| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Ekonomi Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 09 .11.2017 |
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, hakikaten çok değerli katkılar oldu, çok değerli eleştiriler oldu. Bizim için de Ekonomi Bakanlığı olarak da tam anlamıyla söyleyebileceğim bir beslenme, hakikaten böyle bir birikim tazeleme fırsatı oldu. Onun için, ben, Başkanlığınızda bütün Komisyon üyelerine çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, tabii, sözlerimin başında Ekonomi Bakanlığı iştigal alanımızla ilgili değil ama siyaset alanımızla ilgili olan bir iki konuyu da dile getirmek istiyorum.
Hayatımız boyunca alıp verdiğimiz hiçbir nefes yoktur ki sonradan "Biz bu nefesi alıp vermedik." diye sahip çıkmayalım. Sayın Paylan'ın bize iade ettiği bir sözümüz vardı, onu Cumhuriyet gazetesinde yer aldığı şekliyle okuyorum değerli heyetinize... Ben böyle bir şey demedim ama birileri için bunu söyledim, Cumhuriyet gazetesinde yazıldı, aynı şekliyle okuyorum HDP'li vekillerin tutuklanmasıyla ilgili olarak benim için söylendiği söylenen sözleri: "CHP'nin, MHP'nin Genel Başkanı, AK PARTİ dâhil olmak üzere, herkes gidip mahkemelere çağrıldığında ifade veriyor ama birileri çıkıyor, gerine gerine 'Öyle yağma yok, o kadar kolay olmaz o işler, gitmeyeceğiz, hadi gelin, götürün bakalım.' diyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti, lağımdan çıkan fare gibi ensesinden tuttuğu gibi mahkemeye götürür ve hesabını sorar." demişiz. Bu sözümüzün arkasında sonuna kadar duruyoruz, tekraren de söylemeye devam ederiz. Her kim ki bu ülkede bu ülkenin yasalarına ve mahkemelerine karşı meydan okursa bu sözü söyleriz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yazıklar olsun!
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Durup dururken söylenmemiştir bu söz, ona göre.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Daha güzel bir ifade kullanılamaz mı?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ama bakın, bunu, bu ülkeye, bu devlete, bu millete, bu ülkenin kurumlarına rest çeken, "Tanımıyorum." diyen, T.C.'nin yargısına ve devletine "Tanımıyorum." diye rest çekenlere söylüyorum. "Gelin, sıkıysa al götür beni." diyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Kim dedi? Kim dedi onu?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Açın, bakın onlara.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Açıklayın.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Açın, bakın, medya kayıtlarına bakarsanız...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir şey söylüyorsanız arkasında durun, onu kimse söylemedi öyle "Tanımıyoruz." diye.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Söylerse" dedik, "böyle söylüyorsa" dedik, "söyleyenlere" diyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Kimse söylemedi.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, benim sözlerimde var, "söyleyenlere" diyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, yapmayın.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Durup dururken ne AK PARTİ'nin ne CHP'nin ne MHP'nin ne de HDP'nin hiçbir saygıdeğer milletvekili böyle bir lafı hak etmez. Her kim ki benim ülkemde benim ülkemin devletine, milletine, yargısına rest çeken varsa bu lafı hak eder arkadaşlar.
Sayın Başkan...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Siz devletin bakanısınız, bunun yerine "Devlet alır, mahkemeye götürür." dersiniz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir milletvekiline bunu söylüyorsunuz, yazıklar olsun. Bugün bize, yarın size; bu devran döner.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın... Bakın...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu devran çok döndü.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Eyvallah. Bakın, bizim...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu devran çok döndü. Yirmi yıl önce sizeydi, otuz yıl önce başkasınaydı, on yıl önce...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bir de Sayın Başkan... Ben sizinle bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım... Sayın Paylan...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Devran döner, başkaları da sizi alıp götürür bir yere.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Devran döner.
BAŞKAN - Sayın Paylan, konuşma bitince söz istersiniz, veririz, lütfen.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, ben şunu söyleyeyim size: Bizim hakkımızda birilerinin de ne fermanlar verdiğini de biliyoruz ki devletin kayıtlarında vardır, Emniyetin kayıtlarında, İçişleri Bakanlığının kayıtlarında vardır. Yakalanan bir teröristin üzerinde benim günlük hareketlerim, eve giriş çıkış saatlerim, çocuklarımın nerede okuduğu, nereye gittiği, hepsinin de kayıtlarıyla beraber, tam olayı artık gerçekleştireceğine yakın bir zamanda yakalandığını da biliyoruz; bu kayıtlar da bizde var.
