| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı b) Avrupa Birliği Bakanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 13 .11.2017 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım ve Bakanlık çalışanı arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben şuna atıf yapacağım: Arkadaşlarımın biraz önce sözünü ettiği -her iki arkadaşımın da- cinsiyet eşitliği sıralaması neye göre yapılmaktadır, hangi temel noktalardan? Eğitimle ilgili, ekonomiyle ilgili, politikayla ilgili ve yaşam uzunluğuyla ilgili bir değerlendirme sonucunda sıralama gündeme gelmektedir ve biz bugün 31'inci sıradayız. 1'inci sırada kim var? İzlanda var, Norveç var, Finlandiya var, Ruanda ve İsveç var. 17 Orta Doğu ülkesi arasında ise biz 8'inci sıradayız. En kötü alan da bu demin saydığım 4 başlığın içinde en kötü alan da siyaset ve ekonomi.
Şimdi, burada bir başka gerçeğe de atıf yapalım: Türkiye'nin durumundaki tablo ne? Okuryazar olmayan 479 milyon kadın arkadaşımız var ve okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 83'ünü kadınlar oluşturuyor. Bilen ama okul bitirmemiş olanların ise yüzde 58'ini yine kadınlar oluşturuyor.
Biz kadınların alabildiğine ezildiği, omuzlarında iki dağ taşıdığı bir ülkedeyiz. O zaman, bizim bu konuya ilişkin, Bakanlığımızın, biraz önce birkaç arkadaşımın da ifade ettiği gibi, kadın sorunlarına özgü olarak "kadın bakanlığı" olması gerekir. Eğer, biz bu Bakanlığı "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı" gibi bir alana sıkıştırırsak, o zaman oradan kadına sadece ailedeki kadın yönünden bakılır. Buradaki temel sorunun bu olduğu inancındayım.
Nitekim, biraz önce bütçeye baktığımda, gerçekten bu bütçenin toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe olmadığı açıkça görülüyor. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe olabilmesi için, bütçenin çoğunlukla kadın sorunlarına ayrılması gerekir. Fakat, yeniden, yeniden, önümüzdeki süreç içinde, bu Bakanlığın ayrı bir Bakanlık olması konusundaki çalışmalara hız vermek gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, biraz önce arkadaşlarımız yine bir şeye atıf yaptılar, dediler ki: "Bizdeki asıl gereksinim zihniyet devrimidir." Nedir o zihniyet devrimi? O zihniyet devrimi, kadın ve erkeğin eşit iki insan olduğunun kavranması ve olanakların buna göre sunulmasıdır. Ama, şu salonda gördüğümüz tablo bile, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde bunu sağlayamamış oluşumuzun bir göstergesi durumundadır.
Şimdi, zamanımın darlığı ve bana verilen önceliğin de değerini bilerek birkaç konuda Sayın Bakana sorular yöneltmek istiyorum: Değerli Bakan, bildiğiniz gibi, kadınlar yönünden çok problemli bir yasa geçtiğimiz günlerde kanunlaştı. Bu, müftülere nikâh yetkisi veren yasa tasarısı idi. O sırada iki ayrı tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisi önüne kadın sivil toplum örgütleri, biri 12 Ekimde, biri 17 Ekimde geldiler. 12 Ekimde kapının önünde açıklama yapmalarına izin verilmedi. Parlamento binası içine girdiler. 700 kadar kadın idi bu arkadaşlarımız. Daha sonra, 17 Ekimde ise kadınların hiçbiri daha önce burada bir basın açıklamasına katıldıkları için içeri alınmadılar ve kapıda üzerlerine gaz sıkılarak buraya, Parlamentoya seslerini duyurma olanakları kendilerine tanınmadı. Bu iki durumun da antidemokratik bir olgu olduğu açıktır. Biz, kadınların sesini kısarak... Kadınlar doğru veya yanlış önerme içindeler, en azından bu konuda onları dinleyip onların görüşlerini almak konusunda Parlamentonun kapısını bile onlara açamıyorsak kadın-erkek eşitliğini nasıl sağlayacağız? Eğer bir ülkede demokrasi varsa bu, kadınlar için de vardır ve kadınlar ancak kendi seslerini ve kendi haklarını ifade ederek bir kazanıma ulaşabilirler. Yani, biz burada, Parlamentoda dışarıya kulak vermeden, dışarıdaki insanların istemlerini dikkate almadan herhangi bir biçimde yol açamayız. Bu konuda ben ayrılmış olan bütçenin, geçtiğimiz yıllara göre daha yüksek bir bütçe olmasına rağmen esas olarak kadınlara özgülenmemiş olmasının bir sorun olduğunu ve önümüzdeki süreçte de ne yazık ki bu sıranın çok daha gerilere, bir basamak değil, birkaç basamak gerilere doğru gitme tehlikesinin varlığını ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.