| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 31 .10.2017 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Değerli Başkanım, teşekkür ediyorum.
Çok değerli Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve çok değerli Komisyon üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu benim 13'üncü bütçem. 12 Sağlık Bakanlığı bütçesi, bu şimdi Başbakanlık bütçesi. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki Plan ve Bütçe Komisyonuna her gelişimizde -burası bir mektep, gerçekten bir mektep- buradan çok şeyler öğrenerek gittik, katkılar alarak gittik. Umuyorum ki bu gece de inşallah bu katkıları alarak ayrılacağız. Şimdiden bütün arkadaşlarıma katkıları için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Biz de kısa katkı olmasını umuyoruz efendim, biraz yorulduk da.
Buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - İnşallah, kısa da olabilir ama çok yararlı olabilir de yani Başkanım.
BAŞKAN - Tabii, tabii, ben içerikten bahsetmiyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ben, müsaadenizle, Başbakanlığımıza bağlı dört kurum üzerinde konuşma yapacağım. Bunlardan birincisi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, ikincisi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, üçüncüsü Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, dördüncüsü de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu.
Konuşmamın başlangıcında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının faaliyetleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Kısa ismiyle AFAD, doğal ve beşerî kaynaklı afetler, acil durumlar karşısında ülkemizin dirençli ve hazır olmasını amaçlayan sosyal sinir merkezlerimizden birisidir. Hepinizin bildiği gibi, bizi derinden yaralayan 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depreminde ülkemiz büyük sıkıntılar çekmişti. AK PARTİ olarak 2002'de iktidara gelince Türkiye'nin afet, acil durum stratejisini değiştirme gereği duyduk. Daha önce afetlerle ilgili olarak görev yapan farklı bakanlıklardaki, farklı kurumları bir çatı altına getiren ve böylece Başbakanlığın otorite ve koordinasyon kabiliyetini de kullanan yeni bir kurum oluşturduk. 2009 yılında, 5902 sayılı Yasa'yla Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmuş oldu.
Afet ve acil durum dediğimiz zaman üç ana alan düşünmek gerekir. Bunlardan birincisi, afete hazırlık ve riskin azaltılması. İkincisi, afet sırasında yapılacak müdahaleler. Üçüncüsü de afetlerden sonraki iyileştirme aşamaları. Doğrusu, bu dönemde AFAD olarak üzerinde ısrarla durmaya devam edeceğimiz konuların başında afetlere hazırlık konusu gelmektedir. Bunun için alınacak tedbirlerin en üst düzeylerden başlanarak, en temel düzeylerden başlanarak aşama aşama en üst düzeye çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Dolayısıyla, özellikle farkındalık eğitimlerinden oluşan bir setle bu hususta yaklaşık 9 milyon kişiye AFAD olarak eğitim verdik. Afete Hazır Türkiye Bilinçlendirme ve Eğitim Projesi kapsamında ailelere, okuldaki öğrencilerimize, iş yerlerindeki çalışanlara ve gönüllü gençlere olmak üzere toplamda 9 milyon kişiye afet farkındalığı hususunda eğitimler verildi. Afet yönetimi sistemimizin çatı belgesi olarak Türkiye Afet Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde ülkemizin vizyonunu ortaya koyuyoruz. Biraz önce söylediğim bu dört aşamada, bu planın kılavuzluğunda, afet yönetimi alanındaki sorumlulukları ve faaliyetleri içeren alt planlar oluşturulacaktır. Bu alt planlardan birincisi, biraz önce bahsettiğim şekilde, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı, kısa ismiyle TARAP çalışmaları şu anda AFAD koordinasyonunda devam etmektedir. TARAP'ı 2018 yılının sonlarına doğru bitirmek planlanmıştı ama bunu nasip olursa 2018'in hemen başında tamamlayarak yürürlüğe sokmak için çok ciddi bir çalışmanın içerisine girdik. Burada, afet risklerinin belirlenmesini, her türlü tedbirin topyekûn alınmasını sağlayarak risklerin önlenmesini -azaltılması için- neyin, ne zaman, kim tarafından nasıl yapılacağını açıklayan bir plan oluşturmuş oluyoruz. Bunun bir tarafında kamu var, bir tarafında gönüllü kuruluşlar var, sivil toplum var, kuşkusuz belediyeler var. TARAP'ta afet riskleri ele alınırken bütün bu paydaşları bir yönetişim perspektifinde bir araya getireceğiz. Aslında AFAD bugün de bu şekilde çalışıyor ama bunu bu şekilde bir plan çerçevesinde ele almak ve herkesin görevini elle tutulur biçimde, göstergelerle takip edecek biçimde kendisine vermek gerekiyor. İfade ettiğim gibi, bunu 2018 yılının başlarında inşallah tamamlayarak yürürlüğe koymuş olacağız.