Şimdi, burada, bu ülkede seçilmiş olan, bu ülkede milletin iradesine sahip olan her milletvekili saygıdeğerdir. Dile getirilen bütün görüşler, Meclis çatısı altında söylenmek kayıt ve şartıyla, kesinlikle özgür olmalı ve özgürlükler sonuna kadar da kullanılmalıdır. Bu konularla ilgili söyleyeceğim hiçbir şey yoktur. Ama şimdi, bir dönem gelip de "Türkiye'de biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyaset yapacağız, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüyle ilgili hiçbir problemimiz yok." deyip de ondan sonra gidip bir yerlerde masum insanların bu memlekette katline vesile olan veya onları katleden, çukurlarda bu ülkenin birlik ve beraberliği, bağımsızlığı, ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili terör estirenlere de -kusura bakmayın- bu ülkenin evlatlarının da zaman zaman belki haddini aşan, kastını aşan sözleri de olur.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Darbeyi yedik hep beraber. Çorabı başımıza kimlerin ördüğü belli, bunların hepsini biliyorsunuz ama aynı noktada devam ediyorsunuz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, çukurlarla ilgili o gün söylenen sözleri de biliyoruz. Bu ülkede çukurlarla ilgili, arkalarını oraya buraya dayayanları da biliyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hepsini biliyorsunuz, barış sürecini kimin bozduğunu da biliyorsunuz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yapmayın, hep kayıtlarda var bunlar. Söyledik, söylediğim sözlerin sonuna kadar arkasındayım, herkes de yaptığı fiilin, söylediği sözün arkasında dursun.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz böyle devam edin, bir darbe yedik...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, siz de durun arkasında canım, onlar da dursun.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, bir darbe girişimi yedik, siz böyle devam edin.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, darbe girişiminde ben buradaydım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir darbe girişimi yedik.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Darbe girişiminde ben burada, Dikmen Caddesi'nden girerken üzerime yüzlerce kurşun atıldı, ben buradaydım, bomba atılırken ben buradaydım; belimde silahla, 4 tane şarjörle buradaydım. Yanımdaki arkadaşıma da söylediğim şuydu: "Canlı teslim alamazlar beni." Buradaydım ben o gün.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu şartlar oluşurken siz uyanamadınız, uyandırmaya çalıştık...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bırakın bunları.
GARO PAYLAN (İstanbul) - "Gelin, o 2 polisimizi öldürenlere bakın." dedik...
BAŞKAN - Sayın Paylan, böyle bir üslubumuz yok. Bakın, siz konuşurken...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ondan sonra HDP'ye yüklen, HDP'ye yüklen.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Şimdi, Sayın Başkan, müsaade ederseniz önce sorulardan başlayarak ben...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siyaset tarumar ediliyor. Bir bakana yakışıyor değil mi bu ifadeler?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, bana söylediğiniz için ben bu noktaya geldim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama siz ifade ettiniz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu ülkenin hassas evlatları, bu milletin evlatları günü geldiğinde tepkisini koymasını da bilir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, yirmi yıl önce size neler deniyordu, sizin kesime neler deniyordu, bu devlet neler dedi...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Geç bunları.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Bir tane adam öldürmedik, biz geçmişimizi biliyoruz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan sunum yapıyor, lütfen...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Kredi faizleri 'Düş.' demekle düşer mi?" derken, şunu söyleyeyim -Sayın Paylan'ın sorduğu sorulardan- kredi faizleri "Düş." demekle düşmez, o şartların oluşması lazım ve bugün kredilerin ham maddesi olan tasarruf mevduatlarındaki faiz oranları ve aradaki o pay içindeki tüm etkenler tek tek değerlendirilmeli. Gerek operasyon maliyetleri gerekse kâr marjları gerekse kamunun bu paranın içindeki maliyetleriyle ilgili her şey bence yeniden gözden geçirilerek bu alan tekrar gözden geçirilmeli ama diğer taraftan, tabii ki, gerek siyasi ortamın gerekse ekonomik ortamın gerekse 15 Temmuz ihanetinin devam ettiği bu dönemdeki olağanüstü hâlin de dâhil olduğu bütün ortamların faiz oranlarıyla doğrudan ilgisi de vardır.
Cari açığın finansmanında kalite... Değerli arkadaşlar -on sene önceyle bugün arasında- dış ticaretimizde Türk lirası kullanım oranı yüzde 1'in altındayken bugün yüzde 9 seviyesine geldi. Yani bu şu demek: Cari açığımızın yüzde 4,3 olduğu bir ortamda biz cari açığımızın yüzde 1'lik bir kısmını artık Türk lirasıyla, Türkiye imkân ve kaynaklarıyla finanse edebilir hâle geliyoruz yani Türk piyasalarından Türk lirasıyla finanse edebilir hâle geliyoruz. Dolayısıyla cari açığımız yüzde 4,3 varsayımıyla; 3,3'ü yabancı finansman ihtiyacı doğuran bir finansman açığıdır, iyileşme var.
İran ambargosunu delmekle ilgili, 6 tane bankamızla ilgili bir uygulama yoktur, böyle bir soruşturma da yoktur, böyle bir şey de yoktur ama Halk Bankasıyla ilgili bir iddia vardır. Bununla ilgili de, Amerika Birleşik Devletleri'nin tek başına İran'a koymuş olduğu ambargonun hiçbir enstrümanı Halk Bankasının uygulamalarıyla delinmemiştir, ona muhalif bir uygulama olmamıştır.
