017 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin kıymetli yöneticileri; 2018 yılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Gümrük idareleri gerek ekonomik gerekse güvenlik açısından bir ülkenin en önemli kurumlarındandır. Bu sebeple çok iyi yönetilmeleri gerekmektedir. Maalesef hükûmetler tarafından ve de özellikle on beş yıldır tek başına bir iktidar tarafından bunu başarıp dünyada belli bir standarda, imrenilecek bir noktaya taşımış da değiliz.
Her geçen gün yeni vaatler, yeni projeler, yeni araştırmalar ama ortada somut bir sonuç az görülmektedir. Yanlış dış politikalar sebebiyle sınır kapılarımız âdeta kevgire dönmüş, güney sınırlarımızda güvenlik olmadığı gibi, kimin girdiği kimin çıktığı belirsiz, milyonlarca nüfus ülkemizdedir ve bu arada insan sağlığını tehdit eden çok ciddi gıda maddelerinin denetimsiz üretimi, tüketimi ve piyasaya sürülmesi de görülmektedir.
Gümrük idarelerindeki bu durumdan ticaretimiz de etkileniyor ne yazık ki. Türkiye son süreçte ithalatı ihracatından çok yüksek bir ülke hâline gelmiştir. En temel ürünlerimiz ithal ürünlerle rekabet edemez durumdadır.
2017 yılında yayımlanan Küresel Rekabet Endeksi'ne göre Türkiye bir önceki endekse göre 138 ülke arasında 4 basamak gerileyerek 55'inci sırayı almıştır.
Esnekliği artırmak ve yetenekleri daha verimli kullanmak için iş gücü piyasası zayıftır, acilen yapısal reformlar yoluyla ele alınıp geliştirilmelidir.
Kurumların kalitesi yatırım kararlarını ve üretim organizasyonunu etkilediğinden rekabetçilik ve büyüme üzerinde kuvvetli bir etkisi vardır.
Piyasalara ve özgürlüklere yönelik devletin tutumu ve devletin işlemlerinin etkinliği de çok önem arz etmektedir. Aşırı bürokrasi ve kırtasiyecilik, hukuki düzenlemelerin fazlalığı, yolsuzluk, şeffaflığın bulunmaması gibi hususların önemli ekonomik maliyetleri vardır ve ekonomik gelişme sürecini de yavaşlatan faktörlerdir. Bu ortamda sağlıklı ve şeffaf bir ticaret anlayışıyla işleri yürütmek de mümkün değildir.
Akaryakıt istasyonlarında rastgele fiyatlar ve gördüğümüz rakamlar bu ülkede hâlâ bu sektörün yeteri kadar kontrol edilip denetlenemediğine ya da gümrük kapılarımızda devletimizin hâkimiyetinde zafiyet olduğuna yönelik kuşkuları artırmaktadır.
Ülkemizde yaşanan kaos ortamı, sınır komşularımızdaki olaylar, istikrarsız Hükûmet politikaları, ülkenin gelişmesine ve uluslararası rekabette ilerlemesine engel teşkil etmektedir. Rekabet edemeyen, büyüme sağlayamayan, işsizlikle mücadele eden bir ülkede ticaret de yeteri kadar gelişmiyor.
Yine, bu kurulun raporuna göre, ülkeler global büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlikle mücadele etmek için verimliliklerini artırmak zorunda. Rekabet gücünü artırmadaki başarısızlık, durgunluk ve diğer şoklara karşı dayanıklılığı da tehlikeye sokmaktadır. Türkiye, kurumsal yapılanma ve makroekonomik ortam bileşenlerinde de oldukça zayıflamıştır. Türkiye'nin rekabetçilik sıralamasında yaşadığı düşüşte makroekonomik ortamın bozulması da önemli bir rol oynamıştır.
Mantar gibi çoğalan, köylere, kasabalara kadar inen AVM ve süpermarketler küçük esnafı, bakkalı, manavı da bitirmiştir, kalan da can çekişmektedir. Küçük esnaflar yok olmaya başlayınca AVM'lerin gerçek yüzü de ortaya çıkmaya başladı. Ülke nüfusu 80 milyonlar seviyesine çıkmışken esnaf ve sanatkârın sayısının artmaması düşündürücü, azalması da bir o kadar üzücüdür. Yüz binlerce iş yeri olması gerekirken, esnaf her geçen gün bir bir yok olmaktadır.
Ülkemizde neredeyse her ilde bir ya da birçok AVM var, bizim memleketimiz Tokat'ta da var. Yerli esnaf AVM'lerle rekabet edemiyor. Esnaf kepenk kapatırken AVM'ler büyümeye devam ediyor. AVM yatırımları ülkemizde yaklaşık olarak 53,5 milyar dolar değerindedir. AVM'ler büyürken Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun verilerine göre 2016'nın tamamında 101.614 esnaf iş yerini kapatmak zorunda, kapısına kilit vurmak durumunda kalmıştır. Bu sayı 2015'te 97.715 civarındaydı. Yılın son çeyreğinde her ay 10 bin esnaf kepenk kapatmıştır. Sayın Bakanım, kan kaybeden esnafın sorunlarına acilen bir çözüm bulunması gerekmektedir.