Türkiye Afet Müdahale Planı hâlihazırda hazırlanmış ve uygulama durumundadır. AFAD'da benden önce görev alan Başbakan yardımcılarımız ve ilgili başkanlar, aslında çok akıllıca bir davranışta bulunarak önce Afet Müdahale Planı'nı hazırlamış durumdalar. Çünkü, elbette, ifade ettiğim gibi, hazırlık konusu, riskin azaltılması konusu, bir afetten sonra iyileştirme konusu çok önemli, üzerinde ısrarla durmak lazım ama her an kapımızda, Allah korusun, afet ya da afetler sebebiyle müdahale planlarının hazır olması lazım. Bunlar hazır ve Türkiye'de bir afet meydana geldiğinde bu afet planları çerçevesinde bugün hareket ediyoruz. Burada tüm Bakanlık kurum ve kuruluşlar arasındaki görev, yetki, sorumluluklar belirlenmiş durumda. Ulusal düzeyde müdahale planları hazır ama bence bundan da daha önemlisi, 81 ilde il afet müdahale planları var. Bunlar, müdahalenin kim tarafından nasıl gerçekleştirileceğini 26 hizmet grubu altında ortaya koymuş durumda.
Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; hepimizin bildiği gibi, Türkiye deprem kuşağı üzerinde bir ülkedir. Bu çerçevede, artık "Ne zaman deprem olacak?" sorusu yerine "Deprem her an olabilir. Bizler ne kadar hazırız?" anlayışının zihinlere yerleşmesi gerekmektedir. Özellikle 1999 yılından önce, depremden önce yapılan binalarda büyük risk olduğunu biliyoruz. Bu hususta kamu binalarında büyük iyileştirmeler yaptık, özellikle İstanbul'da İSMEP Projesi altında çok ciddi iyileştirmeler yaptık. Ancak, şunu biliyoruz, İstanbul başta olmak üzere, 1999'dan önceki yapı stokumuzda hâlâ ciddi problemlerimiz var. Dolayısıyla, ülkemizin deprem risklerini azaltmada bir yol haritası niteliğindeki Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı risk azaltma faaliyetlerimizde önemli bir yer tutuyor. Bildiğiniz gibi, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunu ve Afet Sigortaları Kanunu'yla afet risk azaltma çalışmalarına destek sunan programlar başlatılmıştır.
Haritada da görüyorsunuz, aslında, geçmiş haritayla bugünkü harita birbirine elbette çok benziyor ama mevcut harita biraz daha ayrıntılı, yerine göre ilçe bazında çalışmaları ortaya koyan ve çok uzun emeklerle, bilim insanlarının uzun emekleriyle hazırlanmış bir harita. Bu, Türkiye Deprem Tehlike Haritası yayına hazır hâle gelmiş durumda. Önümüzdeki bir iki ay içerisinde kamuoyumuza takdim etmiş olacağız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Değişiklikler doğru mu Sayın Bakan? Yani mesela Ankara civarı eskiden riskliymiş, şimdi değil.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Daha düşük risk.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Öyle mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Evet, tabii. Yani, bunlar daha yeni teknolojilerle ve birçok bilim insanının ve kurumun çok uzun çalışmaları sonucunda ortaya konmuş bir harita ama söylediğim gibi, biraz daha detaylar ve daha küçük faylarla ilişkili ayrıntılar da bu haritada mevcut olacak.