Sayın Kazım Arslan'ın söylediği, ipliklerle ilgili, evet, bir çalışmamız vardır. Ring ipliklerle ilgili hassasiyete katılıyoruz. Orada Türkiye'nin belki yönlendirmekle ilgili, Türkiye'deki iplik üretimini 34, 36 yani 30 numara üzerindeki alanlara kaydırmak ve onları korumakla ilgili, belki o alanla ilgili bir uygulama olabilir ama altında ne "Open-End"de ne de ringde böyle bir uygulamayı düşünmüyoruz.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ringde kota uygulayarak çözersek daha iyi olabilir diye düşünüyorum.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yani onda da zaten her iki sektörün her iki tarafını da dinliyoruz.
Bu desteklerle ilgili yani Ekonomi Bakanlığı olarak vermiş olduğumuz desteklerde kamu borcu olanlara bunların verilmemesiyle ilgili, böyle bir görüşe katılmıyoruz. Yani yaptığı performansla eğer bir şey hak ediyorsa, böyle bir tahakkuku varsa bu ona ödenmemeli ama borçlarına ödenerek de -bu hak, elde ettiği hak zaten eline verilmez onun- kamuya olan diğer borçlarıyla mahsup edilerek devam edilir.
Sayın Bekaroğlu'nun kurumlar vergisindeki değişiklikle ilgili sorusunu, bunu uzmanlık sorusu olarak görüyoruz. Bir bakayım buna, yazılı olarak da... Yani Maliye Bakanlığı onu... Tam olarak bildiğim bir alan değil.
Sayın Ayhan'ın dediği, OHAL'in kaldırılmasıyla ilgili... Türkiye'de yaşayan, herhâlde bütün siyasi görüşlere ait olan hiç kimse yani 80 milyonun hiç birisi olağanüstü hâl devam etsin diye böyle bir istek içinde değildir. AK PARTİ tarafına soruyorum: Olağanüstü hâl devam etsin... Yani olağanüstü hâli gerektiren şartlar ortadan kalktıktan sonra hiç kimsenin böyle bir şey isteyeceğini zannetmiyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - Genel Başkanınız istiyor Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Olağanüstü hâli gerektiren şartlar ortadan kalktı." diyorsak hep beraber ki kalkmamıştır henüz ve bunun da bir an önce kalkmasını bekliyoruz, talep ediyoruz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Talep değil, siz yapıyorsunuz Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Çünkü olağanüstü hâlin Türkiye'de devam etmesi Türkiye gibi global bir ekonomi olan, bir dünya devleti olan bir ülkeye uygun değildir. Bir önce gereklilikleri ortadan kalkmalı ve olağanüstü hâl de kalkmalı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - İnşallah, bir an önce.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - "Teşvik sisteminde değişiklik düşünüyor musunuz?" Sayın Kalaycı'nın sorusu. Yani ilçe bazında bir şeye geçerek böyle bir değişim düşünmüyoruz. Söylediğiniz şeyde haklısınız, doğrudur ama ilçe bazında detaylara girdiğimiz zaman her ilde 3-5 tane ilçe çıkar. 1. Bölge'den 6. Bölge'ye kadar, belki bazılarında 6. Bölge bile yetmez. Gelin bana, ben size... Aydın'da, Uşak'ta, Denizli'de, Muğla'da, Antalya'da, İzmir'de öyle ilçeler bilirim ki inanın bana 5., 6. bölgede olması gerekir.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Konya'da...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yani buna başka şekilde, bence noktasal yani bu Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi'yle bakmamız lazım.
Sayın Çakırözer'in "Proje Bazlı Teşvik Sistemi'ne bugüne kadar ne oldu?" sorusu... 70 milyar TL civarındaki bir çalışmamız şu anda bitti, hedefimiz o ki yıl sonundan önce bunu büyük bir yatırım hamlesi şeklinde başlatmak yani bunun belgelerini vermek istiyoruz.
Sınır ticaretiyle ilgili büyük bir beklenti içinde olunmamalı. Sınır ticareti sadece iki karşı ilin, sınırın iki tarafındaki iki şehrin insanlarının kendi ürettikleri ürünlerle birbirleriyle serbest şekilde ticaret yapmaları için yapılacak olan bir düzenlemedir. Orada sınırın iki tarafında o şehirlerin yani diyelim ki bu tarafta Hakkâri'nin veya öbür tarafta Van'ın, öbür tarafta Artvin'in veyahut da ne bileyim Iğdır'ın tüm Türkiye'nin ihtiyaçlarını öbür taraftan alarak bu taraflara doğru sevk edecek şekilde büyük bir ekonomiyi düşünmek yanlıştır, böyle bir şeye müsaade etmeyiz.
Avrupa Birliğiyle gümrük birliğinin güncellenmesi... Bu alanda 2014 yılının Ocak ayından beri bunu çalışıyoruz, 2014'ün Ocak ayından beri çok daha aktif bir şekilde çalışıyoruz. Şu ana kadar son derece olumlu geldik, inşallah bu yıl sonuna kadar Avrupa Konseyinden olumlu bir kararın, görüşmelerle ilgili olumlu bir kararın çıkmasını bekliyoruz çünkü 2016 yılının 21 Aralığında oy birliğiyle Avrupa Konseyinden bu talep edildi.
