KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ YİĞİT (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 2018 bütçesinde eskisi gibi muğlak olmaktan çıkıp sayılara bürünen ve önemli bir bütçe kalemi olarak yerini alan unsur da koşullu yükümlülüklerdir. "Koşullu yükümlülükler" başlığı altında bütçe kalemine 6,2 milyar TL ödenek konulacağı ve bu ödeneğin "Kamu-Özel İş Birliği Projeleri" olarak adlandırılan otoyol ve köprüler ile şehir hastaneleri için kullanılacağı ifade edilmektedir.

Ben şunu anlamıyorum: Özel yapar anlarım, kamu yapar onu da anlarım; kamu-özel iş birliğini hiç anlamıyorum. Teminatı devlet veriyor, parayı devlet buluyor ve birileri para kazanıyor ve daha da kazanamazsa 2,6 milyar lira para yardım ediyor. Bu para bana da verilse bir şehir hastanesi kurarım, en az 300 kişinin çalışacağı bir fabrika kurarım, 50 milyon lira da cebimde tutarım gibi geliyor, ben öyle düşünüyorum.

Şimdi, öte yandan, bu bağlamda, önümüzdeki dönem bitirilememiş projelerin, hastanelerin çoğalmasıyla bu kara deliğin daha da artacağı... Şu an 2,6 milyar dolar, o zaman 10 milyar dolarlara çıkacak, bunu nasıl kapatacağız, bilemiyorum. Bir tarafta dolara bağlı ve enflasyona bağlı olarak -eğer devam ederse- ileride çok büyük sıkıntılar yaşayacağımızı düşünüyorum. Öte yanda, kamu tedavi kurumlarının, özellikle devlet hastaneleri ile üniversite hastanelerinin borç batağı içinde olduğunu görüyoruz. Buna bir örnek vermek istiyorum: Dokuz Eylül Üniversitesinin, geçmişteki SUT fiyatlarıyla çalıştığı için 200 milyon liranın üstünde borcu var. Ya, şehir hastaneleri yapılacağına bu devlet hastaneleri yani üniversite hastaneleri AR-GE'siyle, altyapısıyla geliştirilmiş olsaydı hem daha çok güven verirdi hem en azından şu an onlar borçlu olmazdı.

Bu sistemle hasta sayısında bir artış olmuş ancak hasta bakım süresi düşmüştür. Nöbet sisteminden dolayı doktorların psikolojisi bozulmaya başlamış, intihar vakaları yaşanmıştır. İlaca harcanan para artmıştır.

Bu arada, önemli bir tespitte bulunmak istiyorum. Kamu ve üniversite hastanelerindeki borçlanmanın temel nedeni -biraz önce söylediğim gibi- SUT fiyatlarıdır yani geçmişten beri değişmeyen SUT fiyatlarıdır. Ayrıca, mevcut şehir hastanelerinin yanı sıra, yenilerinin de bütçeye giderek ek yük getirmesi ve buralara verilecek ödemelerin devlet ve üniversite hastanelerine verilmesinin gerçekte bu üniversite hastanelerini kurtaracağına inanıyorum.

Sayın Bakanım, bir diğer konu hekimlerin ücretleridir. Bir bordro var elimde, biraz sonra isterseniz size de sunabilirim. 2.324 lira aylık alan bir doktor, diş hekimiymiş bu. 1.900 lira falan da döner sermayeden alıyormuş ama daha sonra emekli olduğunda bu döner sermayeden aldığı ücret de eklenemediği için gerçekten emekli olmaktan korkuyor. Bu şeyin mutlaka giderilmesi gerekir yani insanlar... Bir bakıyorsun, bir doktorun emekli olduğu zaman aldığı aylığa bakıyorsun, bir subayın yarısı kadar veya bir imamın aldığı kadar bir aylıkla emekli oluyor. Yani, lütfen bu haksızlığın giderilmesi gerektiğine inanıyorum.

Ayrıca yine bu dönemde pratisyenlere başhekimlik ve başhekim yardımcılığı verildi. Aşağı yukarı onların aldığı aylıklar herhâlde 9 bin lira ile 15 bin lira arasında değişiyor. Bir tarafta, 2 bin lira, 3 bin lira aylık alan doktorlar, bir tarafta başhekim olan veya başhekim yardımcısı olan pratisyen hekimler. Yani, bu çok adil değildir. Lütfen bu haksızlıkları, bu eksiklikleri giderin.

Bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Herkese iyi akşamlar diliyorum. Sağ olun.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.