Ayrıca, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik'in revizyonu çerçevesinde de sona geldik. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği adı altında, yine bu senenin sonuna kadar inşallah, belki 2018'in ilk aylarında bu revizyon çalışmasını da bitirerek yeni yönetmeliği de yayınlamış olacağız.
Bu arada, ulusal sismik ağın geliştirilmesi kapsamında...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan...
BAŞKAN - Sayın Bakanım, bir soru var bu harita üzerinde.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Evet efendim, buyurun lütfen.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu eski harita 1997 tarihli mi Sayın Bakan? Yanlış görmüyorum değil mi? Arkadaşlar da bilgi verirse.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - 1996 tarihli.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yirmi bir yıl sonra yeniledik, öyle mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bu, tabii, birkaç sene de sürmüş bir iş aslında. Yani öyle birkaç ay içerisinde yapılabilen bir şey değil.
BAŞKAN - Yani, neticede, yirmi bir yıl sonra yenisi ortaya çıkmış, evet.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Doğru, yrmi bir yıl sonra yenisi ortaya çıkmış durumda.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ulusal Sismik Ağın Geliştirilmesi Projesi kapsamında da yer hareketini tespit eden istasyonların sayısı 950'ye ulaşmış durumdadır. Bu istasyonlar sürekli olarak ölçümler yapmakta ve bu ölçümlerle yer hareketlerini AFAD olarak takip etmekteyiz. Bu kapsamda, Türkiye Deprem Veri Merkezi Sistemi de hayata geçirilmiştir.
Burada bir noktayı özellikle vurgulamak isterim değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyelerimiz: AFAD Başkanlığı, kanunun kendisine vermiş olduğu yetki çerçevesinde deprem parametrelerini kamuoyuna resmî olarak açıklama konusundaki tek kurumdur. Kuşkusuz, bu hususta bazı enstitülerle, özellikle öteden beri Kandilli'yle çok yakın ilişkin içerisindeyiz, AFAD oradaki bilim insanlarımızla yakın bir ilişki içerisinde çalışıyor. Ancak bu husustaki ulusal otorite AFAD'dır ve AFAD, bugün bu kapasiteye de artık sahip bir kurumdur.
Depremde, biliyorsunuz, bir büyüklükten, bir de şiddetten bahsediliyor. Depremin büyüklüğü o depremin yer hareketiyle alakalı bir tanım, şiddeti ise depremin oluşturduğu ya da oluşturabileceği harabiyetle alakalı bir tabir. Dolayısıyla bu hususta AFAD'ın bu otoriteyi bundan sonraki yıllarda da ısrarla muhafaza edeceğini özellikle ifade etmek isterim.
Afet ve acil durumlara verilen tepki süresini en kısa süreye indirgemeyi amaçlayan bir müdahale yapısı uygulamaya konmuş durumdadır. Zaman zaman bu işle ilgili tatbikatlar da yapıyoruz. Bu tatbikatların önümüzdeki aylarda biraz da habersiz olarak yapılması talimatını da ben arkadaşlarıma verdim. Yani iki türlü tatbikat yapılıyor biliyorsunuz. Bir kapasitenizi gözlemek için önceden haber vererek, bir de gerçek olayı bir anlamda taklit eder mahiyette habersiz tatbikatları da önümüzdeki günlerde artırarak bu meseleyi daha güçlü hâle getirmeye gayret edeceğiz.
Yine, bildiğiniz gibi, afet ve acil durum bölgelerindeki iyileştirme faaliyetleri AFAD tarafından yürütülüyor. Tabiat kaynaklı afetler nedeniyle afetzedelerin acil ihtiyaçlarını karşılamak için 2017'de valilikler emrine 89 milyon 582 bin lira, il özel idaresi ve belediyelere de 115 milyon 542 bin lira ödenek göndermiş durumdayız. Bu arada yine 2017'de Suriyelilerin iaşe, barınma ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için de 1 milyar 608 milyon 332 bin lira kaynak harcamış durumdayız. Güneydoğudaki terör operasyonları sebebiyle güvenlik güçleri ve sivil vatandaşların iaşe ve barınma ihtiyaçlarıyla diğer harcamalar için ise 100 milyon lira kaynak kullanılmış durumdadır.