"Yabancılara verilen TURQUALITY desteklerinin derhâl iptal edilmesi, geri alınması..." Kesinlikle buna karşıyım. Yabancılar değil arkadaşlar yani orada şu: Şirketlerin sahipleri, ortakları yabancı olduysa o şirketi yabancı yapmaz. Türkiye'de yerleşikse... Yani burada isimlerini söylemeyeyim, siz biliyorsunuz, bir İsviçre firmasının Türkiye'de üretim yaptığını biliyoruz veyahut da Türkiye'deki bir Türk şirketinin, bir Türk markasının satın aldığını ve bunu Türk markası olarak da tüm dünyada hakikaten daha iyi şekilde, imkânlarla pazarladığını biliyoruz. Bu anlamda, biz bunu TURQUALITY kapsamında değerlendirmeye ve desteklemeye devam edeceğiz.
Gümrük birliğiyle gümrük vergilerinin ortak belirlenmesi... Yok böyle bir şey. Gümrük birliğiyle, evet, bizim şu anda sanayi ürünlerini kapsayan bir anlaşmamız vardır, orada her iki taraf da gümrük vergilerini belirlerken tamamen bağımsızdır ama kendi arasındaki ikili ilişkilerde birbirlerini bağlarlar. Yani Türkiye ile Avrupa Birliği belirlemiş olduğu o çerçeve içinde birbirlerini bağlarlar.
Sayın Tamaylıgil'in altınla ilgili söylemiş olduğu görüşlere bu sene itibarıyla katılıyorum. Şimdi, yılbaşı, bu sene itibarıyla ihracatımızda yüzde 10,5; ithalatımızda yüzde 15,6'lık bir artış görünüyor ya, altını yani şu sizin söylediğiniz rakamı çıkardığımız zaman, altındaki o açığı çıkardığımız zaman aslında ithalatımızın da yüzde 9,5 arttığını görüyoruz. Yani bizi bozan bir şey. Bununla ilgili de bir çalışmamız var, bunu daha öngörülebilir, kontrol edilebilir noktaya getirmek istiyoruz ve bizi dış ticaret dengeleri anlamında da negatif anlamda bir noktaya getirmek istemiyoruz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Denge de değişiyor.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Şimdi, Sayın Bakanımız Temizel'in başladığı ilk konuşmadan itibaren... Sayın Başkanım vakit verdiğince yani vaktim yettiğince bazı şeyler söyleme çalışıyorum, geçen sene de aynı şey vardı. Doğrudur, Türkiye'de ekonomi yönetimi yani ekonomi bürokrasisi veya bakanlıkları veyahut da bazı görevlerin birbiriyle karışmasıyla ilgili... Yani Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı dâhil olmak üzere, ekonomiyle ilgili tüm bakanlıklar dâhil olmak üzere bir çokluk var, karışıklık demeyelim. Yani, şimdi, genel itibarıyla, 2002 dönemine dönüp de "O zaman böyleydi." demek pek benim tarzım değildir ama 35 bakanlıktan buraya geldik, 26 bakanlığa geldik. Bu Türkiye'de yapılan şöyle bir şeye de baktığımız zaman çok daha altlarda...
Ben ekonomiyle ilgili bölüme döneyim. Sayın Bakanım, ekonomide ikiye ayrılmalı: Maliye, finansman; reel ekonomi diye ikiye ayrılıp bu şekilde bir yapılanmaya gidilmeli. Çünkü ne kadar çok bakanlık, o kadar çok koruma alanı diye bir refleks ortaya çıkıyor, bu tamamen doğal bir refleks. O anlamda, bu görüşlerinize katıldığımı ben burada söylemek istiyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - Birleşmesinden yanasınız değil mi bütün bakanlıkların?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tabii ki yani aklın yolu birdir. Burada hayır demek veya bilmem ne demek... Nasıl biz bunu yaptıysak, 35'ten 25'e düşürdüysek -sonra 26'ya çıktı ama- kesinlikle bunun tekrar, aynı şekilde bir hareketle... Çünkü bu zaten cumhurbaşkanlığı sisteminde de böyle olacaktır, çok büyük bir ihtimalle böyle olacaktır.
MUSA ÇAM (İzmir) - Değiştireceğiz, cumhurbaşkanlığı sistemini değiştireceğiz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tabii ki millete gidersiniz, millet "evet" derse niye olmasın ki?
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Hayal hayal, hayal görüyorsun.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - 2019 çok uzakta değil.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Hepimiz göreceğiz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Arkadaşlar, lütfen, vaktim kalmadı, benim vaktimi çalmayın. Arkadaşlar, birazdan da Özbekistan'a gideceğiz, saat farkıyla beraber yaklaşık yedi saat yol yapacağız, yarın orada toplantımız var.
Şimdi, "2023 hedeflerinden vazgeçtiniz mi?" Hayır. 2023 hedefleri belirlendiğinde dünya ticaret hacmi 9 trilyon dolardı. 2023'te -gidişata bakıldığında- dünya ticaret hacminin 34 trilyon dolar olması öngörüldü, ki bunu biz öngörmedik, Dünya Bankası veya dünyadaki tüm uluslararası örgütler öngördü. Biz de "Dünya ticaret hacmi 34 trilyon dolar olursa biz bundan yüzde 1,5 pay alacağız." dedik ve oradan çıkarak 500 milyar dolarlık ihracat rakamına vardık.