2015 yıl sonu itibarıyla İstanbul'da 800 bin metrekare, Ankara'da 150 bin metrekare, diğer şehirlerimizde ise toplam 434 bin metrekare alan kapanan AVM'ler sebebiyle heba oldu. AVM zarar ediyor, koca alan yıkılıp atıl hâle geliyor. En stratejik bölgelerde, hem millî zarar ediyoruz hem de esnafımızı yok ediyoruz.
Kredi ve istihdam seferberliğine karşın KOBİ'lerde çalışan sayısı 88 bin azaldı, çiftçi ve esnaf yüzde 10 düştü. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden yola çıkarak hazırladığı İstihdam İzleme Bülteni'ne göre, bir yılda azalan esnaf sayısı 204 bin, azalan çiftçi sayımız da 79 bin oldu. Bu nasıl istihdam, bu nasıl seferberlik?
İş yerleri kapanırken, KOBİ'lerde çalışan sayısı hızla düşerken, sigortalı sayısında büyük düşüş varken hâlâ pembe tablolarla bu ülkeye bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz.
Ocak 2017'de, son bir yıldaki değişimlere bakıldığında, yüzde 10,2'yle en fazla azalış esnafta görüldü. Son bir yılda kendi hesabına çalışan çiftçi sayısında ise yüzde 10, kamu çalışan sayısında yüzde 2,1 azalış izlenmiştir. Türkiye genelinde Ocak 2017'de, Ocak 2016'ya göre 88 sektörün toplamında 312 bin artış görülmesine rağmen, 43 sektörde sigortalı ücretli çalışan sayısında ciddi azalmalar görülmektedir. Bir yılda 88 sektörün 44'ünde iş yeri sayısı düşmüştür.
Doların yükselişiyle birlikte ekonomide ciddi sıkıntılar ortaya çıktı. Esnaf zaten zor durumdaydı, şimdi parası değer kaybettikçe esnaf kepenk kapatmaya devam ediyor. Tokat'ın esnafını dolaşıyoruz, hiç siftah yapmadan gününü geçiren esnafımız var.
2 milyon 800 bin esnaftan 2 milyon 300 bininin ne yazık ki BAĞ-KUR'a borcu var.
Son on bir yılda ise 550 bin esnaf kepenk indirdi. Esnafımıza bir marketler yasası sözünüz vardı Sayın Bakanım, bunu tekrar hatırlatmakta bir mahzur görmüyorum; dilerim, siz de bir daha dinlemek istemeden bunu hayata geçirirsiniz.
Esnafı, borçlarını ödeyemez, işini de yapamaz hâle getirdiniz. Esnaf kefalet kooperatifleri sürekli krediye başvuran esnaflarla dolup taşmaktadır. Bakanlıklar bünyesinde de borçlandırmak bu ülkede bir gelenek oldu, sürekli plasmanlarını artırarak borçlanmayı da bir alışkanlık hâline getirir olduk. 2016 yılında 164 bin esnaf kredi kullanmış yani 164 bin esnaf borçlu. Esnaf ve sanatkârımızın ödeyemediği 17 milyon TL şu anda icradadır. Peki, bu esnaf neden borçlu? Siftahsız geçen günlerin açığını ancak krediyle kapatıp yaşamını sürdürmeye, muhannete muhtaç olmamaya devam ediyor ve ayakta duramıyor.
Eylül ayı verilerine göre ülkemizde ihracat 8,7, ithalat 30,6 arttı. Samsun'da ihracat 16,7, ithalat 113,7 arttı. Tokat'ta ihracat yüzde 0,2 artarken ithalat yüzde 59,9 arttı. Oysa Tokat, dünyaca ünlü yaprağı, cevizi, domatesi, biberi gibi birçok avantajlı ürüne sahip. Bu yüzden kentimizde çiftçi kan ağlıyor, gençler işsiz, göç son yılların kanayan yarası, rakamlar çok uçuk. Sayın Bakanım, yüzde 59 ithalata karşın yüzde 0,2 ihracat. İşte bu yüzden esnafımız kan ağlıyor. Ticarette ileriye gitmek istiyorsak önce kendi üreticimizin rekabet gücünü artırmamız, ürünlerini tanıtmamız gerekiyor.
Bakanlığınızın özellikle markalaşmış ürünleri dünyaya tanıtma noktasında girişimleri ne durumdadır? Bu konuda çok öne çıkan birkaç örneği verirseniz sevinirim. Bu ürünlerin rekabet ortamını yaratmak da çok önemli. Daha dinamik bir iş ortamı yaratmak için yerli rekabetin geliştirilmesi de önemlidir. Ülkenin küresel değer zincirini yüceltecek yatırımlara acilen ihtiyaç vardır. Bilimsel araştırma kurumlarının düşen kalitesi acilen yeni reformlarla yükseltilmelidir. Kamu kurumlarını daha verimli ve şeffaf hâle getirmek için reformlara da ihtiyaç duyulmaktadır.