Enformasyon çağında teknolojik yöntemler, afet ve acil durumların yönetiminde kilit bir role sahiptir. Dolayısıyla afetlere müdahale ve zararları azaltma konusunda teknolojik imkânları en iyi şekilde kullanan bir kurum olmayı hedeflemiş durumdayız.
Yeni projelerimiz var. Bunlardan birisi Kesintisiz ve Güvenli Haberleşme Sistemi: 81 il Afet ve Acil Durum Yönetimi Merkezi ile paydaş bakanlık ve kurumlar arasında, fiber optik, uydu ve telsiz altyapılarının yedekli olarak kullanıldığı, sürdürülebilir, güvenli haberleşme sağlanmasını hedefleyen bir sistem.
Ayrıca Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi de bu işin bilişim tarafında güçlü bir yazılımla bütün kaynakları etkin şekilde yönetmeyi amaçladığımız bir projemiz.
Bildiğiniz gibi 2011 yılında ortaya çıkan Suriye krizi, Türkiye Cumhuriyeti'ni sosyal ve politik bir tercih yapma durumuyla karşı karşıya bırakmıştır. Ya komşularımızın, akrabalarımızın, büyük bir risk ve çile içerisine sokulmuş olan kardeşlerimizin sınır kapılarına yığılıp terör örgütleri ve zalim bir rejim tarafından katledilmelerine göz yumacaktık ya da gönlümüzü, sınırlarımızı onlara açacaktık. Biz ikincisini tercih ettik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla ilk günden beri "açık kapı" politikası uyguladık.
Ülkemizde bugün itibarıyla 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı var. Bunlardan 548 bin kişi geçici barınma merkezlerine giriş yaptı ve hâlen de 29 Eylül tarihi itibarıyla 227.864 Suriyeli, 10 ilimizde kurulan 21 geçici barınma merkezinde misafir edilmektedir. Bu insanların yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme gibi insani ihtiyaçları da yine Hükûmetimiz tarafından sivil toplumun uluslararası kuruluşların da desteği alınmak suretiyle karşılanmaktadır. Ülkemizde toplamda 3 milyon 251 bin 997 Suriyeli kayıtlı olarak bulunmaktadır.
Aynı şekilde Irak'ta yaşanan insani kriz nedeniyle de sıfır noktasında 1.161 tırla insani yardım malzemesini, bunların içinde gıda var, ilaç var, tıbbi malzeme var, buradaki insanların hiçbirini birbirinden ayırmadan, Türkmenler, Yezidiler, Kürtler, Araplar, hepsine bu yardımları, iftihar etmeliyiz ki Türkiye Cumhuriyeti olarak ulaştırdık, bundan sonra da ulaştırmaya devam edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti, yine hepinizin bildiği gibi bugün dünya tarafından kabul edilmiş bir "insani yardım" hüviyeti taşıyan, bu hususta en başta gelen ülkelerdendir. Ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılası dikkate alındığında bu çeşit insani yardımlarda dünyada bir numarayız. Öyle ki bütçesi bizimle kıyaslandığında çok çok büyük olan Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra da -gayrisafi yurt içi hasılayla kıyaslamasak bile- dünyada 2'nci sıradayız bu hususta. Bu hususta Yemen'den Mozambik'e, Afganistan, Arnavutluk, Haiti, Sudan, Ekvador, Malezya, Sırbistan, Çad, daha birçok ülkede insani yardım operasyonları gerçekleştirdik. Şu anda bu çeşit krizler açısından dünyanın en riskli bölgelerinden biri, hepinizin bildiği gibi, Myanmar'dan Bangladeş'e sığınan Rohingya Müslümanlarının, Arakanlı Müslümanların yaşadığı bölgedir. Bu bölgeyi bizzat ben de ziyaret ettim. Dar bir alanda şu anda 600 bine yakın yeni göçmüş insan ve daha önceden de göçenlerle birlikte 1 milyona yakın insan yaşıyor. Biz bunların en az 100 binine geçici barınma merkezleri yapmak üzere Bangladeş Hükûmetiyle görüşmeler yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bize bir yer temini hususunda elbette desteklerini istedik. Onların verdiği bir yerde bunu gerçekleştirebiliriz. Şu anda bunun planlarını yaptık. Bir ekibimiz Bangladeş'te, hemen Myanmar sınırına yakın, bu kardeşlerimizin yaşadığı yerde incelemelerini devam ettiriyorlar. Önümüzdeki bir iki ay içerisinde burada bu geçici barınma merkeziyle ilgili çalışmalara başlayacağız ama hâlihazırda sıcak yemek verilmesi, gıda kolisi dağıtılması gibi hizmetler de veriyoruz. Bu hizmetleri verirken AFAD, TİKA, Türk Kızılayı ve sivil toplum bir koordinasyon hâlinde hareket ediyoruz ve bütün bu işlerin koordinasyonunu da afet sırasında Türkiye'nin içinde olduğu gibi dışarıda da AFAD'ın koordinasyonunda gerçekleştiriyoruz.