Şimdi, gelmiş olduğumuz noktada, 2023'te dünyada ticaret hacminin yaklaşık olarak 22-23 trilyon dolar seviyesine geleceğini görüyoruz çünkü bir 20 trilyon dolara çıktı, sonra 15 trilyona indi; toparlamıyor, bir türlü şeye gelmiyor.
Şimdi, 2002 yılında dünya ihracatından, ticaretinden almış olduğumuz pay 0,55'ti yani yüzde yarımın üzerindeydi. Sırasıyla sayıyorum: 2003'te 0,62, 068, 070, 0,71, 0,76, 0,82, 0,81 diye gidiyor yukarıya doğru, bugün de 0,92'ye geldik yani 2023'e geldiğimizde 1,5'a geldiğimiz zaman da şu andaki dünya ticaretindeki dünya ihracatının geleceği nokta da 21 trilyon 665 milyar dolar olacak. Biz 21 trilyon 665 milyar doların yüzde 1,5'unu alacağız arkadaşlar, bu da yaklaşık olarak 300 milyar dolar civarında. Hedefimiz budur, hedef yüzde 1,5.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Düşmedi mi?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yüzde 1,5; bakın baştan söylüyorum. Dünya düştü, dünya 34 trilyondan 21 trilyona düşerse...
GARO PAYLAN (İstanbul) - 300'e ulaşmak için her yıl yüzde 15 büyümesi lazım.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yani bakıyoruz ona da.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yabancının güveni yok ki Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Yapma gözünü seveyim, dünya ekonomisinden bahsediyorum, sen bana "Yabancı..." diyorsun.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Fark etmez. Nasıl satacağız peki güven yokken Sayın Bakan? Güven yok.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu sene yüzde 11 civarında artış öngörüyoruz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Göreceğiz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Tamam, göreceğiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hepimiz istiyoruz ekonominin büyümesini, hepimiz istiyoruz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, bazen şöyle yanlış anlaşılma oluyor: Biz her şeyin pozitif gitmesini isterken siz sanki pozitif gitmesini istemiyormuşsunuz gibi...
Arkadaşlar, o kadar anormal bir coğrafyada hakikaten çok ilginç zamanlardan geçiyoruz. Böyle bir ortamda Türkiye'nin göstermiş olduğu, sergilemiş olduğu performans takdire şayandır takdir edersiniz veya etmezsiniz ama hakikaten sağlanan performans Türk sanayisi, Türk ekonomisi için son derece önemlidir, Türkiye'deki yatırımcı için, sanayici için son derece önemlidir. Takdir etmek lazım, Hükûmeti değilse bile bunu yapan özel sektörü, bunu gerçekleştiren özel sektörü takdir etmek lazım.
Sayın Başkanım, tasarruf oranlarıyla ilgili Türkiye... Orta gelirli ülkeler 2002'de millî gelire göre yüzde 28 tasarruf oranını yüzde 31,6'ya çıkarmışlar, orta yüksek gelirli ülkeler yüzde 32,8'e. 2016 sonu itibarıyla Türkiye'nin tasarruf oranı yüzde 24,9'a gelmiş, dünyanın da oranı yüzde 25,1; dünya ortalamasıyla aramızda 0,2'lik bir fark var.
Şu, yüksek teknoloji, orta teknolojiyle ilgili bir arkadaşımızın sorduğu bir soru vardı, ki bizim için son derece önemli yani nereden nereye geliyoruz diye.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yani bunu ne olur yanlış anlamayın, "2002 yılında böyleydi." filan diye söylemiyorum, bir tespit için, bir rakam için söylüyorum. 2002 yılında Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 46,5'u düşük teknoloji sanayi ürünleri, yüzde 22,6'sı orta düşük teknoloji, yüzde 24,8'i orta ileri-yüksek teknoloji, yüksek teknoloji yüzde 6,2; 2002 yılındaki toplam ihracatımız da 35,6 milyar dolar. Şimdi, bugüne geldiğimizde, 2017'ye geldiğimizde yani 155 milyar dolarlık ihracatı hedeflediğimiz dönemde düşük teknolojinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 46,5'tan yüzde 33,3'e düştü ama orta düşük teknoloji yüzde 22,6'dan yüzde 29'a, orta ileri teknoloji yüzde 24,8'den yüzde 33,9'a çıktı. Biz ihracat artışımızın doğru orantılı bir şekilde oranı kadar yüksek teknoloji ihracatımızı dâhil edemedik. Ha, toplamda bizim yüksek teknolojimizin ihracatı iki kat seviyesinde artarken ihracatımızın toplamı da yaklaşık olarak dört kat arttı. Dolayısıyla şimdi şu var: Bizim yaptığımız yeni teşvik programlarında, ihracat teşviklerinde diyoruz ki: Orta yüksek teknolojide doluluğu sağlamadan yüksek teknolojiye atlamayı beklemek zor olur yani temelini atmadığınız binanın ikinci katı olmaz zaten. Temellerini attığımızı düşünüyoruz, şu andan itibaren de değer olarak da... Yani doğru -şuraya gelmiş, o bilgiyi de paylaşayım- yüksek teknoloji ihracatı toplam ihracatımız içinde 2002 yılında 2 milyar dolarken şimdi 4,1 milyar dolar 2017'nin ilk on ayı itibarıyla. Yani bu yaklaşık olarak 4,5 milyar dolar civarında olur diye tahmin ediyorum.