Sayın Bakanım, geçen yıl yaptığınız sunumda "Sebze ve meyve ticareti şeffaf, izlenebilir ve güvenilebilir hâle getirilmeye çalışılıyor." demiştiniz ama gelinen bir yıllık noktada Tokat'ta Kazova'da 25 kuruştan, 35 kuruştan satılan domatesi Ankara'da -herkese soruyorum- 1,5 liradan aşağı yiyen var mı? Yok. Bir an önce tamamen halden gelen kamyonların kapıya yanaşıp...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Durmaz...
KADİM DURMAZ (Tokat) - ...sağlıklı, güvenilir bölgesel halin Tokat'a da kurulması çok önemlidir. Yıllık 1 milyon ton sadece domates üretimimiz vardır Sayın Bakanım.
Bu anlamda, Tokat'ın gümrük müdürlüğü yoktur Sayın Bakanım. Gelişmişliği Anadolu'ya yaymak istiyoruz, dünya markası var, yaklaşık olarak 5 bin tekstil çalışanı var. Bunlardan 3 firma Türkiye'deki ilk 500'ün içerisindedir, ihracat da yapmaktalar ama merkezleri büyük kentlerde olduğu için Tokat'tan bu noktada bir kayıp vardır. Yaş sebze ve meyve Samsun ve güney illerimize götürülerek buralardan gümrüklenmektedir. Bunun da acilen masaya yatırılıp Tokat'ın bu sorununun çözülmesi gerekiyor.
Yine sizin de çok önemsediğiniz, Türkiye'nin uluslararası kara yolu ve eşya taşımacılığında bir cazibe merkezi, dünyada da bir çekim alanı olması için çok çaba sarf ediyorsunuz ama bu alanda da uluslararası karayolu taşımacılarının beklentileri ve sorunları var. İhracat işlemelerinde yaşanan zaman kayıplarını önleyici birtakım talepleri var. Talepleri: Ülkemizin ihracat yükünü taşıyan taşımacı firmaların ihracat beyannamesinin tescili akabinde çıkabilir statüye gelmiş bir ihracat beyannamesi ile ihracatçı firmaların depolardan aldığı yükü ya da yükleri istediği herhangi bir iç gümrük idaresine ya da uygun görülmesi akabinde sınır gümrük idaresine transit rejimi yani tır karnesine ya da transit beyannamesine bağlanması ve araca ya da eşyaya ait olması, kontrol işlemlerinin tamamının transit rejiminin başlatılacağı gümrük idaresince gerçekleştirilmesi çok önem arz etmektedir. Bu anlamda, ihracat seferberliğine çok hızlı bir katkısı olacak, iç gümrük idarelerindeki yoğunluğu azaltacak, ihracat sefer süresi kısalacak, ihracatçı firmalar daha hızlı istediği ülkelere ulaşacak. Ve şöyle bir ortalama bilgi aldım Sayın Bakanım: İstanbul'dan gümrükten çıkan bir tırın, otuz yedi saatten önce İstanbul'dan çıkamadığını öğrendik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Durmaz, lütfen tamamlar mısınız.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Bu, sizin söylediğiniz anlamda ülkemizin o hedefleri yakalaması için bu sürenin kısaltılması, gerekli önlemlerin de alınması gerekiyor.
Gene Sayın Başkanım, sabrınızı zorlayarak, bir iki şey daha var.
Mevcut sınır kapılarına ilişkin, Bakan talimatıyla geçiş hedeflerinin verilmesi ve Kapıkule için 1.200, Hamzabeyli için 800, Sarp için 800, Gürbulak için 800, İpsala için 600 gibi belli rakamlarla hedef verilmesi, buna da göre de sistemin kurulmasının söylediğimiz amaçları yakalama noktasında yararlı olacağına inanıyorum.
Yine, iç gümrük idarelerindeki farklı fazla mesai ücretlerinin yeknesak hâle getirilmesi ve işlem hacmi yoğun iç gümrük idarelerinde zaman kaybının ortadan kaldırılması ve yolluk uygulamalarının revize edilebilmesi şarttır.
Yine, transit beyannamesindeki damga vergi tahsilatının kaldırılması sizin de amaçlarınızda var. Bu konuda da sektöre hızlılık getireceğini ve ülkemizi cazip bir noktaya getireceğine inanıyorum.
Yine, ihracat beyanname bilgilerinin otomatik aktarımının bir an önce yapılması gerekmektedir.
Yine, Gümrük Kanunu'ndaki "belirgin şekilde farklı cinste eşya" tanımının yarattığı bir karmaşa, buna bağlı gelişen ceza ve vergilendirmenin olduğuna yönelik bir şikâyet var. Bu da masaya yatırıldığında ülkemize katkısının olacağına inanıyorum.
2018 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını, hedeflerini yakalamasını diliyor, başarılar diliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Durmaz.