Bildiğiniz gibi, Somali ve Filistin gibi kronikleşen insani kriz bölgelerine yardımlarımız süreklilik arz ediyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve kurumları bundan sonra da mazlum ve mağdur coğrafyalarda insani yardım operasyonlarını sürdürmeye devam edecektir.
Bu arada, 18 Mart Geri Kabul Anlaşması'yla Avrupa Birliği tarafından ülkemize verilmesi öngörülen 3 milyar avroluk fonun koordinesi de AFAD tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda bugüne kadar 1,66 milyar avroluk bir fon miktarı üzerinde sözleşme yapılmıştır. Bunun 883 milyon avrosu ilgili kurumların hesaplarına aktarılmış durumdadır.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının amaç ve hedeflerine ulaşabilmesi için 2018 yılı bütçe tasarısında teklif edilen toplam ödenek tutarı 2 milyar 265 milyon 864 bin Türk lirasıdır. 2017 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nda Başbakanlık bütçesindeki toplam başlangıç ödeneği 1 milyar 248 milyon 151 bin 500 Türk lirası olup 2018 yılı bütçe tasarısı ödeneği 2017 başlangıç ödeneğine göre yaklaşık yüzde 81,15 oranında artmıştır, özellikle acil yardıma verilen yeni ödenek kaynaklı olmak üzere. Başkanlığa kanunlarla verilmiş görevlerin yerine getirilmesi için 2016 yılında kullanılan kamu kaynağı 2016 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nda yer almaktadır. 2016 yılı Başkanlığımız harcamalarının toplamı da 3 milyar 443 milyon 904 bin 222 lira olmuştur.
Müsaadenizle değerli Komisyon üyelerimiz, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuyla ilgili bütçe üzerinde konuşmaya geçiriyorum.
İnsan hakları ve eşitlik, günümüz toplumlarının ve Hükûmetimizin önem verdiği vazgeçilmez bir değerdir. Kurum, ulusal önleme mekanizması kapsamında yapılan başvuruları ilgili idarelere yönlendirip takip etmektedir. Yine, bu kapsamda ceza infaz kurumları ve nezarethane ziyaretlerine başlanmıştır. Şunu ifade etmek isterim ki 2016 Nisanında kanunu yapılan kurum Mart 2017'de kurulmuştur. Yani, aslında gelişme sürecinde, özellikle kendi teşkilatını oluşturma, çalışacak personelini belirleme, eğitimlerini yapma sürecinde, daha çiçeği burnunda bir kurumdur ama Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun Türkiye'de çok önemli bir görevi icra edeceğine ben inanıyorum ve bu anlamda uluslararası kuruluşlara da ortak olmak suretiyle bu kurumumuz önümüzdeki aylarda ve yıllarda görevlerini sürdürecektir.