O kadar çok konu var ki Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Bir kısmını yazılı vereceksiniz Sayın Bakanım.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Zaten soruları cevapladım da gündeme getirilen konularla ilgili söyleyeceğim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Cevaplamadığınız sorular var.
BAŞKAN - Beş dakikanız var.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Cevapladım her şeyi genelde.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Özgürlük-ekonomi ilişkisiyle ilgili...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Kesinlikle, yüzde yüz vardır.
Şimdi, arkadaşlar, şöyle: Bunun aksini iddia edecek hiç kimsenin olduğunu zannetmiyorum Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısının altında, Türkiye'de. Özgürlükler, tabii ki ana çerçeveleri içinde... Ülkesiyle, milletiyle bölünmez bütünlüğüne sadık kalmak, bu bayraktan başka bayrakların peşine düşmemek, bu bayrağın, bu vatanın bölünmez bütünlüğüyle ilgili, bu milletin birlik ve beraberliğiyle ilgili terörist eylemlere girişmemek kaydıyla insanların aklındaki düşünceleri paylaşmaları bile özgürlük sınırlarındadır. Bunu da açıkça burada söylüyorum. Belki benim kendi arkadaşlarımdan da beni eleştiren olabilir ama diğer taraftan, özgürlüğü, Türkiye'nin bilmem neresinde...
Şimdi, bakın, bunları herkes biliyor, bütün dünya biliyor; bugün Suriye ve Irak -ki çoğunlukla Suriye- dünyadaki birçok gücün güç gösterisi yeri hâline geldi. Oralarda kalkıp da bağımsızlıklar veya başka şeyler söylemek, sanki yeni bir ülke kurulmuş, başka bir devlet kurulmuş da o Türkiye'ye komşu olmuş gibi şeyler söylemek yanlış.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir yıl önce Barzani seçimi doğruydu.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Barzani hata yaptı, biz hata yapmadık, Barzani'yle politikalarımız doğruydu.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Demek ki değişiyor yani.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Barzani'yle politikalarımız doğruydu, Barzani politikalarında yanlışlık yaptı, şimdi, yanlış yaptığını kendisi de gördü, kendisi istifa etti.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Irak politikası yanlıştı.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Barzani'yle ilişki yanlıştı. Merkezî Hükûmet dururken Barzani'yle ilişkiye girdiniz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hayır, arkadaşlar, Merkezî Hükûmetle ilgili... Sayın Kazım Arslan çok doğru bir şey söyledi, "Merkezî Hükûmet dururken niye Barzani'yle ilişki kurduk?" dedi. Teşekkür ediyorum bunu söylediğiniz için de.
Bölgesel yönetimin sınırlarını Merkezî Hükûmet ayırdı, bizi mecbur bıraktı. Çünkü bizim Merkezî Hükûmete, güneye gönderdiğimiz ürünler Habur Sınır Kapısı'ndan giriyordu, bir vergi ödüyor, aşağı geçerken de baktık, gördük ki Merkezî Hükûmet de orada bir sınır ve gümrük koydu, kendisi ayırdı. Biz bunun yanlışlığını söyledik, defalarca söyledik. Kendi ülkeleri, nasıl karışabilirim ki?
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakanım, Merkezi Hükûmetin Başkanına "Benim muhatabım sen değilsin." dedik.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dedik.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Evet, ama o çok kötüydü.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Ama o dedi ki "Burayla ilgili muhatabın onlar."
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sonra yine yan yana geldiniz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bakın, ama değil... Onlar, bence herkes... Bir taraf yanlış yaptı, öteki de yanlışından döndü; öyle görün. Hiç lafta böyle şey çevirmem arkadaşlar, laf çevirmem. Her şeyi de doğru söylerim yani...
GARO PAYLAN (İstanbul) - OVP'yle ilgili.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Orta vadeli program hedeflerimizde...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Orta vadeli program hedeflerinizin arkasında mısınız Sayın Bakan?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Arkasındayız. Bu sene, elhamdülillah, 153 milyar doları şimdi 155,6'ya revize ettik yukarıya doğru. Tutmayacak maalesef 157,6'yı da aşacağız, daha yukarıya doğru gideceğiz ve orta vadeli programdaki büyüme hedeflerimiz de maalesef yine tutmayacak, yukarıya doğru revize ettik, yine tutmayacak, belki daha yukarıda bir yerde olacak ve 2018 dördüncü çeyreği de göreceğiz hep beraber. Geçen gün söyledim bir yerde, üçüncü çeyrekle ilgili 9,6; dördüncü çeyrekle ilgili de 5'in üzerinde.
GARO PAYLAN (İstanbul) - 5'in üzerinde çıksın, ne istiyorsanız...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Hadi bakalım!
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hiç öyle değil Sayın Bakan, şu andaki iklim öyle değil. Umarım siz haklı çıkarsınız ama 3'ü geçmez.
MUSA ÇAM (İzmir) - İddiaya girin.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Şimdi, bakın biraz önce yani bir saat önce gelen bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Güven endeksi düşüyor.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Biraz önce sayın vekilimiz de bahsettiler, Avrupa Birliği Komisyonu 2017 yılında Sonbahar Ekonomi Tahmin Raporu'nda Türkiye büyümesini 2017 yılı için yüzde 3'ten yüzde 5,3'e revize etti; daha yani bir saat önce revize etti bunu. 2018 yılı için de yüzde 3,3'ten yüzde 4'e revize etti. Avrupa Birliği Komisyonu revize etti bunu; bu bizim şeyimiz değil.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Peki, Sayın Bakan, Osmangazi Köprüsü'nde yapılan hatanın 1915 Çanakkale Köprüsü'nde de yapılmasını veya aynı hatanın yapılmasını nasıl görüyorsunuz?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Onları ben hata olarak görmüyorum. Kesinlikle rakam olarak da...
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ama Sayın Bakan, bütçeden çok ciddi rakamlar gidiyor.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - O sizin görüşünüz, hata dersiniz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Bakan, bütçeden çok ciddi rakamlar...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sabaha kadar konuşuruz; siz dersiniz "hata" ben diyorum ki "hata değil."
ÖZKAN YALIM (Uşak) - 45 bin araç geçecek...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Geçecektir.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, son bir dakikanız.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Nasıl geçecek Sayın Bakan? Osmangazi'de bile geçmiyor 40 bin.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Değerli arkadaşlar, çok önemli bir konuyu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, tarım, buğday fiyatları...
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Ekonomideki boşluk buradan geliyor.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Buğday fiyatlarıyla ilgili, tarım ve et fiyatlarıyla ilgili önemli sorular olmuştu, daha doğrusu yorumlar olmuştu; onları da sizlerle paylaşarak...
Sayın Başkanım, sabrınızı fazla zorlamak da istemiyorum.
BAŞKAN - Süreniz doldu aslında.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Müsaade ederseniz onu bir değerlendirmek istiyorum çünkü yanlış anlaşılıyor. Yani Ekonomi Bakanlığı olarak biraz böyle o konuda haksızlığa uğradığımızı düşünüyorum çünkü...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Beş dakika içerisinde toparlarsanız Sayın Bakanım... Sizi uçağınıza yetiştirelim.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) -Teşekkür ediyorum.
Şimdi, arkadaşlar, bizim bu düzenlemeyi yapmadan önce Türkiye'de kesimlik büyükbaş hayvan yüzde 135'lik gümrük vergisiyle korunuyordu, besilik büyükbaş hayvan yüzde 10'la korunuyordu, karkas sığır eti yüzde 100, buğday yüzde 130, arpa yüzde 130, mısır yüzde 130'luk vergilerle korunuyordu.
Şimdi bu, şu demek -öyle oluyordu çünkü- işte, sezon açıldığında, hasat zamanı geldiğinde Türkiye'de Toprak Mahsulleri Ofisinin veya Hükûmetin almış olduğu kararlarla oluşan bir fiyat oluyordu. O fiyat çerçevesinde belirli bir kesim bunları, bu ürünleri çok hızlı bir şekilde alıyor, sonra da... Bizim onlara sağlamış olduğumuz bu spekülasyon aralığıdır bu, marjıdır yüzde 130.
Şimdi, değerli arkadaşlar ki bu bilgi yani dünyadan buğdayı sıfır gümrükle almış olsak 238 dolar Türkiye'ye CIF teslimi; bu yaklaşık olarak 700 lira civarına geliyor. Biz şu anda yüzde 130 olan gümrük vergisini yüzde 45'e indirerek bu buğday fiyatını 1.300 liraya getirdik, 1.300 liraya. Türkiye'de şu an itibarıyla, bugün itibarıyla buğday fiyatı 957 lira, yani yapmış olduğumuz fiyatın üreticiye herhangi bir zararı yok. Bana kalırsa bu fiyat 1.100 lira seviyesine kadar da veya 1.050 lira seviyesine kadar da indirilmeli ki böyle Demokles'in kılıcı gibi spekülasyon amacıyla bu ürünleri speküle edenlerin elinde bu patlasın diye, yani buna müsaade etmemek diye...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, burada...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İzin verin lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan...
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - İzin verin lütfen, bitireyim hepsini.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yanlış rakamlar veriyorsunuz.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Niye?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Buğday 238 dolardan 923 lira yapıyor, 700 lira değil.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - CIF teslimi, tamam da biz onu koruyarak da yüzde 45'le 1.303'e getiriyoruz. Ben onu söyledim zaten; 238 dolar dedim, diğerini de TL olarak verdim; değişen bir şey yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) - 700 liraya karşılık gelebilir mi?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bir zamanlar 750 liraydı, demek şimdi farklı olmuş; şu anda da 1.303 liraya biz onu koruyoruz. Öyle bir yere gelmeli ki dedim bu 1.100 ila 1.000 seviyesinde olmalı, böyle dengede olmalı diye.
Şimdi, geçen sene şöyle oldu: 2016 yılında arpa piyasa açıldığında 700 lira, sonra bugünlere geldiğinde, 2016 yılının Kasım, Aralık döneminde 1.200 liraya çıktı arpa ve tam ekim zamanına geldiği için de benim çiftçi kardeşim "Arpa çok güzel olacak." dedi, herkes arpa ekti; tam hasat zamanı geldi, arpa indi geldi yine 750 liraya, 800 liraya. Bunları engellemek için yani spekülasyonu engellemek adına böyle bir şey yaptık. Bu tarz uygulamalarımız olmaya devam edecek.
Ette de yüzde 135 korumak demek bu spekülasyon alanını spekülatörlere vermek demek. Gümrük vergisini 135'ten kesimlik büyükbaşta yüzde 26'ya, karkas sığır etinde yüzde 100'den yüzde 40'a indirdik. Bu tarz uygulamalarımız eğer gerekirse gerek tüketiciyi korumak gerekse spekülasyonu ve Türkiye'deki fiyat hareketlerinin önünde durmakla ilgili de yapmaya devam edeceğiz.
Bir arkadaşımız, bir sayın vekilimiz dedi ki tarım politikalarıyla ilgili: "Tarım politikaları ekonomik değildir, tarım politikaları stratejiktir." Yani köylümüzün, çiftçimizin olduğu yerde o ürünleri üretmesi için yeterli olan fiyat politikasını, o marjı yaratacak politikaları uygularsınız. Yani Türkiye'de 22 milyon ton buğday üretilmesini istersiniz ve buna uygun da maliyet oluşturursunuz ve bunun da Hükûmet olarak gereğini yaparsınız, karşılarsınız, sizin çiftçiniz de buğday üretir. Siz belirlenmiş ürün kadar diğer alanlardaki ürünlere yaparsınız ama maalesef Türkiye'de bazı şeyleri sağlıklı tartışamıyoruz.
Şunu tartışamıyoruz: Türkiye, sığır üretmek, sığır yetiştirmekle ilgili, büyükbaşla ilgili avantajlı bir ülke değildir, dezavantajlı bir ülkedir.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Evet, küçükbaş olması gerekiyor.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dolayısıyla biz sığır tüketimiyle ilgili bu alışkanlığı teşvik ettikçe biz sığır eti ithalatıyla ilgili bir mecburiyetin içinde oluruz. Dünyada maliyet anlamında rekabet etme konusunda son derece sıkıntılıyız yani doğruya doğru ama biz ülke olarak bu topraklarda koyun ve keçiyle ilgili de bir alışkanlıktan hızla uzaklaştık. Batı dünyasında, Avrupa'da büyükbaş tüketimiyle ilgili onların tabii ki gerek inanç gerekse bölgesel anlamda avantajları domuz tüketiyorlar yüzde 50 oranında ve çok farklı yetişen bir hayvan ve bizim de böyle bir şeyimiz yok elhamdülillah, yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen tamamlar mısınız.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Evet, Sayın Başkanım, ben değerli Komisyon üyelerimize, değerli milletvekillerimize katkılarından dolayı ki çok büyük notlar aldık, değerli katkılarını aldık çok teşekkür ediyorum ve 2018 yılı Ekonomi Bakanlığı bütçemizin hayırlı olmasını, ülkemizin ihracatının, büyümesinin, kalkınmasının hayrına olmasını temenni ediyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Son söz milletvekilinin Sayın Başkan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sözlerime son verirken de Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölüm yıl dönümünde rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum, sizleri de saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyoruz.
Cevaplanmayan sorular varsa arkadaşlarımıza, o cevaplanmayan soruların cevaplarını Plan ve Bütçe Komisyonu vasıtasıyla yazılı olarak göndermenizi istirham ediyoruz.
Sayın Kuşoğlu'nun bir söz talebi var.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bizim de var burada Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sıranızı bekleyin Sayın Bilgiç, lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bir şey dikkatimi çekti. Yeni bir kavram gibi oldu, onunla ilgili bilgi verebilirseniz memnun olurum.
Şimdi, dediniz ki "Cari açık 4,3 ama biz bunun yüzde 9'u Türk lirasıyla ya da "barter"le yapıldığı için daha düşük olarak kabul ediyoruz."
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dış ticaretimizin yüzde 9'u.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet.
Şimdi, yüzde 90'ı Türk lirası ve "barter"lı olsa ne fark eder? Sonuçta 4,3'lük bir cari açık varsa ne fark eder?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Dış finansmanın ihtiyacı yani finansman anlamında dış piyasalara olan ihtiyaç yerine iç piyasalardan yapıyorsunuz, TL'yle cari açığınızı kapatabilir hâle geliyorsunuz. Dolar talep etmiyorsunuz veyahut da başka yabancı para talep etmiyorsunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Cari açık 4,3 ise ne değişir ki?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Gerçek, reel cari açık; verdiğiniz yani bir ticaret erbabı olarak düşünürseniz, verdiğiniz cari açık değişmiyor ama birini aile içinden finanse edebiliyorsunuz, birine de mahalleye çıkmanız lazım, dışarıya çıkmanız lazım borç temini için.