Kurumun, ülkemizin insan haklarının korunması ve standartlarının yükseltilmesi, ayrımcılık ihlalleriyle etkin mücadele, ulusal önleme mekanizması olarak ülkemiz sınırları içerisinde bulunan tüm alıkonulma mekânlarına düzenli ziyaretler yapacak kapasiteye ulaşması ve bu konularda etkin çalışması hedefleridir. Bu bilgiler ışığında, kurumun bütçe tasarısında teklif edilen ödenek tutarı 8 milyon 54 bin Türk lirasıdır ve geçen yıla göre yüzde 17,68 oranında ödeneği artırılmış durumdadır.
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansıyla alakalı olarak sizlere bilgi vermek istiyorum. 2006 tarihinde kurulmuş özel bütçeli bir kamu kuruluşudur. 2017 yılında ajansa ayrılan bütçe 45 milyon 500 bin Türk lirasıdır. 2016'dan artan tasarruf edilmiş bir miktarla birlikte 2017 yılı bütçesi 50 milyon 144 bin 449 Türk lirası tutarında oluşmuştur. 2017 yılı için gerçekleşmesi düşünülen tutar 44 milyon 219 bin 520 Türk lirası olacaktır.
Ajansımız 2017 yılı içerisinde doğrudan yatırım projelerine destek ve Türkiye yatırım ortamı tanıtım faaliyetleri kapsamında birçok temas, toplantı, sunum, heyet kabulleri yapmış durumdadır. 2017 Ekim ayı itibarıyla, 2017'de 9 sektöre yönelik 6.112 istihdam sağlayan, toplam değeri 386 milyon 550 bin Amerikan doları olan projeler tamamlanmış durumdadır. Ajansın bünyesindeki proje stoğunda 24 ülkeden 112 proje yer almakta ve ajans bu projeleri Türkiye'de gerçekleştirmek için gayret etmektedir. 2017 yılı verileri ışığında, 2018 yılı tahminî bütçe kalemleri hesaplandığında da ihtiyaç duyulan bütçenin 48 milyon Türk lirası tutarında olduğu değerlendirilmiştir
Son sunumum Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'yla alakalı. Yine, hepinizin çok iyi bildiği gibi, fonun faaliyetlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür gerçekleşen rakamlarla beraber.
Mevduat sigortacılığı kapsamında fonun sahip olduğu rezerv 30/9/2017 tarihi itibarıyla yaklaşık olarak 30,9 milyar Türk lirası seviyesindedir. Çözümleme faaliyetleri çerçevesinde fon tarafından, kendisine devredilen 26 banka dolayısıyla borçlulardan yapılan kümülatif nakdi tahsilat tutarı yine 30/9/2017 tarihi itibarıyla 22 milyar 923 milyon dolara ulaşmıştır. Bu tutarın 12 milyar 351 milyon doları Hazine Müsteşarlığına, 1 milyar 418 milyon doları Merkez Bankasına, 7 milyar 472 milyon doları ise Maliye Bakanlığı başta olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılmıştır. Bunların yanı sıra fon, 26/10/2017 tarihi itibarıyla, bu hain FETÖ darbe teşebbüsünden sonra Türkiye'nin 43 farklı ilindeki 1.019 adet şirkete kayyum olarak atanmıştır. Toplam 49.928 kişinin istihdam edildiği bu şirketlerin toplam aktif büyüklüğü yaklaşık 46,8 milyar Türk lirası, toplam ciroları yaklaşık 17,6 milyar Türk lirası, toplam öz kaynakları da yaklaşık 19,7 milyar Türk lirasıdır.
Değerli Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; sözlerime bu sunum itibarıyla son verirken ülkemizin daha aydınlık yarınları, vatandaşlarımızın refahı ve mutluluğu için bugünden yarını planlamanın olmazsa olmaz bir şart olduğunun bilinciyle hareket ettiğimizi, bütçemizi bu yaklaşım doğrultusunda hazırladığımızı özellikle ifade etmek isterim.
2018 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize, kurumlara hayırlı olmasını temenni eder, idarelerimizin bütçe ve kesin hesap görüşmelerine katkılarınız, gösterdiğiniz ilgi için gerek Başbakanımız gerekse şahsım adına hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım.